Gelişmiş Arama
Ziyaret
10520
Güncellenme Tarihi: 2012/01/05
Soru Özeti
İmam Humeyni, İmam Hüseyin’e (a.s) ağlamanın, yas tutmanın ve Hüseyni meclisler tertiplemenin on dört asır öncesinden günümüze kadar dinin bekasına sebep olduğuna görüşünde miydi? Ve bunu neye dayanarak söylemekteydi?
Soru
İmam Humeyni neye dayanarak: ‘İmam Hüseyin’e (a.s) ağlamak, yas tutmak ve Hüseyni meclisler tertiplemek on dört asır öncesinden günümüze kadar dinin bekasına sebep olmuştur’ diyordu?
Kısa Cevap

İmam Humeyni (r.a) defalarca İmam Hüseyin’in (a.s) İslamı korumak için yaptığı fedakarlığın önemini dile getirmiş, adının ve hatırasının meclislerle, matemlerle vb. şekillerde yaşatılmasının Onun (a.s) yolunun sürdürülmesinde ve sapmalarla mücadele etmekte etkili olduğunu vurgulamıştır. Örneğin bir konuşmasında şöyle buyuruyordu: ‘Bu aşura toplantısının ve alemdeki şehidlerin en büyüğüne matem düzenlenmesinin o kadar çok bereketi var ki.’ [1]

‘İslami bereketlerin ayı, İslamı ayakta tutan aylar olan muharrem ve seferi Ehl-i Beyt’in (a.s) musibetlerini anarak yaşatmalıyız. Çünkü bu mezhep şimdiye kadar Ehl-i Beyt’in (a.s) musibetleri anıldığı için ayakta kalmıştır... İslamı muharrem ve sefer yaşatmıştır; İslamı İmam Hüseyin’in fedakarlığı günümüze kadar getirmiştir.’ [2]

İmam Humeyni bu görüşünün delilini çeşitli konuşmalarında ortaya koymuştur. Bir yerde şöyle buyuruyor: ‘Aşura günlerinden, muharrem ve seferden ve mübarek aydan korkuyorlar. Bu meclisler halkı bir araya getirmiştir. Bir konuyla İslama hizmet edilmek istense, birisi bir konuyu gündem etmek istese bu konuşmacıların, hatiplerin, cuma ve cemaat imamlarının vesilesiyle onu bir anda baştan başa bütün ülkeye yayarlar. Halkın bu bayrağın altında toplanması, Hüseyni bayrağın altında toplanması, (onların) organize edilmesine sebep olmaktalar. Güçlü ülkeler kendi bölgelerinde bir toplantı tertiplemek isteseler, günlerce faaliyet edilerek, bir sürü para harcanarak, birçok zahmet çekilerek bir şehirde bir grup -mesela- elli bin kişi, yüz bin kişi ancak toplanır, konuşmacıyı dinlemeye koyulurlar. Fakat görüyorsunuz ki bu yas meclisleri halkı birbirine bağlamış, birbirine kaynaştırmıştır. Bir mesele ortaya çıktığında bir şehirde değil tüm ülkede bütün halk sınıfları ve Hz. Seyyidi’ş Şüheda’ya yas tutanlar bir araya gelirler ve bunun için fazla zahmet çekmeye, tebliğ yapmaya ihtiyaç duyulmaz. Bir kelimeyle, halk onun Seyyidi’ş Şüheda’nın ağzından çıktığını bildiği an  bir araya gelir. Bazı Masum İmamlar (a.s) -belkide İmam Bakır (a.s) idi, şu anda tam olarak aklımda değil- buyuruyor: ‘Mina’da bir ağıt okuyucu getirin benim için ağlasın ve ve yas tutsun.’ İmam Bakır’ın (a.s) buna ihtiyacı yoktu, Onun şahsına bir faydası yoktu. Ama onun siyasi yönüne bakın. Dünyanın her tarafından Mina’ya gelenlere bir kişi veya birileri oturup İmam Bakır için ağıt okusunlar ve muhaliflerinin kendisine yaptıkları cinayetleri ve -örneğin- Onu şehid ettiklerini anlatsınlar ve bu mesele bütün dünyada yankı uyandırsın.

Batı hayranları belkide bize ‘Ağlayan Millet’ diyorlar, (veya) bizden olanların mantıkları bir damla göz yaşına verilecek onca sevabı kavramayabilir. Bir yas meclisinin o kadar çok sevabı var ki (onlar bunu) hazmedemezler, dualar için söylenenleri hazmedemezler. İki satır duaya verilecek sevapları anlayamazlar. Bunu anlayıp hazmedemezler. Bu duaların siyasi yönlerini, bu Allah’a yönelmeyi ve halkın bir noktaya yönelmesi, (işte) budur, budur bir milleti bir İslami maksat için hazırlayan. Yas meclisi Seyyidi’ş Şüheda’ya ağlamak ve sevap almak için değildir -tabi bu da var ve uhrevi sevaplar nasip eder- ama önemli olan onun siyasi yönüdür. İmamlarımız onun planını sonuna kadar devam etsin daha baştan diye yapmışlardır. O plan ise (halkın) bir bayrak altında, bir düşünce altında toplanmalarıdır. Ve hiç bir şey, Hz. Seyyidi’ş Şüheda’nın yasının bırakacağı etkiyi bırakmaz...’

‘Zannetmeyin ki bu matem meclisleri ve bu sinezen desteleri ve nevhalar olmasaydı 15 Hordad meydana gelirdi. Seyyidi’ş Şüheda’nın kanının gücü dışında hiç bir güç 15 Hordadı böyle yapamazdı. Bu millete her yönden yapılan hücumlar ve bütün kudret sahiplerinin bunca entrikasını bu yas meclislerinin dışında hiç bir şey etkisiz hale getiremezdi. Mazlumların efendisi için ve mazlumiyeti ortaya koymak için bu matem, yas ve ağıtlarda, Allah için ve Onun rızası için kendi canını, arkadaşlarını ve evlatlarını feda eden kimse gençleri öyle eğitmişki cephelere gidiyorlar ve şehadeti istiyorlar; şehid olmazlarsa üzülürler. Öyle anneler yetiştirmiş ki evlatlarını şehid verirken ‘başka çocuklarımızda var’ diyorlar. Seyyidi’ş-Şüheda’nın meclisleri, dua meclisleri, Kumeyl duası ve diğer dualar bu toplumu böyle yetiştiriyor. İslam, temeli baştan atmıştır, öyleki bu fikir ve bu programla ilerlemektedir. Gerçekten anlasalar ve anlatsalar meselenenin ne olduğunu ve matemlerin ne için olduğunu, ağlamanın neden bu kadar değer kazandığını ve Allah katında bu kadar değeri olduğunu, o zaman bize ‘Ağlayan Millet’ değil, ‘Hamasi Millet’ derler. Her şeyini Kerbela’da kaybeden ve her şeye gücü yeten bir iktidar döneminde yaşayan Hz. Seccad’ın (a.s) dualarının neler yaptığını bilseydiler bize ‘Dualar ne içindir?’ demezler. Aydınlarımız bu meclislerin, bu duaların, bu zikirlerin ve bu musibet meclislerinin ne gibi siyasi ve toplumsal yönü olduğunu bilseler ‘Bu işi neden yapıyoruz?’ demezler. Bütün aydınlar, batı hayranları ve bütün güç sahipleri toplansalar bir 15 Hordad çıkaramazlar. Herkes, buna gücü yetenin bayrağı altında toplanmıştır...

Milletimiz bu meclislerin değerini bilmelidir. Bu meclisler milletleri canlı tutar. Aşura günlerinde çok ve daha çok, bu mübarek günlerin dışındaki diğer günlerde ise haftalar var. Ve hareketler böyledir. Onlar bunların siyasi boyutunu anlasalar, milleti sevseler, ülkelerini sevseler o batı hayranları da bu meclisleri tertipler, matem tutarlar. Ben bu meclislerin daha çok ve daha iyi düzenleneceğine inanıyorum. Büyük hatiplerden sinezen okuyana kadar herkesin bunda etkisi var. Minberin yanında şiir okuyanla minberde konuşan hatip, her ikisininde bu meselede etkisi var; doğal etkisi var. Hatta bazıları belki ne yaptıklarının farkında değiller; (böyleleri) ‘Onlar akletmezler’ türündendirler...

Milletimizin bir anda inkılap yapması, onda hiç bir yerde benzeri görülmeyen bir infilak hasıl olması bizim nerdeyse bu mertebeye ulaştığımızı gösteriyor. Tamamen (dışa) bağımlı bir millet ve eski rejimin her şeyini kaybettiği, bütün insanlık şerefini kaybettiği ve her şeyimizi bağımlı yaptığı bir sırada birden bir infilak gerçekleşiyor ki bu infilak işte bu meclislerin bereketiyle gerçekleşiyordu. Bu meclisler bütün ülkeyi, bütün halkı bir araya getiriyordu; herkes bir noktaya bakıyordu. Bu meseleyi hatipler, cemaat ve cuma imamları benim bildiğimden daha fazlasını halka açıklasınlar ki kimse ağlayan bir millet olduğumuzu zannetmesin. Biz bu ağlamalarla 2500 yıllık bir kudreti yıktık.’ [3]

İmam Hüseyin’e (a.s) matem tutmanın felsefesi hakkında daha fazla bilgi edinmek için sitemizde yayımlanan şu sorularada bakabilirsiniz: 348 (Site:352) ve 11526 (Site: 11372).

 



[1] -Sahife-i İmam, c.13, s.326, Müessese-i Tanzim ve Neşr-i Asar-ı İmam Humeyni, Tahran, 4. Baskı, H.Ş.1386

[2] -a.g.e, c.15, s.330

[3] -a.g.e, c.16, s.344-348

Ayrıntılı Cevap
Bu sorunun ayrıntılı cevabı yoktur.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar