Gelişmiş Arama
Ziyaret
12170
Güncellenme Tarihi: 2012/05/15
Soru Özeti
İslam açısından tebliğ yöntemleri nelerdir? Klasik tebliğ yöntemlerini kullanmak zorunda mıyız?
Soru
Kur’an’a ve Kur’an kültürüne göre tebliğ ve insanın eğitimi nasıl olmalıdır?
Kısa Cevap

Dini açıdan tebliğ ve iletişim kurmak ahlak odaklı olmalıdır. İslami öğretilerde bu hedefe ulaşmak için bizlere çeşitli yollar önerilmiştir. Şu noktayı da dikkate almak gerekir ki Peygamberler ve vasiylerinin tebliğde uyguladıkları kendi zamanlarının metotlarını veya klasik metotların, günümüzde bilimin gelişmesiyle ortaya çıkan yeni metotların karşısında olduğunu söyleyemeyiz. Zira tebliğe ait dini öğretiler, iletişim araçlarından çok, iletişimin nedenlerine eğilmektedir. Ve biliyoruz ki hedef, zaman veya araçlara bağlı değildir. Ayrıntılı Cevap bölümünde bu konuya daha çok değineceğiz.

Ayrıntılı Cevap

Haber veya mesajın iletilmesi, bilgiler, kişisel ya da grupsal tecrübelerin başkalarına aktarılması vb. gibi durumlarda tebliğ denen şey ortaya çıkar.

Günümüzde yazılım araçları ve donanım yöntemleri birbirine bağlı sistemleri meydana getirmiştir. ‘İletişim Bilimi’ni bilmek tebliği önemli ölçüde etkilemektedir. Artık tebliğ kişisel bir hüner olmaktan çıkmış ve belkide bir bilime dönüşmüştür.

Bazıları günümüz dünyasında doğal olarak yeni teknolojiye bağlı olan dinî tebliğ ve iletişimin nasıl olması gerektiğini soruyorlar. Acaba İslamî tebliği, bütün yaşamımızı etkileyen günümüz iletişim modellerine uygun hale getirebilir miyiz?

Sorunun cevabı için önce klasik tebliğ ile İslami tebliğ arasındaki ilişkinin ne olduğunun bilinmesi gerekir. İslamın başlangıcında uygulanan her metot İslamın sünneti zannedilebilir. Başka bir ifadeyle o dönemde tebliğ güçlü hatipler tarafından yapıldığı için minber ve hitap etme, sınırlı iletişim metotlarındandı. Onu dini bir etiketle diğer metotlardan ayırabiliriz. Ve din baki olduğu sürece bu metot uygulanmalıdır.

Böyle bir anlayış bazılarını İslami metotla modern metot arasında bir bağ kurmaya zorlamıştır. Ama gerçek nedir?

İslami kaynaklara baktığımızda tebliğ yöntemlerinin zamana bağlı olmadığını, hiç bir kutsallığının bulunmadığını ve herhangi bir sınırlamanın getirilmediğini görmekteyiz. Önemli olan tebliğ ve iletişimin hangi amaçla yapıldığıdır.

Peygamberlerin toplumla irtibat kurmadan onu tebliğ etme imkanları olmadığından doğal olarak zamanlarının bütün iletişim araçlarını kullanıyorlardı. Ama zamana bağlı iletişimleri dinin sünneti zannederek onun dışına çıkmak için yeni bir icazet almaya da gerek yoktur. Açıktır ki iletişim araçlarının değişmesi, tarih boyunca süre gelen sabit bilgilendirme metotlarının değişmesine neden olmazlar. Bilgilendirme insanların maddiyat ve maneviyatta ilerlemeleri hedefiyle olabileceği gibi onur kırma, kavmiyetçilik vb. gibi tahrip edici hedeflerde de kullanılabilir. İletişim aracının çeşidi olumlu ve olumsuz hedefleri değerlendirmede fazla etkileri yoktur. Bu yüzden Kur’an’da ve diğer İslami kaynaklarda tebliğ araçlarına fazla değinilmemiş, yüce ahlaki hedeflerin faydası yönünde iletişim ve tebliğin kefesini ağırlaştırmak için hep çeşitli yollar gösterilmiştir.

Aşağıda hiçbir araca bağlı olmayan dini öğretilerden bazılarına değiniyoruz:

1- Öncelikle insan maneviyatını güçlendirmeli ve yapmadığımız şeyleri başkalarından istememeliyiz. Kur’an bu konuda bizleri muhatap alarak şöyle buyuruyor:

‘Ey iman edenler, neden yapmayacağınız şeyi söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz Allah katında en nefret edilen şeydir.’[1]

‘İnsanlara iyiliği emrediyorsunuz da kendinizi unutuyor musunuz?’[2]

2- Allah tebliği en güzel metodla yerine getirmeyi  emretmiştir: ‘İnsanlara güzellikle söz söyleyin’[3]

3- Tebliğ samimi ve muhatabın geleceği için olmazsa gereken etkiyi göstermeyecektir. Peygamberlerin sözleri: ‘Rabbimin bildirdiği haberleri size bildirmede ve size öğüt vermedeyim.’ şeklindedir.[4]

4- Önemli olan iletişimin aracı değil, iletişimin kendisidir. İmam Sadık (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Dostlar bir yerde yaşadıklarında birbirlerini ziyarete gitsinler; birbirlerinden uzak olduklarında ise mektuplaşarak iletişim kursunlar.’[5]

5- Bilgilendirmek vazgeçilmez bir ilke değildir. Hatta bazen öyle önemli bir durum ortaya çıkar ki bildiğimiz bazı şeyleri gizlemek zorunda kalırız. Rabbimiz bazı münafıkları şöyle kınamaktadır: ‘Güven yahut korkuya dair bir haber duysalar derhal yayarlar.’[6]

6- İletişim dünyasında görevlilerin güvenliği, önemli konulardan biri olup, bilgilendirme görevi onsuz yerine getirilemez. Allah Teala bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Müşriklerden biri, senden aman dilerse Allah’ın sözünü dinlemesi için ona aman ver, sonra da emin olduğu yere dek yolla onu.’[7]

7- Tebliğin etkisini hemen göstermesini beklememek gerekir. Orta ve uzun vadeli hedefler üzerinde düşünülmelidir. Hz. Nuh bir asıra yakın tebliğ etmesine rağmen çok az kimse kendisine iman etmişti.[8]

8- İmanlı kimselerin yaptığı tebliğ, mümkün olduğu ölçüde emredercesine olmamalı ki kendi inancını dayattığı izlenimini vermesin. Bu genel vazife sorumluluk bilinciyle olmalıdır. İdeal İslam toplumunda bütün iyiler birbirlerini severler[9] ve birbirlerine hakikatı ve sabırı tavsiye ederler.[10] Bu yüzdendir ki ümmetlerin en iyisidir.[11]

9- Bununla birlikte imanlı bir grup dini öğretilerde derinleşip, dinde uzmanlaşarak görevini yerine getirecek ve bildiklerini başkalarına öğretecek kimselere ihtiyaç vardır.[12] Uzman tebliğ gruplarının oluşturulması Kur’an-ı Kerim’in de önem verdiği konulardandır.[13]

10- Birçok yerde muhataplarımızı mutlaka bizim inancımıza ikna edip onları dinimize inanmaya zorlamamalıyız. Nitekim böyle bir şey gerçekleşmez de. Böyle durumlarda asıl vazifemiz başkalarını sadece bilgilendirmektir. Muhatabı bilgilendirdikten sonra tutacağı yol bizim asıl hedefimize zarar vermez.[14]

11- Tebliğ ve bilgilendirmede hedef değerlendirmesi yapılmalı ve mesela tebliğden beklenen şey insanların canlarından ve mallarından önemli bir ideal olursa o zaman insan tehlikeye atılabilir ve bu yola girip Allah’tan başka kimseden korkulmaz.[15] Bunun dışında tebliğ ve görüş belirtilirken kazanılan hedef, insanın canı ve malından daha az değerli olması durumunda insan değerli canını az bir değeri olacak olan hedefe feda etmemelidir.[16]

12- Örnek teşkil edecek insanlar, mübelliğleri hedeflerine ulaştırmak için iyi bir yardımcı olmakta anahtar rolündedirler.

Kur’an-ı Kerim, büyük insanları hep örnek olarak tanıtmıştır. Resul-i Ekrem,[17] Hz. İbrahim,[18] Firavunun karısı Asiye,[19] Hz. Meryem[20] vd. bu örneklerin önde gelenlerindendir.

Masum imamlardan İmam Cafer-i Sadık’ta (a.s) Şiilere, sözden çok inançlarını, doğru konuşmak, emanete sahip çıkmak, iyi komşuluk ilişkileri vb. şekillerde amelle insanları cezbetmelerini tavsiye etmektedir.[21]

13- İslam, kırıcı, değersiz veya değeri az tebliğ çeşitlerinin onaylamaz. Din öğretileri, toplumda karamsarlığın oluşmamasını, başkalarının kişisel işlerinin araştırılmamasını, hatta rahatsızlık verecek doğru olan şeylerin bile ifşa edilmemesini istemektedir.[22] Yalan haberlerin veya ‘töhmet’in ifşa edilmesi büyük günahlardandır ve olumsuz etkisi vardır.

14- İletişim, gerçek ihtiyaçların giderilmesi hedefiyle yapılmalıdır. İnsanların arasında dolaşan veya onların maddi ve manevi yaşamlarında etkili olacak yahut muhatapları ıslah edecek içeriğe sahip bilgiler olmalıdır. Ama bazı doğru ya da yanlış bilgiler zaman öldürmek, ömrü boşa harcamaktan başka işe yaramaz ve insanı önemli işlerinden de geri bırakır. Tebliğde önceden ayarlanmış ve kamuoyunun gerçek ihtiyaçlarından uzaklaştırmak ve yalancı ihtiyaçlarla oyalamayıda İslam onaylamamaktadır.[23]

15- Tebliğ, ekonomik bir faaliyet değildir. Her ne kadar mübelliğlerin ihtiyaçları karşılanması gerekiyorsa da İslam açısından tebliğe bir gelir kaynağı olarak bakılmamalıdır. Zira tebliğe bu açıdan bakılsa diğer meslekler gibi geliri çoğaltmak için çeşitli hilelere başvurulur. Yine neye mal olursa olsun insanları etkilemeyen haberciler gibi de olmamak gerekir.

Peygamberler tebliğleri için herhangi bir ücret almazlardı.[24] Ama insanların gönlünden gelerek verdikleri hediyeleri de geri çevirmezlerdi.[25]

Şimdiye kadar söylenenler ve diğer öğretiler bizi, dini tebliğle modern tebliği birbirinden ayrı düşünmemek gerektiği sonucuna götürmekte ve onları bir araya getirmeyi amaçlamaktalar.

Evet, belki tebliğ psikolojisi açısından değişik toplumlara ve değişik muhataplara göre eski ve yeni metotların etkilerini hakkında karşılaştırmalı bir inceleme yapılabilir, ancak klasik ve modern metotların din tebliğinde genel öğretilerin çatısı altında uygulanabileceği de unutulmamalıdır.

 


[1] -Saf/2-3

[2] -Bakara/44

[3] -Bakara/83

[4] -A’raf/62, 68, 79, 93 vd.

[5] -Kuleyni, Muhammed b. Yakup, Kafi, c.2, s.670, H.1, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, Tahran, HŞ.1362, 2. Baskı.

[6] -Nisa/83

[7] -Tevbe/6

[8] -Ankebut/14; Hud/40.

[9] -Tevbe/71

[10] -Asr/3

[11] -Al-i İmran/110

[12] -Tevbe/122.

[13] -Al-i İmran/104

[14] -Nisa/80; En’am/104 ve 107; Şura/48 vb.

[15] -Ahzab/39

[16] -Al-i İmran/28

[17] -Ahzab/21

[18] -Mümtehine/4

[19] -Tahrim/11

[20] -Tahrim/12

[21] -Kafi, c.2, s.77, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, HŞ.1362.

[22] -Hucurat/12. Bunun islami deyimi ‘gıybet’tir. Gıybetin istisnaları vardır.

[23] -Lokman/6.

[24] -En’am/90; Hud/51; Kalem/46 vb.

[25] -Şeyh Saduk, Men La Yahduruhu’l-Fakih, c.3, s.299, H.4070, Camiay-ı Müderrisin, Kum, HK.1404.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Namazı terk etmek orucu bozar mı?
    5628 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/19
    İslam’ın tüm hüküm ve buyrukları insanın gelişmesi ve erginleşmesi için teşrii edilmiştir ve onlara göre amel edilmesi durumunda da bunun fayda ve yararı insana dönecektir. Bu hükümlerin tümü bir külliyattır ve ancak bütün buyruklarla amel edilmesi durumunda kâmil neticeye ulaşılır. Netice itibariyle oruçsuz namaz veya namazsız orucun hiçbiri, ideal ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9776 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Gençte depresyonun göstergeleri ve tedavi yolu nedir?
    11648 Pratik Ahlak 2011/10/22
    Depresyon, bireylerdeki bir tür davranış veya duygusal bozukluğa denir. Çocuk ve gençliğe yeni adım atmış kimseler, çevrelerindeki birisinin (özellikle anne veya baba) ölmesinden kaynaklanan ruhsal baskı, ailenin anormal ve tabii olmayan tutumu, şiddet, baba veya annenin uyuşturucu bağımlısı olması sebebiyle ailenin güven ve sebattan yoksun olması veya ailevî uyuşmazlıklar ...
  • Mersiye okuyucuların her yıl mersiyelerine ekledikleri yeni şeylerin sakıncası yok mudur?
    8594 تاريخ بزرگان 2009/01/29
    Aşura kıyamı ve Kerbela tarihinin iki sayfası vardır: Biri yiğitlik ve iftiharla dolu nurlu ve beyaz bir sayfa, diğeri benzersiz veya eşine az rastlanır bir cinayetin işlendiği bir facia oluşu. Bu yüzden Kerbela’da meydana gelen musibetleri imkansız ve akla aykırı olarak algılamamak gerekir. ...
  • Vesveseyi tedavi etme yolu nedir?
    13993 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Sözlerinizde belirttiğiniz gibi vesveseye müptelasınız. Belirttiğiniz ruhsal ve psikolojik sorunlarınızın çoğu kesinlikle bu hastalıktan kaynaklanmaktadır. Bu sorunlardan kurtulmak için ilk etapta hastalığınızı tedavi etmeye yönelin. Vesvesenin şeytanın desise ve tuzaklarından olduğunu bilmeli ve ona itina etmemelisiniz. Ondan kurtulmak ve bu tür hallerin bertaraf edilmesi için, kendinizi ...
  • Rum ordusunu başında (İran’la olan savaşta) imparator Heraklüyus vardı. Bu imparator, Allah’ın sevgili kullarından ve mümin midir? Acaba cennete gidecek midir?
    8493 تاريخ بزرگان 2008/08/12
    Müslümanların, Rumluların zaferinden sonraki sevinçleri, onların ve imparatorlarının müslüman oldukları anlamına gelmez. Ama iman getiren ve iyi amel yapan herkes cennete gitmeyi hak edecektir. ...
  • İnternetten film ve müzik indirmenin hükmü nedir?
    7599 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/17
    Film müstehcen ve müzik haram türden olursa onları indirmek, izlemek ve dinlemek, site sahiplerinin izniyle ve parasını ödeyerek olsa bile haramdır. Ama izlenmesi ve dinlenmesi caiz olan film ve müziklerin indirilmesi, site sahiplerinin koyduğu şartlara uyularak ve parasını ödeyerek olursa sakıncasızdır. Yoksa hırsızlık olur ve caiz değildir. ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6672 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...
  • İkamet ettiğimiz evimizin dışında iki parça da arsamız var. Sattıktan sonra onların humusunu vermemiz gerekir mi?
    5571 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Ayetullah el-Uzma Hamanei’nin Bürosu: Elde edilen kazançtan ticaret yapmak ve değerinin yükselmesi için satın alınmışsa satıldıktan sonra humusunun verilmesi gerekir. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu: Şimdi de humusunu verebilirsiniz, ama sıkıntıdaysanız sattıktan hemen sonra da verebilirsiniz. Ayetullah el-Uzma Hadevi Tahrani’nin Cevabı: Arsa sahibi ...
  • Acaba bir insan cinle evlilik yapabilir mi?
    4518 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/05/28
    Öncelikle sagılarımızı sunarak şu noktayı hatırlatmayı gerek görmekteyiz.bu be benzeri konuları öğrenmenin hayatımıza hiçbir faydası yoktur. Bunun hükmünü öğrenmek bize hiçbir maddi ve manevi fayda sağlamayacaktır. “~~55.56~ فٖيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ”

En Çok Okunanlar