Gelişmiş Arama
Ziyaret
7767
Güncellenme Tarihi: 2012/04/04
Soru Özeti
Ehl-i Sünnet alimlerinden biri: ‘Ey iman edenler, Allah\'a, peygambere ve içinizden ulu’l-emr’e (emredecek kudret ve liyakata sahip olanlara) itaat edin. Bir şeyde ihtilafa düştünüzmü...’ ayetinin imamet inancını reddettiğini söylüyor. Bu konuda sizin görüşünüz nedir?
Soru
Selamun Aleykum, sünni alimlerinden biri: ‘Ey iman edenler, Allah\'a, peygambere ve içinizden ulu’l-emr’e (emredecek kudret ve liyakata sahip olanlara) itaat edin. Bir şeyde ihtilafa düştünüzmü...’ ayetinin imamet inancını reddettiğini söylüyor. Zira eğer imamlar masum olsalardı ayette ‘Bir şeyde ihtilafa düştünüzmü...’ ifadesi gelmemeli ve ‘Allah’a, peygambere ve peygamberin vasilerine itaat edin’ demeliydi. Ayet, ulu’l-emr (Peygamberin vasiyleri) konusunda niza edebileceğimizi ve onu reddedebileceğimizi ispatlamaktadır. Niza ederseniz Allah’a (Subhanehu ve Teala) ve peygambere müracaat edin demektedir. Yine imamet muteber bir inanç olsaydı ortaya çıkan çekişmelerin çözümü için şöyle demesi gerekirdi: ‘Allah\'a, peygambere ve sizden olan ulu’l-emre mürcaat edin.’
Kısa Cevap

Sorudaki ayet iki bölümden oluşmuştur. Birinci bölüm Allah'a ve Resule (s.a.a)  itaatın yanında kayıtsız ve şartsız olarak ulu'l-emr'e de itaat etme hakkındadır. Çünkü herhangi bir şart söz konusu olsaydı ilahi kelam bütün şartları zikreder. Ulu'l-emr'in hata yapma ihtimali olsa Allah Teala onu şartsız olarak değil mutlaka şartlı olarak getirirdi. Nitekim ebeveyne itaatte bu kurala uyulmuştur. Yani ebeveyn, Allah'ın emirlerine karşı gelirlerse orada onlara itaat edilmemelidir. Ayette herhangi bir şart koşulmadığına göre bundan ulu'l-emr'in de Resul gibi masum olduğu anlaşılmaktadır. Kimin ulu'l-emr olacağı konusunda ise Soru: 14187 (Site: 13924)'ye bakınız. Ulu'l-emr'in ayetin devamında yeniden gelmemesinin nedeni Ayrıntılı Cevap bölümünde gelmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuz Nisa suresinin 59. ayeti hakkındadır. Allah Teala bu ayette şöyle buyuruyor: 'Ey iman edenler, Allah'a, peygambere ve içinizden ulu'l-emr'e (emredecek kudret ve liyakata sahip olanlara) itaat edin. Bir şeyde ihtilafa düştünüzmü Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız o hususta Allah'a ve Peygambere müracaat edin; bu hareket, hem hayırlıdır, hem de sonu pek güzeldir.'[1] Görüldüğü üzere ayet iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Allah'a, Resule (s.a.a)  ve ulu'l-emr'e itaat konusundan, ikinci bölümde insanların anlaşmazlığa düştükleri konularda nereye başvuracaklarından bahsedilmektedir.

Ayetin baş tarafında Allah Teala, Resule (s.a.a) ve ulu'l-emr'e itaati kendi itaatinin yanında getirmiştir. Burada iki önemli nokta vardır:

1- Resule (s.a.a) ve ulu'l-emr'e itaatin herhangi bir şarta bağlanmaması.

2- Ulu'l-emrin kim olacağı ve onun Şianın on iki imamına uygulanması.

Birinci Nokta

Allah Teala, kullarına kayıtsız ve şartsız olarak Peygamberine itaat etmeyi emretmesinden anlaşılmaktadır ki nasıl ki Allah'a itaat etmenin herhangi bir şartı yoksa ve bu şüphe götürmez bir konu ise, Peygambere itatta aynı şekildedir. Eğer Peygamberde en küçük bir hata yapma ihtimali olsaydı hikmet sahibi ve alim olan Allah bu şekilde (koşusuz olarak) kullarını Ona itaat etmeye mecbur etmezdi.

Bundan Resul-i Ekrem'in (s.a.a) masum olduğu anlaşılmaktadır. Onun hiç bir emir ve yasağı Allah'ın emir ve yasağıyla çelişmez. Eğer öyle olsaydı yani peygamberin hata yapma ihtimali olsaydı Allah'ın, kayıtsız ve şartsız Ona itaati emretmesinin bir manası olmazdı. Demek ki Peygambere itaat, Allah'a itaatir. Nisa suresinin 80. ayeti buna açıkca değinmektedir: 'Peygambere itaat eden, gerçekten de Allah'a itaat etmiştir'

Peygamberin küçükte olsa günah işleme ihtmali olsaydı Allah ona itaati mutlaka şartlı ederdi. Nitekim ebeveyne itaat etme konusunda bu kurala uyulmuştur: 'İnsana, anasına babasına iyilikte bulunmasını tavsiye ettik ve senin bilginin olmadığı birşeyde bana eş tutman için seninle çekişirlerse artık onlara itaat etme.'[2]

Buraya kadar Peygamberin ismeti ispat olmuş oldu. Ve bu konu Şia'nın tümünün, Ehl-i Sünnet'in ise çoğunluğunun ittifak ettiği bir konudur.

Ulu'l-emr'in Resul'e atfedilmesi, hatta 'İtaat Edin' emrinin tekrar edilmeden bu atfın yapılması (halbuki Peygambere itatta 'İtaat Edin' emri tekrar edilmiştir) açıkca gösteriyor ki Peygamber ve ismeti hakkında ispat edilen her şey ulu'l-emr içinde geçerlidir. Öyleyse ulu'l-emr'de masum olmalıdır ve öyledir.

İkinci konu

Kimlerin ulu'l-emr olduğu ve Onların Şia'nın on iki imamına uygulanması olan ikinci konu için Soru:3057 (Site:4302)'ye bakınız.

Gelelim ayetin ikinci bölümü olan niza ve anlaşmazlıklarda Allah'a ve Peygambere baş vurma konusuna. Burada sorulması gereken soru şudur: Birinci bölümde ulu'l-emr'in ismeti ve kendisine koşulsuz olarak itaat edilmesi gerekliliği ispatlandığı halde neden bu bölümde ondan bahsedilmemiş, 'Anlaşmazlıklarınızı Allah'a, Resule ve ulu'l-emr'e götürün' diye buyurulmamış ve yalnızca 'Anlaşmazlıklarda Allah'a ve Resulüne baş vurun.' denmiştir?

Cevap:

1- Bu soruyu Fahr-u Razi,[3] Zamehşeri,[4] Taberi[5] gibi Ehl-i Sünnetin bazı alimlerinden de sormak gerekir. Zira ulu'l-emr hangi manaya gelirse gelsin bu soru o mana içinde geçerlidir.

2- Anlaşmazlık ulu'l-emr hakkında olsa bunu gidip ulu'l-emr'den soramayız. Ayetinde devamında ulu'l-emr sözünün getirilmemesi onların masum veya layık olmadıklarına delil değildir.

3- 'Ulu'l-emr'in ayetin devamında zikredilmemesi imamet inancının batıl olduğunu gösterir.' sözü temelsiz bir sözdür. Çünkü yukarıda da belirttiğimiz gibi Peygamber masum olmasına rağmen Şura suresinde şöyle buyuruluyor: 'Bir şeyde ihtilafa düştünüz mü onun hükmü, Allah'a aittir.'[6] Sizin iddianıza göre Allah burada peygamberin ismini getirmemişse bu Peygamberin masum olmadığı anlamına gelir mi? Veya Onun peygamberliğine inanmanın -Allah'a sığınırız- temelsiz bir inanç olduğunu söyleyebilir miyiz? Hiç kimse böyle bir şey diyemez. Başka bir ifadeyle sorudaki ayetten imama müracaat etmeyin veya hakime gitmeyin manası çıkmaz.

Bütün bunların yanında Nisa suresinin 83. ayetinde ulu'l-emr'e müracaat etme konusuna da yer verilerek şöyle buyurulmuştur: '...Halbuki Peygambere ve içlerinden ulu'l-emre başvursalardı bu haberi arayıp duyarak yayanlar, elbette onlardan gerçeğini öğrenirlerdi.'[7] Görüldüğü üzere ayette ulu'l-emre müracaat etmekten söz edilmektedir.

İlgili dizin: Ulu'l-Emr'den Maksat: 12970 (Site: 13030)

 

[1] -Nisa/59

[2] -Ankebut/8

[3] -Razi, Fahreddin Muhammed, Mefatihu'l-Gayb, c.28, s.35, Daru'l-İhyai't-Terasi'l Arabi, Beyrut, 3. Baskı, HK.1420

[4] -Zemahşeri, el-Keşşaf, c.2, s.524, Daru'l-Kitabi'l-Arabi, Beyrut, 3. Baskı, HK. 1407.

[5] -Taberi, Camiu'l-Beyan Fi Tefsiri'l-Kur'an, c.5, s.180, Daru'l-Marifet, Beyrut, 1. Baskı, HK.1412.

[6] -Şura/10

[7] -Nisa/83

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar