Gelişmiş Arama
Ziyaret
6662
Güncellenme Tarihi: 2012/02/15
Soru Özeti
Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
Soru
Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir? Taklit mercilerinin tümü aynı görüşteler mi, yoksa aralarında görüş ayrılıkları var mıdır?
Kısa Cevap

‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi yoktur’ kaidesi gibi delillerin genelliğinin nedenine dayanmışlardır. Ancak böyle biri ‘Kesirü’ş-Şekk’in şartlarını taşımalı ve şüphesi vesveseden kaynaklanmalıdır, öyle ki halk kendisine kesirü’ş-şekk diyecek derecede olmalıdır.   

Ayrıntılı Cevap

‘Kesirü’ş-Şekkin (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Ancak bu kaide ibadetlerin yanı sıra muameleler, kul hakkı, itikatlar vs. gibi şeyleride kapsayıp kapsamadığı konusunda birkaç görüş vardır.

1- Fakihlerin Çoğunluğunun Görüşü: Onlara göre bu kaide namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını, yine hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi yoktur.’ kaidesi gibi delillerin genelliğinin nedenine dayanmışlardır. [1] Ancak böyle biri ‘Kesirü’ş-Şekk’in şartlarını taşımalı ve şüphesi vesveseden kaynaklanmalıdır, öyle ki halk kendisine kesirü’ş-şekk diyecek derecede olmalıdır. Bu yüzden diyorlar ki:

a) Vesveseden kaynaklanan şüpheye itina edilmemelidir. [2]

b) Misafirliğe giden kimse yiyeceği yemekten çok şüphe ederse şüphesine itina etmemeli ve helal olduğunu varsayıp yemelidir. [3]

c) Kul hakkı konusunda veseveseli insan şüphesine itina etmemeli ve onun doğru olduğunu var saymalıdır. [4]

d) İbadi ve gayri ibadi amellerinde çeşitli şüphelere kapılan kimsenin görevi kesirü’ş-şekk’in şartlarını taşıyorsa şüphesine itina etmemelidir. [5]

e) Allah’a ve Peygamber’e (s.a.a) iman edipte kendilerinde vesvese görülen ve bunun için araştırma yapan kimseler temizdir ve böyle vesveselerin zararı yoktur; [6] yani kafir olmazlar ve necis değildirler.

2- Bazı Fakihlerin Görüşü: Onlara göre bu kaide yalnızca namaza özgü olup, başka yerlerde uygulanamaz. Başka yerlerin kendi kaidelerinin uygulanması gerektiğini söylemekteler. [7]

Bu bölümde şüphe ve terüddüt hakkında bazı noktalara değineceğiz:

1- Vesvese, şüphe ve tereddüt şeytanın telkin ve tehlikelerindendir. İtminan, yakin ve sebat ise rahmani ve melekuti feyizlerdendir. Şeytan, Allah’ın kullarını doğru ve hak yoldan çıkarmak için çeşitli vesile ve hileleler kullanır. O hileci olduğu için kimi nasıl yoldan çıkaracığını iyi bilir ve herkesin durumuna göre bir metot bulur. Bu vesveselerle mücadele etmenin en iyi yolu, şeytanın telkinlerine itina etmemektir. Şeytan insana kötü ve batıl düşüncelere yönelttiği zaman kafasını başka yerlere vermelidir.

2- İnsan akıl ve fikir sahibi bir valık olduğu için hak yolu bulmalı ve ona uymalıdır. İnsanın mana dolu bir dünyaya ve temiz bir yaşama ulaşması için bu yolda ameli ve fikirsel olarak düzenli ve metotlu bir çaba harcaması gerekir. Bu alanda ne kadar çok çaba harcansa azdır. Bu çaba herkesin ödemesi gereken bir bedeldir. Onu sağlamlaştırmak gereker ki düşünce sistemi ve kurumu sarsılmalardan güvende kalıp darbe yemesin. Bu hareketin başlangıç noktası ‘Alem ve insan varlığı’ hakkında tefekkür, araştırma ve sonuca ulaşmaktır. Bu yolda insanın şüphe ve tereddüte düşmesi doğal olup, böyle şeyler sadece bir takım zihinsel endişelerdir. Her zaman zararlı ve saptırıcı değildir. Aksine bazen yakine ve daha üst mertebelere çıkmak için bir köprüdür. Ancak insan bu merhaleden hızla geçmeli ve orada durmamalıdır. Zira orada duraksamak zararlıdır. [8]

Son olarak taklit merciilerinin soruya verdikleri cevapları getiriyoruz: [9]

Hamanei: Çok şüphe eden kimseye ‘kesirü’ş-şek’ denir. Bir kişi bir namazda üç kere veya peş peşe gelen üç namazda (mesela sabah, öğle ve ikindi namazlarında) şüpheye düşerse kesirü’ş-şek’dir. Çok şüphe etmesi gazap, korku veya kaygıdan dolayı olursa şüphesine itina etmemelidir. Ve kesirü’ş-şek normal hale dönmediği sürece şüphesine itina etmemelidir.        

Mekarim Şirazi: Bizim fetvamıza göre kesirü’ş-şek, yani çok şüphe eden kimse, ister namazın rekatlarında olsun, ister bölümlerinde, ister şartlarında, şüphesine itina etmemelidir.

 Çok şüphe eden kimseye kesirü’ş-şek denir. Bir namazda üç kere veya peş peşe gelen üç namazda şüpheye düşen kimse kesirü’ş-şek’dir.

Safi Gulpaygani: Kesirü’ş-şek, genel olarak ister namazın zikirlerinde olsun, ister rekatlarında, ister rüku ve secde gibi fiilerinde şüphesine itina etmemelidir.  

Sistani: Evet.

Hadevi Tahrani: Kesirü’ş-şek olan kimse sadece kesirü’ş-şek olduğu yerlerde şüphesine itina etmemelidir. Onun dışında normal olan yerlerde diğer insanlar gibi şüphenin kurallarına uymalıdır.

Daha fazla bilgi için aşağıda dizinlere bakınız:

Kul Hakkı: 9249 (Site:9221)

Kul Hakk ve Af Dilemek: 7952 (Site:8054)

Şüphe Yerlerinde İhtiyata Hükmetmek: 3078 (Site:3324)



[1] -Musevi Bocnurdi, Seyyid Hasan, el-Kavaidu’l Fıkhiyye, Tahkik ve Tashih: Mehrizi, Mehdi ve Dirayeti, Muhammed Hasan’ın tashih ve tahkiki, c.2, s.353-356, Neşru’l-Hadi, Kum, 1. Baskı, HK.1419; Tabatabi Kummi, Seyyid Taki, el-Envaru’l-Behiyye Fi’l-Kavaidi’l-Fıkhıyye, s.190-191, İntişarat-ı Mahallati, Kum, 1. Baskı, HK:1423; Tebrizi, Yeni İstiftaat, c.2, s.71, Soru:325, Kum, 1. Baskı, Bi Na ve Bi Ta.

[2] -İmam Humeyni, Seyyid Ruhullah, İstiftaat, c.1, s.169, Soru:158, Defter-i İntişarat-ı İslami, Kum, 5. Baskı, HK.1422.

[3] -a.g.e. s.110, Soru:295

[4] -Tebrizi, Yeni İstiftaat, c.2, s.71.

[5] -Behcet, Muhammed Taki, İstiftaat, c.1, s.169, Soru:2302, Neşr-i Defter-i Hz. Ayetullah Behcet, Kum, 1. Baskı, HK.1428.

[6] -Mekarim Şirazi, Nasır, Risale-i Tevzihu’l-Mesail, s.36, M.114, İntişarat-ı Medrese-i İmam Ali b. Ebi Talib (a.s), Kum, 5. Ve 2. Baskı, HK.1429.

[7] -Bkz: el-Kavaidu’l Fıkhiyye, c.2, s.355 ve 356.

[9] -İslam Quest sitesinin bürolardan yaptığı istiftalar.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Bir insan rüya tabir etme becerisine nasıl sahip olabilir?
    22992 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/10/23
    Rüya görmek, yaşam boyunca herkes için vuku bulan bir husustur. Rüyanın nitelik ve keyfiyeti henüz bilginler için iyice aydınlanmamıştır. Kur’an-ı Kerim Yusuf’u anmakta ve onun hem sadık rüya gördüğünü[1] ve hem de Allah’ın kendisine rüya tabirini öğrettiğini bildirmektedir.[2] Yusuf ...
  • Dövme yaptırmak haram mıdır?
    6638 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/22
    Ayetullah el-Uzma Hadevi Tahrani’nin cevabı:Bedene zararı yoksa, müstehcen şekiller olmazsa ve insanın şahsiyetini düşürmezse sakıncasızdır. ...
  • Niçin Peygamber (s.a.a), Adanan’dan önceki -Hz. İbrahim’e kadar ve Hz. İbrahim’den Hz. Adem’e kadar olan- ecdadının (atalarının) sayılmasını men’ etmiştir?
    8398 تاريخ بزرگان 2009/06/06
    Peygamber’in (s.a.a) Adanan’dan önceki -Hz. İbrahim’e kadar ve Hz. İbrahim’den Hz. Adem’e kadar olan- ecdadının (atalarının) sayılmasını men’ ettiğini açıklayan hadisler çeşitli kitaplarda yer almıştır. Bu işten men’ etmenin sebebi Adnan’dan önceki atalarının bilinemeyişidir. Böylece Hz. Peygamber (s.a.a) tarihçilerin bu konuda ihtilafa düşmelerini önlemek ...
  • Lütfen Kadının örtünmesinin sınırları hakkında bir hadis zikredin.
    12789 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2008/06/18
    Nur suresinin 31’inci ayeti ve birçok rivayetlerde örtünmenin sınırları açıklanmıştır. Allah-u Teala, zikredilen ayette şöyle buyurmaktadır: “Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını kontrol etsinler ve mahrem yerlerini korusunlar. Açıkta olanı dışında süslerini açmasınlar.[i] Başörtülerini, yakalarının üzerine salıversinler. Süslerini kocaları, babaları, kocalarının babaları, ...
  • İlime hakiki anlamda iştiyak kazanmanın yolu nedir?
    6931 Pratik Ahlak 2011/07/23
    Ayetullah Hadevi Tehrani'nin bu konuyla ilgili görüşü şöyledir:İlime duyulan iştiyak ilahi bir lütuftur. Ancak bu hissi bazı yollardan güçlendirmek mümkündür:1- Sırayı gözeterek ve düzenli bir şekilde ders okuma. Bu tür ders alma insanda öğrenme ve ilime ilgi hissini güçlendirir ...
  • İran bankalarından banka karı almak helal midir?
    5554 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/01
    İran İslam Cumhuriyeti’ndeki bankalara yatırılan emanetin mahiyeti şu şekildedir: Müşteri, parasını sermaye yatırmak için emanet olarak kısa veya uzun vadeli bir şekilde bankaya yatırır ve anlaşma uyarınca bir işlemde kullanması için bankayı vekil kılar. Bu durumda banka işlemleri faizsiz gerçekleşir ve bu işlemden elde edilen kar ...
  • Fıkhi hükümlerin bir nedenselliği var mıdır?
    8112 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/08/12
    Aşağıdaki noktalar eşliğinde soruya cevap verilecektir: 1. Tüm ilahi hükümler maslahatlar ve sakıncalar esasıncadır; yani hiçbir şey cihetsiz helal veya farz kılınmamıştır. Hükümlerin hikmetsiz, ölçüsüz, kritersiz ve etkileri gözetilmeksizin insanlığa sunulması ve onlarda bir nedenselliğin bulunmaması diye bir şey söz konusu değildir. 2. Ayet ve rivayetlerde külli ve ...
  • Malik Eşter’in ecdadı ve evlatları muvahhid miydiler? Onların da velayete imanları var mıydı?
    13721 تاريخ بزرگان 2011/12/20
    Yemen’in Naha ve Mizhac kabilelerinden olan Malik Eşter’in ecdadının muvahhid olması hususunda muteber tarih ve siret kitaplarında, Yemen’de bu kabilenin İslama girmekte öncü olmasının dışında bir şey zikredilememiştir.Malik Eşter’in İshak ve İbrahim adında iki oğlu vardı. İshak, Kerbela’da İmam Hüseyin’in (a.s) yaranlarından olup, ...
  • İnsanların mutluluk ve mutsuzluğunu ve neticede cennet ve cehenneme girmes’n’ belirleyen şey yıldız ve felekler midir?
    6161 Eski Kelam İlmi 2012/07/24
    İnsanların cennet ve cehenneme girmelerinde hareket ve davranışlarını en önemli neden sayan birçok ayet ve rivayet mevcuttur. Siz Şii mütekellimlere müracaat ederseniz onların insanların mutluluk ve mutsuzluklarında yıldızların ve feleklerin etken olduğunu söylediklerini göremezsiniz. Bu konuda bir rivayet bulunsa ve senet açısından kabul edilse bile onun zahiri ...
  • Siyah elbise giymenin İslam’daki hükmünün mekruh olup olmadığını sormak istiyorum. Ayetullah Behçet’in bu husustaki görüşü nedir?
    27581 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/20
    Din öğretiler bütününden elde edildiği kadarıyla kadın elbisesi bedeni örtecek tarzda olmalı ve aynı şekilde namahrem ile karşılaşıldığında da dikkat çekici olmamalıdır. Çok açık olduğu üzere siyah renk diğer renklerle mukayese edildiğinde kullanışlı bir şekilde kadın için daha koyu ve iyi bir örtü sağlamaktadır. Bu esas ...

En Çok Okunanlar