Gelişmiş Arama
Ziyaret
12043
Güncellenme Tarihi: 2010/12/05
Soru Özeti
Cevheri hareketten maksat nedir?
Soru
Cevheri hareketi sade bir şekilde açıklamanın imkanı var mı?
Kısa Cevap

Hareketten maksat, bir şeyin kuvve (durgunluk) halinden fiil haline geçmesidir. Cevher (öz)’den maksat ise dış alemde varolabilmesi için mevzuya (yapıntı) ihtiyacı olmayan mahiyettir. Oysa arazın (ilinti) dış alemde varolması için mevzuya ihtiyacı vardır. Örneğin beyaz renk, arazdır ve varolabilmesi için dış alemde mutlaka bir mevzuya ihtiyacı vardır. Ama cevher, bağımsız bir varlık olduğundan dış alemde bir mevzuya ihtiyacı yoktur.

Bu açıklamadan yola çıkarak diyebiliriz ki, cevheri hareketten maksat şudur: Arazların değişim ve harketleri olduğu gibi her şeyin cevherininde hareketi vardır. Yani cevherler her an hareket halindedirler. Cevheri hareket, cevherin aynısıdır. Bu görüşü ilk ortaya atan Molla Sadra’dır. O, bu görüşün ispatında sağlam deliller getirmiştir. Örneğin diyor ki: Arazın hareketini herkes kabul eder. Ve biliyoruz ki arazlar, cevherlerinin varlığına bağlıdırlar. Arazın hareketide cevherin hareketinin sonucu olduğu için cevherin kendisinde de hareketi vardır.

Bazı müfessirler, Kur’an’ın ‘Ve görürüsün dağlarıda yerlerinde durur sanırsın, halbuki onlar bulut gibi geçip gider’[i] gibi ayetlerini cevheri harekete yorumlamışlardır.


[i] -Neml/88

Ayrıntılı Cevap

Cevheri hareketi açıklamadan önce hareket ve cevher’in manalarının bilinmesi gerekir.

Hareket, felsefede aşamalı değişim veya bir şeyin aşamalı olarak kuvveden (durağanlıktan) fiile geçmesine denmektedir. Yani hareket, bir şeyin onun vasıtasıyla aşamalı olarak kuvveden çıkıp fiiliyata geçme halidir. Aşamalı olmak demek, onun varlığı için varsayılan cüzlerin aynı anda bir arada olmamaları, zaman içinde yavaş yavaş varolmalarıdır.[1]

Cevher (öz), varolması için mevzuya ihtiyacı olmayan mahiyettir ve 5 kısıma ayrılır: 1) Madde, 2) Suret, 3) Akıl, 4) Nefs, 5) Cisim.[2] Oysa arazın dış alemde varolabilmesi için mevzuya ihtiyacı vardır. Örneğin, araz çeşitlerinden biri olan renk, dış alemde varolabilmesi için bir mevzu üzerinde varolması gerekir. Ama cisim gibi bir cevherin varlığı bağımsız olduğundan, dış alemde varolabilmesi için mevzuya ihtiyacı yoktur.

Cevheri hareketin (sade bir beyanla) manası şudur: Alemin aslı cevherlerden meydana gelmiştir ve bütün cevherler daima ve her an hareket halindedirler. Hatta bir cevherin renk, hacim vs. gibi arazlarının değişimi, daima hareket halinde olan bu cevherin zatındaki hareketten kaynaklanmaktadır. Başka bir ifadeyle cevheri hareket, cevherin kendisidir ve yalnızca ilahi faile ve varlık bahşedene muhtaçtır. Cevherin varolması, cevheri hareketin varlığının aynısıdır. Arazların hareketi ise cevherin hareketine bağlıdır.[3] Arazlardaki değişimler, onların cevherlerinin yapısının sonucunda ortaya çıkmaktadır. Yani bir cevherin arazlarının hareket halinde olduğunu kabul ediyoruz. Örneğin elmanın renginin değiştiğini görüyoruz. Bu değişim onun cevherindeki hareketten kaynaklanmaktadır. Bu yüzden bu değişimlerin tabiî failide onlar gibi değişmelidir. Buna göre, arazi hareketlerin tabii fail olan cevherin kendiside hareket halinde olmalıdır.

Molla Sadra’dan önce cevherin hareketi diye bir şey söz konusu değildi. Sadece bazı Yunanlı filozoflardan aktarılan bir takım sözler cevheri harekete tatbik edilebilirdi. Ama Müslüman filozofların içinde ilk olarak Molla Sadra (Sadr-ul Müteellihin Şirazi) cevheri hareketten bahsetmiş ve onu delillerle ispatlamıştır. Onun delillerinden biri şudur: Arazların, mevzularından ayrı olarak bir varlıkları yoktur. Onlar cevherlerinin varlığına bağlıdırlar. Öte yandan arazların değişim ve hareketleri bize göstermektedir ki cevherinde hareketi var. Zira bir varlıkta meydana gelen her türlü değişim, onun iç ve zatındaki değişimide göstermektedir. Netice itibariyle arazi hareketler cevherde de hareket olduğunu göstermektedir. Cevheri hareketten maksat  işte budur.

Molla Sadra’nın cevheri haraketi ispat eden delillerinden bir diğeri şudur: Her maddi varlığın zaman boyutu vardır. Zamanı olan her varlık aşamalıdır. Sonuç olarak maddi cevherinde hareketi vardır.[4] Ayrıca bazı müfessirler ‘Ve görürüsün dağlarıda yerlerinde durur sanırsın, halbuki onlar bulut gibi geçip gider.’[5] gibi bazı ayetlerin cevheri hareket hakkında olduğunu söylemişlerdir. Onlara göre bütün varlıklar cevheriyle birlikte yaratılış hedefine doğru hareket etmekteler. Bu da, cevheri hareketin olduğunu ortaya koymaktadır.[6] Başka bir ifadeyle sen dağları durur sanırsın, halbuki cevheri hareketle hep hareket halindeler.

Felesefe kitaplarında cevheri hareket için genişçe başka dellilerde getirilmiştir.[7] Daha fazla bilgi için bkz:

1-Şerh-i Manzume /Hacı Molla Hadi Sebzivari (Üstad Şehid Mutahhari’nin yazısı).

2-Bidayet-ul Hikme ve Nihayet-ul Hikme/ Allame Tabatabai.

3-Esfar-u Erbaa/Molla Sadra       


[1] -Muhammed Taki Misbah Yezdi, Amuzeş-i Felsefe, c.2, s.285 ila293, Neşr-i Beynelmilel, 7. Baskı, Kum, h.ş.1386

[2] -Muhammed Hüseyin Tabatabai, Nihayet-ul Hikme, s.207; 785. Soru, Dizin: Cevher ve Araz.

[3] -Muhammed Taki Misbah Yezdi, a.g.e, c.2, s.334; Murteza Mutahhari, Makalat-ı Felsefe, c.1, s.286, İntişarat-ı Sadra.

[4] -Muhammed Taki Misbah Yezdi, a.g.e, c.2, s.335;

[5] -Neml/88

[6] -Seyyid Muhammed Bakır Masumi Hemedani, el-Mizan (Farsça çevirisi), c.15, s.578, Camia-yı Müderrisin baskısı.

[7] - a.g.e.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar