Gelişmiş Arama
Ziyaret
10055
Güncellenme Tarihi: 2010/11/21
Soru Özeti
"Bu asrın yaşlıları dahi imam-ı zamanın (Allah ferecini yakınlaştırsın) zuhur edeceği zamanı derk edeceklerdir" sözü Ayetullah Behcet'e aittir. Bu söz hakkında görüşünüz nedir?
Soru
"Bu asrın yaşlıları dahi imam-ı zamanın (Allah ferecini yakınlaştırsın) zuhur edeceği zamanı derk edeceklerdir" sözü Ayetullah Behcet'e aittir. Bu söz hakkında görüşünüz nedir?
Kısa Cevap

Ayetullah Behcet'in defterinden yapılan araştırmaya göre kendisi böyle bir şey söylememiştir. Onun söylemiş olduğu söz şudur; "sorunlar ve zorluklar şiddetlendikçe imamın zuhur edeceği zaman yakınlaşacaktır". Ve bu söz, rivayetlerden alıntı yapılmıştır. Rivayette şöyle denilmiş: "zuhur gerçekleşmeden önce fitneler çoğalacak ve dünya zulüm ve adaletsizlikle dolacaktır".

Bunun yanı sıra rivayetlerde imanın (a.f.) zuhurunun vakti tanınmadığıyla kalınmamış, belki, zuhuru için vaktin tayin edilmesi menedilmiştir. Elbette imamın (a.f.) zuhurunun gerçekleşmesi için has nişaneler ve alametler zikir edilmiştir. Bu has alamet ve nişaneler gerçekleştiğinde zuhuru da gerçekleşecektir.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruya cevap vermek için birkaç noktaya dikkat etmek lazım:

a)   Ayetullah Behtecet'ten nakil edilen şu söz; " Bu asrın yaşlıları dahi imam-ı zamanın (acelellah-u ferecehu = Allah ferecini yakınlaştırsın) zuhur edeceği zamanı derk edeceklerdir", defterinden soruldu ve bu kanaldan yapılan araştırmaya göre ona ait olduğu doğru değildir. Ayetullah Behtecet'tin söylemiş olduğu söz şudur; "zorluklar ve sorunlar şiddetlendikçe farecin (imamın zuhuru) zamanı da yakınlaşacaktır". Onun söylemiş olduğu bu söz aşağıdaki rivayetten alıntı yapılmıştır. Rivayet şöyle diyor: "zuhur gerçekleşmeden önce fitneler aşikâr olacak ve dünya zülüm ve adaletsizlikle dolacaktır".

b)   Rivayetlerde yalnız imanın (a.f.) zuhuru için has bir vakit belirtmemekle kalınmamış belki, bunun yanı sıra zuhuru için vaktin tayin edilmesi menedilmiştir. Konuyla ilgili örnek olsun diye birkaç rivayeti zikir ediyoruz:

1)    Füzeyl diyor: imam Sadık dan (a.s.); imam zamanın (imam mehdi (a.f.) zuhur edeceği için has bir zaman var mıdır? Diye sordum. Hazret cevaben üç defa, "yalan söylüyorlar vakit belirleyenler"[1] buyurdu. Elbette imamın (a.f.) zuhurunun gerçekleşmesi için has nişaneler ve alametler zikir edilmiştir.

2)    Başka bir rivayette imam Sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: "zuhurun vakti unvanıyla has bir vakti tayin edenler yalancıdır. (Zira) biz ehli Beyt olarak kesinlikle imamın (a.f.) zuhurunun ne zaman gerçekleşeceği için has bir zaman tayin etmemişiz".[2]  

3)    Başka bir rivayette imam sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: "zuhurun vakti unvanıyla belli bir vakti tayin edenleri yalancı olduklarını biliniz. Zira biz ehli Beyt olarak kesinlikle imamın (a.f.) zuhurunun ne zaman gerçekleşeceği için has bir zamanı tayin etmemişiz". Buna binaen onun söylemiş olduğu bu söz bize nispetlendirilmiş ve bizim tarafımızdan değil, Bilakis söyleyen kişi kendi tarafından uydurmuş olduğu yalan bir sözdür"[3]

4)    Bazı rivayetlerde, ne zaman zuhur edeceğini, imam-ı zamanın kendisi dahi bilmiyor olduğu açıklanmıştır. Allah u Teâlâ zuhurun zamanını bazı alametlerle hazretin kendisine bildiriyor olması da bazı rivayetlerde söz konusudur.

Amr'ın oğlu Mufazal imam Sadık'tan (a.s.) " Sûr’a üfürüldüğü zaman"[4] şeklindeki ayetin tefsiri hakkında sorduğunda, imam Sadık (a.s.) cevabında şöyle buyurdu: "bizden olan bir gizli imam vardır. Allah c.c onun zuhurunu irade ettiği vakit kalbinde bir nükte gerçekleştirir dolayısıyla kendisi de zuhur eder ve Allahın (azze ve celle) emrini emr eder". Bu rivayetten açık bir şekilde şöyle anlaşılmaktadır: imam-ı zamanın (a.f.) kedisi bile ne zaman zuhur edeceğini bilmiyor. Zuhur etmesinin zamanı geldiğinde Allah u Teâlâ has alametlerle kendisine o zamanı bildiriyor.[5]

a)   Zuhurun vaktinin tayin edilmemesinin nedeni hakkında âlimler birçok delil zikir etmişler:

1) Müminler zuhurun ne zaman gerçekleşeceğini bilmiş olsalardı o vakti (kendi) aralarında yayarlardı. Düşmanda o vakitten haberdar olurdu, dolayısıyla ona karşı koymak ve ona karşı savaşmak için bütün güçleriyle hazırlık yaparlardı.  

2) Allah u Teâlâ bekleyenlerin beklentilerini sürekli olmasını diliyor. Zira eğer zuhurun zamanı belli olmuş olsaydı sadece o dönemde müminler beklentiye gireceklerdi. Bu dönem dışında ise onun gelmesinden gafil kalıyorlardı.[6]

3) Gaybetin felsefesinden bir diğeri ise, Allah'ın kendi kullarını bununla imtihan etmesini dilemiştir.[7] Bu imtihanın gereği şudur ki, gaybetin ve zuhurun zamanı belli olmasın. Böylece gerçek mümin ile gerçek mümin olmayan kimseler birbirinden ayrılıp tanınsınlar. Bu nedenle bazı rivayetlerde şöyle denilmektedir: "gaybet döneminde bazı insanlar imamın varlığı hakkında şekke düşüyorlar". İnsanların bu şek ve şüphesine kaynaklık yapan şey, imamın zuhur edeceği zamanın belli olmayışıdır. Bu bakımdan zuhur meselesi ölüm meselesine benziyor.

4) Birçok rivayete göre zuhur meselesi "bed'a" meselelerindendir.[8] İleri ve geri alınabiliniyor. Bu nedenle zuhurun gerçekleşeceği zaman, belirlenmiş ve daha sonra bazı maslahatlara binaen tekrar ertelenmiş olsaydı insanlar, din ve imamların varlığı noktasında şekke düşüyorlardı.[9]

Bu aynen Hz. Musa'nin (a.s.) meselesi gibidir. Hz. Musa (a.s.) turi sina dağına çıkarken insanlara (bu yolculuğun) 30 gün olacağını haber vermişti, daha sonra 10 gün eklendi. 10 günün buna eklenmesiyle Samiri ve… Meselesi gerçekleşti ve birçok insan bu meseleden ötürü yoldan çıktı. İmam sadık (a.s.) bu kıssayı örnek vererek şöyle buyuruyor: "imam-ı zamanın (a.f.) zuhuru da bunun gibidir. Zuhurun zamanı tayin edilmiş ve daha sonra zuhuru ertelenmiş olsaydı insanlar din noktasında şüpheye düşeceklerdi. Bu nedenle Allah u Teâlâ zuhur için has bir zaman tayin etmemiştir".[10]

a)   Rivayetlerde hazreti Mehdinin (a.f.) zuhuru için bazı alamet ve nişaneler beyan edilmiştir. Beyan edilmiş olan bu alamet ve nişanelerden bazıları kesin değil, bazıları da kesindir. Yemani'nin çıkışı, Süfyani'nin çıkışı, göksel nida (sesleniş), nefsi zekiye'nin öldürülmesi ve hasfu'l-beyda (olayı gibi alametler)[11], kesin olan alamet ve nişanelerdendir.[12]

İmam Sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: "imam zamanın (a.f.) çıkışından 15 gün önce nefsi zekiye şehit edilecektir".[13] Yine şöyle buyuruyor: "imam-ı zamanın çıkacağı zamandan önce göksel münadi (çağırıcı) hazretin çıktığına (zuhuruna) dair seslenecektir. Onun bu sesini bütün insanlar duyacak türünden olup yer küresinin her tarafına yayılacaktır".[14]      

Hakeza "Çağırıcının yakın bir yerden sesleneceği gün, (o sese) kulak ver. O gün insanlar, hakka çağıran o korkunç sesi işiteceklerdir" şeklinde olan ayetin tefsirinde şöyle buyuruyor: "imam zamanın çıkacağı gün göksel çağırıcı hazreti Mehdiyi (a.f.) (hem) onun kendi ismi (hem de) babasının ismiyle çağıracaktır. O hazretin çıktığına dair insanları müjdeleyecektir".[15]

Peygamberden (s.a.a.) nakil edilmiş bir rivayette; "ahir-i zamanın fitnesi ve o zamanda gerçekleşecek olaylara, Sufyaninin çıkışına ve hasf-i beyda'ya" işaret ediliyor ve rivayetin zımnında şöyle buyrulmaktadır: "sufyani, yabus vadisinden çıkar ve Dımışk Şehrine girecek, oradan; hazırladığı iki ordudan birisini, yağmacılık ve talan yapmak için Bağdada gönderecektir. İkinci orduyla kendisi Medinye gelecek, Medineyi harap ettikten sonra Mekke'ye gitmek için oraya doğru yönelecektir. Yolun yarısında "beyda" denilecek yerde yer ağzını açmış onları orada yutacaktır".[16]

İmam-ı zamanın çıkış alametlerinden sayılan bir diğer alamet'te Yemaninin çıkışıdır.[17]



[1] Safi Gülpaygani, Lutfüllah, "muntahabu'l-Aser", baskı 3, merkez-i naşr-i Tahran, s. 463; Şeyh-i Tusi, "el-Gaybe", s. 262.

[2] Age.

[3] Age.

[4] Müddessir, 9.

[5] Saduk, "ikmalu'd-din ve itmamu'n-nime" c. 2, s. 349, hadis 42.

[6] Meclisi, "bihiru'l-envar", c. 95, s. 159.

[7] Şeyh-i Tusi, "el-Gaybe", s. 206.

[8] Meclisi, "bihiru'l-envar", c. 51, s. 86

[9] Musevi İsfahani, Muhammed Taki, "Mikyalu'l-Mekarim fi fevaidi'd-dua lil-kaim (a.c)", c. 2, s. 338, el-babu's-samin fi teklifi'l-ibad bi'n-nisbeti ileyh.

[10] Şeyh-i Tusi, "el-gaybe", s. 262.

[11] Bayda medineden mekkeye giderken o gözergahda bir yerin ismidir. Hasf yutma anlamındadır. Süfyanın ordusu burada yutulacağı için "hasfu'l-beyda" denilmiştir.

[12] Saduk, "kemalu'd-din", c. 2, s. 649, hadis no: 1; Tusi, "el-Gaybe", s. 267; "muntahabu'd-durre", s. 455, hadis no: 5, s. 442, hadis no: 16.

[13] Safi Gülpaygani, Lutfüllah, "muntahabu'l-Eser", baskı 3, merkez-i naşr-i Tahran, s. 456, hadis no: 13, ve s. 439, hadis no: 1 ve 2; Şeyh-i Tusi, "el-Gaybe", s. 271; Saduk, "kemalu'd-din", c. 2, s. 649, hadis no: 2.

[14] Şeyh-i Tusi, "el-Gaybe", s. 111.

[15] Safi Gülpaygani, Lutfüllah, "muntahabu'l-Eser", s. 447, hadis no: 2.

[16] Age. s. 456, hadis no: 9 ve 11.

[17] Tusi, "el-Gaybe" s. 267.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Erkek karısını dışarıda çalışmaya mecbur edebilir mi?
    11433 Pratik Ahlak 2011/01/17
    Aile düzeninde masrafların karşılanması erkeğin vazifesi olup, erkek bu konuda karısını çalışmaya zorlayamaz. Ama kadın kocasının rızasını kazanmak için yapacağı her işin karşılığında çok sevap alır, ancak yapacağı iş dini kural ve ölçülerle çelişmemelidir. ...
  • Zaman nedir? İnsan tarafından kontrol edilebilir mi?
    13370 İslam Felsefesi 2011/11/22
    Filozofların önemsedikleri ve görüş ayrılığına düştükleri felsefî önemli konulardan birisi zaman meselesidir. Zaman hakkında değişik teoriler öne sürülmüştür. Meşhur filozoflar şöyle demektedir: Zaman hareketin miktarıdır, müstakar olmayan bir varlıktır ve hareketle vardır. Hareket onu taşır. Molla Sadra şöyle der: Zaman hareketin miktarıdır ve hareket etmeleri açısından hareket eden şeylerin ...
  • Acaba Allah yetmiş yaşındakileri seviyor ve seksen yaşındakileri, azap etmeyeceğini söylemiş midir?
    8027 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2015/05/27
    İmam Sadık’tan (a.s.), rivayi (rivayet içerikli) kaynaklarda müminlerin mükâfatı noktasında bir rivayet nakil edilmiş ki şöyle buyuruyor: kırk yaşından sonra imanlı kimseler her on senede Allah tarafından özel merhamet ve lütufla karşılaşıyorlar. Eğer bu rivayetin senedinde, azıcık tesamuh göstersek ve başka rivayetleri de bunun yanına koyup, dikkate alırsak ...
  • Neden kötü bir olay yaşandığında maslahatın bu olduğu söylenir?
    4043 شبهه شناسی 2020/01/20
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    7270 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Mümkünse nur suresinin 30 ve 31. Ayetlerini açıklayınız. Yani bu iki ayet hakkında zikredilen tefsirleri açıklayınız. Elimde bir araştırma var bu araştırmamda açıklamanıza ihtiyacım var.
    17828 Tefsir 2011/08/30
    Bu iki ayet İslam’da kadınların hicabı ve örtünmeleri ve örtünmelerinin haddi hakkındadır. “Tefsiri nümüne” farklı tefsirlerin özeti ve onların bir alıntısı konumda olduğu itibariyle bu iki ayetin tefsirini söz konusu tefsirde yapılmış açıklamayı burada zikrediyoruz. ...
  • İslam’a ve Şia’ya göre İnsan hangi alanlarda ihtiyar ve hürriyete sahiptir?
    8467 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Dini metinlere başvurduğumuzda ayet ve hadislerin manalarında dikkat ettiğimizde insanın muhayyer olduğu görüşü ortaya çıkar. Bu sözden insanın her yönlü muhayyerliğe sahip olduğu ve hiçbir etkenin onun davranış ve işlerine etki yapmadığı anlamı kastedilmiyor. Maksat sadece şu ki bütün bu faktörlerin, koşulların varlığının ve ilahi iradenin egemenliğinin yanı sıra yine ...
  • Estetik ameliyatlar konusunda İslam’ın görüşü nedir?
    7884 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/05/14
    Ehl-I Beyt Mektebinin büyük Taklit Mercilerinin güzellik amaçlı estetik ameliyatları konusunda ki çeşitli görüşleri aşağıda sıralanmıştır:Ayatullah el-Uzma Hamei’nin yetkili bürosu tarafından yayınlan fetva:Mahrem olmayanın insana dokunmasının ve başka günahı gerektirmediği müddetçe, estetik ameliyeti haddi zatında caizdir.Ayetullah el Uzma Mekarim Şirazi’nin bürosu tarafından yayınlana fetva:Başka bir haramı ...
  • Acaba "Bütün imamlar İslam peygamberiyle aynı derecededirler" hadisi (Kafi, c. 1 s. 270) doğru mu?
    7407 Eski Kelam İlmi 2010/09/20
    Ondört masum manevi, melekuti ve insani kemaller yönünde en doruk noktada yer almalarına rağmen Son Peygamber (s.a.a) bunların en kamili ve nuru en üstün olanıdır. Resul-i Ekrem Hz. Muhammed hiçbir imam'ın taşımadığı üstünlük ve özelliklere sahiptir. Nitekim ayni hadiste şöyle deniyor: İmamlar Peygamber'in makamındadırlar ancak peygamberlik makamı hariç ve ...
  • İmam Ali (a.s) ölüleri diriltebilir mi?
    12748 Tefsir 2012/07/24
    Bir kimsenin bağımsız olarak ve Allah’a ihtiyaç duymadan böyle bir işi yapması fiilsel tevhit (yaratılışta tevhit) ile çelişir; çünkü ölüm ve hayat sadece Allah’ın elindedir. Ama bir kimse ilahi izin ile böyle bir iş yapmak isterse, böyle bir fiil gerçekleşebilir ve bu hususta hiçbir akli bir engel ...

En Çok Okunanlar