Gelişmiş Arama
Ziyaret
11825
Güncellenme Tarihi: 2011/03/03
Soru Özeti
Ehl-i Sünnet kitaplarında halifelerin sahabelere karşı yanlış tutumlarını gösteren örnekler var mı? Varsa onları yazabilir misiniz?
Soru
Ehl-i Sünnet kitaplarında halifelerin sahabelere karşı yanlış tutumlarını gösteren örnekler var mı? Varsa onları yazabilir misiniz?
Kısa Cevap

Bu soruya cevap verbilmek için sahabeyi, Ehl-i Beyt’in (a.s) yolundan giden sahabeler ve diğer sahabeler diye ikiye ayırmak gerekiyor. Bunu yapmamızın nedeni, Peygamberimizin Ehl-i Beyt’e verdiği özel önemden dolayıdır.

Birinci grupta, 1) Peygamberimizin vefatından sonra Hz. Ali’den ve Onun (a.s) evinde toplananan sahabelerden biat alınması gibi acı bir olay, 2) Fatımat-uz Zehra’ya (s.a) karşı Fedek’i alma konusunda hakkının verilmemesi için yapılan kötü davranışlar vardır.

İkinci grupta, 1) Hz. Ali’nin evinin yakılmasına neden olan Ebubekr’in halifeliğine muhalif sahabelerden biat alınması olayı. 2) Ubey b. Kaab’e karşı yapılan davranış. 3) Abdullah b. Mes’ud’un yaptığı eleştirilerden dolayı dövülmesi ve ona kötü lakapların verilmesi. 4) Ebuzer’in yaptığı eleştirilerden dolayı Rebeze’ye sürülmesi gibi olaylar vardır.

Ayrıntılı Cevap

Sahabe, Peygamber hayattayken Müslüman olan ve O’nu (s.a.a) gören kimseye denir. [1] Ehl-i Beyt’in dışında sahabelerin hiçbiri masum değildir. Bu yüzden birçok sahabenin birçok yanlışları nakledilmiştir. Bu yanlışların bazıları öyle meşhur ki, tevatür haddine ulaşmışlardır. Birinci, ikinci ve üçüncü halifelerin sahabelere karşı tutumlarını ikiye ayırılır: 1) Ehl-iBeyt’e karşı tutumları 2) Diğer sahabelere karşı tutumları. Böyle bir ayırım yapmamızın nedeni Peygamberimizin (s.a.a) Ehl-i Beyt hakkındaki sıkı tavsiyelerinden dolayıdır.

Aşağıda birinci kısım hakkında Ehl-i Sünnetin tarih ve hadis kitaplarında gelenleri aktarıyoruz:

1- Peygamberin vefatından sonra Ehl-i Beyt’e (a.s) karşı yapılan en acı olay Hz. Ali’den biat alınmak istendiği zaman yaşandı. Ehl-i Sünnet alimlerinden Deyneveri şöyle yazıyor: Ebubekr, bir grup Müslümanın ona biat etmeyip Hz. Ali’nin evinde toplandığını duyunca Ömer’i oraya gönderdi. Ömer onlara biat etmelerini söyledi. Ama onlar biat etmediler. Bunun üzerine Ömer odun getirterek içeridekilere dedi ki: ‘Canımın elinde olduğu kimseye andolsun ki, evden çıkmazsanız içeride olan herkesi ateşe vereceğim.’ Ona, ‘Evde Fatıma var’ denildiğinde ‘Hatta Fatıma’da olsa yakacağım’ diye cevap verdi. [2]

2- Bir başka olay halifeleri Hz. Fatıma’yla (s.a) karşı karşıya getiren Fedek meselesidir. Bu ihtilafta Peygamberin kızına (s.a) karşı yapılan şiddeti görmekteyiz. Hz. Fatıma’nın (s.a), gazabı, Allah’ın ve Peygamberin gazabı olan kimsedir. İbn-i Kesir’in Aişe’den naklettiğine göre Hz. Fatıma (s.a) ömrünün sonuna kadar (Ebubekr ve Ömer’den) razı olmadı. [3] - [4]

İkinci kısım yani masum olmayan sahabelere karşı tutumlarının ne olduğu konusunda aşağıdaki örnekleri getiriyoruz:

1-Peygamberimizin (s.a.a) vefatından hemen sonra muhaliflerden biat almak için gelişen olayları bu kısımdan sayabiliriz. Çünkü Ehl-i Beyt’in dışında da bu olayda hakarete uğrayan sahabeler vardı. [5]

2-İbn-i Ebi’l Hadid şöyle nakleder: Birgün Ömer, bir grubun Ubey b. Kaab’ın peşinden gittiklerini gördü. Ömer kırbacını alıp onun başına vurdu. Ubey ‘Ey Emir-ül Müminin! Allah’tan kork’ dedi. Ömer dedi ki: ‘Senin arkan sıra gelen bu grup kimlerdir? Bunun takip edilen kimsenin fitnesi ve takip edenlerin zilleti olduğunu bilmiyor musun?’ [6] Hatırlatmak gerekir ki, Muhammed Taki Şuşteri’nin ‘Kazavetha-i Emir-ül Müminin (a.s)’ adlı kitabında [7] Ubey’in Ömer’in halifeliğine karşı olduğunu yazmıştır.

3-İbn-i Esir, ‘Usd-ul Ğabe’ adlı kitabında şöyle yazıyor: ‘Ömer, oğlu Abdullah’ı ‘Ebu İsa’ [8] künyesini aldığı için kırbaçla dövmüştü.’ [9] İbn-i Ebi’l Hadid bu olayı şöyle anlatıyor: Ömer, oğlu Abdullah’ın kendisine Ebu İsa künyesini aldığını duyduğunda onu yanına çağırıp dedi ki: ‘Kendine Ebu İsa künyesini mi aldın?’ Abdullah çok korktu. Ömer onun elini öyle bir ısırdı ki, Abdullah bağırdı. Sonra ona vurarak şöyle dedi: ‘İsa için baba mı çıkardın?’ [10]

4-Belazeri, Ensab-ul Eşraf’ta şöyle yazıyor: Osman, Velid b. Ukba’yı Küfe’ye vali yaptığında Abdullah b. Mesud, Osman’ı eleştirip kötüleyerek dedi ki: ‘Kim bu değişikliği yaptıysa Allah onda (onun halifelik ve hükümetinde) değişiklik yapsın...’ Velid, İbn-i Mesud’un bu kınamalarını Osman’a iletti. Osman, Velid’den onu Medine’ye göndermesini istedi. Abdullah b. Mesud, Küfe halkının uğurlamasıyla Medine’ye doğru yola koyuldu. Abdullah, Medine’ye varınca Osman Resulullah’ın minberinde konuşma yapıyordu. Osman onu görünce dedi ki: ‘Ey millet! Yanınıza öyle biri geliyor ki, mide bulandıran bir haşere gibi kimin yemeğinin üzerine gitse, ya onu kusar veya ishal olur.’ İbn-i Mesud dedi ki: ‘Oysa ben öyle değilim. Ben, Bedir’de ve Rızvan biatında Resulullah’la (s.a.a) beraberdim.’ Bu arada Aişe söyle seslendi: ‘Ey Osman! Bu sözleri Resulullah’ın sahabesine mi söylüyorsun?’ Osman, onun zorla mescitten çıkarılması için emir verdi. Abdullah b. Zaame onu yere vurdu. Osmanın kölesi Yahmum onu mescitten çıkardığında kötü bir şekilde yere düşüp kaburgasını kırdığı da söylenmiştir. Hz. Ali’de Osmana itiraz ederek şöyle dedi: ‘Velid’in sözüne dayanarak Resulullah’ın musahibine böyle mi davranıyorsun?’ Hz. Ali, İbn-i Mesud’un bakımını üstlenip evine götürdü. Osman ölünceye kadar onun Medine’den dışarı çıkmasına izin vermedi. Hatta Şam’a savaşa bile gidemedi. [11] İbn-i Ebi’l Hadid’de bu olayı Şerh-i Nehc-ul Belağa’da Vakidi’den nakletmektedir. [12] Belirtmek gerekir ki, bu davranış Müslümanların zihninde Osman’a karşı kötü bir etki bırakmıştı. Hatta bazı tarihçiler bunun Osman’ın aleyhine yapılan kıyamların temeli olduğunu söylemekteler.

5-Yine Belazeri şöyle diyor: Osman, Mervan b. Hakem gibilere büyük miktarlarda bağış yaptığında Ebuzer kinayeli olarak diyordu ki: ‘Müjde olsun acılı azap hazinesi toplayanlara.’ Bu sözler Osman’a ulaştığında onu bu işten sakındırdı. Ebuzer’de ona dedi ki: ‘Allah’ın razı olup, Osman’ın kızgın olması, Allah’ın kızgın olup Osman’ın razı olmasından daha iyidir.’ Ebuzer Şam’a yerleştiği için Muaviye’de onun eleştirilerinden nasibini alıyordu. Sonunda Muaviye Osman’a şöyle bir mektup yazdı: ‘Ebuzer Şam’ı fesada verdi, onu buradan al.’ Osman’da ona ‘Onu kötü bir şekilde benim yanıma gönder’ diye bir mektup yazdı. Ebuzer Medine’ye geldiğinde Osmanı eleştirmeye devam etti. Osman ona dedi ki: ‘İstediğin bir yeri seç ki oraya gidesin.’ Ebuzer, Mekke, dedi. Osman kabul etmedi. Ebuzer, Beyt-ul Mukaddes, dedi. Osman yine kabul etmedi. Ebuzer, Küfe veya Basra dedi. Osman dedi ki: ‘Seni Rebeze’ye göndereceğim.’ [13]

Osmanın Ebuzer’i sürgüne gönderdiği, eşi ve oğlundan başka yanında kimse olmadığı halde orda vefat ettiği tarihin kesin olaylarındandır. [14]



[1] -Sahabenin ıstılahi manası ve onun hakkındaki ihtilaflar konusunda daha fazla bilgi için bkz: İbn-i Hacer Askalani, el-İsabe, c.1, s.8, Dar-ul Kutub-il İlmiyye, Beyrut, 1. Baskı, h.k.1415.

[2] -İbn-i Kutaybe Deyneveri, el-İmame ve’s Siyase, c.1, s.30, Dar-ul Adva, Beyrut, 1. Baskı, h.k.1410.

[3] -İbn-i Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, c.5, s.285, Dar-ul Fikr, Beyrut, h.k.1407.

[4] -İbn-i Kesir’in yazdığına göre, Buhari’de bu rivayeti sahih senetle el-Mağazi kitabında getirmiştir.

[5] -İbn-i Kutaybe Deyneveri, a.g.e. c.1, s.30.

[6] -İbn-i Ebi’l Hadid, Şerh-u Nehc-il Belağa, c.12, s.68.

[7] -Muhammed Taki Şuşteri’nin ‘Kazavetha-i Emir-ül Müminin (a.s)’ (Musavi’nin tercümesi), s.244, Defter-i İntişarat-ı İslami, Bi Ta, Tibyan sitesi.

[8] -Rivayetlerde Peygamberimiz, Ebu İsa künyesini almaktan sakındırılmıştır.

[9] -İbn-i Esir, ‘Usd-ul Ğabe, c.3, s.423, Dar-ul Fikr, Beyrut, h.k.1409.

[10] -İbn-i Ebi’l Hadid, a.g.e. c.12, s.44.

[11] -Belazeri, Ensab-ul Eşraf, c.5, s.524, Dar-ul Fikr, Beyrut, 1. Baskı, h.k.1407.

[12] -İbn-i Ebi’l Hadid, a.g.e. c.3, s.42.

[13] -Belazeri, a.g.e. c.5, s.541.

[14] -es-Sem’ani, el-Ensab, c.10, s.65; Meclis-i Dairet-ul Maarif-i Osmaniyye, Haydar Abad, 1. Baskı h.k.1382; Belazeri, a.g.e. c.5, s.541-542-543-544-545; İbn-i Kesir, a.g.e. c.7, s.165, Dar-ul Fikr, Beyrut, h.k.1407. Yine bkz: 8454. Soru (Site: 8451) ve 157. Soru (Site: 1296).   

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ölen ve cenazesi geç defnedilen bir ferdin ruhu nasıl bir duruma girer?
    31081 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Kur’an-ı Kerim’den istifade edildiği kadarıyla, Yüce Allah ölenlerin ruhunu özel bir âlemde korumaktadır ve geç defnedilme durumunda ruha bir zarar gemlememektedir; bununla birlikte rivayetlere göre, cenazenin çabuk defnedilmesi icap eder. ...
  • Acaba Hz. Masume (s.a) mezarının ziyareti için özel bir gusül mevcut mudur?
    6150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
     Bazı Taklit Mercileri İmamların Haremlerine girmek ve ziyaret etmek için gusül almayı müstehap bilmektedirler. Diğer bazı taklit mercileri ise bu ziyaretler için gusül’ün müstehap oluşunu rivayet açısından sabit bilmemekte şöyle buyurmaktalar: Eğer bir kimse ziyaret için gusül almak isterse bunu reca (sevap ümidi) ile ...
  • Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
    22418 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa ...
  • Şia ile sünninin evlenmesi caiz midir?
    47244 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Continue... ...
  • Şia Hz. Ali(a.s)'ın faziletlerini ispatlamada Ehl-i Sünnet'in mütevatir hadislerine dayanabilir mi?
    7463 Masumların Siresi 2011/06/21
    Tevatür yalan üzere anlaşmaları mümkün olmayan büyük bir kalabalığın bir konuyu nakletmelerine denir. Biz inanıyoruz ki Hz. Ali'nin faziletleri ve onun imameti hakkındaki nas tevatürle sabittir. Bunu Şia'nın hadis ve tarih kaynaklarının yanı sıra Ehl-i sünnetin kitaplarından ve sahabilerin hadislerini nakleden eserlerden istifade ediyoruz. Buna göre bizim bu konuyla ilgili ...
  • hangi sınıra kadar kocasına itaat etmelidir? Erkek onu yolculuğa mecbur edebilir mi?
    10470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin belirtilen soru hakkındaki cevabının açıklaması şudur:Kadın cinsel doyum konusunda erkeğe itaat etmelidir ve erkek evden çıkmayı yasaklarsa bu durumda kendisi evden çıkamaz. Elbette evlilik hayatının farz ve haramlarla yetinmeyle sorundan yoksun olmasının imkânsız olduğuna dikkat edilmelidir. Ama ahlaka riayet etmek evliliğin pekişmesi ve tatlılığını ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17497 هدیه 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Geçici evlilikte iddet beklemenin felsefesi nedir?
    8946 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/18
    Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8453 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
    12515 Masumların Siresi 2011/08/17
    Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. ...

En Çok Okunanlar