Gelişmiş Arama
Ziyaret
11820
Güncellenme Tarihi: 2008/03/26
Soru Özeti
Nehc’ül Belağa’nın altıncı mektubuna göre üç halifenin hilafeti resmilik kazanaz mı?
Soru
Nehc’ül Belağa’da, İmam Ali (a.s.)’ın, Muaviye’ye yazdığı mektupta (altıncı mektup) şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz Ebu Bekir’e, Ömer’e ve Osman’a biat edenler, onlara biat ettikleri şekilde bana da biat ettiler. Orada bulunanların (başkasını) seçme hakkı olmadığı gibi, bulunmayanların da reddetme hakkı yoktur. Şura, ancak Muhacirler’e ve Ensar’a aittir; onlar toplanıp birisine uyar ve imam olarak nitelendirirse, bu Allah’ın da hoşnut olduğu bir iştir. Kim onların hükümetine razı olmayıp, kınayarak veya bidate uyarak onların işlerini terk ederse, onu geri çevirirler. Kabul etmezse, müminlerin yoluna tabi olmadığı için onunla savaşırlar ve döndüğü şeyin vebalini de Allah, onun boynuna yükler.”
Bu mektup hakkında size birkaç soru sormak istiyorum:
Eğer, şura sadece Muhacirler’e ve Ensar’a aitse ve bu şuranın seçtiği kişiden Allah razı ise, buna göre üç halifenin hilafeti resmiyet kazanmıyor mu?
Mektupta bahsedilen Muhacir ve Ensar’dan kastedilen, onların tamamı mıdır?
“Kim onların hükümetine razı olmayıp,…” şeklinde başlayan cümle, üç halifeye razı olunduğu anlamına gelmiyor mu?
Kısa Cevap
Continue...
Ayrıntılı Cevap

Bu rivayet, senet ve itibar açısından incelenmesine ilave olarak, anlam ve içerik açısından da incelenmelidir. Buna göre, birkaç noktayı göz önünde bulundurmamız gerekmektedir:

1. Bu rivayet, çeşitli kısımlardan oluşmaktadır. Mektubun baş kısımları; örneğin “Şüphesiz Ebu Bekir’e, Ömer’e ve Osman’a biat edenler, onlara biat ettikleri şekilde bana da biat ettiler. Orada bulunanların (başkasını) seçme hakkı olmadığı gibi, bulunmayanların da reddetme hakkı yoktur.” cümleleri, Muaviye ile olan mücadele sırasında, Emiru’l-Müminin Ali’nin (a.s.) hilafetinin gasp edilmesinden yirmi beş yıl sonra ve yanlış halife seçimi şeklinin, müslümanların özellikle Muaviye’nin propaganda araçlarının etkisi altında olan yeni müslümanların zihnine yer ettiği bir zamanda yazılmıştır. Muaviye’nin bütün taraftarlarının; üç halifenin, müslümanlar tarafından seçildiğinden dolayı, hak olduklarına inandıkları ve bütün siyasi ve dini görüşlerini bu esasa göre beyan ettikleri bir ortamda, onların hak olmadıklarını iddia etmek, oldukça anlamsız ve faydasızdır. Özellikle Hz. Ali (a.s.) bu mektupta kısaca Muaviye’yi, kendisine uymaya mecbur kılma çabasındadır. Bütün bunlara göre, Hz. Ali (a.s.), Muaviye’nin inançlarına göre bahsetmek ve mektubun bütün delillerini, Muaviye’nin ve onun taraftarlarının inançlarına göre sıralamak zorundaydı.[1]

Ancak mektubun diğer kısmında; “Şura, ancak Muhacirler’e ve Ensar’a aittir; onlar toplanıp birisine uyar ve imam olarak nitelendirirse, bu Allah’ın da hoşnut olduğu bir iştir. Kim onların hükümetine razı olmayıp, kınayarak veya bidate uyarak onların işlerini terk ederse, onu geri çevirirler. Kabul etmezse, müminlerin yoluna tabi olmadığı için onunla savaşırlar ve döndüğü şeyin vebalini de Allah, onun boynuna yükler.” Hz. Ali’nin (a.s.) kastetmek istediği şey şudur: Şüphesiz, Muhacirler ve Ensar arasında masum imam da bulunmaktadır. Onların bir kişiye olan görüş birliği, onların arasında bir imamın var olduğunun göstergesidir ve sonuç olarak bu seçim, ilahi bir seçim olmaktadır. Peygamber’in (s.a.a.) vefatından sonra, İmam’ın (a.s.) razı olduğu görüş birliğinin, sadece bütün Muhacirler ve Ensar’ın İmam (a.s.) hakkında vardıkları görüş birliği olduğu çok açıktır. Buna göre, görünüşe bakılırsa, Hz. Ali (a.s.) bu açıklamalarında tevriye yapmış ve konuyu, muhaliflerin inançlarına uygun görünecek bir biçimde beyan etmiş olsa da yukarıda da açıkladığı gibi, İmam’ın sözlerine dikkat edilecek olursa, bu mektubun delillerinin, hak ve doğruyla hiçbir uyuşmazlığı yoktur.[2]

2. Bu rivayetin görünürdeki anlamının, diğer ayet ve rivayetlerle karşılaştırılması:

Eğer kimse bu açıklamaları kabul etmez ve bu rivayetin zahiri ilk manasının üç halifenin hak olduğuna işaret ettiği hususunda ısrar ederse, cevap olarak şunları söylemek gerekmektedir: Eğer bir hadis; hatta senet ve delalet açısından sahih bile olsa, ancak, birçok ayet ve mutevatir hadislerle çelişirse, böyle bir hadis hiçbir geçerliliğe sahip değildir ve delil olarak kabul edilmez. Yukarıdaki hadisin ilk bakışta karşımıza çıkan zahiri anlamı da, Peygamber’in (s.a.a.) vefatından sonra, hilafetin sadece Emirü’l-Müminin Ali (a.s.) ve onun masum evlatlarına ait olduğuna işaret eden, birçok ayet ve rivayetlerle çeliştiği için akide ve amel açısından geçersiz sayılır.[3]



[1] Eş-Şubber, Seyyit Abdullah, Nuhbet-uş Şerheyn, s: 1471, En-Nehze, 1425 (h.k.) ve Huyi, Habibullah, Minhac-ul Beraat fi şerh-i Nehc’ul Belağa, c: 17, s: 203, İslamiyye kitapçısı, 1324    

[2] El-Hüseyini, Eş-Şirazi, Es-Seyyit Muhammet, Tevzih-u Nehc’ul Belağa, c: 3–4, s: 436, Müessese’tul-Fikr-il İslami

[3] Daha fazla bilgi için, 1011, 1289(site:1273) ve 1351(site:1450) numaralı sorulara başvurunuz.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerim mucize olduğunun boyutları nelerdir? Ve neden nehcü'l-balaga mucize değildir?
    9145 Kur’anî İlimler 2011/06/20
    Kuranı kerim bazı özellik ve niteliklere haizdir ki diğer kitaplar bu özellik ve niteliklere sahip değildir. Eğer Nehcü'l-balaga bu özellik ve niteliklere sahip olmuş olsaydı oda mucize olacaktı. Ancak Nehcü'l-balaga bu özellik ve niteliklere sahip olmadığı için kuranı kerim gibi olamaz.
  • Su fiyatlanın yüksek olduğu taktirde cenabet guslü için ne yapmalıyız?
    6255 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/20
    Cenabet guslü kendiliğinde farz değildir, ancak farz namazı yerine getirmek ve benzeri bazı işler için farz olur. [1] Ancak gusül için su kullanmak size tahammül edilmesi mümkün olmayacak derecede iktisadi yönünden zorluk getiriyor, sizi ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17152 Pratik Ahlak 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Batılıların Hz. Muhammed’e (s.a.a) saygısızlık etmekten hedefleri nedir?
    9330 Politika Felsefesi 2009/06/17
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Neden insan güzelliği sevmektedir? Acaba güzel yüzlü insanları görmek insan psikolojisini olumlu etkiler mi?
    5827 Know More 2020/09/08
     İnsan yaratılış olarak kemal peşindedir. Kemal olan her şeyi beğenmekte ve sevmektedir. Güzelliğin kemal olduğu göz önünde bulundurulursa doğal olarak güzelliği sevmektedir. İnsanın yaratılış ve fıtratı üzere böyle bir meyli ve isteği söz konusuysa bunun akli bir delile ihtiyacı yoktur. Zira doğası bunu gerektirmektedir.Bu ...
  • Modern dünyada dinin işlevi nasıldır?
    7137 Eski Kelam İlmi 2010/01/14
    “Din” kelimesi, ilahi olan veya olmayan, tahrif olmuş veya olmamış (İslam dini) bütün dinleri kapsamaktadır. Bize göre, her asır ve yerde doğru işlevi olan tek din İslam dinidir; çünkü İslam dini kâmil ve son ilahi dindir. Bu yüzden, İslam dininin, bireysel olsun ...
  • Peygamberin (s.a.a) üvey kızının Habbar b. Esved tarafından korkutulması olayı ve Resul-i Ekrem’in (s.a.a) onun katline hüküm vermesi doğru mudur?
    8515 تاريخ بزرگان 2012/04/03
    v Sözünü ettiğiniz rivayet kaynaklarda şöyle gelmiştir: Habbar b. Esved’in de içinde bulunduğu bir grup müşrik, Mekke’den Medine’ye hicret eden Resulullah’ın (s.a.a) üvey kızı Zeynep’e eziyet etmek için onun peşinden gitmişti. Zeynep’e ilk ulaşan kişi Habbar b. Esved’di. O, Zeynep’in kecavesine mızrak fırlattı. Zeynep bu ...
  • Ehlisünnetin görüşünde beyan edilen Ehlibeyt kimlerdir?
    12525 Eski Kelam İlmi 2012/07/25
    “Ehlibeyt” kelimesi iki defa Kur’an-ı Kerim’de zikrolunmuştur.[1] İlki Hz İbrahim’in (a.s) ailesi hakkında ve diğer ayet ise konumuz olan Ahzab suresinin 33. ayetinde. Bu ayetin sonunda, Allah-u Teala iradesinin Ehlibeyt’in tathiri olduğundan haber vermektedir. Tarih boyunca bu ayet farklı yönlerden İslami ilimler bilginlerinin araştırma ...
  • Hadislerin masumlardan (a.s) geldiğine nasıl güvenebiliriz?
    10310 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/04/12
    Tarihe güvenmek bir ölçüye kadar çağdan çağa, zamandan zamana ve nesilden nesle intikal eden şöhret, karine ve deliller aracılığıyla hâsıl olur. Tarihte yer alan bazı hadise ve vakıaların deyim yerindeyse tevatür derecesinde ve birçok delil ve karineleri mevcuttur ve bundan ötürü bunların doğruluğundan çok az insan şüphe ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    10039 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’

En Çok Okunanlar