Gelişmiş Arama
Ziyaret
11480
Güncellenme Tarihi: 2008/03/26
Soru Özeti
Nehc’ül Belağa’nın altıncı mektubuna göre üç halifenin hilafeti resmilik kazanaz mı?
Soru
Nehc’ül Belağa’da, İmam Ali (a.s.)’ın, Muaviye’ye yazdığı mektupta (altıncı mektup) şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz Ebu Bekir’e, Ömer’e ve Osman’a biat edenler, onlara biat ettikleri şekilde bana da biat ettiler. Orada bulunanların (başkasını) seçme hakkı olmadığı gibi, bulunmayanların da reddetme hakkı yoktur. Şura, ancak Muhacirler’e ve Ensar’a aittir; onlar toplanıp birisine uyar ve imam olarak nitelendirirse, bu Allah’ın da hoşnut olduğu bir iştir. Kim onların hükümetine razı olmayıp, kınayarak veya bidate uyarak onların işlerini terk ederse, onu geri çevirirler. Kabul etmezse, müminlerin yoluna tabi olmadığı için onunla savaşırlar ve döndüğü şeyin vebalini de Allah, onun boynuna yükler.”
Bu mektup hakkında size birkaç soru sormak istiyorum:
Eğer, şura sadece Muhacirler’e ve Ensar’a aitse ve bu şuranın seçtiği kişiden Allah razı ise, buna göre üç halifenin hilafeti resmiyet kazanmıyor mu?
Mektupta bahsedilen Muhacir ve Ensar’dan kastedilen, onların tamamı mıdır?
“Kim onların hükümetine razı olmayıp,…” şeklinde başlayan cümle, üç halifeye razı olunduğu anlamına gelmiyor mu?
Kısa Cevap
Continue...
Ayrıntılı Cevap

Bu rivayet, senet ve itibar açısından incelenmesine ilave olarak, anlam ve içerik açısından da incelenmelidir. Buna göre, birkaç noktayı göz önünde bulundurmamız gerekmektedir:

1. Bu rivayet, çeşitli kısımlardan oluşmaktadır. Mektubun baş kısımları; örneğin “Şüphesiz Ebu Bekir’e, Ömer’e ve Osman’a biat edenler, onlara biat ettikleri şekilde bana da biat ettiler. Orada bulunanların (başkasını) seçme hakkı olmadığı gibi, bulunmayanların da reddetme hakkı yoktur.” cümleleri, Muaviye ile olan mücadele sırasında, Emiru’l-Müminin Ali’nin (a.s.) hilafetinin gasp edilmesinden yirmi beş yıl sonra ve yanlış halife seçimi şeklinin, müslümanların özellikle Muaviye’nin propaganda araçlarının etkisi altında olan yeni müslümanların zihnine yer ettiği bir zamanda yazılmıştır. Muaviye’nin bütün taraftarlarının; üç halifenin, müslümanlar tarafından seçildiğinden dolayı, hak olduklarına inandıkları ve bütün siyasi ve dini görüşlerini bu esasa göre beyan ettikleri bir ortamda, onların hak olmadıklarını iddia etmek, oldukça anlamsız ve faydasızdır. Özellikle Hz. Ali (a.s.) bu mektupta kısaca Muaviye’yi, kendisine uymaya mecbur kılma çabasındadır. Bütün bunlara göre, Hz. Ali (a.s.), Muaviye’nin inançlarına göre bahsetmek ve mektubun bütün delillerini, Muaviye’nin ve onun taraftarlarının inançlarına göre sıralamak zorundaydı.[1]

Ancak mektubun diğer kısmında; “Şura, ancak Muhacirler’e ve Ensar’a aittir; onlar toplanıp birisine uyar ve imam olarak nitelendirirse, bu Allah’ın da hoşnut olduğu bir iştir. Kim onların hükümetine razı olmayıp, kınayarak veya bidate uyarak onların işlerini terk ederse, onu geri çevirirler. Kabul etmezse, müminlerin yoluna tabi olmadığı için onunla savaşırlar ve döndüğü şeyin vebalini de Allah, onun boynuna yükler.” Hz. Ali’nin (a.s.) kastetmek istediği şey şudur: Şüphesiz, Muhacirler ve Ensar arasında masum imam da bulunmaktadır. Onların bir kişiye olan görüş birliği, onların arasında bir imamın var olduğunun göstergesidir ve sonuç olarak bu seçim, ilahi bir seçim olmaktadır. Peygamber’in (s.a.a.) vefatından sonra, İmam’ın (a.s.) razı olduğu görüş birliğinin, sadece bütün Muhacirler ve Ensar’ın İmam (a.s.) hakkında vardıkları görüş birliği olduğu çok açıktır. Buna göre, görünüşe bakılırsa, Hz. Ali (a.s.) bu açıklamalarında tevriye yapmış ve konuyu, muhaliflerin inançlarına uygun görünecek bir biçimde beyan etmiş olsa da yukarıda da açıkladığı gibi, İmam’ın sözlerine dikkat edilecek olursa, bu mektubun delillerinin, hak ve doğruyla hiçbir uyuşmazlığı yoktur.[2]

2. Bu rivayetin görünürdeki anlamının, diğer ayet ve rivayetlerle karşılaştırılması:

Eğer kimse bu açıklamaları kabul etmez ve bu rivayetin zahiri ilk manasının üç halifenin hak olduğuna işaret ettiği hususunda ısrar ederse, cevap olarak şunları söylemek gerekmektedir: Eğer bir hadis; hatta senet ve delalet açısından sahih bile olsa, ancak, birçok ayet ve mutevatir hadislerle çelişirse, böyle bir hadis hiçbir geçerliliğe sahip değildir ve delil olarak kabul edilmez. Yukarıdaki hadisin ilk bakışta karşımıza çıkan zahiri anlamı da, Peygamber’in (s.a.a.) vefatından sonra, hilafetin sadece Emirü’l-Müminin Ali (a.s.) ve onun masum evlatlarına ait olduğuna işaret eden, birçok ayet ve rivayetlerle çeliştiği için akide ve amel açısından geçersiz sayılır.[3]



[1] Eş-Şubber, Seyyit Abdullah, Nuhbet-uş Şerheyn, s: 1471, En-Nehze, 1425 (h.k.) ve Huyi, Habibullah, Minhac-ul Beraat fi şerh-i Nehc’ul Belağa, c: 17, s: 203, İslamiyye kitapçısı, 1324    

[2] El-Hüseyini, Eş-Şirazi, Es-Seyyit Muhammet, Tevzih-u Nehc’ul Belağa, c: 3–4, s: 436, Müessese’tul-Fikr-il İslami

[3] Daha fazla bilgi için, 1011, 1289(site:1273) ve 1351(site:1450) numaralı sorulara başvurunuz.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • geçici nikahın aktı için kullanılan lafızlar nelerdir? Şartları ve Hükümleri nasıldır?
    7192 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/03
    Geçici nikâhın aktini okumak için birkaç şart gereklidir: Aktin sıgasını okumak; şöyle ki süreli akitte bayan ve erkek’in rızası tek başına yeterli değildir. Belki bunun yanı sıra akit için okunan has lafızların okunması şarttır. İhtiyati vacip gereğince aktin sıgası sahih Arapça ile ...
  • Yaşayan anne ve babaya yönelik yapılan hayırlar doğru mudur?
    19582 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Her insan iyi işler yapıp sevabını başkalarına ve bu cümleden olmak üzere anne ve babasına bağışlayabilir. Böyle bir durumda bu hayırlı amelin sevabı onlara ulaşacak ve buna ek olarak aynı sevabın benzeri veya hatta ondan daha fazlası ameli bağışlayan için de göz önünde bulundurulacaktır. ...
  • Hamd, medh ve şükür’ün farkı nedir?
    12760 Eski Kelam İlmi 2012/02/14
    Lügatte ve Istılahta Hamd, Medh ve Şükür1- Hamd lügatte sena ve övgü manasına gelmektedir.[1] Istılahta ise iradeyle yapılan güzel iş ve sıfata denir.[2] 2- Medh ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5215 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5962 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Yasin Suresi’nin altıncı ayetiyle İsra Suresi’nin on beşinci ayeti arasında bir uyuşmazlık mı var?
    10831 Tefsir 2008/08/12
    Bu iki ayet arasında herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Çünkü ikinci ayette (İsra Suresi, on beşinci ayet) bir peygamber göndermedikçe azap olmadığını söylüyor ancak birinci ayette (Yasin Suresi, altıncı ayet) “ataları uyarılmamış” diyor ve herhangi bir azaptan bahsetmiyor. ...
  • Sürmeyle abdest veya gusül alınabilir mi?
    38418 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Abdest ve gusül alırken bedende, suyun deri ve uzuvlarına ulaşmasına engel olacak herhangi bir şeyin olmaması gerekir. Buna göre sürme, gözün içine çekilirse abdest ve guslün doğruluğuna zarar vermez. Ama gözün etrafına veya kaşlara çekilirse bakılmalıdır, abdest veya gusül uzuvlarına suyun ulaşmasına engel midir, değil midir?
  • Kızla oğlanın doğru bir şekilde (günaha düşmeden) cinsel ilişkiye girmelerinin bir yolu var mı?
    51581 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/11/10
    İslama göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Hekim olan Allah bu ikisini sükunet bulsun, duygusal, ruhsal ve cinsel ihtiyaçlarını karşılasınlar diye birbirleri için yaratmıştır. İslam iki tarafında ihtiyaçlarının giderilmesi ve kadınla erkeğin her türlü ilişkisinin belli bir sınır ...
  • Neden Peygamber (s.a.a) Talha ve Zübeyir’e İslam’ın kılıcı lakabını vermiştir?
    11310 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    10355 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...

En Çok Okunanlar