Gelişmiş Arama
Ziyaret
22974
Güncellenme Tarihi: 2009/01/13
Soru Özeti
Kuran-ı Kerim'in ayetlerinde genelde niçin hitaplar sürekli erkekleredir?
Soru
Kuran ayetlerinde niçin genelde erkeklere özel tabirler kullanılmıştır? Örneğin; Amenu (o erkekler iman ettiler),keferu (o erkekler kâfir oldular),kale (o erkek dedi),yalemun (o erkekler biliyorlar), ellezi ve ellezine (erkek kimse ve kimseler)
Kısa Cevap

1- Bizim, Kuran'ın hitap şekillerinin erkeklere has olduğunu iddia edebilmemiz için öncelikle, Kuran'da geçen kelimelere ve hitaplara hâkim olan ruhun cinsiyete bağlı olduğunu ve erkek eksenli olduğunu ispatlamamız gerekmektedir. Oysa Kuran'ın çeşitli ayetlerini göz önünde bulundurursak,   çoğu sözlerinin insan eksenli olduğunu göreceğizdir.( Fatır,15;Nehl,97;Ali-İmran,5). Buna göre şöyle diyebiliriz: Kuran'ın insanlara bakışı cinsiyet ötesidir ve ister erkek olsun ister kadın sadece hidayet konusuna dikkatleri çekmiştir.(Bakara,128)

2- Arap dili, edebiyatı ve kültürünün kendine has özellikleri (Kuran dili olması hasebiyle) şöyledir:

A) Eğer erkeklerin sayısı fazla olursa, erkeklere özel kelimeler ve zamirler kullanılır; Tathir ayetinde olduğu gibi. (Ahzab,32)

B) Kadınların hayâ ve iffetlerini korumak için hatta sözlerde bile bu konuya dikkat edilmiştir; evlilik ile ilgili ayetlerde olduğu gibi. (Nur,33).

C) Arapça edebiyat kurallarına göre durum ve sözde bulunan karineler vesilesiyle erkeklere has kelimeler getirilerek kadınları da o kelimenin manasına ortak etmek mümkündür, ama bu konunun tersi mümkün değildir, bu yüzden kadınlara has kelimeler kullanıldığı zaman erkekler kendilerini o sözün muhatabı kabul etmezler. (Bakara 204-206 ve İsra,31)

3- Kuran'ın erkek edebiyatına sahip olmasının bir sebebi de; erkeklere mahsus ahkâm, hak ve görevleri beyan etmesidir ve bu kadınlar hakkında inen emirlerden daha fazladır. Örneğin; savaş hükümleri, evlilik ve kadınlara davranış şekli (Nisa,19),kadınları boşama hukuku.(Nisa,20-21).

4- Ayetlerde adı geçen ve söz konusu edilen birçok kimse erkektir. (Peygamberler, küfrün önderleri ve ...).

5- Ayetlerin çoğunda halk muhatap olarak alınmıştır ve kullanılan kelimeler bir cinsiyeti temsil etmezler. Buna örnek olarak; Allah ve melekler hakkında erkek zamiri kullanılması, onların erkek olduğu anlamına gelmez. (İsra,36;Kısas,71;Araf,29;Fussilet,30;Nisa,56;Talak,2)

6- Erkekler çeşitli görevlere sahip oldukları için, onlar hakkında birçok yerde defalarca söz edilmiştir. Bu ayette erkeklere şöyle emredilmiştir:

"Kendinizi ve ailenizi cehennem ateşinden koruyun..."(Tahrim,6).

7- Bazı ayetler bazı erkeklerin başlarından geçen ve ya onlarla ilgili olayları anlatmaktadır, bu münasebetle kelimeler ayetlerin nazil olduğu erkeklere has tabirlerle kullanılmıştır; örneğin vilayet ayeti Emir'el Müminin Ali (a.s) hakkında nazil olmuş ve bütün kelimeler erkeklere has kullanılmıştır.(Maide,55)

8- Bazı ayetlerde, hem erkeklere ve hem de kadınlara has kelimeler kullanılmıştır.(Ahzab,35;Nisa,32) Bunu da belirtmek gerek ki kadınlara has zamirleri defalarca erkeklere has zamirlerin yanında kullanmak, Kuran edebiyatına aykırıdır zira bu, sözün uzamasına sebep olmakta ve Kuran'ın fesahat - belagatine uymamaktadır.

Sonuç olarak; vahiye göre üstünlük ölçüsü "takvadır" kadın veya erkek cinsiyeti değil.

Ayrıntılı Cevap

Giriş

1- Bizim, Kuran'da geçen her sözün ve yazının "erkek eksenli" olduğunu iddia edebilmemiz için, ayetlere hâkim olan genel ruhun cinsiyet üzere kurulmuş ve onun bir göstergesi olması gerekmektedir. Bu durumda sözü beyan eden kimse için önemli olan tek şey erkek ve kadın cinsinin üstünlükleri, faziletleridir. Oysa ayetlerin içeriğini ve hedeflerini incelediğimizde, Kuran'ın cinsiyet ötesi olduğunu ve bazen herhangi bir cinsiyeti söz konusu ettiğinde ayrı bir hikmet ve sebepten dolayı olduğunu görmekteyiz. Bunun örneklerinin aşağıda getirilen ayetlerde açıkça görmekteyiz:

"Ey insanlar! Allah'a muhtaç olan sizsiniz. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak o'dur." [1]

"Erkek olsun, kadın olsun, bir mümin olarak kim Salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz."[2]

"İman edip makbul ve güzel işler yapanların ise mükâfatlarını tam tamına ödeyecektir. Allah zalimleri sevmez. " [3]

"Biz şüphesiz insanı en güzel bir biçimde yarattık"[4]

2- Enbiyanın, semavi kitapların ve Kuran-ı Kerim'in asıl hedefi, insanları gelişime ve gereken olgunluğa ulaştırmaktır; bu yüzden herhangi bir cinsiyeti öne çıkarmaktan uzak durmuştur. Hidayet ve afet ışığında "insan" dikkate alınmıştır. Diğer bir tabirle; insanın karşısında "şeytan" adında tehlikeli bir varlık bulunmaktadır ve şeytan Âdem'e secde olayında kibirli ruhunu açığa vurdu ve altı bin yıl Allah'a ibadet geçmişini yok etti, böyle bir kin ve nefretle bizlere nasıl davrana bilir? Şeytan bizlerden ne can ister ve ne de toprak; şeytan bizlerden imanımızı almak ve haysiyetimizi ortadan kaldırmak istemektedir.[5]İşte bu yüzden Kuran'ın çabası gafleti ortadan kaldırmaktır, ister kadın olsun ister erkek.[6]

Kuran Hitaplarının Erkeklere Olmasının Nedenleri

1- Dil farkı, Arap örf ve edebiyat kültürü: Kuran'da çeşitli ayetler Kuran'ın Arapça olduğunu vurgulamaktadır. Bu yüzden bütün kelam konularını Arapça dil kuralları ve Arap kültürü gölgesinde tefsir etmeliyiz. Bu konu dikkate alınmazsa "Kuran'ın örfsel inceliklerini" anlamaktan mahrum oluruz.[7] Arap dili ve kültürünün bazı özellikleri şunlardır:

A: Bir toplulukta erkeklerin sayısı kadınlardan çok olursa onlara hitap ederken çoğunluk dikkate alınır ve onlara ait zamirler kullanılır. Peygamber efendimizin ailesini günahlardan arınmış olarak tanıtan Tathir ayetinde olduğu gibi; Kadınlardan Hz. Fatıma ve erkeklerden dört kişiyi (Peygamber, Ali, Hasan, Hüseyin) kapsadığı için erkeklere has zamirler ve kelimeler kullanılmıştır bunun sebebi de erkeklerin çoğunlukta olmasıdır: "Ve yutehhirekum" [8]

B: Asil ve köklü medeniyetlerde şiddetli namus duygusu ve hayâ ile iffetin korunması için kadınları sözlerde bile perde arkasında tutmuştur. Bu durum bazı erkeklerde namahremin yanında eşlerine hitap ederken, "Ailem / Hüseyin'in annesi/ Onlar".... Diye dolaylı kelimeler kullanmalarına sebep olmuştur. Bu düşünce tarzı Kuran'da tarafından dikkate alınmış hayâ ve iffetin korunması ve kadınların örtülü kalması için direk isimlerini söylemekten ve anmaktan kaçınmıştır; özellikle Arap kültürü ve Kuran edebiyatının iffet ve hayâ üzere kurulu olması bunların yöntem olarak bir birlerine uyumunu göstermektedir. Örneğin, evliliği genç erkek ve kadının ortak arzusu olarak kabul edersek; Kuran, maddi sorunlardan dolayı evlenemeyen kimselere nasihat edeceği zaman, sözde geç erkeklere hitap ederek şöyle buyurmaktadır:

"Nikâh imkânı bulunmayan(erkekler),Allah onları kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetle davransınlar..."[9]

Oysa nice genç bayan maddi sebeplerden dolayı evlenememekteler, ama burada erkeklere has zamirler kullanılmıştır ve bunun sebebi de kadınların iffet ve şahsiyetlerinin korunmasıdır.

C: Erkeklerin kendi cinsiyeti üzerine olan taassupları özellikle o zaman ki şartlarda öyle şiddetliydi ki kadın ve erkeklerin aynı anda bulunduğu bir toplulukta kadınlara has zamirler kullanıldığı zaman, erkekler kendilerini o sözün muhatabı saymamaktaydılar, ama erkeklere has tabirler kullanıldığı zaman kadınları da kapsardı ve kadınlar kendilerini o sözün muhatabı kabul ederlerdi. Örneğin, Kuran'da, şaşırtıcı görüşleriyle dünya sevgisine ve maddiyata gömülmüş kimselerden söz edildiği zaman, erkekler konu edilir kadınlar konu edilmez, oysa dünya sevgisi her ikisinde de bulunmaktadır.  Hatta belki de bazı kadınlarda daha fazladır; ama eğer kadınlara has tabirler kullanılsaydı artık erkekler kendilerini onca azarlamadan uzak kabul edeceklerdi. Nitekim Bakara suresinin 204-206.ayetlerinde şöyle buyurmaktadır:

"Dünya hayatına dair konuşması seni şaşırtan ve kalbinde olana Allah'ı şahit tutan insanlar vardır. Hâlbuki o düşmanların en azılısıdır" "Ona Allahtan sakın dinince işlediği günah sebebiyle gurura kapılır. Artık ona cehennem yeter. O pek de kötü bir yataktır."

Yahut fakirlikten dolayı kendi çocuklarını düşürmenin çirkin yüzünü göstermek için erkekler muhatap alınır.[10]

2- Erkeklere has hükümlerde kadınları da kapsamaması için sadece erkekleri kapsayan tabirlerin kullanılması gerekmektedir. Örmeğin erkeklerin eşlerine karşı görevlerinin neler olduğu,[11]erkeklerin kadınları boşama konusundaki hükümleri,[12] erkeklere farz olan savaş hükümleri.[13]

3- Birçok ayette söz konusu olan kimse erkeklerdir.[14]Elbette kadınların rolünü beyan etmek için onlara has tabirler kullanılmaktadır; Örmeğin Hz. Meryem (s.a) ile ilgili ayetlerde olduğu gibi.[15]Ayetlerin birçoğu peygamberler hakkındadır ve onlarda erkektirler; bunlardan bazıları: Necm,3-4; Saff,6; İsra,101; Seba,10. Yine aynı şekilde küfrün başında gelenler de erkektir: Firavun, Nemrut, Ashab-ı Fil gibileri. Veya ayetlerin, hakkında nazil olduğu kimselerin erkek olmalarından dolayı tabirler ona uygun getirilmiş ve erkeklere has tabirler kullanılmıştır. Örneğin; Vilayet ayetinde, Emir el-Müminin Ali'nin (a.s) yüzüğünü fakire bağışlaması hakkında nazil olmuştur.

"Sizin dostunuz, sahibiniz, ancak Allah'tır ve Peygamberidir ve inananlar, namaz kılanlar ve rükû ederken zekât verenlerdir."[16]

4-  Birçok ayette tabirler ister erkeklere has ve hatta isterse kadınlara has olsun bütün halka hitap ettiği için cinsiyet söz konusu değildir. Örneğin, Kuran'ı Kerim, insanları ister kadın olsun ve ister erkek, gözü kapalı ve araştırmadan doğru olup olmadığını bilmedikleri kimseleri ve inançları kabul etmekten sakındırmıştır. "و لا تقف ما

"Bilmediğin şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz, kalb gibi azaların hepsi de sorguya çekilecektir."[17]

Yine insanları, Allah'ın yarattıklarında düşünmeye davet eden ayetlerde,[18]İnsanları, Allaha ulaşmak için doğru inanç üzere olmaları gerektiğini belirten ve doğru vesileler seçmelerini tavsiye eden ayetlerde aynı özelliği görmekteyiz.[19] Aynı şekilde cehenneme gidecek kimselere verilecek azaplardan söz edildiği zaman kadın ve erkek ayrımı yapılmamıştır.[20]

Sonuç olarak; ölümü, amellerden hesaba çekilmeyi, melekler, nimetler, cennet ehli, cehennem ehli ve… Söz edildiği zaman hiçbir cinsiyet sınırı yoktur. Diğer bir söylemle, tabirler ve zamirler kadına ve erkeğe has olma özelliklerini kaybetmiş ve her iki cinsiyeti de kapsamıştır.( Halk kelimesinde kullandığımız mana gibi);bu konunun ayetlerine örnekler: İnfitar,10-12; En'am,61; Secde,11; Zumer,42; Nehl,50; Al-i İmran,133; Talak,2.

5- Erkekler genelde, aile, toplumda, ekonomide, yönetimde önemli sorumluluk sahibidirler, bu yüzden onlara hitap olunmuştur. Örneğin:

"(Ey iman eden erkekler)kendinizi ve yakınlarınızı yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun..."[21]

Şöyle bir soru akla gelebilir; eğer cinsiyet söz konusu değilse ve bu emirler genel ise niçin erkeklerden söz edilen yerlerde kadınlar da erkeklerin yanında anılmamıştır? Bu soruya altıncı kısımda cevap verilecektir.

6- Kadınları defalarca erkeklerle beraber anmak, yani, erkekler için kullanılan tabirler kadınları da kapsadığı yerlerde, sözün uzamasına ve Kuran'ın fesahat ve belagat boyutuna zarar vermesine neden olur. Şöyle ki; Kuran'ın çeşitli ayetlerinde erkeklerle beraber kadınlardan da söz edilmiş, adları anılmıştır; örneğin:

"Hiç şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mümin olan erkekler ve mümin olan kadınlar, gönülden) Allah'a (itaat eden erkekler ve gönülden) Allah'a (itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla) Allah'tan (korkan erkekler ve saygıyla) Allah'tan (korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar ve ırzlarını koruyan erkekler ve) ırzlarını (koruyan kadınlar, Allah'ı çokça zikreden erkekler ve) Allah'ı çokça (zikreden kadınlar) var ya işte (, bunlar için Allah, bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır." [22]

"Erkeklere, kazandıklarından bir pay, kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır..."[23]

"Erkekler yaptıkları amellerinin sonucuna ulaşırlar ve kadınlarda amellerinin karşılığını alırlar"

Eğer Kuran'ın çeşitli yerlerinde bu tür tekrarlar;"kadınlar ve erkekler", "erkekler ve kadınlar" veya "mümin erkekler ve mümin kadınlar" ayetleri ile dolsaydı, Kuran'ın güzel beyanına ve söz düzenine ciddi zararlar gelir ve sözün uzamasına neden olurdu, bu ise düşmanlar tarafından Kuran'ın aleyhine kullanılan bir koz haline gelirdi.

Sonda şuna değinmeliyiz; eğer bazı kimseler Kuran'da kadınların defalarca anılmasını, onların makamını yüceltmek ve saygı olarak algılıyor ve bu miktarda anılmamasını saygısızlık ve hakaret olarak değerlendiriyorlarsa öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Kuran'ın kadınlar hakkındaki görüşünü, onların şahsiyetini ve makamını anlatan bununla beraber aile ve toplum içerisindeki olgu teşkil eden konumunu belirten ayetlerde aramak gerekir. Bu ayetlere örnekler: Rum,21; Bakara,228;Al-i İmran,36; Tahrim,10-11;Hucurat,13;Bakara,187 ve şunu unutmamak gerek ki Kuran'da üstünlük ölçüsü kadın yahut erkek olmak değildir,Allah katında en üstün insan takvalı olandır.



[1] Fatır,15.

[2] Nehl,97.

[3] Al-i İmran,58.

[4] Tin,4.

[5] Cevadi, Amuli, Tovsiye Ha Porseşha, Mearif Yayınları, s.22.

[6] Bkz.Bakara,128.

[7]Bkz: Yusuf,2;Fussilet,3;Zumer,28;Şuara193-195. 

[8] Ahzab,33.

[9] Nur,33.

[10] İsra,31.

[11] Nisa,19.

[12] Nisa,20-21.

[13] Tövbe,122.

[14] Neml,40.

[15] Tahrim,10.

[16] Maide,55.

[17] İsra,36.

[18] Kısas,71;Araf,29.

[19] Maide,35;Al-i İmran,85;Fussilet,30.

[20] Nisa,56.

[21] Tahrim,6.

[22] Ahzab,35.

[23] Nisa,32.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar