Gelişmiş Arama
Ziyaret
8487
Güncellenme Tarihi: 2007/11/18
Soru Özeti
Eğer Peygamber Efendimizin (s.a.a) vasisi başlangıçtan beri belliydiyse, niçin Peygamber Efendimiz (s.a.a) vasilik konusunu davetini kabul etmeğe bağlı kıldı?
Soru
Eğer Peygamber Efendimizin (s.a.a) vasisi başlangıçtan beri belliydiyse, niçin Peygamber Efendimiz (s.a.a) vasilik konusunu davetini kabul etmeğe bağlı kıldı?
Kısa Cevap

Şia’ya göre, imamet, yüce Allah tarafından verilen bir makamdır ve sadece Peygamber vasıtasıyla insanlara ulaştırılır. Çünkü imam, masumluk makamını taşımalıdır. Yalnızca Allah ve Peygamber kimin masumluk makamını taşıdığını ve yüce vilayet ve imamet makamına liyakatli olduğunu bilir. Ama görünürde o makamın daveti kabul etmeye bağlı kılınmasının sebepleri vardır. Onlardan bazıları şunlardır:

1- Peygamber Efendimiz (s.a.a) bu işi insanlara hücceti tamamlamak için ve ileride “Niçin bizi ya da diğer birisini seçmedi” demesinler diye yerine getirdi. Ve yine aynı toplantıda Hz. Ali (a.s) dışında hiç kimse kendi iradesiyle Peygamber Efendimizin (s.a.a) davetine icabet etmedi. Dolayısıyla da itiraz için hiçbir bahane kalmadı.

2- Bu iş sebebiyle Hz. Ali'nin (a.s) üstünlüğü ve fazileti diğerlerine ispat oldu. Ve yine Peygamber Efendimizin (s.a.a) yalnız olduğu ve düşmanların muhalefet ve baskılarının yoğun olduğu zamanlarda, kimin açık bir şekilde hiçbir korku ve endişe duymadan Allah'ın Peygamberini savunma cesaretine sahip olduğu belli oldu.

3- Peygamber Efendimizin (s.a.a) işi, kendisinden sonra hakikat peşinde olanların yoldan çıkmamaları için toplumu iki konuya hazırlamak için idi: Birisi imamet konusu. Çünkü imamsız ve rehbersiz toplum yok olup gitmeye mahkûmdur. Diğeri ise Hz. Ali'nin (a.s) şahsının kabul edilmesi için gerekli zeminin hazırlanması idi.

4- Gelecek topluluklar için Hazreti Ali'nin (a.s) yaşının küçük olmasına rağmen Peygamber Efendimizin (s.a.a) yerine seçilmesinin sebebinin ortaya koymak. Zira imamet makamının ilahi bir makam olmasının yanı sıra başkaldırma ve muhalefet için her türlü bahanenin de ortadan kalkması için ikna edecek bir sebebin de olması gerekirdi.

5- Bu iş, insanın ilahi teklifleri yerine getirmede özgür iradeye sahip olduğu konusu ile uyum içindedir. Nasıl ki Şia mezhebi bu inançtadır. Bu olayda bir yandan Kureyş'in başları kendi iradeleri ile Peygamber’in davetine icabet etmediler diğer yandan Hz. Ali (a.s) kendi özgür iradesi ile Peygamber Efendimizin (s.a.a) davetini kabul etti. Başlangıçtan beri her şeyin Levh-i Mahfuz'da belli olduğuna inanmamızla birlikte şu hakikati de göz ardı etmemeliyiz ki ilahi başarıların, hidayet ve dalaletin zeminlerini kendi özgür iradesiyle meydana getiren insanın kendisidir. Nasıl ki birçok ayet, hidayet ve dalaletin, insanın yapmış olduğu ve zeminini kendisinin oluşturduğu işlerden dolayı olduğuna işaret etmektedir.

6- İnzar günün olayı, İslam toplumunun özgürlük ve seçme ilkesine ve kişilerin iradelerine dayalı olduğunu ve hiçbir zorlamanın, diktatörlüğün ve ayırımcılığın olmadığını göstermektedir. Hatta kişilerin liyakatleri onların belli bir sorumluk ve görevi üstlenmeleri için gerekli zemini meydana getirir. Bu liyakat da ilahi ölçülerle belli olur sırf akrabalıkla vb. ölçülerle değildir.

Ayrıntılı Cevap

Şia’nın görüşüne göre, imamet, yüce Allah tarafından verilen bir makamdır ve Peygamber vesilesi ile iblağ edilir. Çünkü imam, masumluk makamını taşımalıdır. Yalnızca Allah ve Peygamber kimin masumluk makamı taşıdığını ve yüce vilayet ve imamet makamına liyakati olduğunu bilir. Ama görünürde o makamın daveti kabul etmeye bağlı olmasının bir takım sebepleri vardır. Onlardan bazıları şunlardır:

1- Peygamber Efendimiz (s.a.a) bu işi insanlara hücceti tamamlamak ve ileride “Niçin bizi ya da diğer birisini seçmedi” demesinler diye yerine getirdi. Söz konusu toplantıda Hz. Ali (a.s) dışında hiç kimse kendi iradesiyle Peygamber Efendimizin (s.a.a) davetine icabet etmedi. Dolayısıyla da itiraz için hiçbir bahane kalmadı.

Elbette Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) diğerlerinin, kendisinin yerine geçmeye ve hilafete layık olmadıkları açıkça belirtmesi uygun değildi.. Bunun doğal olarak olayların akışsı içinde açık ve delilli bir şekilde anlaşılması gerekirdi. Böylece Müslümanlar için hem daha somut, ve idrak edilir olurdu hem de Peygamber Efendimize (s.a.a) karşı kin ve düşmanlık icat edilmemiş olurdu. Hilafet olayına benzer[1] olaylar da vardır. Öyle ki Peygamber Efendimiz (s.a.a) başlangıçtan beri bazılarının bir işi yapmaya liyakatlerinin olmadığını ve bir işin uhdesinden gelemeyeceklerini biliyordu. Handek savaşının olayı gibi.[2] Peygamber Efendimiz (s.a.a) ashab içinde hiç kimsenin Amr İbni Abdevid'e rakip olamayacağını biliyordu. Ve yine Hayber savaşında Peygamber Efendimiz (s.a.a) bazılarının savaşmak için gönderdi ama onlar yenildiler Hayber'i fethtmeye muvaffak olamadılar.[3] Ve yine Peygamber Efendimiz (s.a.a) ashabtan bazılarını Tövbe suresini müşriklere okumak için göndermesi daha sonra da onu bu mesuliyetten alması olayı da buna bir örnektir.[4]

2- Bu iş sebebiyle Hz. Ali'nin (a.s) üstünlüğü ve fazileti diğerlerine ispat oldu. Ve yine Peygamber Efendimizin (s.a.a) yalnız olduğu ve düşmanların muhalefet ve baskılarının yoğun olduğu zamanlarda, kimin açık bir şekilde hiçbir korku ve endişe duymadan Allah'ın Peygamberini savunma cesaretine sahip olduğu belli oldu.

Hayber'in fethi olayında olduğu gibi. Hayber’in fethinde Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştu: “Yarın bayrağı savaştan asla kaçmayan ve sürekli saldırana birine vereceğin.”[5] Peygamber Efendimiz (s.a.a) başlangıçtan beri bu işi sadece Hazreti Ali'nin (a.s) becereceğini biliyordu. Ve yine Hendek savaşında olduğu gibi, Peygamber Efendimiz (s.a.a) önce gerekli ortamı hazırladı ve sonra da Hazreti Ali'yi (a.s) gönderdi. Neticede onun fazileti diğerlerine açık bir şekilde belli oldu. Ve bu fazileti tamamlamak için Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştu: “Şüphesiz İslam'ın tamamı ile küfrün tamamı karşı karşıya gelmiştir.”[6] Ve yine Peygamber Efendimiz (s.a.a) Medine'den ayrıldığı her defasında Hz. Ali'yi (a.s) kendi yerine bırakıyordu. Neticede ima yoluyla pratikte onun üstünlüğünü açıklamış oluyordu. Eğer böyle olmasaydı, Müslümanların çoğunluğu Hz. Ali'nin (a.s) diğerlerine karşı üstünlüğünü kabul etmezler ve itaat etmezlerdi. Özellik muhalifler ve münafıklar Peygamber Efendimizin (s.a.a) yaptığı işi etkisiz hale getirmek ve kendi kötü hedeflerine ulaşmak için aleyhte propaganda yapıyorlardı.

3- Peygamber Efendimizin (s.a.a) işi, kendisinden sonra hakikat peşinde olanların yoldan çıkmamaları için toplumu iki konuya hazırlamak için idi: Birisi imamet konusu. Çünkü imamsız ve rehbersiz toplum yok olup gitmeye mahkûmdur. Diğeri ise Hz. Ali'nin (a.s) şahsının kabul edilmesi için gerekli zeminin hazırlanması idi.4- Gelecek topluluklar için Hazreti Ali'nin (a.s) yaşının küçük olmasına rağmen Peygamber Efendimizin (s.a.a) yerine seçilmesinin sebebinin ortaya koymak. Zira imamet makamının ilahi bir makam olmasının yanı sıra başkaldırma ve muhalefet için her türlü bahanenin de ortadan kalkması için ikna edecek bir sebebin de olması gerekirdi.

Zira her hangi bri ön hazırlık olmadan bizzat kendisi onu İmam olarak seçseydi, bu sonraki topluluklar bir yanan bizzat Peygamber Efendimizin (s.a.a) zamanındaki insanlara bile şaşırtıcı bir olay olurdu. Şöyle ki nasıl bir çocuk diğer insanlardan daha öncelikli olabilir? Buna göre Hz. Ali (a.s)’ın diğerlerinden öne geçirilmesi onun diğerlerinden seçkinlik ve üstünlüğünü ortaya koymakla beraber olmalıydı. Eğer böyle olmasaydı muhalifler Peygamber Efendimizin (s.a.a) onlara yetenek ve faziletlerini ortaya koyacak bir görev vermediğini söyler ve bunun onlarda üstünlük ve faziletin olmadığını göstermediğini ileri sürebilirlerdi.

5- Bu iş, insanın ilahi teklifleri yerine getirmede özgür iradeye sahip olduğu konusu ile uyum içindedir. Nasıl ki Şia mezhebi bu inançtadır. Bu olayda bir yandan Kureyş'in başları kendi iradeleri ile Peygamber’in davetine icabet etmediler [7] ve diğer yandan Hz. Ali (a.s) kendi özgür iradesi ile Peygamber Efendimizin (s.a.a) davetini kabul etti. [8] Başlangıçtan beri her şeyin Levh-i Mahfuz'da belli olduğuna inanmamızla birlikte şu hakikati de göz ardı etmemeliyiz ki ilahi başarıların, hidayet ve dalaletin zeminlerini kendi özgür iradesiyle meydana getiren insanın kendisidir. Nasıl ki birçok ayet, hidayet ve dalaletin, insanın yapmış olduğu işlerden ve kendinde oluşturdu hazırlık ve yetenekten dolayı olduğuna işaret etmektedir

5- Bu olayda bir yandan Kureyş'in başları kendi iradeleri ile Peygamber’in davetine icabet etmediler diğer yandan Hz. Ali (a.s) kendi özgür iradesi ile Peygamber Efendimizin (s.a.a) davetini kabul etti. Başlangıçtan beri her şeyin Levh-i Mahfuz'da belli olduğuna inanmamızla birlikte şu hakikati de göz ardı etmemeliyiz ki ilahi başarıların, hidayet ve dalaletin zeminlerini kendi özgür iradesiyle meydana getiren insanın kendisidir. Nasıl ki birçok ayet, hidayet ve dalaletin, insanın yapmış olduğu ve zeminini kendisinin oluşturduğu işlerden dolayı olduğuna işaret etmektedir

6- İnzar günün olayı, İslam toplumunun özgürlük ve seçme ilkesine ve kişilerin iradelerine dayalı olduğunu ve hiçbir zorlamanın, diktatörlüğün ve ayırımcılığın olmadığını göstermektedir. Hatta kişilerin liyakatleri onların belli bir sorumluk ve görevi üstlenmeleri için gerekli zemini meydana getirir. Bu liyakat da ilahi ölçülerle belli olur sırf akrabalıkla vb. ölçülerle değildir.



[1] Belazi, Ensab'ul Eşraf, c1 s580 İbni Kuteybe Deynevi, s 9 Mesudi, Murucu’z-Zeheb, c2 s30

[2] Subhani, Cafer, Furuğ-i Ebediyet, s545 Biharu’l-Envar, c20 s227 ve…

[3] Tarihi Taberi, c2 s300 Furuğu Ebediyet, s467 İbni Hacer Askalani, el-İsabe, c2 s508 ve…

[4] Bihar'ul Envar, c21 s266 ve sonrası el-Mizan Tefsiri, c9 s162 ve…

[5] Furuğ-i Ebediyet, s647 Sirei Halebi, c3 s41

[6] Age.

[7] Tarihi Taberi, c2 s63 Sirei Halebi, c1 s286 Biharu’l-Envar, c38 Kenzu’l-Ummal, c15 s15 ve…

[8] Age.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • geçici nikahın aktı için kullanılan lafızlar nelerdir? Şartları ve Hükümleri nasıldır?
    7192 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/03
    Geçici nikâhın aktini okumak için birkaç şart gereklidir: Aktin sıgasını okumak; şöyle ki süreli akitte bayan ve erkek’in rızası tek başına yeterli değildir. Belki bunun yanı sıra akit için okunan has lafızların okunması şarttır. İhtiyati vacip gereğince aktin sıgası sahih Arapça ile ...
  • Yaşayan anne ve babaya yönelik yapılan hayırlar doğru mudur?
    19582 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Her insan iyi işler yapıp sevabını başkalarına ve bu cümleden olmak üzere anne ve babasına bağışlayabilir. Böyle bir durumda bu hayırlı amelin sevabı onlara ulaşacak ve buna ek olarak aynı sevabın benzeri veya hatta ondan daha fazlası ameli bağışlayan için de göz önünde bulundurulacaktır. ...
  • Hamd, medh ve şükür’ün farkı nedir?
    12760 Eski Kelam İlmi 2012/02/14
    Lügatte ve Istılahta Hamd, Medh ve Şükür1- Hamd lügatte sena ve övgü manasına gelmektedir.[1] Istılahta ise iradeyle yapılan güzel iş ve sıfata denir.[2] 2- Medh ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5215 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5962 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Yasin Suresi’nin altıncı ayetiyle İsra Suresi’nin on beşinci ayeti arasında bir uyuşmazlık mı var?
    10831 Tefsir 2008/08/12
    Bu iki ayet arasında herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Çünkü ikinci ayette (İsra Suresi, on beşinci ayet) bir peygamber göndermedikçe azap olmadığını söylüyor ancak birinci ayette (Yasin Suresi, altıncı ayet) “ataları uyarılmamış” diyor ve herhangi bir azaptan bahsetmiyor. ...
  • Sürmeyle abdest veya gusül alınabilir mi?
    38418 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Abdest ve gusül alırken bedende, suyun deri ve uzuvlarına ulaşmasına engel olacak herhangi bir şeyin olmaması gerekir. Buna göre sürme, gözün içine çekilirse abdest ve guslün doğruluğuna zarar vermez. Ama gözün etrafına veya kaşlara çekilirse bakılmalıdır, abdest veya gusül uzuvlarına suyun ulaşmasına engel midir, değil midir?
  • Kızla oğlanın doğru bir şekilde (günaha düşmeden) cinsel ilişkiye girmelerinin bir yolu var mı?
    51581 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/11/10
    İslama göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Hekim olan Allah bu ikisini sükunet bulsun, duygusal, ruhsal ve cinsel ihtiyaçlarını karşılasınlar diye birbirleri için yaratmıştır. İslam iki tarafında ihtiyaçlarının giderilmesi ve kadınla erkeğin her türlü ilişkisinin belli bir sınır ...
  • Neden Peygamber (s.a.a) Talha ve Zübeyir’e İslam’ın kılıcı lakabını vermiştir?
    11310 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    10355 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...

En Çok Okunanlar