Gelişmiş Arama
Ziyaret
7562
Güncellenme Tarihi: 2011/07/14
Soru Özeti
Yerin küresel oluşu hakkında Kur’an’ın görüşü nedir?
Soru
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik.” “Biz, yeryüzünü bir döşek kılmadık mı?” Allah yerin bir halı gibi düzgün olduğunu bildirmektedir. Bu ayetler yerin küresel olmadığına delalet etmiyor mu?

Kısa Cevap

Yüce Allah Kur’an’da yeri insan yaşamı için hazır ve elverişli bir mekân olarak tanıtmaktadır. Ama Kur’an’da yer hakkında kullanılan “medde” ve “musattah” gibi kelimeler, düzgünlük ve yaymak anlamında (çarpıklık ve alçaklık ve yüksekliğin karşıtı olarak) ifade edilmiş ve küresellik anlamının karşısında kullanılmamıştır. Bundan dolayı Kur’an’da yerin (küresel olmanın karşısında) düzgün olduğuna açıkça delalet eden hiçbir ayet mevcut değildir; zira ayetin orijinalindeki “medde” kelimesi rahatlık ve asayişi yaymak manasına gelip küresel olmanın karşısında yer almaz, çarpıklığın karşısında yer alır. “Mihad” da yeryüzünde insanın rahatlık hissetmesi için Allah’ın karar kıldığı asayiş açılımının beyanı hakkındadır. O halde bu ayetler, Kur’an’ın yeryüzünün küresel olduğunu reddettiğine hiçbir şekilde delalet etmemektedir. Bilakis Kur’an’da yeryüzünün küresel oluşuyla tamamıyla uyuşan ve yeryüzünün küresel olduğunu doğrulayan birçok ayet mevcuttur. Bu da Kur’an’ın ilmî mucizelerinden olup onun azametine ve ilahî olduğuna delalet etmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Muhterem kullanıcının isnatta bulunduğu ayetlerin yeryüzünün küresel oluşuyla çelişip çelişmediğinin aydınlanması için ilgili ayetlerin tefsirine müracaat etmemiz gerekmektedir:

A. Birinci Ayet: : “Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik.”[1]

“Medde Arz” yerin boylam ve enini genişletmek manasındadır. Eğer Allah yeryüzünü genişletip yaymasaydı ve yeryüzü sadece dağ silsileleriyle donatılmış olsaydı, orası çiftçilik ve yerleşmeye elverişli olmaz ve canlılar yaşam erginliklerine ulaşamazlardı.[2] “Medde” ve genişletip yaymaktan maksat, yeryüzünün küresel olmadığı değildir, sadece yeryüzünün tümüyle girintili ve çıkıntılı bir şekilde yaratılmadığı kastedilmektedir. Eğer böyle yaratılmış olsaydı insan yeryüzünde rahatça yaşayamazdı. Çiftçilik yapamaz ve rahatlık altyapısını hazırlayamazdı. Nitekim insana rahat veren nimetleri sayan sonraki ayetlerin akışı da bu konuya delalet etmektedir.

B. İkinci Ayet: “Biz, yeryüzünü bir döşek kılmadık mı?”[3]

Bu ayetteki “mehad” kelimesi hazır, düzgün ve düzgün mekân” manasındadır ve bebeğin istirahat etme yeri (beşik veya yatak) manasına gelen“mehd” kökünden türemiştir.[4] Bu yüzden bebek için hazırlanan beşiğe de mehd denmektedir.[5] Bundan dolayı mehd ve mihad, beşik gibi yetişmeye elverişli yer anlamındadır. Nitekim bir başka ayette Yüce Allah şöyle buyuruyor: “O ki size arzı bir beşik yaptı.”[6] Bu aynı “O, sizin için yeryüzünü bir döşek kıldı”[7] ayetinin manasını taşımaktadır.[8] Bu esas uyarınca şöyle söylenebilir: Bu ayet, yeryüzünün ilahî bir nimet olarak, tıpkı huzuru sağlayan “mehd” ve beşik gibi varlıklar ve özellikle de insanın rahatlığı için yaratıldığını beyan etmek istemektedir. Öte taraftan uzmanların belirttiğine göre Kur’an’da yeryüzünün küresel oluşuyla uyuşan ve bağdaşan bir takım ayetler mevcuttur. Bu ayetler Kur’an’ın ilmî mucizesi olarak lanse edilmiştir. Aşağıda onlardan bazılarına işaret edeceğiz.

1. Birinci Ayet: “Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örtendir.”[9] Bu ayet gecenin gündüzü kuşattığını anlatmaktadır. Yani gündüz olan tüm mekânları gece kuşatmaktadır. Eğer yeryüzü küresel olmasaydı, gecenin daima gündüzü kuşattığını ve takip ettiğini söylememiz doğru olmazdı; zira bu durumda sadece gecenin birkaç saati gündüzü takip etmiş olacaktı ve yeryüzünün sonuna yaklaştıklarında da gündüz dönecek ve geceyi takip edecekti. Başka bir ifadeyle bir gün gece gündüzü ve sonraki günde de gündüz geceyi takip edecekti. O halde Kur’an’ın mutlak bir şekilde gecenin gündüzü takip ettiğini bildirmesi, yeryüzünün küresel olması dışında başka bir şeyle uyuşmamaktadır.[10]

2. İkinci Ayet: “… Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine örtüyor…”[11]

Bu ayetin tefsiri hakkında şöyle yazılmıştır: Eğer bir insan yerkürenin dışında duracak ve yerin güneş etrafındaki doğal hareketine ve de gece ve gündüzün dönüşümüne bakacak olursa, sanki düzenli bir şekilde bir taraftan gecenin siyah şeridinin gündüzün aydınlığını örttüğünü ve öte taraftan da gündüzün beyaz renginin de gece siyahlığını örttüğünü görecektir. Ayetin orijinalindeki “yekur” fiili “tekvir” maddesinden gelip örtme manası taşımasından da yerin küresel olduğu, kendi etrafında döndüğü ve bu dönmeyle gecenin siyah şeridi ve gündüzün beyaz şeridinin sürekli onun etrafında döndüğü noktası aydınlanmaktadır. Sanki bir taraftan beyaz şerit siyahı ve diğer taraftan da siyah şerit beyazı örtmektedir.”[12]

3. Üçüncü Ayet: “Doğuların ve Batıların Rabbine yemin ederim ki, şüphesiz onların yerine daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz yeter.”[13] Seyid Hebehuddin Şehristani bu ayetin tefsirinde şöyle demiştir: “Bu ayet doğular ve batıların çokluğuna ve de yeryüzünün küresel olduğuna delalet etmekte ve aynı şekilde yeryüzünün her noktasının başka bir grup için batı olduğunu gerektirir. O halde doğular ve batıların çok olması yeryüzünün küresel olmasıyla bağdaşmaktadır.”[14] Bunun açıklaması şudur: Eğer yeryüzü düzgün olsaydı sadece bir doğu ve batı var olacaktı. Ama yeryüzünün küresel olması durumunda onun birçok doğu ve batıya sahip olması icap edecektir. Çünkü bu durumda yeryüzünün dönmesi nedeniyle mekânların doğu ve batıları farklı olacaktır.[15]

4. Dördüncü Ayet: “Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır!”[16] Bazı müfessirler bu ayeti, A’raf suresinin 137. ayetini, Saffat suresinin 5. ayetini ve Mearic suresinin 40. ayetini yeryüzünün küresel oluşunun delilleri addetmekte ve bunu Kur’an’ın ilmî mucizelerinden biri olarak telaki edip şöyle yazmaktadırlar: Yerin düz olması, onun küresel olmasına bir engel teşkil etmez; çünkü her kürenin bir düzlemi de bulunmaktadır. Bu yüzden hendesede küreyi düzlemin kısımlarından biri saymaktadırlar. Küreselin mukabilindeki manasıyla düz olmak yeni hendesî bir ıstılahtır ve ayetteki düzlemden kastedilen ise yaymaktır.[17] Netice olarak Kur’an yeryüzünü (küresel olmanın karşısında) düz bilmemektedir ve buna ek olarak yeryüzünün küresel oluşuyla bağdaşan birçok ayet mevcuttur.



[1] Hicr, 19.

[2] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizan, Fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 12, s. 138 ve 139, Defter-i İntişarat-ı İslamî Camia-i Müderrisin-i Havza-i İlmiye-i Kum, Kum, çap-ı pencom, 1317 k; Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 11, s. 52 ve 53, Daru’lKütübi’l-İslamiye-Tahran, çap-ı evvel, 1374 ş.

[3] Nebe, 6.

[4] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 26, s. 16-17.

[5] Meryem, 29, کَیْفَ نُکَلِّمُ مَنْ کانَ فِی الْمَهْدِ صَبِیًّا

[6] Taha, 53.

[7] Bakara, 22.

[8] Husrevî Hüseyni, Seyid Ali Rıza, Tercüme Ve Tahkik-ı Müfredat-ı Elfaz-ı Kur’an, s. 261, İntişarat-ı Murtezevi – Tahran, çap-ı dovvom, 1375 ş; Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Tefsir-i el-Mizan, c. 20, s. 161 ve 162.

[9] " یُغْشِی اللَّیْلَ النَّهارَ یَطْلُبُهُ حَثِیثاً"

[10] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Tefsir-i el-Mizan, Musevi Hemedani, Seyid Muhammed Bakır, Tercüme-i Tefsir-i el-Mizan, c. 10, s. 222, Defter-i İntişarat-ı İslamî Camia-i Müderrisin-i Havza-i İlmiye-i Kum, Kum, çap-ı pencom, 1317 k; Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 11, s. 52 ve 53, Daru’lKütübi’l-İslamiye-Tahran, çap-ı evvel, 1374 ş.

[11] Zümer, 5. یُکَوِّرُ اللَّیْلَ عَلَى النَّهارِ وَ یُکَوِّرُ النَّهارَ عَلَى اللَّیْل

[12] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 19, s. 376.

[13] Mearic, 40. " فَلا أُقْسِمُ بِرَبِّ الْمَشارِقِ وَ الْمَغارِبِ إِنَّا لَقادِرُونَ"

[14] Rızayi İsfahanî, Muhammed Ali, Pejuheşi Der İ’caz-ı İlmî Kur’an, s. 188 ve 189, İntişarat-ı Kitab-ı Mubin, çap-ı sevvom, 1381 ş.

[15] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 19, s. 13 ve 14.

[16] Ğaşiye, 20. و الی الارض کیف سطحت

[17] Guderzi, Necef, Metalıb-i Şegoft Amiz-ı Kur’an, s. 28-30; Emin Ahmed, Kitab-ı Rah-ı Tekamül, c. 7, s. 145; Mahname-i Mekteb-i İslam, sal-ı 12, ş 11; Niyazmend, Yedullah, İ’caz-ı Kur’an Ez Nazar-ı Ulum-i Emruzi, s. 189, be nakl az: Pejuheşi Der İ’caz-ı İlmî Kur’an, Rızayi, s. 190.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Allah’ın yeryüzü ve gökyüzündeki kudret nişaneleri nelerdir?
    15244 Eski Kelam İlmi 2010/08/22
    Gökyüzü, yeryüzü, onlarda yer alan ve evrende olan her şey tümüyle Allah’ın kudret nişaneleridir. Bu nişaneler hiç kimsenin tümünü saymaya güç yetiremeyeceği kadar çoktur. Kur’an-ı Kerim defalarca inanları bu ayetleri görmeye davet etmiştir. Galaksiler, sistemler ve onlarda bulunan gezegen ve enteresan oluşumlar, çarpışmalar, ...
  • Müslüman olmayan birisinin kesmiş olduğu hayvandan yararlanıla bilinir mi?
    10175 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Ehl-i Beyt mektebinin fakihlerine göre, İslamî usullere göre kesilmemiş olan hayvanların etleri mundar (leş) hükmündedir. Bu hayvanların etleri haramdır ve yenmesi de caiz değildir. ...
  • Necis bir yerde yatmak bedeni necis eder mi?
    22414 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/19
    Eğer temiz bir şey necis bir şeye değerse ve onların her ikisi veya sadece biri ıslaklığını diğerine sirayet ettirecek şekilde ıslak olursa, temiz şey necis olur. Eğer ıslaklık diğer şeye ulaşmayacak kadar az olursa, temiz olan şey necis olmaz.[1]
  • Günümüz dünyasında kanaatın ölçüsü nedir? Orta halli ve kanaata dayalı bir yaşam nasıl olmalıdır?
    11225 Eski Kelam İlmi 2012/04/15
    Değerli okuycumuz, Yazdığınız şeyler dini öğretilerde maddi ve geçim konularında bir tür tezat ve ikilemin olduğu yönünde olduğundan bize hatırlatma olması, sizin de şüphelerinizin giderilmesi için aşağıda İslamın fakirlik ve zenginlik meselesindeki görüşünü özetle ele alacağız. 1- Bildiğiniz üzere İslam tam ve kapsamlı ...
  • Gaybet döneminde ilahi velayet makamı kime aittir?
    10120 Eski Kelam İlmi 2010/04/07
    Gaybet ve Huzur döneminde ilahi teşrii velayet Masum İmam (a.s) tarafından uygulanır. Bu da ya doğrudan masumun kendisi tarafından ya da İmam tarafından belirlenen fakihler tarafından gerçekleşir. Çünkü Allah’ın itaati bize gerekli olduğundan Allah’ın velisinin itaati de Allah’ın itaati sayıldığından o da bize farzdır. Masum İmam’ın ister gaybet ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    8082 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Kur'an-i Kerim "Açık kitap nazil ettik. Bu ayetteki açık kelimesinden maksat nedir?
    9466 Tefsir 2011/07/23
    Açık (mübin) Kur'an'ın bir sıfatıdır. Kur'an'ı bu şekilde vasıflandırmakla onu halka daha fazla tanıtmayı hedef almaktadır. Onun diğer semavi olan ve olmayan kitaplara olan üstünlüğünü açıklıyor. Çünkü hiçbir kitabın emir ve programları Kur'an gibi açık değildir.Kur'an'da sürekli çeşitli ayetlerde bu Kur'an'ı nazil ettiğini açıklaması hidayet nimetini insanlara hatırlatmak içindir.
  • Kehf suresinin Muhtevası ve okumasının fazileti nedir?
    55601 Tefsir 2012/04/19
    Kehf suresi kuranı kerimin diğer sureleri gibi faziletlere ve birçok nitelik ve özelliklere haizdir. Bu yücelik ve faziletler peygamberden (s.a.a.) ve İmamlardan (a.s.) nakledilen birçok rivayetlerde beyan edilmiştir. Peygamberden (s.a.a.) nakledilen bir rivayette şöyle denilmektedir: Bu sure nazil olduğunda yetmiş bin melek onunla birlikte imiştir. Her kim ...
  • Ehlisünnetten olan bir bayanın Şia bir kimseyle evlenmesinin hükmü nasıl ve onlardan doğan çocuklar kime aittir?
    8853 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/30
    Değerli taklidi merciler şöyle buyurmaktadırlar: Sünni olan bir bayanın Şia olan bir kimseyle evlenmesinin işkâlı yok.[1]Nikâh akdinin nerede kıyılması hususunda her hangi bir ayrıcalık söz konusu değildir. Bazı yerlerin bazı nedenlerden ötürü ...
  • İmam Ali (a.s) zamanında kimler humus toplamakla görevliydi?
    10908 تاريخ بزرگان 2011/11/13
    Müslümanların tamamı, humusun ilahi farzlardan bir tanesi olduğuna inanmış ve bunu herkesin zorunlu olarak kabul etmeleri gerektiğini söylemişlerdir. Bu hükmün, Bedir savaşından sonra bir kanun haline gelerek sürekli uygulanmıştır. Hz. Ali (a.s)’de bu ilahi farzın uygulanmasında Peygamber (s.a.a)’in yanında yer alıp Peygamberle (s.a.a) gerekli işbirliği içinde olan ve Peygamber (s.a.a)’in ...

En Çok Okunanlar