Gelişmiş Arama
Ziyaret
9380
Güncellenme Tarihi: 2011/07/20
Soru Özeti
Acaba hazreti İsa (a.s.) hazreti Muhammedin geleceği hakkında (kendi kavmine) müjde vermiş miydi? Acaba hazreti İsa yalanız bana iman edenler cennete gireceklerdir şeklinde bir söz söylemiş miydi? Yoksa İncil tahrif mi edilmiş?
Soru
Saf suresinin 6. Ayetinde şöyle buyrulmaktadır: Şüphesiz ben, Allah’ın size, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdiği) peygamberiyim” demişti”. Buradan yola çıkarak sormak istediğim soru şu: Neden Hıristiyanlar buna inanmıyorlar? Neden hazreti İsa (a.s.) İncil’de yalanız bana iman getirin ve kim bana iman ederse cennete girecek demiş? Yoksa İncil tahrif mi edilmiş?
Kısa Cevap

Kuranı kerim hazreti İsa’nın (a.s.) hazreti Muhammedin ki, ismi Ahmet’tir geleceği hakkında müjde verdiğini apaçık söylemektedir. Ama İslam Peygamberinin geleceği hakkında vermiş olduğu müjde hali hazırda var olan İncilin kendisinde miydi, onun dönemindeki İncil’de miydi? Bu artık farklı bir konu başka yerde araştırılması gerekir. Hemen belirtelim ki bu hususta aşağıdaki adrese müracaat edebilirsiniz: Nemaye: beşaret ameden hazreti Muhammed (s.a.a.) der İncil, sual 2924 (sayt: 3129).

Hazreti İsa (a.s.) döneminde gerçekten kendisine iman etmiş ve Onun getirmiş olduğu düsturlara amel edenler gerçekten cennete gireceklerdir. Elbette bilinmelidir ki hazret İsa’ya (a.s.) gerçekten ve kâmil bir şekilde iman etmek onun getirmiş olduğu tüm düstur ve öğretilerine iman getirmek demektir. Ahmet adında gelecek İslam peygamberinden haber vermesi de bu öğretilerden birisidir. Dolayısıyla buna da iman etmeleri lazım.  

İncil konusunda şu noktalara teveccüh etmek gerekir: Bir: günümüzde mevcut olan İncil hazreti İsa (s.a.) döneminde ilahi vahiy şeklinde inen İncil değil, bilakis bu İncil hazret İsa’nın (s.a.) yaranları veya ondan sonra dünyaya gelen kimseler tarafından telif edilmiş bir İncil’dir. İki: Mevcut İncil’de inkâr edilmeyecek kadar açık tahrifler var olmaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Kuranı kerim şöyle buyurmaktadır: “Hani, Meryem oğlu İsa, “Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah’ın size, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdiği) peygamberiyim” demişti. Fakat (İsa) onlara apaçık mucizeleri getirince, “Bu, apaçık bir sihirdir” dediler[1]

Buna binen hazreti İsa (a.s.) son peygamber olmamış. Bilakis iki peygamber arasında gelen bir peygamberdir. Hazreti Musa’nın nübüvveti ve Onun getirmiş olduğu kitabı yani Tevrat’ıyla İslam peygamberinin nübüvveti ve onun getirmiş olduğu kitabı yani kuran arasında bir bağ kurmuş. İlahi risalet ve ilahi rehberler arasında çelişki ve tezat yok ve olamaz. Bilakis bir sonraki peygamber, getirmiş olduğu kitabın içerikleriyle bir önceki peygamberin getirmiş olduğu kitabın içeriklerini kâmilleştiriyor.[2] Hazreti İsa’nın kendisi de has bir zamana ait Allahın peygamberi olduğundan öte başka bir iddiada bulunmamıştı.

Ama İslam Peygamberinin geleceği hakkında vermiş olduğu müjde hali hazırda var olan İncilin kendisinde miydi, onun dönemindeki İncil’de miydi yoksa başka bir yerde miydi? Bu artık farkı bir konu ayrı araştırılması lazım. Bu hususta aşağıdaki adrese müracaat edebilirsiniz: Nemaye: Beşaret ameden hazreti Muhammed (s.a.a.) der İncil, sual 2924 (sayt: 3129).

Şüphesiz hali hazırda Hıristiyanların elinde bulunan İncil kitabı büyük ilahi Peygamberlere inen kitap türünden değildir. Hali hazırda mevcut olan bu İncilleri yüzeysel bir mütalaayla mütalaa edilirse bu kitapların hazreti İsa’nın yaranları veya onlardan sonra dünyaya gelen kimseler tarafından toplatılmış ve telif edilen konular bütününden oluştuğu kolayca anlaşılır. Hazreti İsa’nın bazı öğretilerinin bir kısmı ve semavi olan kitapların öğretilerinden de bir bölümü onların (peygamberlerin) takipçilerinin sözlerinin zımnında bu kitaplara intikal etmiştir. Bu durumun aynısı Tevrat için de geçerlidir. Bu nedenle ahdi kadim olarak bilinen Tevrat (ve ona bağlı olan kitaplar)da ve ahdi cedit olarak bilinen İncil’de (ve ona bağlı kitaplarda) zikredilen her şeyi tamamıyla kabul edemediğimiz gibi hepsini bütünüyle inkâr da edemiyoruz. Zira bu kitaplar bu iki büyük peygamberin sözleri ve başkalarının düşünce ve tefekkürleriyle karıştırılmış öğretilerden oluşmuşlar.

Bu nedenle eğer hali hazırda mevcut olan İncil kitabında İslam peygamberinin (s.a.a) geleceği hakkındaki verilmiş müjde yoksa bu ilk İncil’de ve hazreti İsa’nın öğretilerinde de yoktur olmasına delil olamaz. Bunun yanı sıra mevcut olan İncil’de bile büyük bir şahsiyetin zuhuruna, müjde veriyor şeklinde çok tabirler var olmaktadır ki bu tabirlerde belirtilmiş olan nişaneler İslam dini ve İslam dinini getiren hazreti Muhammed’in dışında başka hiç kimseye tatbik edilemez. Ama her halükarda Hıristiyanlıkta uzman olanların da itiraf ettiği gibi hazreti İsa’ya ait olan İncil’deki konuları veya hazreti İsa’nın kendi sözlerini diğerlerinin izafe ettikleri düşüncelerden ayırt etmek Hıristiyanların kaynaklarına göre imkânsızdır. Bu nedenler bunu teşhis etmek için kuran dışında başvurulacak hiçbir mercii ve kıstas söz konusu değildir. Zira kuranı kerim diğer ilahi kitaplara yönelik (muhaymin özelliğini) yani gözetleyici niteliğini taşıyor.[3]   

Ama hazreti İsa’nın şu sözüne; yani yalanız bana iman getirin ki cennete geresiniz” gelince şunu söyleriz. Burada teveccüh edilmesi gereken şu: Allah tarafından gönderilen her Peygamber kendi dönemindeki insanları hidayet etmek için bir din getirmiş ve o dönemin insanlarını o dine davet etmekle yükümlüdür. Bu nedenle o insanların manevi ecrini ve sevabını temin etmek zorundadır.  Bunun yanı sıra bu kelamın manası şudur: Hazreti İsa döneminde gerçekten hazreti İsa’ya (a.s.) iman getirip Onun düsturlarına amel edenler gerçekten cennete gireceklerdir.

Şüphesiz hazret İsa’ya (a.s.) gerçekten ve kâmil bir şekilde iman etmek Onun (a.s.) risaletini yerine getirme bağlamında insanlara tebliğ ettiği tüm düstur ve öğretilerine iman getirmek anlamındadır. Ahmet adında gelecek İslam peygamberinin müjdesini vermesi de iman edilmesi gereken öğretilerden birisidir.

Buna binaen hazreti İsa’nın bütün dediklerine ve özellikle Ahmet isminde gelecek peygamber hakkındaki sözüne iman etmiş olanlar günümüz dünyasında İslam dinine iman ve İslam dininin düsturlarına amel etmeleri gerekir. Zira Ahmet isminde müjdesini verdiği peygamber (tahriften korunmuş niteliğine sahip olan) kuran gibi bir mucizeyle İslam dinini insanlığa armağan etmiştir.

Konu hakkında daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki adreslere müracaat edebilirsiniz:

1-   Nemaye: incili asri peyamber, sual şomarıyi 2664(sayt: 2862).

2-   Nemaye: tahrif napeziriyi kuran, sual şomareyi 453 (sayt: 486).            

 



[1]Ve iz kale 'isebnu meryeme ya beni israile inni resulullahi ileykum musaddikal lima beyne yedeyye minettevrati ve mubeşşirem biresuliy ye'ti mim ba'dismuhu ahmed, felemma caehum bilbeyyinati kalu haza sihrun mubîn”. (Saf, 6.).

[2] Tefsiri hidayet, c. 15, s. 379.

[3] İktibas ez sual şomareyi 2664 (sayt: 2862), nemaye: İncil asri peyamber.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    8761 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3207 Hadis 2020/01/20
  • Hz. Fatıma Zehra (a.s) nerede toprağa verildi?
    47421 تاريخ کلام 2011/10/23
    Fatıma Zehra (a.s), İslam Peygamberinin (s.a.a) elçiliğe seçilmesinden sonra[1] ve hicretten sekiz yıl önce (peygamberliğin beşinci yılında) Mekke’de doğmuş[2] ve dokuz yaşındayken İmam Ali (a.s) ile evlenmiştir.[3] Peygamberden (s.a.a) sonra Hz. Fatıma’ya (a.s) zulüm ...
  • İslamın beşer medeniyetinin ilerlemesindeki rolü nedir?
    10791 Fıkıh Tarihi 2012/02/15
    Medeniyet her milletin yücelişi ve ilerlediğinin göstergesidir. İslami ülkelerdeki medeniyetin icat edilişinin geçmişi şu anlamdadır: Müslümanlar fikir, düşünce, servet, sermaye ve hakeza kudret üretmiş olmalarıdır. Eğer böyle bir durum olmamış olsaydı hiç bir medeniyet şekillenmezdi.Medeniyet şu anlamdadır: Şehirleşmeyi, düzen ve kanunu, ...
  • Hac ve umre giderlerini hayırlı işlerde kullanmak hac ve umrenin sevabını taşır mı?
    14834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Tüm ömür boyunca bir defalığına Allah’ın evini ziyaret etmek gerekli şartları taşıyan herkese farzdır ve bu farzdan yüz çevirmek diğer farzlarda olduğu gibi hiçbir bahaneyle caiz değildir. Ama müstehap hac ve umre gibi müstehap amellerin tümüyle ilgili olarak genel bir kaide vardır ve bu kaide esasınca içinde ...
  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8975 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • Namazda kırattan sonra rükû’a gitmeden önce azıcık beklemek gerekiyor mu? Rükû’a bitişik kıyamın hükmü nedir?
    11569 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Namazda kırattan sonra biraz bekleme ve rüku’a bitişik kıyamın hükmü konusunda büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Cevap 1: Durmak vacip değildir ve tekbirin söylenmesi de farz değil, müstehaptır. Cevap 2: Rükün olan ...
  • Hz. Ali’ye (a.s.) göre vacip nedir? Vacipten daha vacip nedir? Zor nedir? Daha zor nedir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Yakın nedir? Yakından daha yakın olan nedir?
    13965 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Allame Meclisi’nin “Biharu’l Envar” adlı kitabında da naklettiği bir rivayette: Şahsın birisi Hz Ali’den (a.s) şu sorularına cevap vermesini istedi; vacip nedir? Vacipten daha vacip hangisidir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Zor olan hangisidir? Zordan daha zor olan nedir? Yakın nedir? Yakından daha ...
  • Güvercin oynatmanın İslamdaki hükmü nedir?
    10378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    Bu işin kendiliğinden şer’i bir sakıncası yoktur, ancak genel olarak başkalarını ve komşuları rahatsız ve eziyet edecekse ve bazı bölgelerede bunu yapan ciddiye alınmayacaksa sakıncalı olduğu söylenebilir. Bütün bunları göz önüne alan büyük taklit merciileri şöyle fetva vermişlerdir:Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu:
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    9048 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...

En Çok Okunanlar