Please Wait
Ziyaret
3597
3597
Güncellenme Tarihi:
2014/10/02
Sitesi Kod
fa50749
Kod Gizlilik Bildirimi
114143
- paylaşmak
Soru Özeti
Vaizlerin Sultanı Şirazi kimdir?
Soru
Vaizlerin Sultanı Ayetullah Şirazi kimdir?
Kısa Cevap
Yirminci yüzyılın tanınmış meşhur Alim şahsiyetlerinden biriside Vaizlerin Sultanı Merhum Seyit Muhammet Şirazi (1314/1391.k) dir. Minberde, vaiz vermede, hitabette vede münazarada üstad ve yetenekli bir şahsiyettir. ‘Peşaver geçeleri’ adlı eser kendisinin ehlisünnet ulemasından bazı alimlerle peşaver şehrinde yapmış olduğu münazaraların metinleştirilmiş şeklidir. O dönemden günümüze bu eser mütehassısların ilgisini üzerine çekmiştir.
Ayrıntılı Cevap
Yirminci yüzyılın tanınmış meşhur vaizlerinden ve alimlerinden biriside Vaizlerin Sultanı Merhum Seyit Muhammet Şirazi dir. Kendileri kelami konularda özelliklede İmametin Kuran, hadis ve rivayetlerden isbatı noktasında mütehassıs bir alimdi. Aynı şekilde hutbe okumada, vaiz vermede ve hitabette ünü herkesin dilinde olan hatta ‘Vaizlerin sultanı’ olarak meşhur olmuş bir şahsiyettir.
Kendileri hicri takvime göre 1314 senesinde zikade’nin 7’sinde tahran’da dünyaya gözlerini açmış yıllar sonra kutsal topraklara hicret ederek orada İslami ilimler eğitimi ve öğretimiyle meşgul olmuştur.[1]
Vaizlerin Sultanı Ayetullah Şirazi İran dışına birçok seferde bulunmuş; Mısır, Suriye, Lübnan, Ürdün, Filistin ve Hindistan’a sefer etmiştir. Bu yolçulukların en önemlisi onun tanınmasını sağlayan ve meşhur münazaraların gerçekleştiği ‘Peşaver’e yaptığı sefer olmuştur.
Kendileri bütün seferlerinde minbere çıkması, vaiz vermesi ve tebliğ çalışmalarının yanı sıra çeşitli mezhep ve fırkaların büyük alimleriyle görüş alışverişinde bulunmuş ve Şia’nın hak ve hakikat olan inançını tanıtmıştır. Bu bağlamda meşhur ‘Peşaver geceleri’ adlı eser ortaya çıkmış ve kendisine aittir.
‘Peşaver geceleri’nin eserleştirilişi
Vaizlerin Sultanı Merhum Seyit Muhammet Şirazi hicri 1345’in rebiyülevvel ayında henüz otuz yaşındayken kutsal topraklara seferinden ve Müminlerin Emiri Ali (a.s)’a tevessülünden sonra hindistan yoluna düşmüştür. Keraci, Bambey, Lahor, Pencap, Haydarabad ve Hindistanın birçok diğer noktasında Müslümanların ve Müslüman olmayan insanların saygı ve sevgisiyle karşı karşıya kalmıştır. Buralarda ilmi toplantılar ve münazaralar düzenlemiştir. Daha sonra kendisini ‘yeni delhi’ye davet etmişler ve Hindistan ulemasından bir grupla münazaralr gerçekleştirmesi sağlanmıştır. Delhi’de gerçekleşen bu toplantıların bazılarına Hindistan’ın büyük lideri Mahatma Gandi’de katılmıştır.[2]
Bu toplantılar sonrasında Vaizlerin Sultanı Merhum Seyit Muhammet Şirazi Hindistanda ki saygın ‘Kızılbaş’ hanedanının büyüklerinden olan Muhammet Sururhan’ın davetiyle konuşma ve hutbe vermek için Peşaver’e yolculuk etmiştir. Vaizlerin Sultanı bu toplantılarda hilafet, vilayet ve Ehlibeyt mektebinin inançlarını konu etmiştir.
Bu toplantıların birinde ‘Kabil’ ülemasından iki alim Vaizlerin Sultanı Merhum Seyit Muhammet Şirazi’nin yanına glerek konuşmaları hakkında onunla münazara etmek istemişlerdir.[3] Hafız Muhammed Reşid ve Şeyh Abdusselam adındaki bu iki alim o geceden başlayarak yatsı namazından sonra şehrin önde gelenlerinin, alimlerin ve halktan oluşan bir kalabalığın önünde Vaizlerin Sultanıyla ihtilaflı konular hakkında sohbetlere oturmuşlardır. Bu oturumlar hicri 1345’te recep ayının 23’de bir Cuma günü başlamış ve on gün sürmüştür. Bu oturumlara yatsı namazından sonra başlanılmış 6/7 saat sürmüş bazen ise sabah ezanına kadar devam etmiştir.
Bu münazaralarda bazı dergi ve gazete sahipleri yer aldığı için her akşam konuşulanları yarının gazete ve dergilerinde baskıya hazırlamışlardır. Merhum Seyit Muhammet Şirazi daha sonraları bu dergi ve gazeteler üzerinden ‘Peşaver Geceleri’ni yayına hazırlamıştır. Kendisi bu eserin yayınlanma sebebini Kusrevi gibi aydın kılıklı bazı yazarların mesnetsiz itham dolu saldırlarına karşı yapıldığını açıklayarak şöyle diyor: “İki açıdan çok üzüntü içindeydim bir taraftan atılan iftiralar, yalanlar, oynana oyunlar ve yapılan kötülükler karşısında sessiz kalamaz ve izleyici olamazdım. Zira bu duruma sessiz kalırsam Allah Teala’nın lanetini kazanmaktan korkuyordum. "اذا ظهرت البِدَع فَلِلعالِم اَن یظهَر عِلمَه و اِذا کَتَم فعلیه لعنه الله" “Bir bidat ortaya çıktığında alime düşen ilmini açığa çıkarmasıdır. Eğer ilmini gizlerse Allah’ın laneti onun üzerine olur.”[4]
İkinci nokta taşıdığım Seyitlik makamıydı ‘haşimi gayreti’ ve Seyitlik şehameti beni içten içe yakmaktaydı. Elbette vazifem hasebince minberlerde ve toplantılarda ortaya atılan şüpheleri bertaraf etmekte, Ehibeyt mektebinin hakkaniyetini açıklamakta ve aydın kılıklıların sözlerinin batıllığını izhar etmekteydim. Ama şiddetle onların bu yalanlarının reddine mustakil bir eser yazmak arzusundaydım. Maalesef birçok sağlık sorunuyla karşı karşıyaydım. Yaklaşık bir yılı aşkın bir süreyi hastanede geçirmiş ve güçümüde kaybetmiştim. Doktorlar mutlak ıstırahat vermiş kesinlikle yazmaktan ve konuşma yapmaktan kaçınmamı vurgulamışlardı. Bir gün hasta yatağımda düşünceye dalmışken aklıma ortaya atılan şüphe ve yalanların cevabı ‘Peşaver’ gecelerinde gerçekleştirdiğimiz münazaraları yayınlayan dergi ve gazetelerde özette olsa olabileceği geldi. Bu yayınların basılmasınının doğru olacağına karar verdim ve elinizde olan bu eser ortaya çıktı.”[5]
Peşaver geceleri oturumların tertibine göre sıralanmış ve yazar kendisini ‘Dai’ ünvanında tanımaktadır.
Vaizlerin Sultanı Ayetullah Şirazi bir ömür çaba ve tebliğ çalışmalarının ardından hicri 1391 yılında dünyadan gömüştür.[6]
Kendileri hicri takvime göre 1314 senesinde zikade’nin 7’sinde tahran’da dünyaya gözlerini açmış yıllar sonra kutsal topraklara hicret ederek orada İslami ilimler eğitimi ve öğretimiyle meşgul olmuştur.[1]
Vaizlerin Sultanı Ayetullah Şirazi İran dışına birçok seferde bulunmuş; Mısır, Suriye, Lübnan, Ürdün, Filistin ve Hindistan’a sefer etmiştir. Bu yolçulukların en önemlisi onun tanınmasını sağlayan ve meşhur münazaraların gerçekleştiği ‘Peşaver’e yaptığı sefer olmuştur.
Kendileri bütün seferlerinde minbere çıkması, vaiz vermesi ve tebliğ çalışmalarının yanı sıra çeşitli mezhep ve fırkaların büyük alimleriyle görüş alışverişinde bulunmuş ve Şia’nın hak ve hakikat olan inançını tanıtmıştır. Bu bağlamda meşhur ‘Peşaver geceleri’ adlı eser ortaya çıkmış ve kendisine aittir.
‘Peşaver geceleri’nin eserleştirilişi
Vaizlerin Sultanı Merhum Seyit Muhammet Şirazi hicri 1345’in rebiyülevvel ayında henüz otuz yaşındayken kutsal topraklara seferinden ve Müminlerin Emiri Ali (a.s)’a tevessülünden sonra hindistan yoluna düşmüştür. Keraci, Bambey, Lahor, Pencap, Haydarabad ve Hindistanın birçok diğer noktasında Müslümanların ve Müslüman olmayan insanların saygı ve sevgisiyle karşı karşıya kalmıştır. Buralarda ilmi toplantılar ve münazaralar düzenlemiştir. Daha sonra kendisini ‘yeni delhi’ye davet etmişler ve Hindistan ulemasından bir grupla münazaralr gerçekleştirmesi sağlanmıştır. Delhi’de gerçekleşen bu toplantıların bazılarına Hindistan’ın büyük lideri Mahatma Gandi’de katılmıştır.[2]
Bu toplantılar sonrasında Vaizlerin Sultanı Merhum Seyit Muhammet Şirazi Hindistanda ki saygın ‘Kızılbaş’ hanedanının büyüklerinden olan Muhammet Sururhan’ın davetiyle konuşma ve hutbe vermek için Peşaver’e yolculuk etmiştir. Vaizlerin Sultanı bu toplantılarda hilafet, vilayet ve Ehlibeyt mektebinin inançlarını konu etmiştir.
Bu toplantıların birinde ‘Kabil’ ülemasından iki alim Vaizlerin Sultanı Merhum Seyit Muhammet Şirazi’nin yanına glerek konuşmaları hakkında onunla münazara etmek istemişlerdir.[3] Hafız Muhammed Reşid ve Şeyh Abdusselam adındaki bu iki alim o geceden başlayarak yatsı namazından sonra şehrin önde gelenlerinin, alimlerin ve halktan oluşan bir kalabalığın önünde Vaizlerin Sultanıyla ihtilaflı konular hakkında sohbetlere oturmuşlardır. Bu oturumlar hicri 1345’te recep ayının 23’de bir Cuma günü başlamış ve on gün sürmüştür. Bu oturumlara yatsı namazından sonra başlanılmış 6/7 saat sürmüş bazen ise sabah ezanına kadar devam etmiştir.
Bu münazaralarda bazı dergi ve gazete sahipleri yer aldığı için her akşam konuşulanları yarının gazete ve dergilerinde baskıya hazırlamışlardır. Merhum Seyit Muhammet Şirazi daha sonraları bu dergi ve gazeteler üzerinden ‘Peşaver Geceleri’ni yayına hazırlamıştır. Kendisi bu eserin yayınlanma sebebini Kusrevi gibi aydın kılıklı bazı yazarların mesnetsiz itham dolu saldırlarına karşı yapıldığını açıklayarak şöyle diyor: “İki açıdan çok üzüntü içindeydim bir taraftan atılan iftiralar, yalanlar, oynana oyunlar ve yapılan kötülükler karşısında sessiz kalamaz ve izleyici olamazdım. Zira bu duruma sessiz kalırsam Allah Teala’nın lanetini kazanmaktan korkuyordum. "اذا ظهرت البِدَع فَلِلعالِم اَن یظهَر عِلمَه و اِذا کَتَم فعلیه لعنه الله" “Bir bidat ortaya çıktığında alime düşen ilmini açığa çıkarmasıdır. Eğer ilmini gizlerse Allah’ın laneti onun üzerine olur.”[4]
İkinci nokta taşıdığım Seyitlik makamıydı ‘haşimi gayreti’ ve Seyitlik şehameti beni içten içe yakmaktaydı. Elbette vazifem hasebince minberlerde ve toplantılarda ortaya atılan şüpheleri bertaraf etmekte, Ehibeyt mektebinin hakkaniyetini açıklamakta ve aydın kılıklıların sözlerinin batıllığını izhar etmekteydim. Ama şiddetle onların bu yalanlarının reddine mustakil bir eser yazmak arzusundaydım. Maalesef birçok sağlık sorunuyla karşı karşıyaydım. Yaklaşık bir yılı aşkın bir süreyi hastanede geçirmiş ve güçümüde kaybetmiştim. Doktorlar mutlak ıstırahat vermiş kesinlikle yazmaktan ve konuşma yapmaktan kaçınmamı vurgulamışlardı. Bir gün hasta yatağımda düşünceye dalmışken aklıma ortaya atılan şüphe ve yalanların cevabı ‘Peşaver’ gecelerinde gerçekleştirdiğimiz münazaraları yayınlayan dergi ve gazetelerde özette olsa olabileceği geldi. Bu yayınların basılmasınının doğru olacağına karar verdim ve elinizde olan bu eser ortaya çıktı.”[5]
Peşaver geceleri oturumların tertibine göre sıralanmış ve yazar kendisini ‘Dai’ ünvanında tanımaktadır.
Vaizlerin Sultanı Ayetullah Şirazi bir ömür çaba ve tebliğ çalışmalarının ardından hicri 1391 yılında dünyadan gömüştür.[6]
[1] Huseyni Celali, Seyit Muhammet Huseyin, fihris et-teras, 2.c, 513.s, Kum, intişarat delil ma, 1422.k.
[2] Vaizlerin Sultanı Şirazi, Seyit Muhammet, Peşaver geceleri, 92.s, Tahran, dar’ul-kitab’ul-İslamiye, 1379.ş.
[3] Aynı adres: 93.s.
[4] Rivayetin asıl metni: «قالَ رَسولُ اللَّه(ص): إِذا ظَهَرَتِ الْبِدَعُ فِي أُمَّتي فَلْيُظْهِرِ الْعالِمُ عِلْمَهُ فَمَنْ لَمْ يَفْعَلْ فَعَلَيْهِ لَعْنَةُ اللَّهِ» Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyuruyor: “ümmetimin içinde bir bidat ortaya çıktığında alime düşen ilmini açığa çıkarmasıdır. Her kim bunu yapmazsa Allah’ın laneti onun üzerine olur. Kuleyni, Muhammet bin. Yakup, El-Kafi, 1.c, 135.s, Kum, dar’ul-hadis, 1.bk, 1429.
[5] Peşaver geceleri, 44.s.
[6] Fihris et-teras, 2.c, 513.s.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar