Gelişmiş Arama
Ziyaret
15219
Güncellenme Tarihi: 2011/12/07
Soru Özeti
Acaba İmam Hüseyin’in (a.s.) Rukiye veya Sakine adında üç veya dört yaşında Şam’da vefat eden her hangi bir kızı var mıydı?
Soru
Acaba İmam Hüseyin’in (a.s.) Rukiye veya Sakine adında üç veya dört yaşında Şam’da vefat eden her hangi bir kızı var mıydı?
Benim bildiğime göre bu konu elimizde bulunan (örneğin el-irşat kitabında) hiçbir kaynak kitabında açık bir şekilde beyan edilmemiştir. Bu konuyu nakleden ilk ravinin kendisi; yani “kâmil behayi’nin” yazarı bile bu konuyu müphem ve bu ufak kızın ismini zikretmemiş bununla ilgili her hangi bir unvan kaleme alınmamış. (Bu ravinin kendisi haddi zatında güvenilir bir kimse olarak kabul ettiğini farz ediyoruz. Zira kendilerine isnat edilen raviler silsilesinde bu güvence görülmektedir). Diğer taraftan “tabakatü’l-kübra” ve… gibi kaynaklara göre şöyle yazılmaktadır: İmam Hüseyin’in (a.s.) kızı yeterince yaşama şansına sahipti. Hatta çocuk sahibi bile oldu. Bu konuyu okuduğumda gerçekten çok şaşırdım. Acaba siz İmam Hüseyin’in (a.s.) böyle bir kızının var olduğuna dair yeterli delillerin var olduğunu düşünüyor musunuz?
Kısa Cevap

Her ne kadar birçok tarihçi kendi kaynak kitaplarında İmam Hüseyin’in (a.s.) Rukiye, Fatime, Suğra veya başka bir isime şeklinde bir adından bahsetmemişlerdir. Ama bazı kitaplarda bu küçücük kızın biyografisini ve Şam harabelerinde ciğerini pare pare eden kıssayı anlatmışlardır. Bizim de rivayi ve tarihsel kaynaklarımızda buna dair şahitler vardır. Örnek temsil etsin diye burada ikisine işaret edeceğiz. Birinci delil: Kufede hz. Zeynep başı kesilmiş İmam Hüseyin (a.s.) kardeşinin bedeniyle karşılaştığında bazı şiirler okudu ve okuduğu o şiirlerinin zımnında şöyle bir mısra okur: “ey kardeşim küçük Fatime ile konuş, neredeyse kalbi pare olacaktır”. İkinci delil: İmam Hüseyin hayatının son dakikalarında Şimr ile karşılaştığında şöyle buyurdu: Zeynebim, Sakine m, çocuklarım benden sonra sizin sorumluluğunuzu kim üstlenecek? Rukiyem!, ümmü Gülsümüm! sizler Rabbime emanetsiniz!. Bu gün vaat edilen şey artık yaklaşmıştır.

Şeyhi Taberesi şöyle naklediyor: İmam Hüseyin’in (a.s.) kızı aşura gününde on yaşında idi.

Buna binaen birçok kitap imam Hüseyin’in (a.s.) kızı Sakine hakkında konuşmuşlardır. Bu rivayetlerden şöyle anlaşılmaktadır ki İmam Hüseyin’in (a.s.) Sakine adında başka bir kızı var ve kerbela hadisesi gerçekleşmeden önce evlenme çağına gelmiş idi.

Zikredilen konuların tümünden şu netice alınması mümkündür: İmam Hüseyin’in (a.s.) kızlarından birisi (Rukiye ya Fatime) Şamın harebesinde babası İmam Hüseyin’in (a.s.) eşiğinde ve beraberinde başının yanı sırada şehit olmuştur. Bu bayan imam Hüseyinin şahadetinden sonra senelerce yaşayan Sakine  dışında bir kızdır.

Ayrıntılı Cevap

Tarihçiler ve Maktel kitaplarını yazan yazarların bir çoğu İmam Hüseyin’in (a.s.) çocuklarını yazarlarken Fatime ve Sakine  adında iki kıza da işaret etmişler[1]. Bazıları da “Zeyneb”i de onlara eklemişler.[2] Bir diğer kısım tarihçiler de imam Hüseyin’in ciğerini yakan küçücük kızının Şam harabelerindeki kısasını anlatmışlardır.[3] Bu yazarların bir çoğu bu olayı yedinci asırda yazılan “kamil-i behayi” adlı kitabından nakletmişler.

 Bizim de rivayi ve tarihsel kaynaklarımızda buna dair şahitler vardır. Örnek temsil etsin diye burada birisine işaret edeceğiz.

Küfede Hz. Zeynep, başı kesilmiş kardeşi İmam Hüseyin’le karşılaştığında bazı şiirler söyledi ki bu şiirlerin zımnında şöyle diyor: “ey kardeşim küçük! Fatime ile konuş, neredeyse kalbi pare pare oluyorr”.[4] Bu sözler şunu göstermektedir ki imam Hüseyin’in (a.s.) küçük yaşta bir kızının var ve onsuz yaşamaya takat getiremiyordu.

Daha fazla bilgi için aşağıdaki indeks’e müracaat ediniz: “Rukiye Duhteri İmam Hüseyin, no: 7235 (sayt 7318).

Tarih ve maktel adı altında yazılan kitaplarını dakik bir şekilde incelediğimizde tarihçilerin imam Hüseyin’in (a.s.) Sakine  adında bir kızının var olduğunu yazdıklarını göreceğiz. Şeyhi Müfit Şöyle yazıyor: Sakine İmam Hüseyin’in (a.s.) kızlarındandır ve annesi de Rubab’dir.[5] Şeyh Taberisi de bu konuya işaretle şöyle buyuruyor: İmam Hüseyin (a.s.) onu (kızını) Kerbelada şehit olan kardeşinin oğlu Abdullah ile evlendirmişti.[6] “Maktelül Hüseyin” kitabında şöyle nakledilmiştir: “O amcasının oğlu Abdullah b. Hasan ile evlendi ama daha aralarında vuslat gerçekleşmeden aşura (muharremin onuncu) gününde şehit oldu. Onlardan hiçbir çocuk dünyaya gelmedi”.[7] Taberisi de şöyle naklediyor: Hüseyin’in (a.s.) kızı Sakine  aşura gününde on yaşındaydı”.[8]

Zehebi de “İslam Tarihi” adlı yapıtında Sakine’yi Hz. Hüsyin’in (a.s.) kızı olarak biliyor ve Sakine’nin ismini zikreden kitapların fihristini sayıyor[9] ve bu bağlamda yirmi kitabın ismini zikrediyor.

Buna binaen imam Hüseyin’in (a.s.) kızı Sakine den bahseden kitapların sayısı çoktur. Metinde zikredilenlerinin yanı sıra bir kısmını da dip notta zikretmişiz.[10]

Ama bu değerli bayanın yaşı hakkında açık ve net bir açıklama yoktur. Ama tarihçilerin bütün sözlerinden anlaşılan şu ki o Kerbela olayında evlenmiş veya evlenme yaşına gelmiş yaşlarındaydı.  

Rivayetlerden Hz. Hüseyin’in (a.s.) Sakine adında başka bir kızının var ve Kerbela olayından önce evlenme yaşına gelmiş olduğu anlaşılmaktadır.[11]

 Zikredilen konuların tümünün’den şu neticeye varmamız mümkündür: İmam Hüseyin’in (a.s.) kızlarından birisi (Rukiye ya Fatime) Şamın harebesinde babası İmam Hüseyin’in (a.s.) başının yanı sırada şehit olmuştur. Bu kız imam Hüseyin’in (a.s.) şahadetinden sonra senelerce yaşayan Sakine dışında bir kızdır.



[1] Müfit, Muhammed b. Numan, “silsilei müellifat Şeyh-i Müfit (el-irşad)” , Darul-Mifit , Beyrur , 1414 h. , c. 2, s. 135; İbni Şehr Aşub, “Menakibi Ali Ebi Talip” Müessesei İntişarat Allame, çapi ilmiye Kum, c. 4, s. 77; Tebrisi, “ilamul-vera”, Müesesei Alil-Beyt, baskı 1, 1417 h, c. 1, s. 478; ez-Zübeyri, Musap, “Neseb-i Kureyş”, Daru’l- mearıf, baskı 3, Kakire, s. 59; Belazeri, “Ensabu’l – Eşraf”, Daru’l – Fikr, Beyrut, baskı 1, 1417 h., c. 3, 1288; Sıbt b. Cevzi, Müesesei Ehlülbeyt, Beyrut, baskı 1, 1401 h. s. 249.

[2] El-Erbili, “Keşful-Gumme fi Marifetil- Eimme”, Tahkik; Resuli, Tebriz, suk-i Mescidu’l-Cami, c. 2, s. 38.

[3] Kumi, Şeyh Abbas, “Nefsu’l- Humul”, intş. Mektebetu’l- Hayderiye, baskı 1, 1379 ş., s. 415- 416; Şah Abdul Azimi, “el’ikad”, baskı, 1, tahki-ki Razevi, Menşur-i Firuzabadi, 1411, h. s. 179; Hairi, “meali es-sibteyn”, Müesesei en-nüman, Beyrut, 1412 h., c. 2, s. 170; Kumi, Şeyh Abbas, “Müntehel Amal”, baskı 4, Müesesei intş. Hicret, 1411, h. c. 1, s. 807; Taberi, Umaddudin, “Kamil-u Behai”, Mehktebetül-Müstefevi, c. 2, s. 179.

[4] Meclisi, Muhammed Bakır, “Biharul-Envar”, c, 45, s. 115, “…ey kardeşim Küçük Fatime seni her kayıp ettiğinde kalbi erip bitercesine (seni arıyor)”; el-Kunduzi, “Yenabiul Müvedde”, intş. Eş-Şerif er-Rezi, baskı, 1, 1371, ş. c. 2, s. 421.

[5] Müfit, Muhammed b. Numan, “el-irşad”, İntişarati İlmiye İslamiye, c. 2, s. 37.

[6] Teberisi, “ilamu’l-vera”, Müesesei Alu’l-Beyt, baskı 1, 1417 h, c. 1, s. 418; Müfit, Muhammed b. Numan, “el-irşad”, s. 25; Erbili, “Keşful-Gumme”, s. 157;

[7] Musevi, Abdurrezak, “Mektelu’l-Hüseyn (a.s.)”, Menşurati Besireti, s. 397.

[8] A.g.e.

[9] Ez-Zehbei, “Tarihu’l-İslam”, Darul-Kitabul- Arebi, Beyrut, Lübnan, c. 7, s. 371.

[10] Ebul-Ferec el-İsfehani, “Mekatilu’t-Talibin”, s. 94, 119, 133, 167; el-Belazeri, “ensabul- el-Earaf”, c. 3, s. 362. ; İbni Hbban, “Es-Sukat”, Müesesetül- Kütubus-Sukkat, c. 4, s. 351. ; el-Buhari, “Et-Tarhu Es-Sagir”, Darul- Marife, Lubnan / Beyrut, c, 1, s. 273.; el-Usfuri, “Tarihi Halifei b. Hayat”, Darul- Fikr, s. 274. ; Muhammed b. Sad, “Et-Tebakatul- Kubra”, Beyrut, c. 8, s. 475. ; el-Müsni, “Tehzibu’l- Kemal”, Müesesei er-risale, c. 6, s. 397.; ibn. Amır, “Tarihu’l- Medine”, darul-fıkr Dımışk, c. 2, s. 52, c. 29, s. 69, ve değişik sayfalar.; ibn. Makula, “ikmalu’l- Kemal”, Darul Kütübül İslami, el-Kahire, c. 4, s. 316, c. 7, s. 107.; Meclisi, Muhammed Bakır, “Biharu’l- Envar”, Beyrut, c. 45, s. 47 ve 169.; Kumi, Şeyhi Abbas, “Müntehel Amal”, Metbuati Hüseyni, c. 1, s. 547. ; d b. Numan, “el-irşad”,

[11] Müfit, Muhammed b. Numan, “El-İrşad”, Tercüme: Resuli Muhallati, İntş. İlmiye İslamiye, c. 2, s. 22. Bkz. Ferzendan İmam Hüseyin (a.s.).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • geçici nikahın aktı için kullanılan lafızlar nelerdir? Şartları ve Hükümleri nasıldır?
    7192 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/03
    Geçici nikâhın aktini okumak için birkaç şart gereklidir: Aktin sıgasını okumak; şöyle ki süreli akitte bayan ve erkek’in rızası tek başına yeterli değildir. Belki bunun yanı sıra akit için okunan has lafızların okunması şarttır. İhtiyati vacip gereğince aktin sıgası sahih Arapça ile ...
  • Yaşayan anne ve babaya yönelik yapılan hayırlar doğru mudur?
    19582 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Her insan iyi işler yapıp sevabını başkalarına ve bu cümleden olmak üzere anne ve babasına bağışlayabilir. Böyle bir durumda bu hayırlı amelin sevabı onlara ulaşacak ve buna ek olarak aynı sevabın benzeri veya hatta ondan daha fazlası ameli bağışlayan için de göz önünde bulundurulacaktır. ...
  • Hamd, medh ve şükür’ün farkı nedir?
    12760 Eski Kelam İlmi 2012/02/14
    Lügatte ve Istılahta Hamd, Medh ve Şükür1- Hamd lügatte sena ve övgü manasına gelmektedir.[1] Istılahta ise iradeyle yapılan güzel iş ve sıfata denir.[2] 2- Medh ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5215 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5962 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Yasin Suresi’nin altıncı ayetiyle İsra Suresi’nin on beşinci ayeti arasında bir uyuşmazlık mı var?
    10831 Tefsir 2008/08/12
    Bu iki ayet arasında herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Çünkü ikinci ayette (İsra Suresi, on beşinci ayet) bir peygamber göndermedikçe azap olmadığını söylüyor ancak birinci ayette (Yasin Suresi, altıncı ayet) “ataları uyarılmamış” diyor ve herhangi bir azaptan bahsetmiyor. ...
  • Sürmeyle abdest veya gusül alınabilir mi?
    38418 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Abdest ve gusül alırken bedende, suyun deri ve uzuvlarına ulaşmasına engel olacak herhangi bir şeyin olmaması gerekir. Buna göre sürme, gözün içine çekilirse abdest ve guslün doğruluğuna zarar vermez. Ama gözün etrafına veya kaşlara çekilirse bakılmalıdır, abdest veya gusül uzuvlarına suyun ulaşmasına engel midir, değil midir?
  • Kızla oğlanın doğru bir şekilde (günaha düşmeden) cinsel ilişkiye girmelerinin bir yolu var mı?
    51581 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/11/10
    İslama göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Hekim olan Allah bu ikisini sükunet bulsun, duygusal, ruhsal ve cinsel ihtiyaçlarını karşılasınlar diye birbirleri için yaratmıştır. İslam iki tarafında ihtiyaçlarının giderilmesi ve kadınla erkeğin her türlü ilişkisinin belli bir sınır ...
  • Neden Peygamber (s.a.a) Talha ve Zübeyir’e İslam’ın kılıcı lakabını vermiştir?
    11310 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    10355 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...

En Çok Okunanlar