Gelişmiş Arama
Ziyaret
36043
Güncellenme Tarihi: 2012/04/04
Soru Özeti
Neden Tövbe suresi besmele ile başlamamıştır? Acaba bu surenin bazı ayetleri silinmiş midir?
Soru
Neden Tövbe suresinin başlangıcında “Besmele” yok? “İbn. Mesut’un elindeki Kuran nüshasında Tövbe suresi besmele ile başlamıştır ve ayrıca bu surenin başından yaklaşık 157 ayet silinmiş ve bundan önce Tövbe suresi, Bakara suresi uzunluğundaydı.” Sözü doğrumudur? (Bakınız El-İtkan kitabı S. 184)
Kısa Cevap

Tövbe suresinin besmele ile başlamaması hakkında müfessirler bazı nedenler saymışlardır:

  1. Bu sure ve Enfal suresi, her ikisi bir sure olarak hesap edilir. Zira Enfal suresi, verilen sözler hakkında ve Tövbe suresi ise bu sözlerin yerine getirilmemesi hakkındadır.
  2. “Besmele”  emniyet, sevgi ve rahmet içindir. Ama Beraat suresi emniyetin ortadan kaldırılması ile ilgilidir. Bu yüzden bu surenin başlangıcında besmele nazil olmamıştır.

Kuran’ın, İslam’ın esası ve İslam Peygamberi’nin nübüvvetinin şahitliği için ilahi bir mucize olmasından dolayı ve ayrıca çok önemli olduğundan Müslümanlar arasında Kuran’ın nakli hususunda birçok sebep oluşturmuştur. Gerekliliği çok olan her şeyin tabiidir ki nakli mütevatir olsun. İbn. Mesut’tan naklolunan ise “Haber’i Vahid” olup Şii ve Ehli Sünnet’e mensup âlimlerin çoğunluğunun görüşüne göre bu nakle istinat edilemez. Ayrıca, akli yönden, Kuran ve rivayetler yönünden Kuran’ın bir kısmının eksilmesi doğru değildir.

Ayrıntılı Cevap

Biz, Suyuti’nin El-İtkan kitabında  “Besmele”nin ve Tövbe suresinin bazı ayetlerinin silinmesi hususunu görmedik ama bu anlama yakın başka bir rivayeti Ehli Sünnet kitaplarında mevcuttur. Onun cevabında da şunları söylememiz gerekir:

Bu soru iki bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölüm: Neden bu surede “Besmele” yoktur? Bu bölüme iki ayrı cevap verilmiştir:

  1. Bu surenin, düşmanların verilen sözleri yerine getirmemelerinden dolayı onlara karşı beraatın açıklanması ve onlara karşı savaşın ilanı açısından sert bir üsluba sahip olması ve Allah’ın bu guruba gazabının göstergesi olarak, barış, dostluk, sevgi ve Allah’ın rahmaniyet ve rahimiyet sıfatının nişanesi olan “Besmele” ile uygun değildir.[1] Bu yüzden de “Besmele” ile başlamamıştır. İmam Ali (a.s), bu konuda şöyle buyuruyor: “Besmele”nin gelmemesinin nedeni şudur: Bismillah aman, emniyet ve rahmet içindir. Ama Tövbe suresi emniyetin kaldırıldığına yönelik olarak nazil olmuştur.[2]
  2. Bu sure hakikatte Enfal suresinin devamıdır. Zira Enfal suresi söz ve ahitler konusunda ayetler içerir ve bu surede ise ahitlerini bozanlara verilen sözlerin kaldırılması hakkındadır.[3] İmam Sadık (a.s) bir rivayette şöyle buyuruyor: “Enfal ve Tövbe birdirler.”[4]

Ama sorunun ikinci kısmı olan Tövbe suresine ait bazı ayetlerin silinmesi hakkında şunları söylememiz gerekir: Eğer böyle bir şey doğruysa Kuran’ın tahrifi anlamına gelir (eksilmesi bakımından). Hâlbuki Müslümanlar arasında meşhur olan Kuran’da hiçbir tahrifin suret bulmadığıdır. Şu anda bizim elimizde olan Kuran, İslam Peygamberi’ne (s.a.a) nazil olan kutsal kitaptır. Uzmanlar tahrifin reddi hususunda birçok deliller sunmuştur ki onlardan bazıları şunlardır:

  1. Birinci delil akıldır. Aşağıda sunacağımız mukaddimelerle Kuran’ın tahriften salim kaldığı ispat edilecektir.
  • Hekim olan Allah, Kuran’ı beşeriyetin hidayeti için göndermiştir.
  • Bu kitap son semavi kitap olup, Onu getiren de son Resul’dür (s.a.a).
  • Eğer bu kitap tahrif olmuşsa başka bir semavi kitap veya başka bir peygamber halka doğru yolu gösteremeyecektir. Bu surette insanlar hiçbir suçları olmadan yollarını kaybedecektir.
  • Bu sapma, âlemin yaratıcısının dergâhına uymamakla birlikte beşeriyetin hidayeti doğrultusunda ilahi hikmete muhalefet etmektedir.

     Öyleyse Kuran, her türlü tahrif ve değişiklikten uzaktır.[5]

  1. İkinci delil Kuran’ın kendisidir ki bazı ayetlerde tahriften yoksun olduğunu beyan ederek şöyle buyuruyor: “Biz Kuran’ı indirdik ve şüphesiz biz Onu koruyacağız!”[6] Bu ayeti şerife, Kuran’ın tahriften uzak olduğunu ve ebediyete kadar da uzak olacağını açıkça gösteriyor. Ayrıca zalim ve büyüklük taslayanların Ona el uzatamayacaklarını, Onu ne azaltıp ne de çoğaltamayacaklarını belirtmiştir.[7]

Akla şöyle bir sorunun gelmesi de mümkündür. Bu ayetlerin kendisinin tahrif olmadığını nerden bileceğiz? Cevabı şöyledir: Eğer bu ayet tahrif olmuş olsa, artma yönünde bir tahrif olacaktır ki hiçbir İslam bilimcisi bunu kabul etmemiştir. Hatta tahrife inananlar dahi bu ayetleri, tahrif olan ayetler zümresinde hesap etmemişlerdir. Buna ek olarak, konumuz olan ayetlerin tahrifi tahrife inananların maksadının tersini ispatlamaktadır. Bu ayetlerin önceki ayetlerle yapısı ve muhtevası açısından yapılacak bir mukayese de onların birbiriyle bağlantılı oldukları ve Kuran’ın tüm mucizevi vasıflarını, onların Kuran’dan olduklarına dair en küçük bir şüphe dahi uyandırmadığını ortaya koyar.[8]

  1. Şii ve Ehli Sünnet kaynaklarında mütevatir olarak nakledilen “Sakaleyn” hadisi,[9] Kuran ve Ehlibeyt’e sarılmayı farz bilmektedir. Bu rivayette Allah Resulü (s.a.a) ümmetine, Kuran ve Ehlibeyt’e sarılmalarını ve daima o ikisine bağlı kalmalarını emretmiştir.

Peygamber’in (s.a.a) bu fermanının gerekliliği, mübarek kalbine nazil olan Kuran’ın tahrife uğramadan halk arasında bulunmasıdır. Zira eğer tahrif suret bulmuşsa muteber olmaktan düşer ve artık hidayet edici özelliğini kaybeder. Ayrıca Kuran’a sarılmanın manası da kalmaz. Hâlbuki Kuran’a sarılma ve ona uyma, Sakaleyn hadisinin açık beyanıdır ve kıyamete kadar Kuran tahrif olmayacak ve halkın arasında olacaktır.[10]

  1. Dördüncü delil, insanların hidayet yolunda yüce mertebesi olan Kuran’ın beyanı hakkındaki senetleri sahih olan birçok rivayettir. Bu rivayetler Kuran’ın düşünce ve rivayetlerin doğruluk mizanı olduğunu ispatlar. Şu halde eğer Kuran tahrif olmuş olsa hidayet edici rolünü taşıyamaz ve düşüncelerin doğruluk mizanı olmaktan çıkar ve ayrıca ahkâm kuralları da Onunla anlam bulamaz.[11]
  2. Beşinci delil Kuran’ın tahriften korunduğuna dair birçok tarihi olaylardır. Zira tahrife inananlar ya onu ilk iki halifeden bilmekteler ya da Osman’a nispet verirler. Veya hilafet döneminden sonra gelen başka insanların tahrife neden olduklarına inanırlar. Tüm bu üç iddia da temelsiz ve batıldır. Çünkü ilk iki halifenin neden olduğu birinci ihtimal çok zayıftır. Çünkü onların böyle bir işe kalkışmasına sebep yoktu. Peygamber’in (s.a.a) Kuran’a karşı özel bir inayeti olmasından ve onun okunmasına ve tilavetine vurgu yapmalarından ve ayrıca Resul’ün (s.a.a) yaren ve dostlarının Kuran’a karşı verdikleri ehemmiyet, Kuran’ın tüm Müslümanlar arasında mahfuz kaldığı ve ezberleme yoluyla veya başka şekillerde dakik olarak Kuran’ı koruyorlardı. Tüm bu gayret ve çabalar çerçevesinde bir kelimenin bile unutulması veya yer değiştirmesi mümkün değildi. O zamanın halkı cahiliyet dönemine ait şiir ve hutbelerin korunması ve kayıt altına alınması için gayret ve çaba göstermişse nasıl olur da uğruna canlarından ve tüm yaşamlarından vazgeçenler Kuran’a ilgi göstermesinler ve neticesinde onun bir kısmı yok olsun?

İkinci ihtimal, yani tahrifin Osman zamanında gerçekleşmesi de kabul edilemez. Çünkü Osman zamanında İslam o kadar yayılmıştı ki bir kimsenin Kuran’dan bir şey eksiltmesi mümkün değildi. Ayrıca eğer Osman Kuran’ı tahrif etmiş olsaydı bu ameli, onun katilleri için en güzel bahane olurdu ve Onu aleni olarak öldürmek için, ilk iki halifenin sünnetine muhalefet, beytülmalin tarumar edilmesi gibi konuları öne sürmezlerdi.

Üçüncü ihtimal ise yani, tahrifin halifeler döneminden sonra vuku bulması hiç kimse tarafından beyan edilmemiştir. Buna binaen tarihi şahitler de Kuran’ın tahrifi olayını reddetmektedir.[12]

Bu nedenle böyle bir hadisin varlığı kabul edilse bile güvenilir değildir ve ayrıca kabul de edilemez.

 


[1] Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, C.7, S.273, Birinci Baskıi Tahrani Dar’ul-Kutubi İslamiye, 1995

[2] Hâkim Nişaburi, Müstedrek, C.2, S.330, Dar’ul-Mearif, Lübnan, 1406 h.k.

[3] Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, C.7, S.273

[4] Meclisi, Bihar’ul-Envar, C.89, S.277, Muessesei El-Vefa, Lübnan, 1404 h.k.

[5] Cevadi Amuli, Abdullah, Kuran der Kuran, S.315, İsra, Kum, 2002

[6] Hicr Suresi, 9. ayet

[7] Hoi, Ebulkasım, El-Beyan fi Tefsiril-Kuran, tercüme Cafer Hüseyni, S.277, Dar’us-Sakaleyn, Tahran, 2005

[8] Neccarzadegan, Fethullah, Tahrif Napeziyri Kuran, S.28, Meş’er, Kum, 2005

[9] Neccarzadegan, Fethullah, Tahrif Napeziyri Kuran, S.29

[10] , Ebulkasım, El-Beyan fi Tefsiril-Kuran, tercüme Cafer Hüseyni, S.285

[11] Neccarzadegan, Fethullah, Tahrif Napeziyri Kuran, S.30

[12] , Ebulkasım, El-Beyan fi Tefsiril-Kuran, tercüme Cafer Hüseyni, S.180

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir insanın mürtet olmasının hükmü şeriat hâkiminin hükmüne gerek duyar mı?
    8763 Kâfir 2012/03/12
    Sorunuz büyük taklit mercilerinin bürolarından soruldu ve alınan cevapları aşağıda aktarıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney (ömrü uzun olsun): Mürtetlik şeriat hâkiminin hükmüne gerek duymaz. Eğer dinin gereklerinden birini inkâr etmek peygamberliği veya aziz İslam Peygamberini inkâr etmeyle veyahut şeriata bir noksanlıkta bulunmayla sonuçlanırsa, ...
  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12671 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Hz. Peygamber, Ebu Leheb’e ile sıla-i rahimde bulunuyor muydu?
    15366 Masumların Siresi 2012/02/18
    Sıla-i rahim, akrabalar ile irtibatı sağlayan amele denir. Bunun İslam açısından önemi, kâfir akrabalar ile dahi irtibatın kesilmesinin yasaklanmış olması derecesindedir. Elbette kâfir akrabalar inatçı olur ve İslam’a darbe vurma niyeti taşırsa, İslam onlara sıla-i rahimde bulunmayı yasaklamıştır. Bu yüzden Tebbet suresi, Ebu Lehep ve eşi hakkında nazil olmuş ...
  • Niçin Saffat suresinde Muhlesin kelimesi ism-i meful şeklinde kullanılmıştır? Bu kelimenin ism-i meful kipi ism-i fail kipinden daha üstün bir anlamı ifade ediyor mu? Bundan Allah’ın, sadece bizzat kendisinin ihlâslı kıldığı kimseleri mi helak etmeyeceği anlaşılır?
    10746 Tefsir 2009/06/06
    Saffat suresindeki ayetlerin akışı geçmiş ümmetlerin başlarından geçen olaylarla ilgilidir. Bu ayetler Allah’ın onların çoğunu -yalnız Allah ihlaslı kıldığı az bir grup hariç- şirklerinden dolayı azap ettiğini açıklamaktadır.Muhlesler sadece peygamberleri içermiyor. Peygamberler olmayan pak insanları da kapsamına alır. Çünkü bizzat bu ...
  • Neden-Sonuç Konusunda Mutezile İle Şia’nın Bakışı Arasındaki Fark
    7761 Eski Kelam İlmi 2011/04/21
    Allame Tabatabai insanların filleri ve Yüce Allah ile olan irtibatı konusunda Mutezile mensuplarının görüşüne işaret etmiştir. Onlara göre insan muhayyerdir. Bundan ötürü insan fiillerinin öznesi sadece kendidir ve başka bir ilk neden yoktur. Bu grup, insan fillerinin öznesini Allah bilmemiz durumunda bunun cebri gerektireceğini düşünmüştür. Allame ...
  • İnsanın saadet ve kamalı neye bağlıdır?
    8158 Pratik Ahlak 2010/03/09
    Bu soruya cevap verebilmek için şu iki soruyu cevaplandırmamız gerekir:1) Saadet nedir? Kemalden ayrı bir şey midir? 2) İnsan nasıl bir varlıktır? Acaba sırf maddi bir varlık mı yoksa böyle değil mi?
  • Kur’an’daki yedi göğün manası nedir?
    39561 Tefsir 2010/09/22
    Gök ve galaksiler hakkında bilimsel açıdan müphemlikler olması nedeniyle Kur’an’daki yedi göğün manası hakkında kesin bir görüş ileri sürülemez. Sadece ihtimal ve sanı düzeyinde birkaç teori dile getirilebilir. Ama Kur’an’ın hedefinin insanlığın manevî ve terbiye eksenli hidayeti olduğu noktasından gafil olmamalıyız. Kur’an’ın yedi gök ve yer ...
  • Humus yılının sonunda kalan harcama kalemleri humusunun hesap şekli nasıldır?
    6841 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Yüce rehberlik makamı bu husustaki bir sorunun cevabında şöyle buyurmuştur: “Pirinç, yağ vb. günlük kullanılan ihtiyaçlardan artı kalan ve humus yılının başına kadar duran her şeyin humusu vardır.”[1] Humus bizzat kalemlere düşer; mesela humus yılının başında beş kilogram pirinç ...
  • Üç Haslet hadisinin senedi sahih midir?
    7321 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/10/23
    Söz konusu hadisin bazı ravileri hakkında elde herhangi bir bilgi yoksa da birkaç sebepten dolayı ona istinat edilebilir:1-Hadis, çeşitli birinci grup rivayet kaynaklarında gelmiştir. Ve biliyoruz ki bir rivayet değişik kaynaklarda gelmişse ve büyük muhaddisler ona önem vermişlerse bu, onun itibarını ve muhaddislerin ...
  • İlime hakiki anlamda iştiyak kazanmanın yolu nedir?
    7882 Pratik Ahlak 2011/07/23
    Ayetullah Hadevi Tehrani'nin bu konuyla ilgili görüşü şöyledir:İlime duyulan iştiyak ilahi bir lütuftur. Ancak bu hissi bazı yollardan güçlendirmek mümkündür:1- Sırayı gözeterek ve düzenli bir şekilde ders okuma. Bu tür ders alma insanda öğrenme ve ilime ilgi hissini güçlendirir ...

En Çok Okunanlar