Gelişmiş Arama
Ziyaret
32012
Güncellenme Tarihi: 2009/08/23
Soru Özeti
Niçin ezan Arapça okunmaktadır?
Soru
Niçin ezan her memleketin kendi diliyle değil de Arapça okunmaktadır?
Kısa Cevap

Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en önemli delili ezanın bir ibadet oluşudur. Bu ibadet Peygamber-i Ekrem’in sünneti gereği olduğu gibi korunmuştur. Her ibadetin şekli ve biçimi Allah Teala’nın belirlediği, emrettiği şekilde olmalıdır.

Buna ek olarak bu ibadetin asırlar boyunca tahriften uzak kalması, bozulmaması ve içerdiği derin manaların sonraki nesillere ulaşmasının en güzel yolu onun olduğu gibi korunmasıdır.

Diğer yandan İslam evrensel bir dindir. Bütün Müslümanların bir cephede, bir safta ve birlik ve beraberlik içinde olmalarını istemektedir. Böyle bir topluluğun oluşturulması ortak bir kültür ve ortak simgeler olmadan mümkün değil. Arapça dünyanın en yaygın dillerinden biri olarak Müslümanlar arasında ortak ibadetlerin dili kılınmıştır. Böylece Müslümanlar için ezan ve ibadetler birlik ve beraberliğin simgesi olmuştur.
Ayrıntılı Cevap

Eğer sorudan maksat ezanın niçin Arapça yerine başka bir dille olmadı şeklinde ise o zaman yine aynı dil için de niçin bu dille oldu da başka bir dille olmadı sorusu geçerli olur. Bu durumda bir dille olması gerektiğinden Arapça olmuştur şeklinde cevap vermek yeterlidir. Ama eğer maksat niçin herkes ana dilinde veya kendi beldesinin dilinde ezan okumamaktır şeklinde ise o zaman bu sorunun cevabının anlaşılabilmesi için aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir.

1.     Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en temel delili ezanın bir ibadet oluşu ve Peygamberi Ekrem’in sünneti olmasıdır. Çünkü ibadetin şekli ve biçimi Allah’ın emriyle belirlenmiş ve Peygamber tarafından bildirilmiştir.[1]

Buna ek olarak İslam, ezan gibi dinin simgesi olan ibadetlerin asırlar boyunca hiçbir tahrif ve bozulmaya uğramadan ebedi olarak kalmasını istemektedir. Eğer ezanı herkes kendi ana dilinde veya bölgesel dillerde okunmasına izin verilseydi bu ibadetin tahrif edilmesi ve hurafe ve temelsiz şeylerle iç içe girmesi kaçınılmaz olurdu. Böylece asıl ezan unutulur ve yeni şeyler onun yerini alır ve ezanın eşsiz derin içeriği sonraki nesillere aktarılamazdı. Acıktır ki bir şeyin tarihte kalıcı olması için belirli ölçü ve miyarlara sahip olması gerekmektedir. Bu ölçü ve miyarlar değişmez olmalıdır.

Örneğin insanlar kendi sosyal hayatlarında bazı birimlerin kapsayıcı ve kalıcı olmasını sağlamak için milimetre, santimetre, metre gibi uzunluk veya gram, kilo gram gibi ağırlık ölçülerine belirli bir standart getirmişlerdir. Aynı şekilde ibadetler için de din namaz ve ezan gibi belirli ölçü ve değerler belirlemiştir. Bu ölçülerden biri de ezan ve namazın Arapça olması şartıdır.

2.     İslam evrensel bir dindir. Bütün Müslümanların bir cephede, bir safta ve birlik ve beraberlik içinde olmalarını istemektedir. Böyle bir topluluğun oluşturulması ortak kültür ve simgeler olmadan mümkün değil. Araştırmacıların da itiraf ettikleri gibi Arapça dünyanın en geniş ve temel dillerinden biridir. Uluslararası bir dil olarak Müslümanlar için ezanın ve namazın ortak dili olarak Müslümanların birlik ve beraberliğinin sembol ve simgesi sayılır. Bu ilke, dinin diğer desturlarında da görülmektedir: Örneğin ortak kıbleye namaz kılmak belirli zaman ve mekanda hac amellerini yerine getirmek de bu tür emirlerden sayılır.

3.     Zihinlerde şu soru oluşabilir: Arapçaya hâkim olmayan insanları ezan ve namazı bu dilde yerine getirmeye zorlamak onları zorluğa düşürmek ve haksızlık sayılmaz mı?

Cevap olarak şu noktaya işaret etmek gerekir ki İnsan Allah’ın kendisine verdiği öğrenme ve kavrama gücü sayesinde günlük ihtiyaçlarını gidermek için sürekli yeni kelime ve terim öğrenme gücüne sahiptir. Bunu normal hayatlarında sürekli yaşayan insanlar rahatlıkla namaz ve ezanda kullanılan kelimelerin manalarını öğrenebilirler. Ayrıca bu kelimelerin zahiri manaları oldukça anlaşılır ve basittir. Elbette aynı zamanda bu kelimeler çok derin ve geniş manaları içermektedirler.

4.     Dil bilimcilere göre Arapça, dünyanın en kâmil dillerinden biridir. Bu dilde geniş ve derin manaları çok güzel kalıplarda kısa sözcüklerle ifade etmek mümkündür.[2]

 



[1] Yani bu ameli Allahü telanın belirttiği biçim ve şekilde yerine getirmek gerekir.

[2] Elmizan, c 4, s 160,tefsiri numune, c 9, s 300 ve c 13, s 311.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar