Gelişmiş Arama
Ziyaret
9438
Güncellenme Tarihi: 2009/10/22
Soru Özeti
İnsanın zatının kaynağı nedir ve bunun davranışlardaki etkisi nasıldır?
Soru
İnsanın zatının kaynağı nedir? Zat, ruh cenine üfürülmeden önce mi vardı, yoksa doğduktan sonra mı kazanılıyor? Ve zat ne ölçüde insanın davranış ve amellerinde etkilidir?
Kısa Cevap

Hikmet-i Mütealiye’ye göre zatlar önce belirsiz bir şekilde vardırlar, sonra maddi var oluşla belirlenmektedirler. Ondan sonrada bireysel bir varlığa sahıp olurlar.

İnsanın zatı, onun ortaya çıkışının başlangıcından itibaren onunla beraber olup maddi ve manevi boyutlarını kapsamaktadır. Genellikle maddi boyutuna tabiat ve tiynet, manevi boyutuna da fıtrat denmektedir.

İnsanların zatı, onların düşüncelerinin veya güdülerinin kaynağı olabilir. Ama insanın amellerindeki etkisi onun iradesini elinden çıkaracak şekilde değildir, sadece yönlendirici şekildedir.

Ayrıntılı Cevap

Zat, çeşitli kullanım alanları olan bir sözcüktür. Felsefede bazen mahiyetin aslına zat, mahiyetin cüzlerinede zati denir.

Her şeyin varlığının temeline ve kıvamına zatiyat denmektedir.[1]

Zat, İnsanın canıdır; can hayy (canlı), derkeden, duyan, gören ve akledendir.[2]

 

Nefs’i de şöyle tarif etmişlerdir: Nefs zatıyla canlı olan ruhani bir özdür. Cisimlerden biriyle beraber olduğu zaman onu kendisi gibi yapar; tıpkı yakıcı özelliği olan ateş gibi, nitekim ateşi bir cismin yanına bırakırsan onu da kendisi gibi sıcak yapar.[3]

 

Nefs gerçekte ilahi maneviyatın nurlarından bir nur olup doğuş yeri Allah, battığı yeri ise insanın karanlık bedenidir.[4]

 

Hikmet-i Mütealiye’ye göre zatlar başlangıçta bir arada bulunuyorlardı, sonra ise maddi varoluşla belirlenmektedirler. Bundan sonrası kişisel olarak kalmaktadır. Nefs “varoluşu cismanı ve bekasi ruhanidir.[5]

 

Ama anlaşıldığı kadarıyla zat sözcüğünün örfte özel bir manası vardır. Ondan kasıt, bir kısım zati, kazanılmış vs. özelliklerdir. Çünkü insanın zatı iki açıdan incelenmeye müsaittir:

a-Maddi ve tabii açı; buna tiynette denmektedir.

b-Manevi ve ruhi açı; buna fıtrat denmektedir.

Tiynet, maya ve tabiat demektir. Tiyn, maddi varlığın ve yaşamın kaynağıdır. Manevi ve ruhani yaşamın kaynağı ise ruh’tur.

İnsanın davranışlarının ortaya çıkışı ve ardından dünya ve ahiret saadet ve bedbahtlığının kaynağı onun düşünce ve güdüleridir. Benim düşünce ve bilgilerim, benim ihtiyaç ve heyecanlarımı oluşturmaktadırlar. Heyecanlarım ise sevgi, korku, keder, gazap vs’den daha genel olup davranışlarımı hidayet etmektedir.

Heyecan ve hislerimi, arkasındanda amel ve davranışlarımı düzenleyen düşünce ve bilgilerim şu dört nedene bölünebilirler:

1-Kişinin tabiat ve genetiği

2-Fıtrat

3-Çevre

4-İnsanın iradesi

Dini delillere göre bütün insanlar bir yönden ortak bir fıtrat üzeredirler: ‘Her çocuk fıtrat üzerine doğar.’ Fıtratta insanı belli akılcılığa davet eder; Allah’ın varlığını idrak etmek, sonsuz bir varlık ve yaşayış, yine bazı güzelliklere bağlılık, ahlaki yönelişler, kutsallığa ve tabii kemale eğilim gibi. Öte yandan insanların tiynet ya da maddi başlangıçlarının sermayeleri eşit değildir. Bazılarının anne-baba ve cedlerin dindar veya dinsiz oluşları helalzade veya zinazade olmaları, annenin verdiği süt, babanın harcadığı para, başkalarının duası, başka bir çok maddi ve manevi şeyler maddi ve dünyevi bağlılıklar açısından, ruh ve fıtratının sözlerini daha çok dinleme ve onların peşinden gitme kabiliyeti vermektedir. Bazıları ise daha az ve tersinedir. Yani düşünce ve eğilimleri daha çok maddi, bedensel ve dünyaya yöneliktir. Şu hadis belkide bu gerçeğe işarettir: ‘Mutlu annesinin karnında mutludur, bedbaht annesinin karnında bedbahttır.’[6]

Ancak önemli olan şudur: İnsan zatının görevi, cebr ve iradeyi yok edecek şekilde değil, sadece insanda belli bir eğilim oluşturacak şekildedir. Zira insanı diğer varlıklardan ayıran asıl özelliği onun iradesinin olmasıdır. Fıtri veya şehevi ve maddi eğilimi kendi iradesiyle seçen odur. Ve hangisini seçse ona olan alışkanlığı daha çok olur, o yolu daha güzel bulur, sonra rahat bir şekilde ve daha istekli olarak ister şehvet olsun, ister fıtat, yoluna devam eder. Demek ki o meyil ve yönlendirmeye lebbeyk deyip, daveti kabul veya reddeden insanın kendisidir.[7]



[1] -Seyyid Cafer Seccadi, Ferheng-i Ulum-i Felsefi ve Kelami, s.267; Ali Kereci, Istılahat-ı Felsefi ve Tefavut-i Anha Ba Yek Diger, s.127

[2] -Molla Sadra, Esfar-ı Erbaa, c.2, Muhammed Hacevi’nin tercümesi, c.2/4, Sifr-i Çahrrum, s.52

[3] -Molla Sadra, Mefatih-ul Gayb, Muhammed Hacevi’nin tercümesi, s.853

[4] -a. k. s.853

[5] -Esfar, c.8, s.347

[6] -Bihar-ul Envar, c.5, s.153 ve c.74, s.117

[7] -el-Mizan tefsiri, c.8, s.137, A’raf suresi 30. ayetin tefsirinden alıntıdır.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kopya çekmek ve tez notuyla oynamanın hükmü nedir?
    3608 Yasa Ve Kanunlara Riayet Etmek 2019/12/09
    Kopya çekmek ve aynı sonucu doğuran eylemler haramdır. Buna bina tövbe etmeli ve Allah’tan bağışlanma dilemelisiniz. Ama eğer mesleğinizi yapacak gerekli bilimsel birikime sahipseniz bu alanda çalışmanızın da ve karşılında aldığınız paranın da sakıncası yoktur.Bu soruya Taklit Mercilerin vermiş olduğu cevaplar:[1]
  • Kendisi için zararlı olduğu takdirde hastanın oruç tutması farz mıdır?
    9019 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Taklit mercileri ve İslam âlimlerinin fetvalarına göre, oruç hastaya önemli bir zarar verirse kendisinin oruç tutması farz değildir.[1] Kur’an bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı ...
  • Maliki ve Hanefi mezhebinin ne yanlışlığı var?
    4447 شیعه و دیگر مذاهب 2018/12/08
    Her şeyden önce aydınlığa kavuşması gereken nokta sizin Şia’ya olan ilginiz sadece ilgi ve sevgiden ibaret mi yoksa kuvvetli delillere mi dayanmaktadır? Eğer sizin ilgi ve alakanız delil ve burhan üzere ise bunun doğal sonucu olarak diğer mezheplerin ve fırkaların eksiklikleri ve zayıflıkları aydınlığa kavuşmuş olacaktır. Şia’nın ...
  • Kime şehid demektedirler? Diğer İslamî ve gayri İslamî ülkelerin ölüleri şehid sayılır mı?
    6459 Tefsir 2011/08/17
    Şehid şahit ve hazır anlamında olup değişik derecelere sahiptir. Bu anlamıyla Allah, peygamberler, melekler, Allah yolunda öldürülenler ve tüm müminler şahadet derecelerindeki mertebeler dizisinde yer alırlar. Elbette mukaddes “şehid” sözcüğü ilahî dürtü olmaksızın ve sadece kendi ülkesini savunmak veya hatta istemeyerek ve hedefsizce öldürülen tüm şahıslar için ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7704 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Hangi ameller insanı güzel ve nuranî kılar?
    11371 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik zahirî güzellik ve batınî güzellik diye iki kısma ayrılır. Muteber ve mütevatir rivayetler açısından insanın batınî güzelliğini sağlayan bazı etkenler sabır, tahammül, vakar, sükûnet, takva ve sakınmadan ibarettir. Aynı şekilde rivayetlerde insan yüzünün nuraniyet ve güzelliğini sağlayan birçok amil zikredilmiştir. Abdest, az ...
  • Eğer işe acil ihtiyacımız varsa ve iş yerinde kendi isteğimiz ve normal olarak namaz kılma imkânımız yoksa ne yapmalıyız?
    3247 Varie 2019/02/18
    Namazın her ne şart altında olursa olsun eda edilmesi gerekir. İnsanın işe olan ihtiyacı vakaların büyük çoğunluğunda namazın eda edilmesini engelleyecek bir zaruret taşımamaktadır. Öyleyse insan namazını eda edecek kadar serbest olacağı bir fırsat yaratmak için bir düzenleme yapmalıdır. Bahsi geçen soruda fakihlerin fetvalarının delaleti işi bahane ...
  • Ehl-i Sünnetin Bilal hakkındaki görüşü nedir?
    6072 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    O müşriklerin işkencelerine karşı direniş göstermiş, Peygamber’in müezzini ve savaşlarda Peygamber’le birlikte savaşmış Resulullah’tan sonra Medine’yi terketmiştir, Şam’a yerleşmiş ve orada da vefat etmiştir. Ehl-i Sünnet kaynaklarına göre o Ebubekir tarafından azat edilmiştir. ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6314 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • İslam devletinde medeni kurumların yeri nedir?
    7665 Düzenler 2010/12/04
    Toplumda halk kitleleriyle devlet arasındaki kuruluşlara medeni kurumlar denir. Köy ve şehirlerdeki kooperatifler, dernekler, spor kulüpleri ve birlikler (okul-aile birliği gibi) vb. medeni kurumlara örnek teşkil etmektedirler. Medeni kurumların varlığı halkçı düzenlerin temel özelliklerinden biridir. Bir işi ve mesleği olan herkes bu kurumlara üye olabilirler. Medeni kurumlar, toplumsal ...

En Çok Okunanlar