Gelişmiş Arama
Ziyaret
9463
Güncellenme Tarihi: 2010/03/16
Soru Özeti
Kur’an’ın hidayeti muttakiler için midir? Eğer böyleyse burada bir sorun yok mudur?
Soru
Kur’an’da sürekli ilahi ayetlerin sadece muttaki ve gaybe iman edenler için olduğu vurgulanmaktadır. Lakin muttaki olabilmemiz ve gaybe iman edebilmemiz için Kur’an’ı kabul etmeye ihtiyacımız vardır. Sanki burada devir problemi ortaya çıkmaktadır.
Kısa Cevap

Kur’an’da hidayeti muttakiler için bilen ayetler karşısında Kur’an-ı Kerim’de hidayet, zikir ve semavi kitaplar ve Kur’an’ı tüm insanlar için bilen ve bunları salt müminlere özgü bilmeyen başka ayetler de mevcuttur. Kur’an genel hidayet hakkında şöyle buyurmaktadır: Ramazan ayı Kur’an’ın insanları hidayete erdirmek için içinde hidayet nişaneleri bulunarak ve hak ile batılı ayıran Kur’an’ın nazil olduğu aydır. Bu ayetler bütününden istifade edildiği üzere semavi kitapların ve özellikle Kur’an-ı Kerim’in hidayete erdirici olması iki türlüdür: Birincisi, tüm insanları hidayete erdirmek ve uyandırmaktır. İkincisi, muttakileri hidayete erdirmektir. Muttakilerin hidayeti bağlamında da şöyle söylemek gerekir: İlk hidayette merhalesinde Kur’an’a iman etmek gerekli değildir, salt sağlıklı bir fıtrata gerek vardır. İkinci hidayet ise Kur’an tarafından gerçekleşir ve birinci hidayetten sonra vuku bulur. Bu açıklamayla devir eleştirisi giderilir.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an-ı Kerim’in değişik ayetlerinde bu kutsal kitabın[1] hidayete erdirici özelliği muttakilere özgü kılınmıştır[2]. Burada şöyle bir şüphe ortaya çıkar: Eğer Kur’an’ın işlevi hidayete erdirmek ise, muttakiler hidayete ermiştir ve esasen hidayete ermiş kimselerin hidayete ermesinin faydası nedir? Kur’an ancak muttaki olmayanları hidayete erdirdiği zaman hidayet kitabı olarak adlandırılabilir. Bu şüpheye yanıt verme bağlamında iki mukaddimeye dikkat etmeliyiz:

A. Kur’an’ın hidayet işlevini tüm insanları kapsadığını belirten ayetlerin varlığı: Bu grup ayetler karşılığında semavi kitaplar ve Kur’an’ın hidayete erdirici özelliği, zikir ve uyarıcı olduğunu tüm insanlar için bilen ve bunu salt muttakilere özgü değerlendirmeyen Kur’an-ı Kerim’de başka ayetler vardır. Yüce Allah bu ayetlerde şöyle buyuruyor: O, sana Kitab’ı hak ve kendisinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, daha önce Tevrat’ı ve İncil’i insanlar için birer hidayet olarak indirmişti. Furkan’ı da indirdi. Şüphesiz, Allah’ın ayetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.[3]Yahut bir başka ayette genel hidayet hakkında Kur’an şöyle buyuruyor:  (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.[4] Kur’an’ın zikir olması hakkında da şöyle buyuruyor:“Bu Kur’an, âlemler için ancak bir öğüttür.”[5] Kur’an’ın tüm insanlar için uyarıcı olduğu hakkında da şöyle buyrulmaktadır: Âlemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkân’ı indiren Allah’ın şanı yücedir.[6] O halde bu ayetler bütününden istifade edildiği üzere semavi kitaplar ve özellikle Kur’an-ı Kerim’in hidayete erdiriciliği iki türlüdür: Birincisi, tüm insanları hidayete erdirmek ve onları uyandırmak. İkincisi, muttakiler için hidayet işlevini görmesi. Özetle, Kur’an tüm insanlar için hidayet işlevi gören bir kitaptır ve önyargılı yaklaşmayan herkes ona müracaat ettiğinde hidayete erer. Bu konunun delili, bu semavi kitabı doğru yolda yürümek istemeye dair irade gösteren her bireyi hidayete erdireceğini belirten Kur’an ayetleridir.[7] Yahut Kur’an’ın iniş sebebi kalbi diri ve sağlıklı fıtrat sahibi olanların ondan istifade etmesi ve zorbalar için de hücceti tamamlamak olarak değerlendirilebilir.[8] Öte taraftan Kur’an’ın hidayete erdirme işlevi halkın geneliyle sınırlı değildir; muttaki ve müminlerin hidayetten bir nasiplerinin olmaması diye bir şey söz konusu değildir. Onlar için üstün bir hidayet vardır.

B. Kur’an öğretilerinde muttakiler için iki türlü hidayet vardır:

Kur’an ayetlerinden istifade edildiği üzere kâfir ve münafıklar iki dalalet ve sapıklığa sahiptirler. Aynı şekilde muttaki ve müminler de iki türlü hidayete sahiptirler. Kur’an ayetlerinde belirtilmiş olan münafıkların dalalet ve sapıklıklarının birincisi onların küfür ve nifaka sapmak gibi kötü özellikler ile nitelenmelerine neden olan ilk dalalet ve körlüktür. İkincisi ise onların dalalet ve körlüklerini artıran dalalet ve körlüktür. Kur’an münafıklar hakkında şöyle buyurmaktadır: Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır.[9]Yüce Allah birinci hastalığı münafıkların kendilerine, onların ikinci hastalığını ise kendine isnat etmektedir. Hidayet hakkında da durum bundan ibarettir. İlk hidayet Kur’an’a iman etmeyi gerekli kılmayan hidayettir. Böyle bir hidayet için sağlıklı bir fıtratın varlığı yeterlidir. Lakin ikinci hidayet Kur’an tarafından gerçekleşir ve ilk hidayet üzerine inşa edilir. Bakara suresinin ikinci ayetinde şöyle buyurulur: Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.[10] Ardından ayet muttakilerin özelliklerini sayar ve takvayı tanıtan özellikler olarak salt beş sıfata değinir. Bu sıfatlar gaybe iman etmek, namaz kılmak, Allah’ın verdiği şeylerde infak etmek, Allah’ın peygamberlere nazil ettiği şeylere iman etmek ve ahirete kesin bilgiyle inanmaktan ibarettir. Allame Tabatabai bazen zihne gelen devir eleştirine cevap olarak şöyle der: “Onlar, ancak yüce Allah tarafından verilen bir hidayet sayesinde muttaki ve belirtilen beş sıfata sahip olmuşlardır. Burada yüce Allah kendi kitabını şöyle tanımlar: Bu kitap, muttakiler için hidayettir. O halde kitabın hidayetinin belirtilen beş sıfatı peşinden getiren hidayetten farklı olduğunu ve muttakilerin iki hidayete sahip olduklarını anlamaktayız. Birincisi, sayesinde muttaki oldukları ilk hidayettir ve ikincisi ise taşıdıkları takva sebebiyle yüce Allah’ın kendilerine bahşettiği ikinci hidayettir.”[11]

Başka bir ifadeyle; ilk hidayet Kur’an’dan öncedir; yani şahıs hak ve hakikat karşısında inatçılık yapmaz ve insaflıca insanoğlunun acizlik ve güçsüzlüğünü ikrar ederse, böyle bir şahıs en sonda kendi duyuları dışında kalan bir varlığa iman edebilir. Bu varlık, insanın ve evredeki her şeyin varlığının kendisine istinat edildiği varlıktır. Fıtratı sağlıklı olan her şahıs böyle gaybi bir varlığa iman ettikten ve onu kabullendikten sonra şöyle düşünür: Bir anlığına bile varlıkların ihtiyacından gafil olmayan ve her varlık için benzersiz bir şefkat gösteren bu özne nasıl kullarının hidayetinden gafil kalabilir ve yok edici amellerden ve helak edici ahlaktan kurtuluş yolunu onlara göstermeyebilir? Kendinden sorduğu bu soru ve bu sorudan doğan diğer sorular tevhit, nübüvvet ve ahiret meselesini ortaya çıkarır ve böyle bir şahıs neticede söz konusu özne karşısında eğilmeyi kendine gerekli görür. Çünkü O, kendisinin ve evrendeki her şeyin yaratıcısı ve rabbidir. Aynı şekilde O’nun hidayetini aramakla kendini yükümlü sayar ve O’nun hidayetine erdiğinde bu hidayeti diriltmek ve dini yaymak yolunda tüm mal, makam, ilim ve erdemini kullanır. Bu belirtilen namaz ve infaktan ibarettir. Lakin bu Kur’an’daki namaz ve zekât değildir; çünkü söylediklerimiz bütün bunları kendi fıtratında bulan ve sağlıklı bir fıtrata sahip olan kimse hakkındadır. Böyle bir insanın fıtratı namaz ve zekâtı kendisi için vazife görür ve kendisi de fıtratından bunu kabul eder.[12]O halde yüce Allah’ın Kur’anî hidayetin altyapısı olarak karar kıldığı bu beş sıfatın sağlıklı bir fıtrat tarafından insanda icat edilen sıfatlar olduğu ortaya çıkmaktadır. İlgili ayetlerde böyle bir fıtrata sahip olanlara yakın zamanda Kur’an aracılığıyla hidayete erdirilecekleri vaat edilmektedir. Elbette bu hidayet fıtri hidayetlerine ek olacaktır. O halde belirtilen beş amel iki hidayet arasında yer alır. Yani bu amellerden önceki hidayet ile bu amellerden sonraki hidayet arasında bulunur. Doğru inanç ve salih ameller iki hidayet arasındaki vasıtalardır. Öyle ki fıtrat hidayetinden sonra belirtilen inanç ve ameller olmazsa, ikinci hidayet gerçekleşmez. Netice olarak devir problemi ortaya çıkmamaktadır.

 


[1] Elbette başka bazı ayetlerde de İncil gibi kutsal kitaplar da muttakiler için öğüt ve hidayet kaynağı sayılmıştır. Allah-u Teâlâ Maide suresinin 46. ayetinde şöyle buyurmaktadır: “O peygamberlerin izleri üzere Meryem oğlu İsa’yı, önündeki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona, içerisinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için doğru yola iletici ve bir öğüt olarak İncil’i verdik.”

[2] Bakara Suresi, 2. ayet; A’li İmran Suresi 138. ayet; Nur Suresi, 34. ayet;Nahl Suresi, 89. ayet; Nahl Suresi, 102. ayet;Fussilet Suresi, 44. ayet; Yunus Suresi, 57. ayet.

[3]A’li İmran Suresi 3 ve 4. ayet.

[4]Bakara Suresi 185. ayet.

[5] Sad Suresi 87. ayet; Kalem Suresi 52. ayet; Tekvir Suresi 27. ayet.

[6] Furkan Suresi 1. ayet.

[7] Tekvir Suresi 27-28. ayet: “إِنْ هُوَ إِلاَّ ذِكْرٌ لِلْعالَمينَ. لِمَنْ شاءَ مِنْكُمْ أَنْ يَسْتَقيم‏”.

[8] Yasin Suresi 70. ayet: “لِيُنْذِرَ مَنْ كانَ حَيًّا وَ يَحِقَّ الْقَوْلُ عَلَى الْكافِرين”.

[9] Bakara Suresi 10. ayet.

[10] Bakara Suresi 2. ayet.

[11]Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Tercüme tefsiri El- Mizan, c. 1, s. 70, Defteri intişaratı İslami, Kum, 1374.

[12] a.g.e, c. 1, s. 71.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Lütfen Hz. Yusuf kıssasındaki önemli noktaları açıklar mısınız?
    45081 Masumların Siresi 2010/11/08
    Kur’an’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimai ve ailevî erdemleri içermektedir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: 1. İnsanları Allah’a doğru çağırma yolunda Peygamberlerin ifa ettikleri rolü ve çektikleri sıkıntıyı tanımak
  • Mü’minun Suresinin 101. Ayeti ile Saffat surenin 27 ve 50. ayetleri arasında var olan çelişkiyi nasıl bertaraf ediyorsunuz?
    8956 Tefsir 2012/06/10
    Genel anlamda kuranı kerim ayetleri arasında ve özel anlamda soruda zikredilen ayetler arasında çelişki ve tezat bulunmamaktadır. Zira “o günde hiç kimse başka bir kimseden sual etmez ve yârdim dilemez” şeklindeki ayetler, dirilmenin ilk merhalesine işaret etmektedir. Bu da o günün çok dehşetli bir gün ve o ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15574 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözü bir hadis midir? Hadis ise senet ve itibarı ne ölçüdedir?
    11651 Masumların Siresi 2009/02/22
    Hadis kitaplarında 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözünün Masumlara (a.s) ait olduğuna dair bir delile rastlamadık. Ancak bu söz Kerbela olayı hedef ve maksadını ifade etmek yönünden güzel bir anlamı ifade eden anlamlı mesajlar içeren bir sözdür. Zira İmam Mehdi (a.s) zuhur edip zalimlerin kökünü ...
  • Bir insan Cuma gecesi veya günü ölürse, her zaman için kabir baskısından güvende olur, diye söylenen söz doğru mudur?
    10870 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Hafta içinde Cuma gecesi ve gününün özel bir üstünlük ve değeri vardır ve bunlardan birisi şudur: Eğer mümin bir insan bu vakitte dünyadan göçerse, onun bereket ve değeriyle kabir ve berzah âlemindeki bazı sorun ve hadiseler ondan uzak kılınır. Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: Cuma, günlerin efendisidir ve ...
  • Neden Allah cennetin çoğunu maddi hususlar ile nitelemiştir?
    6922 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Kur’an-ı Kerim’de cennet ve cehennem hem maddi özellikler ve hem de ruhani ve manevi özellikler ile betimlenmiştir. Maddi nimetler ile nitelemek, birçok insanın manevi ve ruhani nitelemeler aracılığıyla bilgi edinmesinin zor ve hatta imkânsız olması nedeniyledir. Zira insanların zihni daha çok maddi konulara alışıktır ve bu nedenden ...
  • Evrendeki boylamsal silsileyi açıklar mısınız?
    7155 İslam Felsefesi 2010/09/22
    Meşa, İşrak ve Aşkın Hikmet ekolü taraftarı dâhil tüm ilahî bilgeler “bir kaidesi” esasınca şöyle demektedir: Yüce Allah yalın ve birdir. Hakeza bir cihete sahiptir. Bu nedenle yaratılış evreni ve birçok sonucun bir ve yalın olan ilahî zattan sadır olması muhaldir. Bundan dolayı bilgeler akıllar ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamında şehitlerden kaç tanesi Allah Resulü’nün (s.a.a) ashabındandı?
    7876 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2012/08/26
    Son Aşura araştırmacıları arasında ve yaptıkları tahkikat sonucu, İmam Hüseyin’in (a.s) yarenleri arasında beş kişinin Peygamber’in (s.a.a) ashabından olduğu ve Aşura kıyamında şahadete eriştikleri meşhurdur. Bu beş kişi şunlardır: Enes b. Haris, Hani b. Urve, Müslim b. Evsece, Habip ibni Mezahir ve Abdullah b. Yektar ...
  • Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri hangi şehirlerdedir?
    13840 تاريخ بزرگان 2011/09/21
    Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri aşağıdaki Şehir ve Ülkelerdedir:1-  İmam Ali’nin (a.s.) mübarek kabri Irak’ın Necef şehrinde.
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21658 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...

En Çok Okunanlar