Please Wait
16472
Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ulaşılamaz.
Dini öğretilerde vurgulanan emirlerden bir tanesi de başkalarına hediye vermektir; elbette şu konuya da belirtmemiz gerekmektedir ki hediyenin dini metinlerdeki mefhumu maddi hediyeler dairesinden daha geniştir ve manevi hediyeleri de kapsar.
Peygamber Efendimizden (s.a.a) bu konu hakkında çok fazla rivayet nakledilmiştir ki onlardan bir kaçını zikredeceğiz:
1. Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanın Müslüman kardeşine yönelik şereflilik ve büyüklüğü, onun kendisine veren hediyeyi kabul etmesi ve yanında mevcut olan şeylerden ona hediye etmesidir. (Elbette) onun (hediye vermek) için kendisini zahmete düşürmemelidir.”sonra şöyle buyuruyor: "Ben bu konuda kendini meşakkate atanı sevmem.”[1]
Bu rivayette Peygamber Efendimiz (s.a.a) hediye vermeyi ve hediye almayı Müslüman bir kimsenin şerefliliğine delalet eden niteliklerden saymaktadır. Rivayette işaret edilen bir diğer zarif nokta da hediye vermek meşakkat ve zahmete neden olmamalıdır. Dolayısıyla hediye seçerken mali gücünde göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Hediye bu özellik ve nitelikten yoksul olduğunda “hediye”, hediyenin kendisinde nazara alınan maksadın dışına çıkar ve faklı yere yani “tekellüfe” (kendini zora sokma) saplanmış olur.
2. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Peygamber Efendimiz (s.a.a) hediyeleri kabul ederdi, ama sadaka almaktan kaçınırdı ve şöyle derdi: Birbirinizle hediyeleşin; zira hediye kırgınlıkları yok eder ve derin kin ve düşmanlıkları da ortadan kaldırır.”[2]
3. İmam Rıza (a.s) babaları ve ceddinin sözünden naklederek şöyle buyurmaktadır: “Peygamber efendimiz (s.a.a) hediyeyi severdi ve onun için hoşnut idi ve talep ediyordu ve onun karşılığında telafi etmek için hediye veriyordu.”[3]
4. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hediye üç çeşittir: Birincisi başkasının hediyesi karşılığında verilen hediye, diğeri arabuluculuk hediyesi ve üçüncüsü Allah rızası için hediye.”[4]
5. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer bir inek veya koyun paçasını yemeye bile davet edilsem kabul ederim, eğer bana bir paça bile hediye edilse onu kabul ederim.”[5]
Peygamber efendimiz (s.a.a) inek veya koyun paçasını örnek olarak zikretmişlerdir ve maksat ise değeri az olan bir şeyi bile bana hediye etseler kabul ederim.
6. Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hediye tabaklarını geri döndürmede acele edin; zira (karşı taraf hediye verdiğinden dolayı pişman olmadan) yine size hediye getirmesine sebep olur.”[6]
7. İmam Rıza (a.s) ecdadı ve ceddi Allah Resulünden (s.a.a) şöyle rivayet etmektedir ki şöyle buyurdular: “Hediyeleşmek güzel şeydir; zira sorunların kilididir.”[7]
Hediye hakkında zikrettiğimiz rivayetlerden şu neticeler alınabilinmektedir; her ne kadar bu amel önemli bir yere sahip olmakta ve Allah Resulü de (s.a.a) teşvik etmektedir; ama onun için zikredilen adap, şart ve özelliklerine teveccüh edilmesi gereklidir; zira hediye verme ve almadaki asıl hedef ünsiyet, muhabbet oluşturmak ve dargınlıkların ortadan kalkması vb.. içindir.
[1] Tabersi, Ali bin Hasan, “Mişkatu’l Envar”, Kitaphane-i Hayderiye, Necef, 1385 h.k, s: 219,
[2] a.g.e
[3] a.g.e
[4] Küleyni, Muhammed bin Yakup, “El- Kafi”, c: 5, s: 141
[5] Saduk, Muhammed bin Ali, “Men la Yehduru’l Fakih”, Kum: İntişaratı camiayi muderrisin, 1413 h.k, c: 3, s: 299,
[6] a.g.e, s: 300
[7] Saduk, Muhammed bin Ali, “Uyunu Ahbaru’r Rıza (a.s)”, İntişaratı cihan, 1378 h.k. c: 2, s: 74, hadis 342,