Gelişmiş Arama
Ziyaret
8520
Güncellenme Tarihi: 2012/05/16
Soru Özeti
Firavun, Allah’ın imtihan vesile olan ameller aracılığıyla nasıl azap edilmektedir?
Soru
Bakara suresin 49. ayeti şöyle buyurmaktadır: Hani, sizi azabın en kötüsüne uğratan, kadınlarınızı sağ bırakıp, oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden kurtarmıştık. Bunda, size Rabbinizden (gelen) büyük bir imtihan vardı. Bu ayet uyarınca imtihan etmek için Allah’ın memuru olan Firavun neden öte taraftan Allah’ın kahrına maruz kalmaktadır?
Kısa Cevap

İlahi değişmeyen sünnetlerden biri kulların imtihana ve sınamaya tabi tutulmasıdır. Bu imtihan değişik ve farklı sebep, vesile ve olaylar ile gerçekleşir. Bazı durumlarda yüce Allah zalimleri başka fertlerin imtihan vesilesi kılar ve böyle bir durumda zalimlerin ilahi imtihanın vesilesi olduklarına dair haberleri olmaz. Zalimin imtihanın vesilesi karar kılınması, onun işinin çirkinliği ve azaba müstahak oluşundan bir şeyi eksiltmez. Zira yüce Allah ona sınamanın vesilesi olmasını emretmemiştir. Yüce Allah, tekvini olarak şartları, zalimin her ne zaman kendi irade ve seçimiyle bir zulüm işlediğinde, Allah’a muhalefet etmek olan mevcut zulmün başkalarının sınanma vesilesi olacak şekilde oluşturmuştur. Bu esas uyarınca, bu zulmün bu ferdin seçtiği bir fiil olması hasebiyle cezası bulunur ve zalim buna mürtekip olduğundan azaba maruz kalır.

Ayrıntılı Cevap

Yüce Allah bu ayette İsrail oğulları kavmine bahşetmiş olduğu büyük nimetlerden birine işaret etmektedir. Bu nimet Allah’ın en büyük nimetlerinden sayılan zalimlerin sultasından kurtulma nimetidir: Hani, sizi azabın en kötüsüne uğratan, kadınlarınızı sağ bırakıp, oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden kurtarmıştık. Bunda, size Rabbinizden (gelen) büyük bir imtihan vardı. Hal fiili genellikle devam ve süreklilik manasına geldiğinden, İsrail oğullarının sürekli Firavunların işkencesi altında olduğunu anlıyoruz. Onlar kendi gözleriyle günahsız oğullarının öldürüldüğünü ve öte taraftan da kızlarının da köle yapıldığını müşahede etmekteydi. Artı kendileri de daima işkence altında bulunmakta ve Kıptilerin ve firavunun etrafındakilerin köle, hizmetçi ve işçileri sayılmaktaydılar. Önemli olan şey, Kur’an’ın bu vakıayı İsrail oğulları için zorlu ve azim bir sınama saymasıdır (belanın manalarından biri imtihandır). Evet, gerçektende bütün bu eziyetlere tahammül etmek zor bir imtihan idi.[1] Ama neden firavun ilahi imtihanların vesilesi olan bu amellerinden dolayı azaba maruz kalmıştır? Cevabın açığa kavuşması için evrende meydana gelen hadiselerin değişik boyutlara sahip olduğuna dikkat etmek gerekir; bir hadise bir şahıs için azap ve bir başka şahıs için imtihan ve üçüncü bir şahıs için ise Allah katında yüksek bir derece ve makama gelmenin vesilesi olabilir. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Meydana gelen bela ve hadiseler, zalimlerin edeplenmesi, müminlerin imtihana tabi tutulması ve müminlerin derecelerin yükselmesi ve de ilahi velilerin kerametinin vesilesidir.[2] Öte taraftan ilahi değişmeyen sünnetlerden biri kulların imtihan ve sınanmasıdır. Kur’an bu ilahi sünnet hakkında şöyle buyuruyor: İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler. Andolsun, biz onlardan öncekileri de imtihan etmiştik. Allah, doğru söyleyenleri de mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir.[3] Bu imtihan değişik ve farklı sebep, vesile ve hadiseler ile gerçekleşir. Bazı fertler fakirlik, bazıları servet, bazıları hastalık, bazıları sağlık, bazıları güç, bazıları güçsüzlük ve olanaksızlık, bir halk sel ve deprem ve bir başka halk ise rahatlık ve huzur, bazıları hayır ve bazıları ise şer ile ilahi imtihana tabi tutulur. Kur’an sınama türlerini beyan ederek şöyle buyurmaktadır: Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.[4] Böylece insanların bazısını bazısı ile denedik ki, “Allah, aramızdan şu adamları mı iman nimetine lâyık gördü?” desinler. Allah, şükreden kullarını daha iyi bilen değil mi?[5] Yani sizin bazınızı diğer bazılarınıza sınama vesilesi karar kılıyoruz. Bazı durumlarda yüce Allah zalimleri başka fertleri imtihan etmek için vesile karar kılar ve onlar ilahi imtihanın bir vesilesi olduklarından habersiz olurlar. Zalimin imtihan vesilesi karar kılınması, onun işinin çirkinliği ve azaba müstahak oluşundan bir şey eksiltmez; zira yüce Allah ona sınama vesilesi olmasını emretmemiştir. Allah tekvini olarak şartları öyle bir şekilde hazırlamıştır ki her ne zaman bir zalim kendi irade ve seçimiyle bir zulme mürtekip olursa, yüce Allah onun bu zulmüyle başka fertleri imtihan eder. Ama başka bir taraftan ise bu zulüm ferdin seçmiş olduğu bir fiil olması hasebiyle ceza taşır ve zalim buna bulaştığından azaba maruz kalır. Hakeza diğer taraftan da yüce Allah birçok yerde kendi dinini zalimlerin vasıtasıyla desteklemiş ve dinine yardım etmiştir. Hz Peygamber şöyle buyurmuştur: “Allah bu dine (İslam) hiç ehliyeti olmayan kimseler vesilesi ile yardım etmektedir.”[6] Her ne kadar bazen bu kâfir ve zalim fertlerin zalimce amelleri dinin güçlenmesi ve takviye edilmesine sebep olsa da onlar bu neticeden hiçbir ecir ve sevap almazlar. Bu açıklamayla söz konusu ayetin manası aydınlanmış oldu ve zalim bir ferdin amelinin ilahi sınamaya vesile olmasının onun işinin çirkinlik ve kötülüğünü yok etmediğini ve onun azabından bir şeyi eksiltmediği belirlenmiş oldu; zira yüce Allah ona bu sınamanın vesilesi olmasını emretmemiştir ve sınamaya vesile olan şey gerçekte onun zalimce yaptığı fiildir.   

 


[1] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c: 1, s: 248 ve 429 (00000), Neşri Daru’l Kutubu İslamiye, Tahran, 1374 h.ş.

[2] Nuri, Müstedrekü’l Vesail, c: 2, s: 438, 23 – 2400, Camiu’l Ahbar, قَالَ أَمِيرُ الْمُؤْمِنِينَ ع إِنَ الْبَلَاءَ لِلظَّالِمِ أَدَبٌ وَ لِلْمُؤْمِنِ امْتِحَانٌ وَ لِلْأَنْبِيَاءِ دَرَجَةٌ وَ لِلْأَوْلِيَاءِ كَرَامَةٌ, İntişaratı A’lul Beyt, Kum, 1408 h.k.

[3] Ankebut Suresi, 2 ve 3. ayet, " أَ حَسِبَ النَّاسُ أَن يُترَْكُواْ أَن يَقُولُواْ ءَامَنَّا وَ هُمْ لَا يُفْتَنُونَ(2)وَ لَقَدْ فَتَنَّا الَّذِينَ مِن قَبْلِهِم‏"

[4] Enbiya Suresi, 35. ayet, " وَ نَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَ الخَْيرِْ فِتْنَةً  وَ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ "

[5] En’am Suresi, 53. ayet, "وَ كَذَالِكَ فَتَنَّا بَعْضَهُم بِبَعْضٍ..."

[6] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, El- Kafi, c: 5, s: 19, :"... إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَ جَلَّ يَنْصُرُ هَذَا الدِّينَ بِأَقْوَامٍ لَا خَلَاقَ لَهُمْ ...", Neşri Daru’l Kutubu İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Ayetullah Hamanei’nin görüşüne göre kadının makyaj (kaş aldırmak, göze sürme çekmek gibi işleri) yaparak dışarı çıkması caiz midir? Makyaj az olursa hükmü nedir?
    12412 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/12
    1, 2- Caiz değildir, makyaj malzemelerinin arasında fark yoktur.3- Halkın nazarında süslenmiş sayılırsa caiz değildir.[1][1]Ayetullah Hamenei'
  • Kur’an kıraatinin batini adabından kasıt nedir?
    7751 Kur’anî İlimler 2012/05/12
    Kur’an’ın İslam Peygamberinin ebedi mucizesi ve yüce Allah’ın kelamı olması itibari ile, İslam’ın başından beri Müslümanlar arasında özel bir saygı ve değere sahiptir. Müslümanlar, Kur’an ayetlerine teveccühle ve Peygamber Efendimizin (s.a.a) tavsiye ve hadisleri doğrultusunda, hatta bu semavi kitabın kıraatinde bile şu ana kadar eşi görülmemiş bir ...
  • Niçin Ali (a.s)’ye “Ebu Turab” künyesi verildi ve bu künye kim tarafından kendisine verildi?
    13506 تاريخ بزرگان 2012/04/09
    İmam Ali (a.s)’nin pek çok mübarek isim, lakap ve künyesi vardır ve bunlar hadis kitaplarında gelmiştir. İmam Ali (a.s)’nin künyelerinden bir tanesi “Ebu Turab (Toprak Babası)” dır ve Peygamber Ekrem (s.a.a), mescitte Hz. Ali (a.s)’nin abasını topraklı olarak görmüş ve Hz. Ali (a.s) için bu künyeyi seçmiştir.
  • Yüzüğü sağ ele takmak mutlaka gerekli mi?
    50719 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/20
    Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları(a.s)’nın sünnetlerinden biri ele yüzük takmaktır. Rivayetlerde yüzüğün çeşidi ve üzerindeki nakış hakkında da çeşitli bilgiler verilmiştir. Bir de yüzüğün sağ ele takılması tavsiye edilmiştir. Ancak İslam’daki yüzük takmak ile ilgili hükümlerin hepsi müstehap türündendir ve farz değildir. Sadece erkeklerin ...
  • Fetvanın dayanak ve kaynakları nelerdir?
    8551 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/04/07
    İçtihat zorluklara tahammül, çaba ya da kudret ve güç demektir. Fıkhi terim olarak ise kaynak ve delillerden şer’i hükümleri çıkarmak için azami ilmi çabayı sarf etmek anlamındadır.Şii fıkhında fetvanın temeli içtihat kaynakları olarak bilinen Kur’an, sünnet, akıl ve icmadır. Ancak bu kaynaklardan, faydalanma ...
  • Şeyh Tusi’nin siyasî düşüncesinin devletsel boyutları nelerdir?
    5761 Düzenler 2010/09/22
    Şeyh Tusi’nin devlet hakkındaki siyasî düşüncesinin değişik boyutları vardır:1- İslam Devletin Hedefleri: Şeyh Tusi İslam devleinin nihai hedeflerinin şunlar olduğuna inanmaktadır:1-1- Toplumda düzen ve emniyetin sağlanması. Bunların olmaması durumunda kaos hakim olacaktır.
  • Zifaf gecesinin adabı nasıldır?
    22708 Pratik Ahlak 2011/07/18
    Zifaf gecesi gelinle güveyin (damat) şer’i yolla karı koca olama akdini yaptıktan sonra birlikte kalacakları ilk gecedir. Bu gece her fert için kendi hayatında çok önemli ve çok mübarek bir gecedir. Bu nedenle İslami kaynaklarda bu gece için birçok adap zikredilmiştir. Mübarek oluşuna kaynaklık yapan evlilik hakkında ...
  • Acaba Rüşvet Yemek Haram mıdır?
    10642 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/21
    Rüşvet etimolojik olarak “r-ş-v” kökünden gelme ve Arapça bir kelimedir. Kelimede bulunan “r” harfı feth (e), dam (u) ve kesr (i) (yani reşeve, rüşeve ve rişeve) olmak üzere üç şekilde kullanılmıştır. Bu kelime müfrettir ve onun cemi “reşa” veya “rişa” şeklindedir. Farsçada mozd (el emeği)
  • Ehlisünnet kardeşlerin hilafetin konumunu siyasal ve imametin konumunu ise dinsel bildikleri ve hidayet imamlarının imameti ile bir sorunları olmadığı hususuna nasıl cevap verilmelidir?
    6169 Eski Kelam İlmi 2012/06/16
    Her ne kadar Ehlisünnet siyasal rehberlik için Ebu Bekir ve diğer halifelere başvurmuşlarsa da ve onlardan bir grup İmam Ali’yi (a.s) ilmi ve manevi rehberliğe layık görmüşseler de Şia açısından imamet ve hilafet arasında bir ayrışmaya gitmek doğru bir düşünce olamaz. Şia, imameti özel bir kavram sayar ...
  • Sol elin işaret parmağına yüzük takmanın hükmü nedir?
    7601 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Altından olan süs eşyalarını takmak ve altın yüzük kullanmak sadece erkekler için haramdır ve onunla kılınan namaz geçersizdir.[1] Ama kadınların altın yüzük takmasının veya erkeklerin altın olmayan yüzük kullanmasının hiçbir sakıncası yoktur. Bir bayan altın veya altın olmayan bir ...

En Çok Okunanlar