Gelişmiş Arama
Ziyaret
9209
Güncellenme Tarihi: 2012/05/16
Soru Özeti
Firavun, Allah’ın imtihan vesile olan ameller aracılığıyla nasıl azap edilmektedir?
Soru
Bakara suresin 49. ayeti şöyle buyurmaktadır: Hani, sizi azabın en kötüsüne uğratan, kadınlarınızı sağ bırakıp, oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden kurtarmıştık. Bunda, size Rabbinizden (gelen) büyük bir imtihan vardı. Bu ayet uyarınca imtihan etmek için Allah’ın memuru olan Firavun neden öte taraftan Allah’ın kahrına maruz kalmaktadır?
Kısa Cevap

İlahi değişmeyen sünnetlerden biri kulların imtihana ve sınamaya tabi tutulmasıdır. Bu imtihan değişik ve farklı sebep, vesile ve olaylar ile gerçekleşir. Bazı durumlarda yüce Allah zalimleri başka fertlerin imtihan vesilesi kılar ve böyle bir durumda zalimlerin ilahi imtihanın vesilesi olduklarına dair haberleri olmaz. Zalimin imtihanın vesilesi karar kılınması, onun işinin çirkinliği ve azaba müstahak oluşundan bir şeyi eksiltmez. Zira yüce Allah ona sınamanın vesilesi olmasını emretmemiştir. Yüce Allah, tekvini olarak şartları, zalimin her ne zaman kendi irade ve seçimiyle bir zulüm işlediğinde, Allah’a muhalefet etmek olan mevcut zulmün başkalarının sınanma vesilesi olacak şekilde oluşturmuştur. Bu esas uyarınca, bu zulmün bu ferdin seçtiği bir fiil olması hasebiyle cezası bulunur ve zalim buna mürtekip olduğundan azaba maruz kalır.

Ayrıntılı Cevap

Yüce Allah bu ayette İsrail oğulları kavmine bahşetmiş olduğu büyük nimetlerden birine işaret etmektedir. Bu nimet Allah’ın en büyük nimetlerinden sayılan zalimlerin sultasından kurtulma nimetidir: Hani, sizi azabın en kötüsüne uğratan, kadınlarınızı sağ bırakıp, oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden kurtarmıştık. Bunda, size Rabbinizden (gelen) büyük bir imtihan vardı. Hal fiili genellikle devam ve süreklilik manasına geldiğinden, İsrail oğullarının sürekli Firavunların işkencesi altında olduğunu anlıyoruz. Onlar kendi gözleriyle günahsız oğullarının öldürüldüğünü ve öte taraftan da kızlarının da köle yapıldığını müşahede etmekteydi. Artı kendileri de daima işkence altında bulunmakta ve Kıptilerin ve firavunun etrafındakilerin köle, hizmetçi ve işçileri sayılmaktaydılar. Önemli olan şey, Kur’an’ın bu vakıayı İsrail oğulları için zorlu ve azim bir sınama saymasıdır (belanın manalarından biri imtihandır). Evet, gerçektende bütün bu eziyetlere tahammül etmek zor bir imtihan idi.[1] Ama neden firavun ilahi imtihanların vesilesi olan bu amellerinden dolayı azaba maruz kalmıştır? Cevabın açığa kavuşması için evrende meydana gelen hadiselerin değişik boyutlara sahip olduğuna dikkat etmek gerekir; bir hadise bir şahıs için azap ve bir başka şahıs için imtihan ve üçüncü bir şahıs için ise Allah katında yüksek bir derece ve makama gelmenin vesilesi olabilir. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Meydana gelen bela ve hadiseler, zalimlerin edeplenmesi, müminlerin imtihana tabi tutulması ve müminlerin derecelerin yükselmesi ve de ilahi velilerin kerametinin vesilesidir.[2] Öte taraftan ilahi değişmeyen sünnetlerden biri kulların imtihan ve sınanmasıdır. Kur’an bu ilahi sünnet hakkında şöyle buyuruyor: İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler. Andolsun, biz onlardan öncekileri de imtihan etmiştik. Allah, doğru söyleyenleri de mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir.[3] Bu imtihan değişik ve farklı sebep, vesile ve hadiseler ile gerçekleşir. Bazı fertler fakirlik, bazıları servet, bazıları hastalık, bazıları sağlık, bazıları güç, bazıları güçsüzlük ve olanaksızlık, bir halk sel ve deprem ve bir başka halk ise rahatlık ve huzur, bazıları hayır ve bazıları ise şer ile ilahi imtihana tabi tutulur. Kur’an sınama türlerini beyan ederek şöyle buyurmaktadır: Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.[4] Böylece insanların bazısını bazısı ile denedik ki, “Allah, aramızdan şu adamları mı iman nimetine lâyık gördü?” desinler. Allah, şükreden kullarını daha iyi bilen değil mi?[5] Yani sizin bazınızı diğer bazılarınıza sınama vesilesi karar kılıyoruz. Bazı durumlarda yüce Allah zalimleri başka fertleri imtihan etmek için vesile karar kılar ve onlar ilahi imtihanın bir vesilesi olduklarından habersiz olurlar. Zalimin imtihan vesilesi karar kılınması, onun işinin çirkinliği ve azaba müstahak oluşundan bir şey eksiltmez; zira yüce Allah ona sınama vesilesi olmasını emretmemiştir. Allah tekvini olarak şartları öyle bir şekilde hazırlamıştır ki her ne zaman bir zalim kendi irade ve seçimiyle bir zulme mürtekip olursa, yüce Allah onun bu zulmüyle başka fertleri imtihan eder. Ama başka bir taraftan ise bu zulüm ferdin seçmiş olduğu bir fiil olması hasebiyle ceza taşır ve zalim buna bulaştığından azaba maruz kalır. Hakeza diğer taraftan da yüce Allah birçok yerde kendi dinini zalimlerin vasıtasıyla desteklemiş ve dinine yardım etmiştir. Hz Peygamber şöyle buyurmuştur: “Allah bu dine (İslam) hiç ehliyeti olmayan kimseler vesilesi ile yardım etmektedir.”[6] Her ne kadar bazen bu kâfir ve zalim fertlerin zalimce amelleri dinin güçlenmesi ve takviye edilmesine sebep olsa da onlar bu neticeden hiçbir ecir ve sevap almazlar. Bu açıklamayla söz konusu ayetin manası aydınlanmış oldu ve zalim bir ferdin amelinin ilahi sınamaya vesile olmasının onun işinin çirkinlik ve kötülüğünü yok etmediğini ve onun azabından bir şeyi eksiltmediği belirlenmiş oldu; zira yüce Allah ona bu sınamanın vesilesi olmasını emretmemiştir ve sınamaya vesile olan şey gerçekte onun zalimce yaptığı fiildir.   

 


[1] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c: 1, s: 248 ve 429 (00000), Neşri Daru’l Kutubu İslamiye, Tahran, 1374 h.ş.

[2] Nuri, Müstedrekü’l Vesail, c: 2, s: 438, 23 – 2400, Camiu’l Ahbar, قَالَ أَمِيرُ الْمُؤْمِنِينَ ع إِنَ الْبَلَاءَ لِلظَّالِمِ أَدَبٌ وَ لِلْمُؤْمِنِ امْتِحَانٌ وَ لِلْأَنْبِيَاءِ دَرَجَةٌ وَ لِلْأَوْلِيَاءِ كَرَامَةٌ, İntişaratı A’lul Beyt, Kum, 1408 h.k.

[3] Ankebut Suresi, 2 ve 3. ayet, " أَ حَسِبَ النَّاسُ أَن يُترَْكُواْ أَن يَقُولُواْ ءَامَنَّا وَ هُمْ لَا يُفْتَنُونَ(2)وَ لَقَدْ فَتَنَّا الَّذِينَ مِن قَبْلِهِم‏"

[4] Enbiya Suresi, 35. ayet, " وَ نَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَ الخَْيرِْ فِتْنَةً  وَ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ "

[5] En’am Suresi, 53. ayet, "وَ كَذَالِكَ فَتَنَّا بَعْضَهُم بِبَعْضٍ..."

[6] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, El- Kafi, c: 5, s: 19, :"... إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَ جَلَّ يَنْصُرُ هَذَا الدِّينَ بِأَقْوَامٍ لَا خَلَاقَ لَهُمْ ...", Neşri Daru’l Kutubu İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17221 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Hz. Muhammed (s.a.a) Nerede Toprağa Verilmiştir?
    8777 تاريخ بزرگان 2011/10/23
    İslam Peygamberi, Ebrehe’nin askerleriyle[1] Allah’ın evine hücum ettiği yılda doğmuş ve kırk yaşındayken Hira mağarasında ibadetle meşgulken Allah tarafından peygamberliğe seçilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.a) çağrısını ilkönce gizli olarak başlatmış ve Allah’ın emriyle açık çağrısına da yakınlarından başlamıştır.[2] Hz. Peygamberin ...
  • Astıma müptela olan oruçlu bir şahsın sprey kullanmasının hükmü nedir?
    7095 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Mercilerin çoğu, ilaç yerine istifade edilen iğne ve serum gibi şeylerin kullanımını caiz bilmektedir. Elbette belirtilen hususların yemek yerine istifade edildiği yerde onlardan sakınmak gerekir.[1] Aynı şekilde nefes darlığı için kullanılan sprey eğer ilacı sadece akciğere aktarırsa, orucu bozmaz.
  • Gönüllerine göre eş bulamayan, evlilik zamanı gelmiş kızların duası hangisidir?
    18099 Pratik Ahlak 2012/07/21
    Saygıdeğer okuyucumuz; Sizin nazarınızdaki dua Şeyh Abbas Kummi’nin “Mefatihu’l Cinan” kitabında zikredilmiştir ve o dua şöyledir: Şeyh ve Seyyid, Mufazzal bin Ömer’den şöyle rivayet etmektedir: Bir gün İmam Cefer-i Sadık’ı (a.s) Cafer-i Tayyar namazını kılarken gördüm ve namazı kıldıktan sonra ellerini kaldırarak nefesi ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8247 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13833 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12435 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...
  • Abdest ve teyemmümün felsefesi nedir?
    10117 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/12
    Banyo yapıldığı zaman ortaya çıkan şey dış temizliktir. Dış temizliğin yanı sıra, manevi temizlikte namazın şartlarındandır. Bu da ancak abdest ve gusülle gerçekleşir. Su kullanma imkanı yoksa, manevi ve batıni taharet için, abdest ve guslün yerine teyemmüm alınır. Ama bu, teyemmümün dış temizliğe faydası olmadığı ...
  • Biz bütün âlemde Müslüman ya da Şia olmayan insanları görmekteyiz...
    10641 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    İslam dinine inanmayan insanlar iki grupturlar:Diğer bir ibaretle İslam dinine iman etmeyen insanlar iki gruptur:1- Terim olarak cahil-i mukassir ve inatçi kâfir olan grup. Yani İslam onlara ulaşmış ve onun hak olduğunu anlamışlar ama inat ve isyancılıkları yüzünden hakkı kabul etmemişlerdir. Bu grup, azabı ve ...
  • Niçin insan (intihar ederek) hayatı kendinden selb edemiyor?
    7274 Ahlak 2010/11/09
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar