Gelişmiş Arama
Ziyaret
6482
Güncellenme Tarihi: 2010/05/26
Soru Özeti
Hali hazırda Batıya egemen olan felsefe nedir?
Soru
Selamun Aleyküm. Hali hazırda Batıya egemen olan felsefe ne olarak adlandırılmaktadır? Bu felsefe şüphecilik midir yoksa başka bir şey midir?
Kısa Cevap

Eğer “egemen felsefe” tabirini gündemde olan ve ciddi felsefe olarak tanımlar ve “hali hazırı” da “çağdaş” olarak yorumlarsak, çağdaş Batı felsefesinin en önemli iki ekolü pozitivizm ve egzistansiyalizmdir. Eğer “hali hazırı” şimdi olarak (2010) tanımlarsak, Batı felsefesi pozitivizm ve egzistansiyalizmden sonra önemli bir felsefi akıma tanıklık etmemiştir. Yirminci yüzyıl felsefeleri bu iki felsefi okulun dallarıdır. Bununla birlikte yirminci yüzyılın ikinci yarısında ikinci dünya savaşı ve neticelerinin etkisiyle Batıda modernizmi eleştiren ve kritiğe tabi tutan bir takım filozoflar ortaya çıkmıştır. Genel olarak bu filozoflar, postmodern filozoflar olarak adlandırılmaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Soru maalesef çok genel ve muğlâktır. Tam bir şekilde dile getirilmemiştir. Bu yüzden gerektiği şekilde tam bir cevap beklentisi içinde olunmaması gerekir. Eğer “egemen felsefeyi” gündemde olan, ciddi ve yaygın felsefe olarak tanımlarsak ve “hali hazırı” da çağdaş tabiri ile tanımlarsak, çağdaş Batı felsefesinin en önemli iki ekolü Fransız filozofu Agust Kont’un kurduğu pozitivizm felsefesi ve Danimarkalı filozof ve mütekellim Kirkukur’un tesis ettiği egzistansiyalizm felsefesidir. Bu filozofların her ikisi de on dokuzuncu yüzyılda yaşamıştır. Bu iki okul tesis edildikten bugüne dek Batıdaki felsefi departmanlarda yükseliş trendine geçmiş ve egemen olmuştur. Bu iki okul arasında nitelenmeyen bir düşmanlık da her zaman sürmüştür.[1] Bu düşmanlık çok sert olmuştur; öyle ki hiçbir yerde iki felsefi sistem arasında bu kadar bir düşmanlık olmamıştır. Hatta rasyonalistler ve ampiristler arasında bile bu denli bir düşmanlık yaşanmamıştır.[2]Eğer “hali hazırı” şimdiye (2010) yorumlarsak, Batı felsefesi pozitivizm ve egzistansiyalizmden sonra önemli bir felsefesi sisteme tanıklık etmemiştir ve yirminci yüzyıl felsefeleri bu iki felsefi ekolden türemiştir. Bununla birlikte yirminci yüzyılın ikinci yarısında ikinci dünya savaşının ve ondan kaynaklanan olayların etkisi altında Batıda modernizmi eleştiren ve kritiğe tabi tutan filozoflar ortaya çıkmıştır. Onlar, Amerikan kültür ve toplumu ekseninde postmodern yaşam sloganıyla ortaya çıkan yeni yaşam tarzı eşliğinde evrenin durumuna yeni bir perspektif ile bakmışlardır. Bu filozoflar genel olarak postmodern filozoflar olarak adlandırılmaktadır. Bunlar postmodern kavramı çatısı altında toplanabilecek ortak özellikler taşımaktadırlar. Lakin bu filozofların her biri bu kültürel yeni olgu hakkında kendine özgü bir tanım dile getirmiştir. Bu filozofların ortak yönlerinden biri, daha önceleri filozoflar için yasak bölge addedilen genel kültür ve bütünüyle genelin kabul ettiği meselelere yönelik eğilimleridir. Mishall Fuko, Jan Budriyar, JackDarida, Jan FransovaLiyotar ve Heyavani Vatimo en önemli postmodern filozoflar sayılmaktadırlar. Bazıları, Niche ve HaidiGer’in düşüncelerini postmodern filozofların gerçek alt yapısı ve kaynakları olarak değerlendirmiştirler. Özellikle HaidiGer’in yazdığı sarsıcı “Felsefenin Sonu” makalesi yeni bir düşünce şeklinin başlangıcını bildirmektedir. Şüphecilik özü itibari ile felsefi bir sistem sayılmaz ve sadece metodik bir önem taşır. Elbette şüphecilik değişik kısımlara ayrılır ve Batı felsefesi tarihinde değişik çağlarda yeni bir okulun şekil alması paralelinde bir mukaddime sıfatıyla her zaman var olmuştur. 

 


[1] Tarihi Felsefe-i Garb, c. 4, Mustafa Melikiyan, Kum: PejuheşgahıHovze ve Danişgah, Aban 1379, s. 13.

[2] a.g.e, s. 14.

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar