Gelişmiş Arama
Ziyaret
11426
Güncellenme Tarihi: 2010/06/17
Soru Özeti
Filistin İsrail’in asıl yeri değil midir?
Soru
İsrail oğulları ve peygamberlerinin asıl ve tarihi vatanı bugünkü Beytu’l-Mukaddes, Urşelim ve bunların etrafındaki yöreler değil midir? Hz. Süleyman (a.s) bu yörelerde hâkimiyet sürmüyor muydu? İsrail oğullarının peygamberleri ardı ardına bu bölgelerde peygamber olmamışlar mıydı? Görünüşe göre Müslümanlar sonları Arabistan’ın kuzey bölgelerine ve bu Filistin’e girmişlerdir. O halde biz İsrail’i kendi iddialarında nasıl haksız görmekteyiz? Lütfen bunu açıklar mısınız?
Kısa Cevap

Yahudiler ve Siyonistler Filistin’in ilk sakinleri değildi. Bilakis onlar bu bölgeye gelmeden uzun bir zaman önce Filistin’de kalanlar vardı. M.Ö. 3500 yılında Sami kavimleri Hicazın merkezinden Filistin gibi bölgelere göç etmiş idi. Kenan Arapları gibi kavimler de Filistin’i kendilerine yurt edinmiş idi. Filistin’i yurt edinen ilk sakinler Kenan kavmi idi. Milattan yaklaşık bin yıl önce Ege denizi çevresinden gelen Filistinli adlı bir kavim bu bölgeye göçmüş ve Kenanlıların yerini almıştır. Filistin yörelerine Filistinliler ve Kenanlıların göç etmesinden müddetler sonra İsrail oğulları Hz. Musa (a.s) eşliğinde Filistin’i yurt edinmişlerdir. Bundan dolayı Filistin toprağı Yahudilerin ve Siyonistlerin asıl vatanı değildir.

Ayrıntılı Cevap

Filistin Toprakları:

Siyonistlerin bugün İsrail olarak adlandırdıkları bölge Filistin toprağıdır. Filistin üç kıtadan müteşekkil Avrupa, Afrika ve Asya’yı birbirine bağlayan önemli bir güzergâh üzerinde yer aldığından tarih boyunca sürekli imparatorların ve savaş komutanlarının saldırılarına maruz kalmış ve onlar her zaman liman şehirlerine ve Filistin’in ticari yollarına egemen olmak için çabalamışlardır. H-K. ikinci asırdan sonraya dek Filistin sakinleri genellikle ortak dil ve kültürü taşıyan Araplardan oluşmaktaydı. İslam dininin ve peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) gelmesinden sonra, her ne kadar bu bölgede Yahudilerden ve Hıristiyanlardan oluşan küçük bir topluluk kendi dinleri üzerine kalmıştıysa da tedrici olarak Yahudilerin de içinde bulunduğu Filistin halkının çoğu Müslüman olmuştur. Filistin uzun süre yıllar boyunca süren yaşanan savaşlarda dünya güçleri arasında elden ele geçmekteydi. İkinci halife zamanında ise İslami güçlerin eline geçmiştir.[1]

Yahudiler ve Filistin’in Sakinleri:

Yahudiler (diğer adları İsrail oğulları olan ve Hz. Yakup’un neslinden gelenler) ve Siyonistler Filistin’in ilk sakinleri değildi. Bilakis onların Filistin’e gelmesinden uzun yıllar önce bu toprakları yurt edinenler vardı ve bu toprakların on bin yıllık bir uygarlık geçmişi mevcuttur. Milattan üç bin beş yüzyıl önce Sami kavimleri Hicazın merkezinden Mısır, Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin yöresine göç etmiş ve Kenan Arapları gibi kavimler Filistin’i yurt edinmiş idi. Filistin’e ilk yerleşenler olarak tanınan Kenanlılar şehir halkı olup ileri bir uygarlığa sahip idiler. Milattan yaklaşık iki asır önce orada “Kenanilik” adıyla bir devlet kurdular. Milattan yaklaşık bin yıl önce Ege denizi çevresinden Filistinliler adıyla bazı kavimler bu bölgeye göç etmiş ve Kenanlıların yerini almıştır. Filistinlilerin ve Kenanlıların Filistin bölgesine göç etmesinden müddetler sonra İsrail oğulları Hz. Musa (a.s) eşliğinde Filistin’e yerleşmişlerdir. Sonraları Hz. Davut (a.s) ve Hz. Süleyman (a.s) bu topraklar üzerinde kendi devletlerini kurmuşlardır.[2]

İsrail Oğulları Kavmi ve Siyonizm

İsrail oğulları kavmi her ümmetten çok peygamberlerine zulüm ve sitem etmiş, onların sözlerine itina etmemiş ve onları şehit etmiştir. Bu zulüm ve sitemlerin neticesinde onlar dünyanın değişik bölgelerine dağılmıştır. Daha sonra yaklaşık 120 yıl önce 1987 yılında dünya Siyonizm’i adıyla İsviçre’nin Bal kentinde Yahudilerin değişik ülkelerdeki önderlerinden 240 kişi tarafından dünya Siyonizm’i adıyla bir hareket ve örgüt kurulmuş, bu örgüt Filistin topraklarının sahipliği iddiasında bulunmuş ve Filistin’de Yahudi devleti kurmayı gaye edinmiştir.[3]

Siyonizm’in Kuruluş Hedefi:

Genel olarak Siyonizm’in usulleri ve Siyonistlerin hedefi, Yahudilikten bir mezhep ve bir ulus-devlet inşa etmek ve yayılmacı savaşlar aracılığıyla dünyadaki tüm Yahudileri Filistin topraklarında toplamaktır; zira mantık ve dünya kanunları esasınca bir yerde savaşmaksızın, zorbalık yapmaksızın ve öldürmeksizin yaşamak pekala mümkündür. Bir bölgede uzun bir müddet yaşamak için o bölgenin sahibi olunduğuna dair iddiada bulunmaya ve oranın asıl sahiplerin malı olmadığını söylemeye gerek yoktur. Oysaki Siyonistler, bir grup Yahudi’nin uzun bir müddet Filistin topraklarında yaşamasını ve peygamberlerin onları hidayete erdirmek için orayı seçmesini bahane ederek savaşmak ve Müslümanları öldürmek suretiyle Filistin’in malikiyeti iddiasında bulunmuş ve de mantık ve tüm insan hakları kanunlarının aksine hareket etmişlerdir. Bu, vatanseverlik dışında başka bir hedefin göstergesidir.

Netice:

Belirtilenlerden alınan netice üzere Filistin toprakları Yahudilerin, İsrail’in ve Siyonistlerin asıl vatanı değildir ve onlar Filistin’i gasp etmişlerdir. Bu nedenle onlar Filistin halkını öldürmekte ve hakkı dile getirmemektedirler. Elbette Filistin Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan tüm insanlara aittir; ama orada Siyonistlerin yaptığı gibi yeni bir ulus ve mezhep kurmak için Filistin halkını öldürmek kabul edilemez. Bu yüzden başka ülkelerde veya Filistin’de yaşayan bazı Yahudiler defalarca İsrail ve Siyonistlerin cinayetlerine itiraz etmişlerdir.

 


[1] Serzemini İslam (Şınaht-i Keşverhaye İslami Ve Nevahi Müselman Neşine Cihan) s. 116.

[2] Henri Ketan, Filistin ve Hukuku Beynu’l Milel, Tercüme Fedai Aragi, Gulam Rıza, s. 13, İntişaratı Emir Kebir, Tahran, çapı dovvum, 1368 h.ş; Guli Zevvare, Gulam Rıza, Serzemini İslam (Şınaht-i Keşverhaye İslami Ve Nevahi Müselman Neşine Cihan) s. 116, İntişaratı  defteri Tebliğat-ı Hovzei İlmiyeyi Kum, 1377 h.ş. Bu konuya Tevrat (İ’dad Seferi, bab.34, ve bab. 35, ayet. 10 ve Çıkış Seferi, bab. 3, ayet. 17) açıkça değinmiştir.

[3] Siyonizm’in nasıl kurulduğu hakkında daha fazla bilgi edinmek için bu sitede bulunan 18334sayılı (site: 17946) ve “Dünya Siyonizm’i Nedir” konulu araştırmaya müracaat edebilirisiniz.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • geçici nikahın aktı için kullanılan lafızlar nelerdir? Şartları ve Hükümleri nasıldır?
    7192 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/03
    Geçici nikâhın aktini okumak için birkaç şart gereklidir: Aktin sıgasını okumak; şöyle ki süreli akitte bayan ve erkek’in rızası tek başına yeterli değildir. Belki bunun yanı sıra akit için okunan has lafızların okunması şarttır. İhtiyati vacip gereğince aktin sıgası sahih Arapça ile ...
  • Yaşayan anne ve babaya yönelik yapılan hayırlar doğru mudur?
    19582 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Her insan iyi işler yapıp sevabını başkalarına ve bu cümleden olmak üzere anne ve babasına bağışlayabilir. Böyle bir durumda bu hayırlı amelin sevabı onlara ulaşacak ve buna ek olarak aynı sevabın benzeri veya hatta ondan daha fazlası ameli bağışlayan için de göz önünde bulundurulacaktır. ...
  • Hamd, medh ve şükür’ün farkı nedir?
    12760 Eski Kelam İlmi 2012/02/14
    Lügatte ve Istılahta Hamd, Medh ve Şükür1- Hamd lügatte sena ve övgü manasına gelmektedir.[1] Istılahta ise iradeyle yapılan güzel iş ve sıfata denir.[2] 2- Medh ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5215 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5962 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Yasin Suresi’nin altıncı ayetiyle İsra Suresi’nin on beşinci ayeti arasında bir uyuşmazlık mı var?
    10831 Tefsir 2008/08/12
    Bu iki ayet arasında herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Çünkü ikinci ayette (İsra Suresi, on beşinci ayet) bir peygamber göndermedikçe azap olmadığını söylüyor ancak birinci ayette (Yasin Suresi, altıncı ayet) “ataları uyarılmamış” diyor ve herhangi bir azaptan bahsetmiyor. ...
  • Sürmeyle abdest veya gusül alınabilir mi?
    38418 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Abdest ve gusül alırken bedende, suyun deri ve uzuvlarına ulaşmasına engel olacak herhangi bir şeyin olmaması gerekir. Buna göre sürme, gözün içine çekilirse abdest ve guslün doğruluğuna zarar vermez. Ama gözün etrafına veya kaşlara çekilirse bakılmalıdır, abdest veya gusül uzuvlarına suyun ulaşmasına engel midir, değil midir?
  • Kızla oğlanın doğru bir şekilde (günaha düşmeden) cinsel ilişkiye girmelerinin bir yolu var mı?
    51581 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/11/10
    İslama göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Hekim olan Allah bu ikisini sükunet bulsun, duygusal, ruhsal ve cinsel ihtiyaçlarını karşılasınlar diye birbirleri için yaratmıştır. İslam iki tarafında ihtiyaçlarının giderilmesi ve kadınla erkeğin her türlü ilişkisinin belli bir sınır ...
  • Neden Peygamber (s.a.a) Talha ve Zübeyir’e İslam’ın kılıcı lakabını vermiştir?
    11310 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    10355 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...

En Çok Okunanlar