Gelişmiş Arama
Ziyaret
11552
Güncellenme Tarihi: 2011/11/21
Soru Özeti
İslam toplumu liderinin serveti olsa da tecemmülden (lüks yaşantıdan) uzak kalarak sade bir yaşamı tercih etmesi mi gerekir?
Soru
İslam toplumu liderinin serveti olduğunu farzedersek tecemmüle (lüks yaşantıya) özendirme olmasın diye sade bir şekilde yaşaması caiz midir? Cevabın olumlu olması durumunda böyle bir şey riya sayılmaz mı?
Kısa Cevap

Kur’an buyuruyor: ‘Bilin ki dünya yaşayışı ancak bir oyun, bir eğlence ve bir süstür...’ Ayette geçen ‘süs’ten maksat tecemmül (lüks yaşantı) ve savurganlık olup, aklı fikri hep lüks ev, lüks araba, pahalı elbiselerde olan, bir nevi refah hastalığına tutulan, dünyaya ve sınırsız eğlenceye düşkün olan, servetine servet katmak isteyen ve kanaatçı olmayan kimseler hakkındadır. Ama insan maddiyattan ihtiyacı kadar istifade eder, harcamalarını sıkıntıya düşmeyecek şekilde, gereksiz örf ve adetlerden uzak kalarak yapıyorsa böyle biri için ‘sade yaşıyor’ denilebilir.

Buna göre gerçekte herkes lüks yaşantıdan uzak durmalıdır; ancak Müslüman rehberin başkalarına örnek olması gerektiği vb. gibi açılardan vazifesi kat kat daha fazla olduğundan dünya perestlik ve dünyaya düşkünlükten kaçınmalıdır.

Müslüman önderin serveti olduğu halde sade bir yaşamı olması riya değildir. Zira dünya malına sahip olmakla dünyaya düşkünlük aynı şeyler değildir. Servet sahibi olmak demek dünyaya düşkün olmak manasına gelmez. Kaldı ki bir rehber bununla halkın gönlünde taht kurmak istememektedir. O, sade yaşamıyla toplumu yönetenlere örnek olmayı amaçlamaktadır. Evet, eğer gerçekten kalbinde dünya sevgisi olsa ama kendisini dünyaya düşkün göstermese bu riya olur ve günahtır.     

Ayrıntılı Cevap

Cevabın anlaşılabilmesi için bizim ‘lüks’ diye tanımladığımız Tecemmül’ün ve onun mukabili olan Sade Yaşantı’nın ne anlamlara geldiğinin tam olarak bilinmesi lazım.

Tecemmül

 Tecemmül lügatte ‘Süslenmek ve güzel olmak’ demektir.[1] Rivayetlerde  tecemmülün güzelleşmek ve süslenmek manası methedilmiştir. Nitekim İmam Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: ‘Allah -azze ve celle- cemal (güzellik) ve tecemmülü (süslenmeyi) sever, kirli olmayı ve fakirliğini söyleyeni sevmez.’[2]

Tecemmül’ü, lügat manası olan güzellik ve süslenmek manasında tutarsak bunun kötü bir şey olmadığını, aksine methedildiğini söyleyebiliriz. Kelimenin kendisinin kullanıldığı yerlerde onun olumlu yönü kastedilir.

Kur’an buyuruyor: ‘Bilin ki dünya yaşayışı ancak bir oyun, eğlence ve bir süstür...’ [3] Ayette geçen süsten maksat tecemmül (lüks yaşantı) ve savurganlık olup, aklı fikri son nefesine kadar lüks ev, lüks araba, pahalı elbiselere sahip olmak isteyen kimselere içindir.[4]

Buna göre tecemmülü terimsel olarak -Kur’an-ı Kerim ve hadislerde dünyaya bağlılığın kınandığı manası göz önüne alınarak- şöyle mana edebiliriz: Tecemmül, refaha ve dünyaya düşkünlük, ayyaşlık, sınırsız eğlenme isteği, servetine servet katma hırsı, kanaatçı olmamak vb. demektir.

Tecemmül, dünya malına düşkünlüğün açık örneği ve dünyaperestliktir. Bu da insanı her türlü günaha sürükler: ‘Bütün günahların kaynağı dünyaya düşkünlüktür.’[5] Böyle bir yaşantı hak ve adalet yolundan sapmak, insaniyet ve faziletten uzaklaşmak, ölçülü olmaktan çıkmak ve değerlerin ölmesi demektir.[6]

 

Sade Yaşam

 Dünyaya düşkünlüğü kınayan ayet ve hadislere dayanarak sade yaşamı şöyle tanımlayabiliriz: Maddiyatı ihtiyacı ölçüsünde kullanan, harcamalarını sıkıntısız, gereksiz örf ve adetlerden uzak şekilde yapan kimsenin yaşamı sade yaşamdır.

İslamın onaylamadığı şey servetin kendisi değil, servetten kaynaklanan istikbar ruhudur. Servet genelde istenmeden de insana olsa böyle bir ruh yapısını verdiği için bazen servet toplamakta kınanmıştır. Ekonomik meselelere yönelmek insanı manevi makamlara ve güzel ahlaka da götürebilir. Mal ve servetin iyi ve kötü yanları vardır. O bir yılan gibidir, zehirde olabilir, panzehirde. Yani servet insanı zehirleyebilirde, zehirden kurtarabilirde.[7]

 

Müslüman Liderin Yaşantısı

Yukarıda söylenenelerden yola çıkarak Müslüman bir liderin sade yaşamı ve tecemmülü hususunda şunları söyleyebiliriz:

1- Sade bir yaşam ve tecemmülden uzak kalmak herkesin görevidir. Ancak Müslüman bir önderin başkalarına örnek olma zorunluluğu, Masum İmamlardan (a.s) taraf İmam Zaman’ın (a.f) gaybet döneminde toplumun idaresini elinde bulundurmasından dolayı sorumluluğu kat kat daha fazladır. Masum İmamların (a.s) yolunu sürdürebilmesi için yaşamı sade olmalı, masraftan, lüks yaşamdan ve israftan uzak durmalı ve normal bir vatandaş gibi yaşamalıdır.

2- İmam Ali (a.s) buyuruyor: ‘Allah beni imam etmiştir ve ben, yiyecekte, giyecekte ve yaşantımda ümmetin en zayıfı olanların durumunda olmak gibi bir vazifem vardır. Bu şekilde fakir teselli bulacak, zenginde benim toplumun başında olduğumu görünce, zenginliği onu tuğyana ve isyana götürmeyecektir.’ [8]

Allah Teala, Kur’an’da şöyle buyuruyor: ‘Ey Peygamber! Eşlerine söyle: Eğer dünya yaşayışını ve süsünü (refahını) istiyorsanız, gelin size nikah bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle bırakayım.’[9]

Ayet-i Kerime, sade yaşantı konusunu ele almıştır. Bu ayete göre Müslüman bir önder, başta kendisi sade bir şekilde yaşamalı, eşlerinin yersiz isteklerinin etkisinde kalmayarak bu konuda da başkalarına örnek olmalı, kendisinin yanı sıra eşi ve çocuklarınında böyle bir özelliğe sahip olmasını sağlamalıdır.

3- Mal ve serveti olan Müslüman bir önder, İslam toplumunun rehberi olması ve toplumdaki mustazafların ve muhtaçların derdini anlayabilmesi hasebiyle Peygamberler (a.s) ve Masum İmamlar (a.s) gibi toplumun orta sınıfı seviyesinde hatta ondan daha aşağı derecede  yaşamalıdır. Aşırı serveti olanlar ise o servetlerini fakir fukaraya dağıtmalıdır. Yukarıda ki ayet, savaşlardan elde edilen onca ganimetlere rağmen Peygamberimizin (s.a.a) onlardan faydalanma düşüncesinde olmadığını, eşleri daha refah bir yaşam istediklerinde bu isteklerine muhalefet ettiğini ve onlara hücceti tamamlandığını beyan etmektedir.

5- Zengin olduğu halde Müslüman önderin sade yaşamı riya sayılmaz. Çünkü dünya malına sahip olmakla dünyaya düşkünlük aynı şeyler değildir. Servetinden faydalanmak zorunlu olarak dünyaya düşkünlük ve mal yığmak anlamına gelmez. Kaldı ki bir önder bununla halkın gönlünde taht kurmak peşinde olmamalıdır. O, sade yaşamıyla toplumu yönetenlere örnek olmalıdır. Halkta din önderlerinin böyle bir yaşam tarzına sahip olmaları gerektiğinin bilincinde olduğu için Müslüman önder servetine güvenerek başkalarının gönlünü fethedemez.

Daha fazla bilgi için bkz: Soru:994 (Site:1062)



[1] -Ferheng-i Ebcedi-î Arabî-Farsî, s.210

[2] -Hür Amuli, Muhammed b. Hasan, Vesailu’ş Şia, c.5, s.7, Müesseset-u Alu’l Beyt, Kum, H.K. 1409

[3] -Hadid/20.

[4] -Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Nümune, c.23, s.351-352, Daru’l Kütübi’l İslamiyye, Tahran, 1. Baskı, H.Ş 1374

[5] -Vesailu’ş Şia, c.16, s.8

[6] -el-Hayat (Ahmed Aram’ın Farsça çevirisi), c.3, s.502

[7] -Soru:994 (Site:1062)’ten alıntı yapılmıştır.

[8] -Sıkatu’l İslam Kuleyni, el-Kafi, c.1, s.410, Daru’l Kütüb-ül İslamiyye, Tahran, H.Ş.1365

[9] -Ahzab/28

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Erkeklerin beyaz altın kullanmasının hükmü nedir?
    6562 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/21
    Fakihlerin fetvasına göre altın maddesiyle süslenmek erkekler için haramdır. İster sarı altın olsun ister kırmızı ister beyaz. Ancak şunu bilmek gerekir ki platin altın değil, başka bir metaldir. Buna göre eğer bilir kişilere göre beyaz altının gerçekten altın maddesinden olduğu anlaşılsa onu kullanmak ...
  • Fena (yok olma), irfanda ne anlama gelmektedir?
    9923 Teorik İrfan 2008/05/04
    Arapça olan fena kelimesi, sözlükte yokluk ve yok olma ve irfani terimlerde ise, kulun beşeri yönünün, hakkın ilahlığında mahvolacağı şekilde hakta kaybolması anlamına gelmektedir. Allah’a giden yolun peşinde olan ve giden salikler, Allah’a ulaşma yolunu merhalelere ayırmışlar ve fena merhalesini Allah’a olan yolculuğun en son noktası olarak kabul etmişlerdir.Örneğin ...
  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    7916 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • İslam Dinin Zarurileri Nelerdir?
    5026 Genel Konular Ve Istılahlar 2014/06/23
    Dinin zarurileri din sahibi tarafından açık bir şekilde tespit edilmiş şeylerdir. Dinin zaruri has ve genel olmak üzere iki kısımdır: Has zaruriler din sahibi tarafından o dinin genel insanları için değil, belki has kişileri için açık bir şekilde sabit olunmuş şeylerdir. Genel zaruriler ise söz konusu dine ...
  • Acaba hazreti İsa (a.s.) hazreti Muhammedin geleceği hakkında (kendi kavmine) müjde vermiş miydi? Acaba hazreti İsa yalanız bana iman edenler cennete gireceklerdir şeklinde bir söz söylemiş miydi? Yoksa İncil tahrif mi edilmiş?
    8651 Eski Kelam İlmi 2011/07/20
    Kuranı kerim hazreti İsa’nın (a.s.) hazreti Muhammedin ki, ismi Ahmet’tir geleceği hakkında müjde verdiğini apaçık söylemektedir. Ama İslam Peygamberinin geleceği hakkında vermiş olduğu müjde hali hazırda var olan İncilin kendisinde miydi, onun dönemindeki İncil’de miydi? Bu artık farklı bir konu başka yerde araştırılması gerekir. Hemen belirtelim ...
  • Spor hareketleri müzikle yapılırsa sakıncası olur mu? Bu hareketler dans hükmüne girer mi?
    13081 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Dans ve müzik birbirinden ayrı iki konu olup her birinin kendine özgü hükümleri vardır. Yani haram dansla haram müzik bir arada olursa insan iki haram iş yapmış olur.Fakihlerin çoğu, oynak ve fesat amaçlı eğlence ortamlarına uygun müziklerin haram olduklarını ...
  • Ağlal ne demektir?
    7528 Tefsir 2011/11/12
    “Ğıll”ın çoğulu olan “Ağlal” kelimesi lügatte mahkûmların boynuna, eline takılan demir tasma, kelepçe ve zincir anlamınadır.[1]Kur’nı kerimde Araf suresinin 157. Ayeti olmak üzere dört yerde “ağlal” kelimesi zikredilmiştir: Âraf suresinin 157. Ayetinde şöyle buyrulmaktadır: “Onlar, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı ...
  • Kısaca Hz. Nuh (a.s)’ın kıssasını açıklarmısınız?
    8141 نوح 2019/10/21
     Bazı tarihi nakiller ‘Muteşelh’in oğlu ‘Lemek’in Nuh (a.s)’ın babası olduğunu ve ‘Brakil’in kızı ‘Kaynuş’unda annesi olduğunu yazmaktadır.[1]Ayrıca Hz. Nuh (a.s)’ın Hz. Adem (a.s)’ın vefatından 126 yıl sonra doğmuştur. Böylece Hz. Adem (a.s)’ın dünyaya gelmesinden  1056 yıl sonra doğmuş olmaktadır.[2]
  • Dine dayalı ahlakın manası nedir?
    10122 Yeni Kelam İlmi 2012/06/16
    Din ve ahlak arasındaki ilişki bağlamında ahlaki değerlerin temelleri hususunda iki genel bakış vardır: 1. Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur. 2. Ahlak din, iman ve Allah’a inanmayla bağlantı kurmaksızın gerçekleşmez. Batı toplumlarında bu konu geniş ...
  • Haram yolla cenabet olan kimsenin teri bazı eşyalara değmiştir. Gusül aldıktan sonra nemli eli o eşyalara değerse namaz için elini yıkaması mı gerekiyor?
    7405 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Taklit merciilerinin bürolarından alınan cevaplar şöyledir:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanei: Haram yolla cenabet olanın teri necis değildir.Hz. Ayetullah el-Uzma Sistani: Haram yolla cenabet olanın teri necis değildir.Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Haram yolla cenabet olanın teri necis değildir. Ancak elbise ...

En Çok Okunanlar