Gelişmiş Arama
Ziyaret
10121
Güncellenme Tarihi: 2012/04/02
Soru Özeti
Tesnim adlı tefsir kitabında kuranın sübut ve ispat makamına işaret edilmiştir. Bu iki makam arasındaki farkı nedir?
Soru
Tesnim adlı tefsirin 1. c. nin 137. sayfasında şöyle yazılmaktadır: “ispat makamında sünnetin hüccet olabilmesi için Kur’an’a sunulması gerekmektedir. Bu nedenle tahriften korunması, zahirinin hüccet oluşu vb. gibi kuran için zikredilen tüm nitelikler kuranın ispat makamına hastır, onun sübut makamıyla alakalı değildir”. Kur’an-ı Kerim’in ispat ve sübut makamı arasındaki fark nedir? Genel anlamda bizim sübut makamına ulaşmamız mümkün müdür? Veya sahip olacağımız her düşünce ve konuşma ispat makamının alanına giriyor mu?
Kısa Cevap

Kuran’ın sübut makamı, Kuran’ın kendi başına hüccet olduğu anlamındadır. Bu asılca bu mukaddes kitap kendi kendince asıl itibariyle hüccet sayılmaktadır. Ama Kuran’ın ispat makamı kuranı kerimin zati itibarıyla hüccet olmasının yanı sıra diğer metinleri ve farklı akideleri ispatlama ve onları değerlendirme ölçüsü kabiliyetine sahiptir olması anlamındadır. Çok açıktır ki tahriften korunma, zahirinin hüccet oluşu vb. gibi kuranın nitelikleri bu makamla alakalıdır. Bu nedenle şöyle denilmesi mümkündür ki eğer kuranı kerim ispat makamında hüccet ve diğer metinler için değerlendirme ölçüsü olamıyor olmuş olsaydı kuranın tahriften korunmasının, zahirinin hüccet oluşunun vb. niteliklere haiz olmasının ne gibi bir anlamı olabilirdi?

Ayrıntılı Cevap

İlkin Tesnim” adlı tefsire göz atarak yazarın konuyla alakalı görüşünü özetle açıklıyor sonra nihai sonucu alarak sizin sorunuza cevap vereceğiz. Tefsirin şu bölümünde var olan noktalar şunlardır:

  1. Daha öncede de belirtildiği gibi Masumların (a.s.) sünneti Kur’an-ı Kerim için yapılan tefsir ilmi ve kuranın öğretilerini elde edebilmesi için yapılan araştırma ve tahkik etmenin usullerden ve kaynaklardan bir tanesidir.
  2. İlk olarak hüccet olan Allah’ın kelamıdır ve ikinci merhalede Allah tarafından Kur’an da hüccet kılınan şey masumların sünnetidir. Yani masumların (a.s.) sünnetinin hüccet olabilmesi kuranın kendisine borçludur.
  3. Allah’ın kelamının; yani Kur’anı kerimin, Allah’ın tam halifesi olan halifetullahtan ki bu halifenin kedisi de Allahın yüce kelimesidir daha üstün olduğu ispatlanamaz.
  4. Hiçbir Peygamberin sünneti kendi semavi kitabının metni ile zıt, çelişki ve onun aleyhinde olması imkansızdır.
  5. Kuran’ın tahrif belasından ebediyen korunmuş olması; zira tahrif olmuş bir kitap, kendisi hüccetlikten düştüğü için başka bir şeyin tartılması ve değerlendirmesi için ölçü olamaz.
  6. Sünnetin senet ve delalet yönünden tahrif olunması mümkündür. Zira eğer masumların (a.s) sünneti uydurma, des ve vaz’ı edilme ve tahrif olunma kabilyetiene sahip olmamış olsaydı Kur’an-ı Kerim’e arz edilme (sunma) gerekliliğine ihtiyaç duymazdı.
  7. Kur’an’ın zahiri hüccettir; zira eğer tahrif olunmamış Kur’anı kerim umum tarafından anlaşılmaya açık olmamış ve sünnetin kendisine sonmasına müsait olmamış olsaydı hiçbir zaman sünneti hüccet ve müteber kılacak bir ölçü olamazdı.
  8. İspat makamında sünnetin Kur’an’a sunulma gerekliliği ve sünnetin hüccet olmasını sağlıyor olmuş olması kuranın tahriften korunması, zahirinin hüccet olması vb. gibi tüm nitelikleri onun ispat makamına hastır onun sübut makamıyla alakalı değildir
  9. Netice itibari ile Kur’an’ın tamamı sünnete müracaat edilmeksizin ölçü mizanı ve bariz olması ve hüccetlik ona sınırlı değil ama kendisi bağımsız olarak hüccet olması gerekmektedir. Zira ancak böylece sünnet için ölçü (sünnetin kendisine sunarak sünnetin doğruluğu tesbit edilir) olabilir.   Yukarıda belirtilen ibarelerden anlaşılan şey şudur: Kur’an ve sünnetin; her ikisi birlikte dini öğretileri açıklayan iki kaynak ve kuranın masumlardan daha üstün olduğunu söyleyemeyiz ama her halükarda sünnetin hüccet oluşu bağlamında kurana borçludur. Sünnette tahrif edilme ve uydurma olayının gerçekleştirildiği ihtimali var olduğu için sahih olup olmadığını tespit edilmesi noktasında kurana sunulması gerekmektedir. Kuran ile sünnetin (tahrife açık olduğu için) değerlendirilmesinin hasıl olabilinmesi için kuranın tahriften korunmuş olması ve hakeza zahirinin hüccet olması gerekmektedir.

Bazı kimseler Kuran’dan yanlış algılamaların ihtimali söz konusu olduğundan dolayı her ne kadar bu mukaddes kitap kendi başına (sübut makamında) hüccettir ise de ama başka konuları; örneğin sünneti onu ölçü alarak ve ondan yararlanarak değerlendirilmesi uygun olmadığına inanmaktadırlar. Bu saygıdeğer müfessir bunların bu düşüncelerinin reddi hakkında şöyle söylüyor: Rivayetlerin Kur’an’a sunulmasını tavsiye eden deliller, Kur’an’ın sübut makamında hüccet olmasının yanı sıra diğer metinlerinin ispatı kabiliyeti olduğunu ve hatta farklı düşüncelerin bile Kur’an’ın zahiri manasından yararlanarak ispat veya ret edilmesi mümkündür.

Bu bağlamda bilinmesi gereken şey şudur: “Sübut makamı” ibaresi farklı mana ve anlamlarda kullanılıyor. Ama “Tesnim tefsiri”nin bu bölümünde nazara aldığı mana hakkında şöyle söylememiz gerekmektedir: Eğer biz “sübut makamına” yani Kuranın kendisini anlayamıyor isek ispat makamında da kuran ile hiçbir şey ispat edemiyoruz.

Netice itibariyle şu iki noktaya teveccüh ediniz:

  1. Kuran’ın zahiri hüccettir olmasının anlamı, tefsirde söz konusu olan genel kavramlar dikkate almaksızın ibarelerden ilk olarak zihne gelen her mana hüccettir anlamında değildir. Bilakis zahirinin hüccettir olmasının anlamı şudur ki bazen bu zahiri manalar karine ve nişanelerden yararlanarak anlaşılıyor. Örneğin “Allahın eli anlamında olan “yedullah”” kelimesi Allahın maddi elinin var olduğunu anlamak doğru değildir. zira Allahın maddi eli olması aklen imkansızdır. 
  2. Kuran’ın zahiri bizler için hüccet sayılmaktadır; ancak bu mukaddes kitap sır ve şifrelerle doludur ki insanın nefsi paklığı ne kadar çok olursa o kadar onları daha iyi ve derinden anlayabilir.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Diriliş cisimsel mi yoksa ruhani midir?
    17927 معاد و قیامت 2012/05/27
    Her ne kadar akli deliller ahiret ve bu dünyevi hayat dışındaki başka bir dünyanın gerekliliğine tanıklık etse de ahretin nitelik ve keyfiyeti, ahiretin sadece ruhani olup olmayacağı veya hem ruhani ve hem cismani olup olmayacağı ve de cisimsel dirilişi kabul etme durumunda bu cismin maddi mi yoksa ...
  • Mescidin hangi halısının necis olduğunu bilmiyorsak, onu nasıl temizleyebiliriz?
    6067 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Büyük mercilerin (Allah onları korusun) bürolarının yanıtları şunlardır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu: Sorulan sorudaki varsayıma göre belirtilen tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Yakin hâsıl olması için tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Eğer ...
  • İmam Ali (a.s)’ın hayatını özet olarak beyan edebilir misiniz?
    2908 امام علی ع 2020/01/19
  • Yabancı şirketlere yapılan yatırımların kazançının hükmü nedir?
    13571 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/24
    Yabancı şirketlerde yatırım yapmak eğer müslümanların izzetine, bağımsızlığına zarar vermiyor ve Müslümanların onlara bağlanmalarına ve derin bağlar kurmalarına yol açmıyorsa sakıncası yoktur. Bu bağlamda Müslüman olmayan birinden faiz almak Taklit Mercilerin kahir çoğunluğunun fetvasına göre caizdir. ...
  • Ayakların üstünü mesetme konusunu hadisler ile ispatlayınız?
    8250 بیشتر بدانیم 2012/07/21
    “Vesailu’ş - Ş,a” gibi Şia’nın Muteber Kitaplarında İmamlardan (a.s.) nakledilmiş olan hadislere baktığımızda abdest alınırken başın ön kısmının ve ayakların üstünün Mes edilmesinin vacip olduğunu görürüz. Keza hadislerden istifade ediliyor ki ayaklar Mes edilirken sağ ve sol sırasını dikkate alarak ayakların parmaklarından başlayarak ayaklarda var olan çıkıntıya ...
  • Düğünlerde klasik müzikler kullanılması halinde, kadının kadın için dans etmesinin hükmü nedir?
    7608 کلیات 2012/04/07
    Ayetullahe'l-uzma HAMANEİ’NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Kadının kadınlar için dans etmesi eğer lehv unvanı kendisine sıdk ediyor; örneğin kadınlar meclisini dans meclisine dönüştürüyor olması gibi, sakıncalıdır ve ihtiyatı vacip gereğince terk edilmelidir. Bu durum dışındaki durumlarda eğer şehveti uyandıracak nitelikte veya haram bir ...
  • İmam Ali’nin Zülfikar’ı şimdi nerededir?
    69010 تاريخ بزرگان 2011/10/30
    Zülfikar, Allah Resulü’nün (s.a.a) kılıcının adıdır.[1] Bu kılıcın bununla adlandırılması hakkında şöyle demişlerdir: Kılıcın arkasında insanın belkemiği gibi kısa ve uzun çıkıntılar bulunmaktaydı.[2] Zülfikar’ın macerası İslam’ın ilk yıllarındaki savaşlardan ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    31000 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Kimsenin olmadığı bir yerde çıplak olmak veya çıplak uyumak günah mıdır?
    55543 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/11/26
    Dini metinlerden ve kaynaklardan elde edilen veri böyle bir davranışın özünde haram olmadığı ama mekruh olduğu yönündedir. Zira bu halet şeytanın vesvese etmesine bir anlamda alt yapı oluşturabilir. ...
  • Tahrip edilmiş korunaktan hırsızlık yapmanın hükmü nedir?
    6908 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Hırsızın elinin kesilmesinin şartları şunlardır:1. Erginlik2. Akıl3. İrade4. Zorunluluğun olmaması5. İster yalnız başına ve ister beraberce olsun hırsızın korunağa saygısızlık etmesi6. Eşyayı korunaktan çıkarması7. Hırsızın mal sahibinin babası olmaması8. Korunağa saygısızlığın ve hırsızlığın gizlice yapılması; açıkça ve aşikâr olarak korunak kırılır ...

En Çok Okunanlar