Gelişmiş Arama
Ziyaret
30396
Güncellenme Tarihi: 2012/11/11
Soru Özeti
İslam’ın ilk yıllarında zenci bir şahsın güzel bir kızı istediği, ama ırkından dolayı kızı kendisine vermedikleri haberi doğru mudur?
Soru
Hz. Peygamberin (s.a.a) vefatından sonra Bilal Habeşi bir kızı ister, ama Bilal’ın zenci olması nedeniyle kızı ona vermezler. Bu işi dönemin Müslümanları yapmıştır. Bu konu hakkında beni bilgilendirebilir misiniz?
Kısa Cevap

Hadis kaynaklarında yapılan inceleme neticesinde Bilal’ın kız istemesi hakkında bir hadis ve rivayete rastlanmadı. Lakin bu hikâyenin bir benzeri Cuveybir hakkında nakledilmiştir. Bu hikâyenin özeti şudur: Aktarıcı, İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) şöyle nakletmektedir: Cuveybir adında Arabistan’ın Necd bölgesinde bir şahıs Müslüman olmak için Allah Resulü’nün (s.a.a) huzuruna çıktı, Müslüman oldu ve güzel bir şekilde İslam’a girdi. Cuveybir kısa boylu, fakir ve yalın ayaklı bir şahıs idi. Onun zahiri bir güzelliği yoktu. Hz. Peygamber (s.a.a) ona özel bir sevgi gösterdi, kendisi için yiyecek ve giyecek temin etti ve mescitte kalmasını emretti. Cuveybir gece mescitte istirahat ederdi. Kendisi mescide yerleşti.  Başka muhacir Müslümanlar da oraya sığındılar; öyle ki onların mescitteki yeri daraldı. Sonra Hz. Peygamber’e (s.a.a) mescitte kalanları dışarıya çıkarması ve mescide açılan tüm kapıları kapatması hakkında vahiy geldi. Hz. Ali (a.s) ve Hz. Fatıma’nın (s.a) evinden mescide açılan kapı istisna tutuldu. Ardından Allah Resulü (s.a.a) Sakife-i Beni Saide denen yerde kendileri için bir yer sağlanması emrini verdi ve muhacir ve evsizlerin gece ve gündüzlerini orada geçirmesini emretti. Onlar da belirtilen mekânda toplandı ve Hz. Peygamber (s.a.a) kendilerinin ihtiyaçlarını karşılamayı üstlendi. Müslümanlar da onlara yardım etmeye ve sadakalarını kendilerine vermeye dair mesuliyet üstlendiler. Bir gün Allah Resulü (s.a.a) Cuveybir’in yanından geçti ve onun fakirlik ve yoksulluğuna üzüldü ve şöyle buyurdu: Ey Cuveybir eğer evlenirsen eşin dünya ve ahirette senin yar ve yardımcın olacak ve sana namus ve şeref kazandıracaktır. Cuveybir şöyle dedi: Annem ve babam sana feda olsun ey Allah Resulü (s.a.a)  benim ne bir konumum, ne bir soyum ve ne de bir mal ve güzelliğim var. Hangi kadın beni eş olmak için kabul eder? Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: Ey Cuveybir Allah cahiliyette büyük olan birçok bireyi İslam’da alçalttı ve cahiliyette zelil olan birçok şahsı da İslam ile aziz kıldı. İslam dini cahiliyet geleneğini ortadan kaldırdı ve kabile büyüklüğü ve soy üstünlüğü iftiharını bitirdi. Arap, Acem, Kureyşli ve zenci Habeşli insanlar Âdem’in evlatlarıdırlar. Ancak her kim Allah’a daha iyi itaat eder ve takvalı olursa Allah’a olan yakınlığı daha artar. Ey Ceveybir bugün hiçbir Müslüman’ın senden üstünlüğü yoktur. Her kim daha takvalı ve hakka uymada daha büyük bir irade sahibi ise üstün olan odur. Ardından Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: Ey Ceveybir Beni Beyaze eşrafından olan Ziyad b. Lubeyd’in yanına git, kendisine beni Allah Resulü (s.a.a) gönderdi ve Peygamber (s.a.a) kızın Zülfa’yı benimle evlendirmeni istiyor diye söyle. Bunun üzerine Cuveybir Hz. Peygamber’in (s.a.a) emri üzerine Ziyad’ın yanına gitti ve Allah Resulü’nün (s.a.a) hükmünü kendisine iletti. Ziyad bu haberi duyunca şaşırdı ve seni Hz. Peygamber mi yolladı diye sordu. Cuveybir de evet ben asla Allah Resulü’ne (s.a.a) yalan isnat etmem diye söyledi. Ziyad, biz ancak kendimiz ile eşit olan Ensar’a kız verir ve onlardan kız alırız, sen şimdilik git, ben bizzat Hz. Peygamber (s.a.a) ile görüşerek özrümü ileteceğim dedi. Cuveybir geri döndü ve Ziyad şöyle dedi:  Allah’a yemin olsun ki ne Kur’an bu iş için nazil olmuş ve ne de nübüvvet bu mesele hakkında ortaya çıkmıştır. Zülfa perde arkasından bu sözleri babasından duydu ve bu sözlerin nedenini kendisinden sordu. Ziyad, Cuveybir’in hikayesini kızına anlattı. Zülfa babacığım Cuveybir Hz. Peygamber’e (s.a.a) yalan isnat etmez ve şimdi onu getirmesi için birini yolla diye söyledi. Gidip Cüveybir’i getirdiler. Ziyad hoş geldin Cuveybir biraz bekle ben dönüyorum diye söyledi. Ziyad, Allah Resulü’nün (s.a.a) yanına gitti ve Cuveybir’in meselesini anlattı ve ardından da biz kendimiz ile eşit olan Ensar ile mutluluk duyarız diye söyledi. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: Ey Ziyad Cuveybir mümin bir erkektir ve her mümin erkek mümin bir kız ile eşittir. Her Müslüman erkek Müslüman kadın ile eştir. O halde Zülfa’yı onunla evlendir ve onun mutluluğuna engel olma. Ziyad Allah Resulü’nün (s.a.a) yanından ayrıldı ve meseleyi kızına anlattı. Zülfa şöyle dedi: Eğer Allah Resulü’nün (s.a.a) buyruğundan çıkarsan kâfir olursun. O halde beni Cuveybir ile evlendir. Ziyad kızı Zülfa’yı onunla nikâhladı ve kendisinin mihriyesinin güvencesi oldu. Ev ve ev eşyalarının temin edilmesini bizzat üstlendi. Cuveybir’e iki gömlek hediye etti. Cuveybir’in gözü bu eve ve süslenmiş geline ilişince evin bir köşesine gitti ve Kur’an okumaya ve namaz kılmaya başladı. Sabah ezanı okununca kalkıp mescide gitti. Zülfa da namaz kıldı. İkinci gece de Cuveybir dünyadan gaflet ederek ibadet ile meşgul oldu. Üçüncü gece Ziyad’a Cuveybir’in eşiyle ilgilenmeyip sabaha kadar namaz kılmayla meşgul olduğunu bildirdiler. Ziyad, Allah Resulünün (s.a.a) huzura çıktı ve şöyle dedi: Ben sizin buyruğunuz üzerine Zülfa’yı Cuveybir’e verdim, kendileri için ev ve çeyiz de temin ettim. Lakin Cuveybir üç gecedir zifaf odasına girmemekte ve Zülfa ile bir kelime etmemektedir. Ondan erkekçe bir iş beklenmemektedir. Ey Allah’ın Resulü (s.a.a) şimdi ne buyuruyorsunuz? Hz. Peygamber (s.a.a) Cuveybir’i çağırdı ve şöyle buyurdu: Henüz Zülfa ile konuşmamışsın sana ne oldu böyle? Cuveybir şöyle dedi: Ey Allah Resulü (s.a.a) ben döşeli bir ev, alımlı eşyalar ve güzel bir geline sahip oldum. Ben evsiz ve miskin insanlardandım. Bu nedenle ilk üç gün Allah’a şükretmeyi ve ardından da bu nimetten faydalanmayı istedim. Ardından Hz. Peygamber Ziyad’ı bilgilendirdi ve sonra Cuveybir Zülfa ile zifafa girdi. Bir müddet geçtikten sonra da Cuveybir kâfirler ile yapılan bir savaşta şehadete erdi.[1]

 


[1] Kuleyni, Muhammed b. Yakup, Kâfi, c. 5, s. 339 – 343, (بَابُ أَنَّ الْمُؤْمِنَ کُفْوُ الْمُؤْمِنَةِ), Daru’l-Kutubu’l-İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerim mucize olduğunun boyutları nelerdir? Ve neden nehcü'l-balaga mucize değildir?
    9145 Kur’anî İlimler 2011/06/20
    Kuranı kerim bazı özellik ve niteliklere haizdir ki diğer kitaplar bu özellik ve niteliklere sahip değildir. Eğer Nehcü'l-balaga bu özellik ve niteliklere sahip olmuş olsaydı oda mucize olacaktı. Ancak Nehcü'l-balaga bu özellik ve niteliklere sahip olmadığı için kuranı kerim gibi olamaz.
  • Su fiyatlanın yüksek olduğu taktirde cenabet guslü için ne yapmalıyız?
    6255 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/20
    Cenabet guslü kendiliğinde farz değildir, ancak farz namazı yerine getirmek ve benzeri bazı işler için farz olur. [1] Ancak gusül için su kullanmak size tahammül edilmesi mümkün olmayacak derecede iktisadi yönünden zorluk getiriyor, sizi ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17152 Pratik Ahlak 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Batılıların Hz. Muhammed’e (s.a.a) saygısızlık etmekten hedefleri nedir?
    9330 Politika Felsefesi 2009/06/17
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Neden insan güzelliği sevmektedir? Acaba güzel yüzlü insanları görmek insan psikolojisini olumlu etkiler mi?
    5827 Know More 2020/09/08
     İnsan yaratılış olarak kemal peşindedir. Kemal olan her şeyi beğenmekte ve sevmektedir. Güzelliğin kemal olduğu göz önünde bulundurulursa doğal olarak güzelliği sevmektedir. İnsanın yaratılış ve fıtratı üzere böyle bir meyli ve isteği söz konusuysa bunun akli bir delile ihtiyacı yoktur. Zira doğası bunu gerektirmektedir.Bu ...
  • Modern dünyada dinin işlevi nasıldır?
    7137 Eski Kelam İlmi 2010/01/14
    “Din” kelimesi, ilahi olan veya olmayan, tahrif olmuş veya olmamış (İslam dini) bütün dinleri kapsamaktadır. Bize göre, her asır ve yerde doğru işlevi olan tek din İslam dinidir; çünkü İslam dini kâmil ve son ilahi dindir. Bu yüzden, İslam dininin, bireysel olsun ...
  • Peygamberin (s.a.a) üvey kızının Habbar b. Esved tarafından korkutulması olayı ve Resul-i Ekrem’in (s.a.a) onun katline hüküm vermesi doğru mudur?
    8515 تاريخ بزرگان 2012/04/03
    v Sözünü ettiğiniz rivayet kaynaklarda şöyle gelmiştir: Habbar b. Esved’in de içinde bulunduğu bir grup müşrik, Mekke’den Medine’ye hicret eden Resulullah’ın (s.a.a) üvey kızı Zeynep’e eziyet etmek için onun peşinden gitmişti. Zeynep’e ilk ulaşan kişi Habbar b. Esved’di. O, Zeynep’in kecavesine mızrak fırlattı. Zeynep bu ...
  • Ehlisünnetin görüşünde beyan edilen Ehlibeyt kimlerdir?
    12525 Eski Kelam İlmi 2012/07/25
    “Ehlibeyt” kelimesi iki defa Kur’an-ı Kerim’de zikrolunmuştur.[1] İlki Hz İbrahim’in (a.s) ailesi hakkında ve diğer ayet ise konumuz olan Ahzab suresinin 33. ayetinde. Bu ayetin sonunda, Allah-u Teala iradesinin Ehlibeyt’in tathiri olduğundan haber vermektedir. Tarih boyunca bu ayet farklı yönlerden İslami ilimler bilginlerinin araştırma ...
  • Hadislerin masumlardan (a.s) geldiğine nasıl güvenebiliriz?
    10310 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/04/12
    Tarihe güvenmek bir ölçüye kadar çağdan çağa, zamandan zamana ve nesilden nesle intikal eden şöhret, karine ve deliller aracılığıyla hâsıl olur. Tarihte yer alan bazı hadise ve vakıaların deyim yerindeyse tevatür derecesinde ve birçok delil ve karineleri mevcuttur ve bundan ötürü bunların doğruluğundan çok az insan şüphe ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    10039 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’

En Çok Okunanlar