Gelişmiş Arama
Ziyaret
5979
Güncellenme Tarihi: 2014/05/28
Soru Özeti
Kâfirlerin Hz. İsa (a.s) gibi peygamberlerin akılları hayrete düşüren mucizelerini görmelerine rağmen onlara iman etmemeleri nasıl açıklanabilir?
Soru
Hz. İsa’nın (a.s) bebekken konuşmuştur ve Hz. Meryem’i (s.a) recmedilmekten kurtardığı söylenir. Peki mantıken bu büyük mucizeye şahit olan insanlar neden ısrarla İsa’ya (a.s) iman etmeyi reddedip onu çarmıha gerdiler. Böyle bir mucizeden sonra nasıl hala onu yalancılıkla suçladılar?
Kısa Cevap
Yüce Allah insanları hidayete erdirmek ve onlara doğru yolu göstermek için birçok peygamber göndermiştir ve onların peygamberliğini ve kendi ve gayb âlemiyle olan ilişkilerini ispatlamak için de elçilerine mucize vermiştir. Hakkı talep eden ve ahireti dünyaya tercih eden kimseler için bu mucizeleri görmek hidayete ve onların peygamberlere ve dine iman etmesine neden olmuştur. Ama salt dünyevi menfaat ve makamlar peşinde olanlar, peygamberlerin çağrısını kabul etmekten yüz çevirmiş ve hatta mucizeleri görmelerine rağmen iman etmekten kaçınmışlardır. Her ne kadar bizim semavi kitabımız Kur’an’ın nassıyla Hz. İsa (a.s) çarmıha gerilmese de düşmanlar onun canına kast etmiş ve yüce Allah kendisini düşmanlarının şerrinden kurtarmıştır. Ama bununla birlikte onlar ellerinden gelseydi kesinlikle Hz. İsa’yı (a.s) öldüreceklerdi; nitekim birçok peygamberi şehadete erdirmişlerdi. Bu mesele sadece Hz. İsa’ya (a.s) özgü değildir ve tüm peygamberlerin bu sorun ile karşılaştıklarını söyleyebiliriz. Örneğin Firavun takipçilerinin sözüne işaret edilebilir; onlar Hz. Musa’dan (a.s) birçok mucize görmelerine karşın kendisini sihirbazlıkla suçlamış ve şöyle demişlerdir: “Dediler ki: “Bizi büyülemek için her ne getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz.”[1] Aynı şekilde Hz. İbrahim’in (a.s) kıssasına da işaret edilebilir: Putperestler Hz. İbrahim’i (a.s) ateşe attıkları ve ateşin Allah’ın emriyle Hz. İbrahim’e (a.s) etki etmediği ve onu yakmadığını görmüşlerdir. Ama İbrahim’in kavmi bu sahneyi görmekten ibret almamış, hakkı kabul etmemiş ve hatta Hz. İbrahim’in (a.s) sözünün doğru olduğunu ve gerçekten kendilerinin putlarının hiçbir fiilde bulunma güçlerinin olmadığını itiraf etmelerine rağmen yine de tanrılarınıza yardım edin ve İbrahim’i yok ediniz diye söylemişlerdir.[2] Bu gibi davranışlar Hz. Peygamber (s.a.a) bağlamında da sergilenmiştir. Putperestler, Hz. Peygamber’i (s.a.a) sihirbazlık, yalancılık ve delilikle itham etmiş ve ayın Hz. Peygamberin emriyle yarılmasını görmelerine rağmen kendisine iman etmemişlerdir.[3] Her ne kadar bu konuyu idrak etmek temiz ve kinden arı bir kalbe sahip olan kimseler için biraz zor olsa da tarihe müracaat etmeyle bu tür acayip davranışları çok göreceğiz. Bu tür bireyler tarih boyunca var olagelmiş ve bugün de vardırlar. Yüce Allah Kur’an’da bu insanları şöyle nitelemektedir: “Kendileri de bunların hak olduklarını kesin olarak bildikleri hâlde, sırf zalimliklerinden ve büyüklük taslamalarından ötürü onları inkâr ettiler. Ama bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!”[4] Yüce Allah bu ayette kâfirlerin bu davranışının nedenine işaret etmekte ve şöyle buyurmaktadır: “Onlar başkalarına zulüm ettiklerinden ve başkalarının haklarını ayaklar altına aldıklarından ve makam peşinde koşup halka egemen olmak istemelerinden dolayı mucizelerin Allah tarafından olduğundan emin olmalarına karşın onu inkâr etmiş ve kabul etmemişlerdir.”[5]
 

[1] A’raf Suresi, 132. ayet.
[2] “Bunun üzerine birbirlerine dönüp, “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler. Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, “Andolsun, bunların konuşmayacağını sen de bilirsin” dediler. İbrahim, şöyle dedi: “Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?” “Yazıklar olsun, size de; Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?”, Enbiya Suresi, 64 ila 67. ayetler.
[3] “(Ey Muhammed!) O hâlde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli. Yoksa onlar, “O bir şairdir; onun, zamanın felaketlerine uğramasını bekliyoruz” mu diyorlar? ” Tur Suresi 29 – 30. ayetler.
[4] Neml Suresi, 14. ayet.
[5] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c. 15, s. 413 – 414, Tahran, Daru’l-Kutubu’l-İslamiye, çapı evvel, 1374 h.ş.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Neden Cevşen-i Kebir duasının seksen beşinci kısmında insanın sudan yaratıldığı buyrulmuştur?
    8417 Eski Kelam İlmi 2011/05/21
    Evrendeki maddî varlıkların tümü “su” adındaki ortak bir madde taşımaktadır. Bu kategoride evren bahçesinin gülü olan insan da sudan yaratılmıştır. Su insan yaratılışının ilk madde tohumudur. Öte taraftan insan bedeninin %80’nini su teşkil etmektedir. Bu husus hem Kur’an ve rivayetlerde ve hem de modern bilim tarafından ispat edilmiştir. Elbette ...
  • Nasihatler edip sohbetler yapan alimlerin bunları yapmaya layık olduklarını nereden anlayacağız?
    7360 Pratik Ahlak 2010/10/12
    İslamın buyruklarına göre halkın dini anlayabilmesi için ya kendisi ilahi hükümleri araştırıp incelemeli veyadin alimlerine başvurmalıdır. Halkın çoğu dini konularda araştırma yapma gücüne sahip olmadığından din alimlerine müracaat etmeleri gerekir. Masum İmamlar (a.s), salih ve değerli alimleri tanıtan ve Şiilerin işini kolaylaştıracak yolları açıklamışlardır. Örneğin: ...
  • Zalimin zulmü Allah’a nispet verilebilir mi?
    2212 Eski Kelam İlmi 2020/01/19
  • Domuz enzimli cips yemek caiz midir?
    7292 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Büyük taklit mercileri yukarıdaki soruyu şöyle yanıt vermişlerdir:Hz. Ayetullah Uzma Hamaney (ömrü uzun olsun):Sorudaki varsayımda caiz değildir.Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi (ömrü uzun olsun):Caiz değildir.
  • Caiz olmamak haram olmak manasında mıdır?
    10796 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/03
    Şerî hükümler yükümlülük ve vaziyet hükümleri diye iki kısma ayrılır. Yükümlülük hükümleri, baştan direkt olarak yükümlü bireylerin amel ve işlerine taalluk eden farz, haram, müstehap, mekruh ve caiz (mubah) hükümlerine denir.[1] Vaziyet hükümleri ise baştan ve direkt olarak bireylerin ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) kırkı hakkında açıklamada bulunabilir misiniz?
    13458 تاريخ بزرگان 2012/03/12
    Kırkıncı gün merasimi hakkında kültürümüzde yer alan şey, Sefer ayının yirmisine denk gelen Şehitlerin Efendisinin (a.s) şahadetin kırkıncı gününü anmaktır. İmam Hasan Askeri (a.s) bir hadiste müminin alametlerinin altı tane olduğunu buyurmuştur: Elli bir rekât namaz, kırk duası, sağ ele yüzük takmak, toprağa secde etmek ve namazda ...
  • Nazarı engellemek için üzerlik otu dumanını saçmanın dinî bir kanıtı var mıdır?
    141184 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    Bazı hakikat ve gerçekleri anlamada insan aklı ve bilgisi yetersizdir. Nazar en azından bugüne kadar insan aklı ve bilgisinin ispat edemediği ve aynı şekilde onu reddetmeye dönük bir kanıt bulamadığı bir fenomendir. Kur’an ve rivayetleri içeren dinî metinlere müracaat ederek nazarı ispat eden deliller bulmak mümkündür. İnsan ...
  • Eşimin ailesinin aile hayatımıza müdahalelerine karşı nasıl tavır almalıyız?
    3608 دستور العمل ها 2019/03/09
    Evlilik iki insanın hayatlarını birleştirmesinin yanında iki ailenin arasında bağ kurulmasıdır. İşte buna binaen gençlere eş seçiminde mümkün olduğu kadar dikkatli olmaları tavsiye edilmektedir. Evlilikte riayet edilmesi gereken temel ve asıl kriterlerle çelişmediği sürece ailelerin öngördüğü kriterlere riayet edilmesi de tavsiye edilir. Sizin probleminizle ilgili olarak bazı ...
  • Acaba Rüşvet Yemek Haram mıdır?
    10634 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/21
    Rüşvet etimolojik olarak “r-ş-v” kökünden gelme ve Arapça bir kelimedir. Kelimede bulunan “r” harfı feth (e), dam (u) ve kesr (i) (yani reşeve, rüşeve ve rişeve) olmak üzere üç şekilde kullanılmıştır. Bu kelime müfrettir ve onun cemi “reşa” veya “rişa” şeklindedir. Farsçada mozd (el emeği)
  • Malik Eşter’in ecdadı ve evlatları muvahhid miydiler? Onların da velayete imanları var mıydı?
    13722 تاريخ بزرگان 2011/12/20
    Yemen’in Naha ve Mizhac kabilelerinden olan Malik Eşter’in ecdadının muvahhid olması hususunda muteber tarih ve siret kitaplarında, Yemen’de bu kabilenin İslama girmekte öncü olmasının dışında bir şey zikredilememiştir.Malik Eşter’in İshak ve İbrahim adında iki oğlu vardı. İshak, Kerbela’da İmam Hüseyin’in (a.s) yaranlarından olup, ...

En Çok Okunanlar