Gelişmiş Arama
Ziyaret
11785
Güncellenme Tarihi: 2012/04/03
Soru Özeti
Hz. Fatma\'nın (s.a) mutahhar ve pak olması nedeniyle çocuklarının cehenneme girmeyeceğini ifade eden bir hadis Peygamber-i erkemden nakledilmiştir. Lütfen bu hadisin analizini ve açıklamasını yapar mısınız?
Soru
Allah Resulünden (s.a.v.) bir hadisi şerif nakledilmiş ve hadisi şerifte şöyle buyrulmaktadır: \'\' Hz Fatima (s) pak olduğu için Allah-u Teala Onun çocuklarını cehenneme koymayacaktır.\'\' (Biharul-Envar,c.43, s.20,231,132,). Senet açısından bu hadisin durumu nasıldır?
Kısa Cevap

Bu hadis hem Şii hem de Ehlisünnet kaynaklarında nakledilmiştir. Birçok ravi ve kaynak tarafından nakledildiği için güvenilirdir. Ancak mezkûr hadis, Kimleri kapsadığı ve kimleri içerdiği noktasında eskiden beri bir iphamlık taşımaktadır. Ancak bu bağlamda var olan başka hadisleri dikkate aldığımızda şöyle bir neticenin alınması mümkündür: Sadece pak ve tertemiz kılınan Hz. Zehra'dan (s.a.) vasıtasız olarak dünyaya gelen çocukları, günahtan uzak kalmışlardır ve dolayısıyla cehennemden kurtulacaklardır. Ama onun neslinden dünyaya gelen diğer torunları bazı imtiyaz ve niteliklere sahip olsalar bile kâmil bir şekilde cezalardan uzak kalacaklar diye bir kaide söz konusu değildir.

Ayrıntılı Cevap

Konuyla ilgili olarak "Biharul' - Envar"  adlı hadis kitabında şu anlamda olan bir rivayet var olmaktadır;  Temimi kanalıyla İmam Rızadan (a.s.) imam Rıza da kendi babalarından naklen Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurduğunu söylemişlerdir: ''Gerçekten Fatma Namusunu korudu. Dolayısıyla Allah Onun zürriyetine cehennemi haram kıldı.''[1] Bu hadis, "Biharul – Envar" kitabının kaynağı olan "Uyuni'l – Ahbar-i er-Rıza (a.s.)"  kitabında da aynı şekilde zikredilmiştir.[2]

Birçok Şii ve Sünni kaynaklar ve raviler tarafından bu hadis rivayet edilmiş ve bununla ilgili bazı görüşler ve sorular ortaya atmışlardır.[3] Bunun kendisi hadisin aslının Peygamberden sudur ettiğinin kesin olduğunu göstermektedir.

Onuncu asrın Ehlisünnet yazarlarından birisi, bu hadisin açıklamasını yaptıktan sonra şöyle diyor: alınması gereken sahih netice şudur ki; bu hadis senet açısından nisbeten sahihtir ve diğer bir kitabımda da detaylıca beyan ettiğim üzere, bu hadisin uydurma olduğunu savunan görüşü doğru değildir.[4]

Ancak mezkûr hadisi tartışma konusu yapan nokta,

Kapsadığı alanın nereye kadar uzadığıdır. Hass bazı

fertlerle sınırlı mırdır? Yoksa Hz. Fatma'nın bütün torunları, bu rivayetin kapsamında ve bunun misdaklarından mıdırlar?

Şii rivayetlerinden anlaşıdığına göre, güya bazı seyitler bu hadisi kendileri için Allah tarafından yakılmış bir yeşil ışık gibi algılamış ve bu sayede, yaptıkları bütün hatalarının bağışlanıp hiç bir cezayla karşılaşmayacaklarını sanmışlardır. Ama Masum İmamlar (a) bu görüşe karşı gelmiş ve bunu reddetmiş ve böyle bir rivayetin bazı Ehlibeyt müntesiplerinin kötüye kollanmasına yol açmaması gerektiğini belirtmişlerdir.

Bu görüşü kınayan rivayetlerden bazıları şöyledir;

Hasan bin Musa derki; Horasanda sekizinci İmam'ın huzurunda idim. Kardeşi Zeyd b. Musa'da ordaydı. Zeyd etrafına topladığı bir guruba, biz böyleyiz biz şöyleyiz anlatıp övünüyordu. O sırada, diğer bir gurubla sohbet eden İmam Rıza (a) onun söylediklerini duyar duymaz ona dönüp şöyle buyurur: ''Hz. Fatma'nın (a) pak olması nedeniyle cehennem ateşinin çocuklarına haram kılındığını ifade eden hadis, seni gururlandırmasın?! Allaha yemin olsun ki, bu hadis sadece İmam Hasan (a),İmam Hüseyin (a) ve Fatima'nın (s) diğer vasıtasız evlatlarını kapsar. Rabbine itaatkâr olan (babamız) Musa b. Cafer (a.s.) gündüzleri oruçla geceleri

İbadetle geçirirken sende günah işleyip itaatsizlik yapacaksın, sonrada kıyamet gününde ikinizde aynı kefede olacaksınız?!

Bu adaletle bağdaşır mı? Bu durumda sen, Allah katında ondan daha üstünsün! (zira onun Rabbine kulluk ederek ulaştığı mertebeye, sen yaptığın günaha rağmen olaşmış oluyorsun) Bu konuda (dedemiz) İmam Seccad (a.s.) şöyle buyururdu: Seyitlerden salih amel işleyenler, başkalarına nisbetle iki kat sevap alırlar ve kötü amel işleyenler ise başkalarına nisbetle iki kat fazla ceza alırlar.''[5]

Buna benzer rivayetler, değişik ifadelerle birlikte başka kaynak kitaplarda bulunmaktadır.[6]

Hamad bin Osman derki; Hz. Fatma'nın çocuklarının cehennem ateşinden kurtulduklarını beyan eden hadisin tefsirini altıncı İmam'a sorduğumda şöyle buyurdular:

''Bu rivayetten kast edilen Hz. Fatma'nın vasıtasız

Çocukları yani İmam Hasan (a.s.), İmam Hüseyin (a), Hz. Zeynep ve Ümmi Gülsüm'dür,''[7]

İmam Sadık'a (a) bir şahıs gelip ''Bu hadis Hz Fatma'nın soyundan gelen bütün seyitler için bir emanname konumunda değil midir?' 'diye sorduğunda, İmam (a) ona cevaben şöyle buyurdu; "siz cahil misiniz? Şüphesiz bu rivayetle kast edilenler, sadece Hasan ve Hüseyin'dir. Onlar masum olan Ehlibeyt'in bir parçasıdırlar. Ancak bunların dışında kalanlar hakkında bilinmesi gereken husus şudur; eğer bir şahsın kötü ameli, onun makamını ve menziletini alçaltırsa, muttakilere olan mensubiyeti onu yükseltmeyecektir.'' [8]

 

Buraya kadar denilenin tersine yorumlanacak başka hadisler elbetteki vardır.[9] Anacak Kur'anı ve İslami kaide ve kuralları dikkate aldığımızda, her nekadar has bir zümrenin daha fazla imtiyazlara sahip olduğunu kabul edebilsek de ancak, onlara mutlak özgür davranma hakkının verilmesi ve her türlü cazaya karşın donulmazlıklarının olması, dini öğretilerle bağdaşmaz. Hz. Zehra'nın vasıtasız çocuklarının kurtuluşu meselesi ise, annelerinin mutahhar olması karşılınğında onlara verilmiş bir tür basiretin sonuçudur ve bu yüce insanlar, kendi irade ve ihtiyarıyla günah ve masiyet tarafına gitmemişlerdir.

 

[1] Meclisi, Muhammed Bakır, ''Biharu'l - Envar'', Beyrut, Muessesetu'l-Vefa, c.43,s.20

[2]Şeyh Saduk, "Uyuni'l – Ahbar-i er-Rıza (a.s.)" ,Tahran, İntişarati Cihan, c. 2, s. 63.   

[3] İbni Şehri Aşub, ''Manakibu Al-i Ebi Talib'', Kum: İntişarat - i Allame, c. 3, s. 325.

Makrizi, Takiyuddin, ''İmtinau'l - Esma'' , Beyrut: Darul-Kutubi'l - İlmiyye, c. 4, s. 196.

[4]   Salihi Şami, ''Subulu'l-Huda Ver-Reşad fi Sireti Hayrul-İbad''  Beyrut: Daru'l - Kutubi'l - İlmiyye, c. 11, s. 50.

[5] Şeyh Saduk, Uyuni'l – Ahbar-i er-Rıza (a.s.)"'' ,c.2,s.232

[6] Erbili, Ali b.İsa,  ''Keşfu'l - Ğumme'', Tebriz: Mektebet-u Beni Haşim, c. 2, s. 310.

[7] Şeyh Saduk, ''Meaniyu'l - Ahbar'', Kum: İntişarat-i Camiey-i Muderrisin, c. 3, s. 106, (Bu kitabın önceki rivayti de, aynen bu konuyla irtibatlıdır.)    

[8] İbni Ebil-Hadid, ''Şerh-u Nahcü'l - Belaga'', Kum: Kitabhaneyi Ayetullah Mer'aşi,c.3,s.252

[9] Ravendi, Kutbuddin, ''El-haraic-u Vel-ceraih'' , Kum: Muessesetu İmam Mehdi (a.f.),c.1,s.281

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İkinci iş yapma hakkında fetva var mıdır? Veya ikinci işten elde edilen mal, dünyaya düşkünlük sayılır mı?
    6377 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    İslam açısından iş sahibi veya ikinci bir işe sahip olmanın hiçbir sakıncası yoktur. İslam dini açısından beğenilmeyen, kınanan şey dünyaya düşkünlük, ona bağlanmak, maneviyat ve ahiretten uzaklaşmaktır ki bunlar bir işe sahibi olanlarda da görülebilir. Bir işi ve az bir geliri olanların içinde de dünayaya daha fazla ...
  • Eğer meseleyi bilmemeden ötürü ölüyü tahnit etmeksizin toprağa gömerlerse ne yapılmalıdır?
    7445 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Gusül aldırıldıktan sonra ölüyü tahnit etmek farzdır; yani ölünün alnı, el avuçları, diz kapakları ve ayaklarının büyük parmaklarının ucuna kâfur sürülmelidir.[1] Ama defin işleminden sonra ölünün tahnit edilmediğinin farkına varılırsa, beden kabirde kokmamış ve dağılmamışsa, kabrin açılıp kabirde tahnit işleminin yapılması fazdır ve onun ...
  • Namaz dinin direği ise neden fürû-u din’den sayılmıştır?
    9745 Eski Kelam İlmi 2010/10/12
    Usul-u din, insanın akıl ve idrakıyla kabul ederek İslam’a girdiği inançlar topluluğuna denir. İslam’agirildikten sonra insanın üzerine bir takım bireysel ve toplumsal vazifeler farz olur ki, onlardan biri namazdır. Namaz, ahkamın içinde çok önemli ...
  • İslam’ın intihar hakkındaki hükmü nedir?
    9073 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/17
    Kesinlikle her insanın hayatında dünyayı gözünde karanlık ve boş kılan rahatsızlıklar ve yenilgiler meydana gelmektedir. Bu durumda insanlar iki türlüdür: Bir grup bu sorunlar yumağından başı dik çıkmakta, tüm zorluklara göğüs germekte ve Allah’a tevekkül ederek yeniden yapılanmaya başlamaktadır. Bunun karşısında yer alan diğer grup ise eğilmekte, inzivaya çekilmekte ...
  • İslam dininin büyük ve görkemli evler hakkındaki görüşü nedir? Nasıl insanları ev yaparken ölçülü olmaya davet edebiliriz?
    2804 Hadis 2020/01/19
  • Neden biz Şiiler Hamd suresinden sonra “elhamdülillahi rabbi’l-âlemin diye söylemekteyiz?
    8783 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Bizim ile Ehli Sünnet arasında bir takım şekilsel ihtilaflar mevcuttur. Ehli Sünnet mensuplarının el bağlayarak namaz kılması, onların abdest alma şekli ve bunun Şia ile farklılığı, fıkıh konularındaki bazı şekilsel ihtilaf noktaları olarak adlandırılabilir. Bu ihtilafların nedeni, bu sitedeki diğer sorularda detaylıca işlenen daha genel konulara dönmektedir. (1523, 248 ...
  • Gıybeti dinleyen gıybet edenin günahına ortak mıdır?
    3852 Gıybet, Hakaret Ve Gözetleme 2020/01/20
  • Acaba “aşura gününde insan kedisi için dua yapmamalıdır” şeklindeki iddia doğru mudur?
    6103 Pratik Ahlak 2012/09/15
    Dua kulun fakirane bir şekilde hak Teâlâ’yla irtibat kurup dünyevi ve uhrevi ihtiyacını gidermek için dilekte bulunmaktır. Her durumda kendine ve başkalarına dua yapmak beğenilmekte ve oldukça fazla fazileti ve sevabı vardır. Aşura gününde kedin için dua yapmanın hiçbir işkâlı yoktur. Bilakis aşura gününde yapılması ...
  • Hz. İsa’nın evlenmemesinin özel bir nedeni mi vardı?
    26719 Eski Kelam İlmi 2012/05/30
    Hz. İsa’nın evlenmesi konusunda dini öğretilerde işaret edilen bazı meselelere bakıldığında ilk anda Hz. İsa’nın evliliğe karşı olduğu düşüncesini doğurmaktadır. Ancak Kur’an ve rivayetlerin önemle yaptıkları tavsiyeler göz önüne alındığında ve Hz. İsa’nın (a.s) yaşamı incelediğinde Onun evliliğe karşı olmadığı görülecektir. Onun evlenmemesinin nedeni kendi özel yaşamının ...
  • Cabir b. Efleh kimdir?
    5567 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Cabir b. Efleh-i İsmailî beş ve altıncı asırdaki İspanyalı gökbilimcilerinden olup “Kitabu’l-Hayat Fi Islahi’l-Mucesta” kitabının yazarıdır. O, muhtemelen Sivil’de (İşbiliye) dünyaya gelmiştir; zira bazı yazarlar ve özellikle de Cabir’in oğluyla tanışık olduğunu belirten Musa b.Meymun (529-600) ve Betruci onu İşbilî olarak adlandırmışlardır. Bazen Cabir b. Efleh’in adı başka şahıslar ...

En Çok Okunanlar