Please Wait
10706
Tilavet, ilahi niyetle, üzerinde düşünmeyle ve amelle birlikte olursa kendiliğinden Kur’an’ın cezzabiyetini artırır ve insanı ona bağlar.
İmam Sadık’tan (a.s) rivayet edilen bir hadis, ebedi kurtuluşun gençlikte Kur’an’la iç içe olmanın neticesinde gerçekleşeceğini bildirir: ‘İmanlı genç Kur’an tilavet ederse, Kur’an onun etine ve kanına karışır, Allah onu meleklerin safına çıkarır ve Kur’an onun kıyamette koruyucusu olur... Kim bu işte daha fazla zorluğa düşse mükafatıda daha fazla olur.’[1]
Ancak Kur’an’ın maneviyatından pay almak için bazı şartlara riayet etmek gerekir. Onlarında en önemlisi takvalı olmaktır. İnsan her zaman Kur’an’la iki yönlü irtibatta olmalı ve Kur’an’dan aldığı her tavsiyeye amel ederek maneviyatta ilerlemenin ve Kur’an’ın diğer nüktelerinden faydalanmanın zeminini hazırlamalıdır. Yoksa Kur’an’ın tavsiyelerini bilmek ve onu okumak yalnız başına yeterli değildir.
Kur’an’ın bu konudaki şu ayetlerine dikkat edin:
1-‘Biz, Kur'an'dan, müminlere şifa ve rahmet olan ayetleri indiriyoruz ve bunlar, zalimlerin ziyanlarından başka bir şeyi artırmaz.’[2]
2-‘De ki: O, inananlara doğru yolu gösterir ve şifadır; inanmayanlarınsa kulaklarında ağırlık var ve Kur'an, onları kör etmede; sanki onlara pek uzak bir yerden nida edilmede.‘[3]
3- ‘Şüphesiz bu Kur'an, en doğru yola yöneltir.’[4]
4- ‘Artık, azaptan korkana Kur'an'la öğüt ver.’[5]
Buna göre insan Kur’an tilavet etmeden önce şeytan’dan Allah’a sığınmalı[6] ve Kur’an, Allah’ın özelliklerinden birini hatırlattığı zaman kendisini kör ve sağırlığa vurmamalı,[7] aksine ağlayarak huşu ile Allah’ın karşısında secdeye kapanmalıdır.[8] Kur’an’ın öğretileri neticesinde beden titrediğinde bedenler ve kalpler Allah’ın yadıyla yumuşamalı, kendilerini bir sonra ki merhaleye yükselmeye hazırlamalıdırlar.[9]
Kur’an aşkı bu şekilde insana yerleşir ve yaşamının bütün merhalelerinde onun yar ve yardımcısı olur. Ne güzel söylüyor Hafız-ı Şirazi:
Aşkın feryat etmelidir, Hafızın ki gibi
Kur’an’ı ezberden oku on dört kıraatla.
İşte o zaman Kur’an’a aşıkça bakarak manevi ilerlemeye ve yükselmeye doğru gidilebilir:
Hafız gibi sabah erken kalk ve selamet talep et
Ne yaptıysam hepsi Kur’an’ın devletindendi.
Ama Kur’an’ı öğrenmek ve tilavet etmek onunla öğretileriyle çelişir ve önemsenmezse[10] veya Kur’an’la irtibat kurmaktan hedef maddi olursa, bu insana manevi ilerlemesini sağlayamacağı gibi Allah katındaki itibarı, Kur’an’la irtibatı olmayanlardan daha aşağı olacaktır. Kur’an’la irtibatta olmanın çeşitlerine işaret edilen bir çok rivayetten birkaçını aşağıda getiriyoruz:
1- Allah Resulü şöyle buyuruyor: ‘Açıkta ve gizlide tevazu, namaz ve oruc tutmaya en layık kimse Kur’an’ı yüklenendir.’ Sonra yüksek sesle şöyle buyurdu: ‘Ey Kur’an’ı yüklenen kimse! Kendini Kur’an’la mütevazi kıl ki Rabbinde senin makamını yüceltsin. Kur’an’la iftihar peşinde olma ki Allah seni yere vurur. Kur’an’la Allah karşısında kendini ziynetlendir ki Allah ziynetini artırtsın. Ve kendini Kur’an’la halk için ziynetlendirme ki Allah seni utandırır. Kur’an’ı tümüyle güzel bir şekilde tilavet eden sanki vahiysiz risalet mesajı sinesinde yer bulan kimse gibidir. Kur’an’la olan, cahillere cahilce davranmaz, başkalarının gazabı karşışında gazaplanmaz ve saldırganlara karşı saldırgan olmaz. Kur’an’la olan Kur’an’ı yüceltmek için sabrı, bağışlamayı ve göz yummayı ilke edinir...’[11]
2- İmam Bakır (a.s) buyuruyor: ‘Kur’an okuyanlar üç kısımdır: Bir kısmı Kur’an’ı kazanç vesilesi haline getirerek makam sahiplerinin yanında onu okuyup, halka karşı gururlananlardır. Bir kısmı Kur’an’ın dış kurallarına gerekli dikkati gösteripte öğretilerinden gafil olan kimselerdir!.. Allah böyle Kur’an okuyucularının sayısını artırmasın. Bir kısmı da Kur’an’ı okuyup hükümlerini kalbinin dertelerine derman eden, gecesini gündüzünü onunla geçiren, namazına onunla başlayan ve yatağından onunla kalkan kimselerdir. Allah bu Kur’an okuyucularının varlıklarının bereketiyle belaları geri çevirir, düşmanları uzaklaştırır ve rahmet yağmurlarını gökten nazil eder...’[12]
3- Cabir, İmam Bakır’a (a.s) şöyle arzetti: ‘Kur’an okuduklarında veya duyduklarında (dikkat çekmek için) kendilerinden geçenler var; öyle ki onları görenler, ellerini ayaklarını kessen farkına varmayacaklarını sanırlar.’ İmam (a.s) şöyle buyurdu: ‘Subhanallah! Bu şeytani bir yöntemdir ve Allah onlardan böyle bir şey istememiştir. Tilavet, peşinden kalp yumuşaklığını, yükün azalmasını, göz yaşı ve Allah’tan korkmayı getirmelidir.’[13]
[1] -Kuleyni, Muhammed b. Yakup, Kafi, c.2, s.603, H.4, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, Tahran, H.Ş.1365
[2] -İsra/82
[3] -Fussilet/44
[4] -İsra/9
[5] -Kaf/45
[6] -Nahl/98
[7] -Furkan/73
[8] -Meryem/58, İsra/107-109
[9] -Zümer/23
[10] -Casiye/45
[11] -Kafi, c.2, s.604, H.5
[12] -a.g.e, s.627, H.1
[13] -a.g.e, s.616, H.1