Gelişmiş Arama
Ziyaret
9939
Güncellenme Tarihi: 2011/01/31
Soru Özeti
İslam peygamberi hz. Muhammed (s.a.a.) Salih olamayan bir ailede büyüyen bir güzel kızı hayvan gübresinin bulunduğu yerde yeşermiş olan ota benzetiyor. Hazreti resul bu benzetmeden maksadı nedir?
Soru
Bir rivayette Peygamberi Ekrem (s.a.a.) şöyle buyuruyor: Mayıslıklarda yeşermiş olan otlardan sakınınız. Soruldu: Ey Resul! Bu ottan maksat nedir? Buyurdu: Salih olmayan bir ailede rüşt eden güzel kadındır. Bu rivayette mezbeleye ve mayıslıklara benzetilmiş olan aileden maksat hangi ailelerdir?
Kısa Cevap

Bu hadis uygun ve münasip olmayan ortamlarda yetişmiş ve rüşt eden bireylerle evlenmenin haram veya mekruh olduğunu beyan etmiyor. Belki sadece şu noktaya tekit ediyor: Evlilikte sadece zahiri güzelliğe göz dikip gönül bağlanmamalı ve yüzeysel bir aşka mağlup olup dini, ahlaki, davranışsal ve … gibi nitelikleri göz ardı edip bir yanlışlık yaparak maddi ve manevi yaşamını tehdit eden ifrati bir şekilde bir özelliğe yoğunlaşmamaya dikkat çekiyor.

Ayrıntılı Cevap

İslam peygamberi (s.a.a.) bir hutbenin zımnında şöyle buyurdu: “Ey insanlar mayıslıklar ve hayvan gübrelerinin bulunduğu yerlerde yeşeren otlara karşı dikkatli olunuz”! Sordular: Bu sözden Maksadınız nedir? Hazret şöyle açıklıyor: “Münasip ve edep ortamlarının dışında büyümüş güzel yüzlü kadınlardır”![1]

Acaba peygamberin (s.a.a.) maksadı şu mudur ki evlilikte kadının güzelliği hiç önemli değil?! Acaba O’nun maksadı akrabalar içinde layık olamayan kişilerden layık olan kişilerle evlenme imkânını alıp onları mahrum bırakmak mıdır? Ve acaba münasip ortamı sadece layık olan kızlar mı sadece içtimaa veriyorlar? Ve… .

Zahiren zikredilen yukarıdaki konulardan hiçbirisi peygamberin maksadı değildir. Bilakis peygamberin (s.a.a.) bu sözden hedeflediği hedef başka bir noktaya işaret edip dikkatleri ona çekmektir ki şimdi o noktaya değineceğiz:

Başarılı bir evliliğin gerçekleşmesi için birkaç konuya dikkat ve teveccüh etmek önemlilik arz etmektedir ki bunların verileri insanın karar almasında etkili olabilir. Ahlak, güzellik, dindarlık, ailevi kökenlilik, tahsil, kültürel benzerlik, iki tarafın maddi durumu ve… gibi konuların evlilikte dikkate alınırsa karar almakta faydalı ve yararlı olabilir.

En beğenilen durum insanın tüm bu özellikleri dikkate alıp ve münasip ve genel bir neticeye varmasıdır. Ama en ifratısı bu ölçü ve konulardan birinse teveccüh edilip diğerlerinden gafil kalmaktır. Örnek olarak bir kişi için sadece tahsil derecesi çok önemli olur dolayısıyla eğer nazara almış olduğu tahsil derecesine sahip olan bir kimseyi bulur ve diğer konulara gerektiği şekilde dikkat etmezse sonradan sorunlara müptela olması doğaldır.

Çoğu zamanlarda uygun olmayan ve mantıksız sonuçlara neden olan şey şu ki;  çok önemli ve dikkate alınması gereken hususların göz ardı edilmesine neden olan şeylerden birisi karşıdakinin zahiri güzelliğidir. Zira bu zahiri güzellik yüzeysel bir aşka tebdil olmasının ihtimali her zaman mevcuttur. Peygamberin (s.a.a.) başka bir sözde söylemiş olduğu tabiriyle sağırlığa ve körlüğe neden olabilir.[2] Yani mantıksız olan böyleli bir âşık, maşukun diğer çirkinliklerini göremez ve bu maşuk hakkında başkalarından duymuş olduğu sözleri tahlil ve tecziye edemez olabilir.

Bu sorun bütün toplumlarda (hata günümüzde de zahiri bir güzellikle kandırılan kimselerin sayısı az değildir) var olduğu için bilinçlendirme mükellefiyetini üstlenmiş olan İslam peygamberi Müslümanları muhatap alarak şöyle buyuruyor: “Sakın ha sakın! Olamasın ki, akıl ve tecrübeden yoksul bir bakışla kendinizi, kendisinden kurtarması çok zor olan bir hataya müptela edesiniz. Başka bir beyanla peygamber (s.a.a) tavsiye ediyor: Evlilikte zahiri güzelliğin yanı sıra doğru ve münasıp bir netice alabilesiniz diye köklü ve asalet sahip olan aile unsurları gibi diğer ölçüleri de göz önünde bulundurunuz.  Peygamber (s.a.a.) sözlerinde yapmış olduğu teşbih birçok hakikat ve meseleleri ifade ediyor. Zira çöplükler ve hayvanların mayısı birçok yerlerde bitkilerin rüşt edilmesi ve çiftçilik bağlamındaki sanatı geliştirme noktasında çok yardımcı oluyor. Ama bundan yararlanarak hâsıla getirilmiş olan mahsuller ne kadar güzel olurlar olsun bu mayısların derinliklerinde var olan iltihap ve mikropların söz konusu mahsullere sirayet etmesini engellemek için sürekli çok dakik kontrol ve denetim altında tutulması gerekmektedir. (Bu denetim, zararlı ve zehirli şeylerin kimyasal gübreden sirayet edilmesi de engellemesi için gereklidir). 

Şimdi yapılan tahliller neticesinde eğer söz konusu mahsullerde zararlı olan maddelerin yüzdeliği insanın sağlığını tehdit edecek miktarda değilse istifade edilebilir. Ama eğer var olan yüzdelik insanın sağlığını tehdit ediyor miktarda ise ondan korunması ve muhafaza edilmesi lazım.

Münasip olmayan bir ortamda rüşt eden bir kimsenin durumu da aynen bu hususa sahiptir. Onun zahiri güzelliğine konsantre olup her çeşit sorunlardan uzak olduğu sanısına kanılmaması gerekmektedir. Belki geniş ve etraflıca bir araştırma yapılması gerekir ki onun içinde yaşamış olduğu münasip olamayan ortamdan etkilenme derecesi ne kadar olduğu tespit edilmesi gerekir. Eğer yapılan tahliller neticesinde içinde bulunduğu ortamdan etkilenmesi o denlidir ki onunla evlilik yapılırsa insanın manevi rüştünü duraklayacak derecede ve şayet insanın maddi yaşamına bile zarar getirecek durumda ise böyleli birisiyle evlenmekten göz yumup sakınması gerekli olması çok tabiidir.  Ama eğer tahliller neticesinde bu ortamda yaşayan kişi ortamın etkisinde kalmamış, dinini, ahlakını, namusunu matlup derede koruyabilmiş ise onunla evlenmekte hiçbir sakınca yok. Böyleli bir evlilikte önemli olan bir diğer nokta şudur ki kişi kendisini değerlendirmesi gerekir; eğer gelecekteki eşinin akrabasıyla karşılaştığı vakit onlardan olumsuz etkilenecek veya kendisi onlarda etkili olabilecek her iki duruma göre alacağı karar tabi ki farklı olacaktır.

Birliyoruz ki bu sözlerin sahibi yani peygamber (s.a.a.) düşmanlarının başı olan ebu Süfyanın kızı ümmü Habibe ile evlendi. Ama bu evlenmenin neticesi peygamberi ebu Süfyanın dinine sürüklemedi. Bilakis sonuçta Ebu Süfyan (zahiri de olsa) İslam dinine girdi.  

 


[1] Küleyni, Muhammed b. Yakup, “Kafi”, Tahran: darul Kutubul İslamiye, 1365, şemsi, c. 5, s. 332.

[2] Saduk, “Men la Yahduruhul- Fakih”, Kum: Müesesetün Neşril İslami, 1413, h.k., c. 4, s. 380.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

En Çok Okunanlar