Gelişmiş Arama
Ziyaret
15996
Güncellenme Tarihi: 2012/05/12
Soru Özeti
Edison elektriği bulmakla insanlığa büyük bir hizmet sundu ve milyarlarca insan ondan yararlanmaktalar, ama ruhaninin bir köşede Kur’an okuması veya fıkıh, felsefe yahut tefsir dersi vermesinin topluma ne gibi bir tesiri ve faydası ver olmaktadır?
Soru
Bazen dışarıda şöyle söylüyorlar: Örneğin Edison elektriği bulmakla büyük bir hizmet sundu; milyarlarca insan da o hizmetten yararlanmakta, ama o ruhaninin (mollanın) bir köşede Kur’an okuması veya fıkıh, felsefe yahut tefsir dersi vermesinin topluma ne gibi bir tesiri ve faydası var olmaktadır? Veya bazen şöyle söylüyorlar; bir ruhani oturup ders okuyor ve en fazla risale yazıyor. Bu nasıl hizmettir? Ama örneğin Pastor insanlara ne kadar büyük hizmetler sundu. Onun yaptığı işle ne kadar hasta iyileşiyor. Buna benzer sözler çok söylenmekte sizin bunun gibi sözlere verilecek cevabınız nedir?
Kısa Cevap

İlimlerin kısımlandırılmasında ilahi ilimler rütbe ve makam bakımından birinci mertebeye sahiptir ve ilahi ilimlerde şu anda İlim havzalarında okutulmakta olan ilimlerdir ve bu ilahi ilimlerden sonra diğer ilimlere sıra gelmektedir.

Bize göre ruhani, üniversite hocaları, öğretmenler ve insani ilimler bilginlerinin işleri, sadece maddi yönde işlevli olan hizmetlerden daha da yüksektir (gerçi onların yaptığı işlerde kendi yerinde değerlidir). Zira insanların ruhi ve manevi ihtiyaçları maddi ihtiyaçlardan önceliklidir. Ruhaniyetin işi halkın ve toplumun ruhani ve manevi boyutunu yetiştirmektir. Eğer bir toplum, maddi açıdan kayda değer ilerleme sağlar, ama ahlaki ve maneviyat yönünden aşağıda kalırsa, o toplumun hiçbir değeri kalmaz. Belki de onun elde ettiği maddi şeyler topluma yarar sağlayacağı yerde tehlike oluşturan bir unsur konuma gelir. Bu nedenle âlim ve bilginlerin iş türleri farklıdır ve yargılamada onların işlerine mütenasip yapılmalıdır.

Ayrıntılı Cevap

Beşeri ihtiyaçlar maddi ve manevi olmak üzere iki boyutludur ve her fert yâda grup kendi istidat ve gücü oranında ikisinden birini seçmekte ve o alanda araştırma ve gayretle topluma hizmet etmek için çaba sarf etmektedir. Sizlerinde bildiği gibi, ilimlerin kısımlandırılmasında ilahi ilimler rütbe ve makam bakımından birinci mertebeye sahiptir ve ilahi ilimlerde şu anda İlim havzalarında okutulmakta olan ilimlerdir ve bu ilahi ilimlerden sonra diğer ilimlere sıra gelmektedir.

Bize göre ruhanilerin, üniversite hocalarının, öğretmenler ve insani ilimler bilginlerinin işleri, sadece maddi yönde işlevi olan hizmetlerden daha da yüksektir. Zira insanların ruhi ve manevi ihtiyaçları maddi ihtiyaçlardan önceliklidir. Ruhaniyetin işi halkın ve toplumun ruhani ve manevi boyutunu yetiştirmektir. Eğer bir toplum, maddi açıdan kayda değer ilerleme sağlar, ama ahlaki ve maneviyat yönünden aşağıda kalırsa, o toplumun hiçbir değeri olmaz. Ola ki onun elde ettiği maddi şeyler topluma yarar sağlayacağı yerde tehlike oluşturan bir unsur olabilir. Elbette biz burada tabii ve tecrübî ilimleri nakıs etme makamında değiliz, ama âlim ve bilginlerin iş türleri farklıdır ve aynı şekilde yargılamada onların işlerine mütenasip yapılmalıdır. Sizlerinde bildiği gibi Peygamberler halkın ruhi hastalıklarını deva etmek için geldiler: “Peygamber (s.a.a) seyyar bir tabiptir.  Şifa bağışlayan merhemlerini ve tedavi malzemelerini hazırlamış, kör kalpleri, sağır ruhları gördüğü her yerde onların tedavisine kayam eder. Müptela ve hasta olmuş olan halkları manevi ölümlerinden ve ruhani uçurumlarından kurtarmaya çalışır”.[1]

Allah-u Teala Kur’an-ı Kerim’de bu konu hakkında şöyle buyurmaktadır: “men ahayaha ke’ennema ehyannase cemi’a”.Her kim de birini yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır.”[2]

Bu ayeti kerimedeki bir insanı yaşatmaktan kasıt,  “yaşayan bir insanı yaratmak” veya “ölü birini yaşatmak” değildir. bilakis yaşatmaktan kasıt, akıl sahiplerinin örfünde ihya olarak sayılan şeylerdir. Akıl ehli bir tabibin bir hastayı iyileştirdiği veya bir dalgıcın boğulmak üzere iken birisini kurtardığı veyahut esir düşen birsini başka birisi tarafından düşmandan kurtarıldığında, felan kişi felan şahsı yaşattı (yahut ona yaşama hakkı verdi) derler. Allah-u Teâlâ’nın da yüce kelamı Kur’an’da böyleli tabirler kullanmıştır. Örneğin hakka doğru hidayeti ihya saymış ve şöyle buyurmuştur: “eve men kane meyyiten fe’ehyeynaha ve ce’alna lehu nuren yemşi bihi finnas” “Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine, insanlar arasında yürüyeceği bir nur verdiğimiz kimsenin durumu.”[3]

Eğer soruda sorulduğu şey doğru olmuş olsaydı, şöyle bir netice almamış gerekirdi: Çocuklarını iyi terbiye eden anne ve baba, işi gücü insani ilimlerle olan öğretmen ve üniversite hocaları insan toplumları için faydalı bir hizmet yapmamış. Faydalı işler sadece maddi alanda bir eser tevlit edebilen kimseler yapmıştır. Ama bu tür bir yargı ve kazavet kesinlikle doğru değildir. 

Bu nedenle ruhaniyetin işini risaleti doğrultusunda değerlendirmek ve tahlil etmemiz gerekmektedir, başkalarının yargıladığı gibi değil, eğer öyle olursa (hâşâ) ilahi Peygamberlerin, imamların, büyük âlim ve ariflerin de halka müspet ve kayda değer bir şey sunmadıklarını söylememiz gerekir.     

 


[1] “Nehcü’l Belaga”, s: 156, Beni Ümeyye Fitnesi.

[2] Maide Suresi, 32. ayet

[3] Tabatabai, Seyyid Muhammed, “El- Mizan”, Tercüme Musa Hemdani,Kum: İntişaratı İslami, c: 5, s: 317.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar