Gelişmiş Arama
Ziyaret
8597
Güncellenme Tarihi: 2011/09/21
Soru Özeti
İslam toplumlarının önderleri için “Müslümanların emir sahibi” lakabını kullanmak doğru mudur?
Soru
Bazı fertler İslam toplumlarının önderleri için “Müslümanların emir sahibi” lakabını kullanmanın doğru olmadığı ve bu lakabın «أَطیعُوا اللَّهَ وَ أَطیعُوا الرَّسُولَ وَ أُولِی الْأَمْرِ مِنْکُم» ayeti gereğince sadece temiz imamlar (a.s) için kullanılabileceği iddiasını gütmektedir. Bu konuda bir açıklama yapar mısınız?
Kısa Cevap

Soruda belirtilen ayet gereğince halkın mal ve nefislerine velayet etmek, ilahi rububi hususlardandır ve sadece Yüce Allah’ın ataması ve izniyle meşruiyet taşır. Nitekim biz bu şerî ve yasal gücün Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ve sırasıyla masum imamlara verildiğine inanmaktayız. Ama zamanın imamının (a.c) gıyabında birçok aklî delil ve masum imamlardan (a.s) nakledilen rivayetler esasınca, gerekli şartlara haiz fakih velayet ve İslam toplumunun önderliği sorumluluğunu üstlenir ve onun tarafından genel bir şekilde atanır. Bu yüzden “Müslümanların emir sahibi” lakabı, masum imamın (a.s) gıyabında toplumun siyasal, ekonomik ve toplumsal işlerine önderlik etmek ve bunları yürütmek için masum imamlar tarafından atanan gerekli şartlara haiz fakih için alıntılanmış gerçek lakaplardan biridir.

Ayrıntılı Cevap

Cevaptan önce şu noktanın bilinmesi gerekmektedir: İslam’ın siyasal düzeninde halk ile toplum önderi arasındaki karşılıklı ilişki, rivayetlerde sıfat ve lakapların mutlak şekilde kullanılmasının yasaklanması türünden değildir. Bilakis iki tür lakap ve sıfat bulunmaktadır; birinci tür, dinsel öğretilerin onayladığı ve onlardan alıntılanmış ve de din önderlerinin yaşamlarında mütedavil olan sıfat ve lakaplardır. İkinci tür ise birey ve topluma yönelik menfi etki ve getirileri veya masumlara[1] (a.s) özgü olması nedeniyle kullanılması kati şekilde yasaklanan sıfatlardır. “Uzma” gibi kelimeler de “Ayetullah Uzma” denilerek taklit mercileri için kullanılmaktadır. Bu, İslamî gelenekte vurgulanmış âlime bir tür manevi saygı göstermeyi içerir.[2] İmam Ali’den (a.s) nakledilen bir hadiste şöyle yer almaktadır: “Bir âlime saygı duyan kimse, Rabbine saygı duymuştur.”[3] Aynı şekilde “Müslümanların emir sahibi” sıfatı da dinsel bir dayanağa sahip olup Kur’an-ı Kerim ve masum imamların hadislerinden (a.s) alıntılanmıştır; zira halkın mal ve nefislerine velayet etmek ilahi rububi hususlardandır ve sadece Allah’ın ataması ve izniyle meşruiyet bulur. Aynı şekilde biz bu yasal gücün Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ve sırasıyla masum imamlara (a.s) verildiğine inanmaktayız.[4] Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle okumaktayız:

[5]«یا أَیُّهَا الَّذینَ آمَنُوا أَطیعُوا اللَّهَ وَ أَطیعُوا الرَّسُولَ وَ أُولِی الْأَمْرِ مِنْکُم‏» “Emir sahipleri” toplumu yönetmede Allah tarafından tayin edilmiş düşünce ve görüş sahipleridir.[6] Burada, söz ve davranışlarında masum olan ve Allah ve Resulü’ne itaatin farz olması manasında kendilerine itaatin farz olduğu ümmetten bireyler kastedilir.[7] Ama Hz. Hüccet b. Hasan Askeri’nin (a.s) gıyabında birçok aklî delil ve masum imamlardan (a.s) nakledilen rivayetler esasınca, gerekli şartlara haiz fakih velayet ve İslam toplumunun önderliği sorumluluğunu üstlenir ve zamanın imamı (a.s) tarafından genel bir şekilde atanır.[8] Veliyy-i fakih gıyap döneminde masum imam (a.s) tarafından atanmış olması nedeniyle, gerçekte ona itaat etmek emir sahiplerine (masum imamlara) itaat etmek sayılır.

Netice: “Müslümanların emir sahibi” lakabı, masum imamın (a.s) gıyabında toplumun siyasal, ekonomik ve toplumsal işlerine önderlik etmek ve bunları yürütmek için masum imamlar (a.s) tarafından atanan gerekli şartlara haiz fakih için kullanılan gerçek lakaplardan biridir. Bizzat veliyy-i fakihin masum imamlardan (a.s) alınmış velayet ve halifelik lakaplarını kendisi için seçmesi de söz konusu de değildir



[1] Örnek: İmam Ali (a.s) hakkında Müminlerin Önderi ve Vasilerin Efendisi künyelerinin kullanılması. “İmam Ali’nin (a.s) Lakapları Ve Peygamberi (s.a.a) Onlarla Anmak”, Soru: 16667 (Site:).

[2] Bkz: “İmamlar Ve Mercilere Ayetullah Uzma Hitabında Bulunmak”, Soru: 13653 (Site: 13427).

[3] «من وقر عالماً فقد وقر ربه» Temimi Amedi, Abdülvahid b. Muhammed, Gurerü’l-Hikem Ve Durerü’l-Kelim, s. 47, İntişarat-ı Defter-i Tebliğat-ı İslamî, Kum, 1366 ş.

[4] Bkz: “İmametin Peygamber Nesline Özgü Oluşu”, Soru: 2969 (Site: 3209); “İmamet Ve İmamlara İnanmanın Delilleri”, “Soru: 321 (Site: 2707).

[5]Ey iman edenler! Allah'a itaat edin; Peygambere itaat edin, sizden olan emir sahiplerine de.” (Nisa, 59).

[6] Hüseyni Hemedani, Seyid Muhammed Hüseyin, Tahkik: Behbudi, Muhammed Bakır, Envar-ı Derehşan, c. 4, s. 93, Kitabfuruşi Lütfi, Tahran, çap-ı evvel, 1404 k.

[7] Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan, Fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 4, s. 398, Defter-i İntişarat-ı İslamî, Kum, çap-ı pencom, 1417 k; ve bkz: “İmamet Ve İmamlara İnanmanın Delilleri”, Soru: 321 (Site: 2707).

[8] Bkz: “Velayet-i Fakihin Peygamber Ve İmamların Velayeti İle İlişkisi”, Soru: 9294 (Site: 9467).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar