Gelişmiş Arama
Ziyaret
13860
Güncellenme Tarihi: 2011/01/20
Soru Özeti
Kur’an’ın bakışında seçilmiş kavmin özellikleri nedir?
Soru
Kur’an’ın bakışında seçilmiş kavmin özellikleri nedir? Kur’an iyi ve ideal bir kavmi nasıl tanıtmakta ve onun için hangi özellikler belirtmektedir?
Kısa Cevap

Seçilmiş kavim ve özellikleri ile irtibatlı olarak Kur’an ayetlerinin incelenmesinden elde edilen neticeler aşağıdaki hususlardan ibarettir:

1. Kur’an-ı Kerim peygamberlerin kavimlerinden hiçbir kavmi her açıdan ideal olarak tanıtmamıştır. Aksine birçok peygamberin kavimlerini yermiş ve cezalandırmıştır.

2. Kur’an-ı Kerim sadece peygamberleri (a.s) ve Hz. Meryem’i (a.s) seçilmiş fertler “Sefve” olarak tanıtmıştır.

3. Her ne kadar Kur’an-ı Kerim birkaç yerde biz İsrail oğullarını diğerlerine üstün kıldık, diye buyurmuşsa da Kur’an’da bu kavimin yerilmesi ve cezalandırılması hakkında belirtilenlerden ve diğer delillerden anlaşıldığı kadarıyla Hak Teâlâ kendi nimetini beyan etme ve kendi fiilini övme makamında bulunmaktadır; yoksa İsrail oğullarının fiilini övmesi diye bir şey söz konusu değildir.

4. Kur’an-ı Kerim sadece peygamberlerin kavimlerinden bir grubu güzel özellikler ile isimle anmaktadır: A. İbrahim (a.s) ve onun iman yoldaşları. B. Peygamberlerin sonuncusu Muhammed (s.a.a) ve onun iman yoldaşları. C. Ashab-ı Kehf. D. Hicret edenler ve hicret eden sığınmacıların yarenleri.

5. Kur’an-ı Kerim genel sıfatlar ile bir takım grupları güzel özellikler ile anmıştır. Hizbullah gibi.

Buna göre; ancak ilahi peygamberlerin takipçisi olan ve Yüce Allah’ın buyruklarıyla amel eden bir kavim, seçilmiş olur.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruyu yanıtlamada birkaç noktaya değinmemiz gerekmektedir:

1. Kur’an-ı Kerim’de seçilmiş, erdemli kılınmış ve üstün kılınmış gibi kavramlar zikredilmiştir.

2. Seçilmiş kavramı Kur’an’da sadece peygamberler ve ilahi evliyalar hakkında kullanılmıştır: “Allah; Âdem'i, Nûh'u, İbrahim Ailesi'ni, İmran Ailesi'ni seçerek âlemlere üstün kılmıştır.   "[1]

3. Üstünlük ve erdem kavramları hakkında Kur’an literatüründe iki tür üstünlük ve erdemin olduğunu hatırlatmalıyız:

A. Tekvini Üstünlük: Hak Teâlâ’nın diğer varlıklara vermediği bir takım nimetleri iyi ve kötü amellere bakmaksızın insana vermesidir. Nitekim Kur’an şöyle buyurmaktadır: “Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.”[2] Bu hususta birçok Kur’an ayeti mevcuttur.

B. Ahlaki Üstünlük ve Erdem: İyi amellerden sonra ödül ve övgü sıfatıyla verilen nimet ve üstünlüklerdir. Bazı Kur’an ayetleri bu tür üstünlüğe işaret etmiştir: “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.”[3] Bu ahlaki üstünlük sakındıktan sonra muttaki ferde verilir.

4. Tekvini üstünlük ve fazilet nimeti doğru yolda kullanılmazsa, insanın övünmesi ve kurtarılmasına neden olmamakla kalmaz onun zillet ve bahtsızlığına da sebep olur. Bu nedenle Kur’an-ı Kerim bir taraftan birkaç yerde İsrail oğulları kavminin erdem ve üstünlüğünü beyan etmekte ve şöyle demektedir: “Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın.”[4] Öte taraftan da değişik yerlerde onları kınayıp yermektedir. Kur’an-ı Kerim’de hiçbir kavim İsrail oğulları kadar kınanmamıştır. Buzağıya tapma, ilahi kelamı tahrif etme, peygamberleri yalanlama ve öldürmeden dolayı kınanmaları gibi. Nitekim bu davranışlardan dolayı birçok cezaya çarptırılmışlardır. Yıldırım düşmesi azabı, maymuna dönüşmeleri ve kıyamete dek onlardan bir grubun azaba maruz kılınması söz konusu azaplardandır. Daha detaylı ve fazla bilgi için şu ayetlere müracaat edin: Bakara: 51, 55, 65, 87, 91, 92; Ali İmran: 21, 112 ve 118; Nisa: 153, 156 ve 157; Maide: 60; Araf: 167. Öyleyse Hak Teâlâ’nın kendi nimet, tekvini üstünlük ve işini övme makamında olduğu söylenebilir. Yoksa İsrail oğullarının işini övmesi ve bu fazilet ve üstünlüğün onların iyi iradi davranışlarının ardından geldiğini belirtmesi diye bir şey söz konusu değildir.

5. Kur’an-ı Kerim bir takım grupları övmüş ve methetmiştir. Bunlardan bazılarını açıklıyoruz:

5.1.  Kur’an-ı Kerim’in örnek olarak belirttiği Hz. İbrahim ve onun inanç yoldaşları; zira onlar kendi kavimlerine şöyle demişlerdir: “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir”[5]

5.2. Hz. Muhammed (s.a.a) ve inanç yoldaşları. Kur’an-ı Kerim onlar hakkında şöyle buyuruyor: “Muhammed, Allah’ın Resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaat etmiştir.”[6]

5.3. Ashab-ı Kehf. Kur’an-ı Kerim onların özellikleri hakkında şöyle buyuruyor: “Onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık. Ve kalplerini pekiştirdik. O vakit ayağa kalkıp dediler ki: «Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir; kesinlikle O'ndan başka hiçbir tanrıya tapmayız; yoksa gerçekten saçma sapan konuşmuş oluruz.”[7]

5.4. Peygamber (s.a.a) dönemindeki muhacir ve ensar. Kur’an onların nitelikleri hakkında şöyle buyurmaktadır: “İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır.”[8]

5.5. Allah’ın tarafında olanlar (Hizbullah). Kur’an-ı Kerim bu grup hakkında şöyle buyuruyor: “Allah’a ve ahret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”[9]

5.6. Allah’ın kendilerine yeryüzünde hilafet vaadi verdiği mümin ve salihler. Kur’an-ı Kerim onlar hakkında şöyle buyuruyor: “Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.”[10] Buna göre şu netice alınabilir: Seçilmiş kavim ilahi peygamberlerin takipçileri olan ve Allah’ın buyruklarıyla amel eden kavimdir.


[1] Ali İmran, 33.

[2] İsra, 70.

[3] Hucurât, 13.

[4] یَا بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ اذْکُرُوا نِعْمَتِىَ الَّتٖى اَنْعَمْتُ عَلَیْکُمْ وَاَنّٖى فَضَّلْتُکُمْ عَلَى الْعَالَمٖینَEy İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın.” Bakara, 47 ve 122; Araf, 140.

[5] Mümtehine, 4.

[6] Fetih, 29.

[7] Kehf, 13 ve 14.

[8] Enfal, 74; Tövbe, 20.

[9] Mücadele, 22.

[10] Nur, 55.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam’a göre tazim (saygı) secdesi caiz midir?
    14872 Tefsir 2010/05/19
    Secde, İslam’a veEhl-i Beyt mektebine göre yalnızca Allah-u Teâlâ’ya mahsus olup en kamil ve en güzel ibadet şeklidir ve Allah’tan başkasına secde etmek yasaktır. Hz. Yusuf’a yapılan secde ibadet secdesi değildi, o gerçekte Allah’a karşı yapılan bir ibadetti. Tıpkı bizim Kabe’ye ...
  • Nafile namaz nedir ve onu kılma şekli nasıldır?
    56028 Pratik Ahlak 2011/11/21
    Nafile namazı, müstehap namaza denir ve nafilelerden kastedilen müstehap namazlardır; yani her Müslüman’a gündüz ve gece farz olan (on yedi rekât) namazlar dışındaki namazlardır. Rivayetlerde değişik müstehap namazlarına işaret edilmiş ve tavsiyede bulunulmuştur. Biz burada sadece kılınması daha çok tavsiye edilen gece ve gündüz nafilelerine işaret ediyoruz. Cuma günü ...
  • Maliki ve Hanefi mezhebinin ne yanlışlığı var?
    3828 شیعه و دیگر مذاهب 2018/12/08
    Her şeyden önce aydınlığa kavuşması gereken nokta sizin Şia’ya olan ilginiz sadece ilgi ve sevgiden ibaret mi yoksa kuvvetli delillere mi dayanmaktadır? Eğer sizin ilgi ve alakanız delil ve burhan üzere ise bunun doğal sonucu olarak diğer mezheplerin ve fırkaların eksiklikleri ve zayıflıkları aydınlığa kavuşmuş olacaktır. Şia’nın ...
  • Hanımı adet (hayız) halinde iken onunla cima yapılırsa kefaret gerekmektedir. Bu kefaretin miktarı nohutların taneleriyle belirlenmiş. Belirlenen nohutların miktarınca verilmesi gereken altın miktarı nasıl belirlenir, yani belirlenen nohut miktarı kaç gr. Altına tekabül eder?
    13874 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Eğer hayız olan kadının hayız günlerinin miktarı üç gün olur ve üçe bölünürse kişi birinci bölümde hayız halindeki hanımıyla önden cima ederse ihtiyati vacip gereğince on sekiz nohut miktarı ağılıkta altın kefaret olarak fakirlere vermelidir. İkinci bölümünde (yani hayızın ikinci gününde) cima ederse dokuz nohut miktarınca ve eğer üçüncü bölümde ...
  • Bir Müslümanın, Amerika’daki mahkemelere bir dava için başvurması caiz midir?
    5963 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/11/01
    Ayetullah Uzma Hamenei (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Eğer kadının hakkını elde etmesi, gayri İslami mahkemelere başvurmasına bağlıysa, özellikle bu mahkemelere başvurmaması kadın için zorluk ve sıkıntıya sebep olacaksa; başvurmasında bir mani yoktur.”Hazreti Ayetullah-il Uzma Mekarim Şirazi (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Hakkını elde edecek başka bir yolu olmaz ve bu mahkemelere başvurmak ...
  • Neden ağaç altında cinsel ilişkiye girmemek gerekir?
    7834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/11
    Bazı alimlere göre[1] cinsel ilişkiye girmenin mekruh olduğu yerlerden biri meyveli ağacın altıdır.[2] Yani bu işin orada yapılmaması daha iyidir. Ama haram değildir. Bu kerahetin nedeni Peygamber Efendimizin (s.a.a) buyurduğu şu sözdür: ‘Meyveli ağacın altında karınla cinsel ilişkiye girme; ...
  • Herhangi bir şeyin necis olduğu sadece üç yolla mı belli olur? Kesin bilgi sadece görmekle mi elde edilir?
    22683 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    İslam insanların yaşamında vesvese, meşakkat ve zorluğun önünü almak için her şeye temiz ve pak olduğu ilkesini uygulamakta ve takipçilerine de sadece bir şeyin kesin bilgiyle necis olduğunu bilmeleri durumunda ondan sakınmaları gerektiği emrini vermektedir. Bu durum dışında hiçbir vazifeleri yoktur. İslam açısından on bir necaset ...
  • Ahid duası ne zaman okunmalıdır?
    9346 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/12/04
    Duay-ı ahd hakkında rivayetlerde şöyle gelmiştir: ‘Kim bu duayı kırk sabah okursa İmam Mehdi’nin (a.s) yaranından sayılır...’[1] Bu dua sabahları okunmalıdır ve onun en iyi zamanı sabah namazından sonradır. Sabah ise fıkıha göre fecr-i sadıktan, güneşin doğuşuna kadardır. Ama örfte ...
  • Kadın, temkini (şer’i olarak farz olan şeylerde kadının kocasına itaati) mihrin tümünün taksitle ödenmesi şartına bağlayabilir mi?
    5923 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/13
    Sorunuz taklit merciilerinin bürolarına gönderildi ve alınan cevaplar şöyledir:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanei: Soruya göre kadının temkin etmeme hakkı yoktur.[1]Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Kadın mihriyesinin ilk taksitini aldığında temkin etmelidir.
  • Ehl-i Sünnetin Şia olabilmesi için nasıl bir akideye sahip olmaları gerekir?
    13708 Eski Kelam İlmi 2010/05/04
    Şia ile Ehl-i Sünnet, itikat ve dinin füru’unda müşterek yönleri çok olan mezheplerdendir. Bazı yönlerden ise farklılıklar vardır. Şia ile Ehl-i Sünnet’in arasındaki asıl fark Resulullah’ın (s.a.a) Ehl-i Beyt’inin (a.s) velayet ve imamet meselesine bakış açıları ve inançlarıdır. Ehl-i Sünnet’in Şia olabilmesi için Resul-ü ...

En Çok Okunanlar