Gelişmiş Arama
Ziyaret
31078
Güncellenme Tarihi: 2009/06/16
Soru Özeti
Dinle kültür arasında ne gibi bir ilişki vardır?
Soru
Dinle kültür arasında ne gibi bir ilişki vardır?
Kısa Cevap

Din ile kültürün arasındaki ilişkinin anlaşılabilmesi için dinin ve kültürün mahiyet, hedef ve işleyişini tam olarak bilinmesi gerekir. Dinle kültür arasında her hangi bir ilişkinin olmadığını söyleyenler varsa da bu görüş geçerli değildir. Ancak bir kısım kültürler, kemale ulaşmak gibi ilahi dinlerin yüce hedefleriyle bağdaşmadığı için din ile uyuşmamaktadır. Bu yüzden din onları kabul etmiyor. Ama birçok kültür var ki, dinle çelişmediklerinden din onları onaylamaktadır. Hatta çoğu zaman dinlerin sunduğu değerlerin oluşturduğu atmosfer ve zemin yeni bir kültürün oluşmasına sebep oluyor.

Ayrıntılı Cevap

Din lügatte ceza, itaat, adet, hüküm gibi çeşitli manalara gelmektedir. Bu manaların içinde din, Kur'an'da -tefsir ve lügat kitaplarının söylediğine göre- genelde itaat ve ceza manasında, bazen de borç, hesap ve hüküm manalarında kullanılmıştır.[1]

 

“Dinde zorlama yoktur”[2] ayetinde itaat, “Din gününün sahibidir”[3] ayetinde ceza manalarına gelmektedir.

 

Rağib-i İsfahani, dinin terim olarak şeriat manasında olduğunu söylerken[4] Fazıl Miktat tarikat ve şeriat yani yol ve kanun manalarına geldiğini söylemektedir.[5] Bundan maksat Peygamber tarafından iblağ edilen ve bağlılarını uymaya davet ettiği ilahi kanunlardır. Bu, dinin genel manasıdır ve Peygamberler tarafından tebliğ edilen ilahi kanunların tümünü içermektedir.[6]

 

Başka bir deyişle din, akaid, ahlak ve ahkamlar toplamıdır.[7]

 

Kur'an-ı Kerim'e göre hak ve beğenilmiş din İslam'dır. “Şüphe yok ki Allah katında din ancak İslamdır.”[8]

 

“Kültür”, sosyolojinin en genel ve en kapsamlı kavramlarından birisidir. Onu çeşitli tanımları vardır. Lügatte edep, ilim ve marifet manalarına gelmiştir.[9]

 

Sosyoloji terimi olarak ilim, edep, gelenek, her toplum ve milletin benimsediği örf, adap ve gelenekler gibi bir milletin bağlı olduğu adet olmuş işlerdir.[10]

Ya da kültür, ilim, sanat, düşünce, inanç, ahlak, kanun, adap ve örflerdir.[11]

 

Acaba dinle kültür arasında bir ilişki var mı? Varsa bu ikisi aynı şey midir? Acaba din her toplum ve milletin kültürünün bir parçası mıdır yoksa din kendisi mi kültürü meydana getirir? Kültürün çeşitli ve farklı tariflerini göz önüne aldığımızda konunun tartışmalı olduğunu göreceğiz.

 

Kimilerine göre dinle kültür kavramları arasında her hangi bir ilişki yoktur; zira kültür toplumsal bir kalıntı ve mirastır ve milli yönü vardır. Toplumun tabii ve tedrici tekâmülü sonucu ortaya çıkar. Doğal ve bölgesel şartlar kültürlerin farklılığında etkilidirler. Başka bir deyişle toplumun doğal, bölgesel ve belki de tarihi şartlarda ortaya çıkardığı ve insanlara sunduğu şeye kültür denir. Ama din toplumun mirası olmadığı gibi insanların da ortaya çıkardığı bir şey değildir. Kelamcılara göre din ilahi bir kurumdur. Kültürden ayrıdır, ama onunla uyumludur.[12]

 

Bazı uzmanlara göre de din ve kültürü birbirinden ayırmak zordur; çünkü dinin birçok mesajı kültürün de mesajıdır. Din eğer ahlak ve akideden bahsediyorsa kültürün de ruhu budur. Eğer adap kültürün bir parçası ise din de adaptan bahseder.[13]

 

Kültürler aynı değildir; bölgesel ve coğrafi şartlara göre değişmektedir. Cahiliyet döneminde kız çocuklarını diri diri gömmek gibi hurafeler, toplumlarda yaygın olan ve zamanla o toplumun kültürüne dönüşen bazı kültürlerin dinle asla alakası yoktur. Bazı kültürler değişikliğe uğratılarak din tarafından kabul edilmektedir. Birçok yerde din kültürlerin temelini atmaktadır. Dinin ortaya çıkışı tarihi göstermektedir ki, eski din bozulduğu ve toplumda ahlaki ve içtimai sapmalar meydana geldiği zaman yeni din ortaya çıkmaktadır. Neticede bir din ya da mektep ortaya çıktığı zaman toplumun yapı ve değerlerinde genellikle inkılâp ve değişiklikler meydana getirir. Bu da kültürlerin kendilerine şiddetli sarsıntılar vermesine, bazı unsurlarının yıkılmasına, yeni değerlere veya mektebe uygun unsurları kabul etmesine neden olmaktadır. Din ve mektepler bu şekilde kültürü ortaya çıkarırlar.

 

Ancak her din kendisiyle beraber yeni bir kültür ortaya çıkaracak diye bir kural da yoktur. Din ancak bir takım yeni değerler topluma sunar. Bu değerler:

 

1- Kültür kalıpları halinde kendileriyle uyuşmayan eski kültürleri yıkmaktadır. Örneğin, İslamın gelmesiyle kız çocuklarının diri diri gömülmesine engel olundu.

 

2- İçerik olarak boş ve değersiz olan kalıplar, yeni değerlere göre düzenlenip içindeki bozukluklar çıkarılabilir. Bunun örneğini hac amellerinde görebiliriz. İslamdan önce hac şirkle doluydu. İslam onu tamamen yok etmedi. Eski amelleri korudu ama onlara ruh verdi. Dolayısıyla bunlar, yeni kültür nizamında korundu ve aynı kaldı. İran'da kutlanan İslamdan önceki ve sonraki nevruz bayramı da bunlardandır.

 

Gerçekte yeni din yeni kültür getirmiyor, yeni değerler söz konusudur. Toplum bu değerlere göre yeni kültür ortaya çıkarıyor. Yeni dine göre yeni kültür ortaya çıktıktan sonra dinde o toplumun kültürünün bir parçası sayılıyor.[14]

 

Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Tek bir dinin çeşitli millet ve toplumlara girmesi değişik kültürlerin eşit değerler esası üzerine ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Din hangi bölgeye girerse eşit bir kültüre sahip olacaktır düşüncesi yanlıştır. Din eşit olan değerleri toplumlara hâkim eder. Değişik kültürler, eski kültürlerin farklı oluşundan kaynaklanmaktadır; zira kalıpların şekillenmesi coğrafi ve yaşamsal konumlara bağlıdır.[15]



[1] -Dairet-ul Maarif-i Teşeyyü, c.7, Din maddesi

[2] -Bakara/256

[3] -Fatiha/4

[4] -Rağib-i İsfahani, Müfredat-ul Elfaz-il Kur'an, s.177, Din maddesi

[5] -Fazıl Miktat, Şerh-i Bab-ı Hadi Aşer, s.2

[6] - Dairet-ul Maarif-i Teşeyyü, c.7, Din maddesi

[7] -Abdullah Cevadi Amuli, Fıtrat der Kur'an, c.12, s.145

[8] -Al-i İmran/19

[9] -Muhammed Muin, Ferheng-i Muin, c.2, Ferheng maddesi

[10] -Seyyid Mustafa Hüseyni Deşti, Mearif ve Maarif, c.8, Ferheng maddesi

[11] -Abdul Hüseyin Saidiyan, Dairet-ul Maarif-i Nev, c.4, Ferheng maddesi

[12] -Ruzname-i Selam, 15/7/1371, s.10

[13] -a.g.k

[14] -Ruzname-i Cihan-ı İslam, 1/2/1373, s.10

[15] -adk

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7666 Yeni Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Bahailik konusu ve onların tarihi hakkında bilgi verebilir misiniz?
    11742 Eski Kelam İlmi 2008/02/16
    Bahailik fırkasının kurucusu, Mirza Hüseyin Ali Nuri’dir. O, Muhammed Bab’ın, Molla Hüseyin Beşruyeyi’nin tebliği vesilesiyle ortaya çıkmasından sonra Muhammed Bab’ın anlayışına yönelerek onun görüşlerini kabul etmiştir. Muhammed Bab’ın ölümünden ve onun yerine geçen kardeşi Yahya Subh-u Ezel’i kabul etmemesinden sonra Muhammed Bab’ın, zuhurunu vaat ettiği kimsenin (Men ...
  • Acaba iki yıldır süt veren bir kadına emzirme kefaretinin yanı sıra geciktirme kefareti de farz mıdır?
    12992 Orucun Kazası Ve Kefaretleri 2013/01/14
    Ayetullahe'l-uzma SİSTANİ’NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Bebek emziren kadının sütü az olduğunda, eğer oruç tutması emzirdiği bebeğe zarar verecek olursa, oruç tutmak ona farz değildir. ister bu kadın bebeğin öz annesi olsun, isterse dadısı olsun veya ücretle süt veren bir kadın olsun, fark etmez. Ancak ...
  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6875 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Zatı âlinizin Kur’an’ın tahrif edildiği hadisler konusundaki görüşünüz nedir?
    6158 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu bağlamdaki görüşü şöyledir: Kur’an’ın tahrif edildiğini söyleyen hadisler ya senet bakımından zayıftırlar ya da sadır olma cihetinden hüccet değildirler veya delaletleri kabul edilebilinir durumda değildir. Kur’an-ı Kerim hiçbir zaman tahrif olmamış ve olmayacaktır. Kur’anın tahrif ...
  • Cenabet olan kimse gusül almadan banyodan çıkarsa bütün bedeni necis sayılır mı?
    29968 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sorunun cevabını vermeden önce şu noktayı hatırlamamız gerekir: Cenabetten maksat necasetle bütün bedenin necis olması değildir. Cenabet gerçekte manevi necasettir. Meni bedenin tümünü değil yanlızca bedenin değdiği yeri necis eder, yıkamakla ve necasetin gidermesiyle değdiği yer pak olur. Örneğin cenabet olan ...
  • Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt (a.s) diri midirler? Eğer diriyseler bunun manası nedir?
    9429 دانش، مقام و توانایی های معصومان 2012/07/24
    Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt’inin (a.s) diri olması, hakiki hayat konusunda Kur’an’daki anlamı içerir ve özellikle şehitler hakkında buna vurguda bulunulmuştur: "وَ لا تَحْسَبَنَّ الَّذينَ قُتِلُوا في‏ سَبيلِ اللَّهِ أَمْواتاً بَلْ أَحْياءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ". Aynı şekilde birçok rivayette de imamların diri oluşu hakkında bu anlama ...
  • Nahiye-i mukaddese ziyareti Şia'da muteber kabul edilir mi? Bunu teyit eden delil ve akide nedir?
    11085 Pratik Ahlak 2011/09/27
    Nahiye-i Mukaddese ziyareti mutlak ziyaretnameler türündendir. Yani onu her zaman (Aşura günü ve diğer günlerde) ve her yerde okuyarak Hz. Hüseyin (a.s)'ı ziyaret etmek mümkündür. Bu ziyaret peygamberlere, din önderlerine ve pak İmamlara selam ile başlar, sonra Hz. Hüseyin ve onun vefalı yaranlarına selamlamakla devam eder, daha sonra Hz. ...
  • İlime hakiki anlamda iştiyak kazanmanın yolu nedir?
    7859 Pratik Ahlak 2011/07/23
    Ayetullah Hadevi Tehrani'nin bu konuyla ilgili görüşü şöyledir:İlime duyulan iştiyak ilahi bir lütuftur. Ancak bu hissi bazı yollardan güçlendirmek mümkündür:1- Sırayı gözeterek ve düzenli bir şekilde ders okuma. Bu tür ders alma insanda öğrenme ve ilime ilgi hissini güçlendirir ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3293 Hadis 2020/01/20

En Çok Okunanlar