Gelişmiş Arama
Ziyaret
15731
Güncellenme Tarihi: 2011/01/17
Soru Özeti
Karidesin helal, ıstakozun haram olmasının felsefesi nedir? Oysa ikiside aynı cinstendir?
Soru
Karidesin helal, ıstakozun haram olmasının nedeni nedir? Bunların cins, tür ve derilerinin farkını söyleyiniz.
Kısa Cevap

Bütün hükümler fayda ve zarar esası üzerinedir ve her hükmün bir felsefe ve nedeni vardır; ama bu nedenlerin ayrıntılarını bilmek çok zordur. En fazla hükümler için genel kaideler söylenebilir. Ancak buradaki genellik istisnaları olan çoğunluk manasına gelmektedir. Karidesin yenmesinin caiz olması konusunda bazı rivayetlerde onun balık cinsinden (pullu) olduğuna işaret edilmiştir. Oysa ıstakozda böyle bir özellik yoktur.

Ayrıntılı Cevap

Konunun daha iyi anlaşılması için birkaç noktayı hatırlatmak gerekir.

1-Şii fakih ve alimlerin görüşü -ki doğru olanda budur- Allah’ın hükümleri fayda ve zarar üzerine kurulu olduğu yönündedir; yani bir amelin önemli ve hayati bir faydası varsa o amel farz edilmiştir. Eğer faydası hayati değilse müstehaptır. Ama bir amelin tehlikeli ve helak edici bir zararı varsa onu yapmak haramdır. Eğer zararı tehlikeli ve helak edici değilse mekruhtur. Fayda ya da zarar yönü baskın olmayan ve eşit olan amel mubahtır. Ancak fayda ve zarardan maksat yalnızca maddi fayda ya da zarar değildir. Onun insan varlığının boyutlarının genellik ve genişliği kadar genel ve geniş bir manası vardır.

2- Her ne kadar ‘İlahi hükümler fayda ve zarar temelleri üzerine kurulmuştur’ kaidesinin genelliği kesin ve yakini ise de detaylarda ve ve mısdaklarda onu keşfetmek çok zordur. Çünkü, bu keşif her şeyden önce çeşitli ilmi açılardan büyük imkanlara sahip olmayı gerektirmektedir. Öte yandan beşer ilim ve sanatta ne kadar çok ilerlese de yine de bildikleri bilmediklerine göre denizde bir damla gibidir: ‘Zaten size pek az bir bilgiden başka bir şey de verilmemiştir.’[1]  

İlahi önderlerin ahkamın felsefesinin tümünü söylememelerinin nedenlerinden biri birçok ilimi hakikatların keşfedilmediği bir dönemde onları söylemenin çoğu insan için bir muamma ve bilmeceden başka bir şey olmayacağından dolayı idi. Bu da muhtemelen insanda bazı şeylere karşı soğutabilirdiı. İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: ‘İnsanlar bilmediklerinin düşmanıdırlar.’[2]  Bu yüzden ilahi önderler, insanların anlayabileceği ölçüde hükümlerin bazı neden ve felsefelerini söylemişlerdir.

Öte yandan din ve şeriatın hedefi insanların ilmin ve amelin güzellikleriyle ziynetlenmesini sağlamak, düşünce ve ameldeki çirkinliklerden sakındırmaktır. Bu hedef -insanlar ahkamın neden ve felsefesini bilmeselerde- şeriata amel edildiğinde elde edilir. Hastanın -verilen ilaç ve direktiflerin felesefesini bilmese de- doktorun direktiflerine uyarak iyileşmesi bunun benzeri bir örnektir.

Ayrıca müminler, dini buyrukların ilim ve bilgileri hata yapmayan kimselerden geldiğine inanırlar. Dolayısıyla onların etki ve faydalarına da yakin etmekteler.

3-Hükümlerin felsefese ve nedenlerini anlamak zor olsa da onların genel kaidelerini bulmak imkansız değildir. Ancak hukuk meselelerinde ki genellik, istisnası olmayan felsefi meselelerdeki genellik gibi değildir. Hukuki ve ictimai meselelerde genelliğin manası istisnası olan çoğunluktur.

4- Masum İmamlar’ın (a.s) rivayetlerinde yenmesi helal ve haram olan hayvanların genel kaidesi hakkında çeşitli ölçüler zikredilmiştir. Örneğin karada, suda ve havada yaşayan hayvanlar için ayrı ayrı kaideler söylenmiştir. Suda yaşayan hayvanların helal olmasının ölçüsü onların pullu olmasıdır.

Bir rivayette[3] Muhammed b. Müslim, İmam Bakır’a (a.s) ‘Bize derisiz (pulsuz) balık getiriyorlar’ diye arzettiğinde İmam (a.s) şöyle buyurdu: ‘Derisi (pulu) olan balığı ye, derisi olmayanı yeme.’ Deriden maksat rivayetlerde de geldiği gibi puldur.[4]

Ancak yaratılışın başlangıcında pullu olması gereklidir. Eğer çevrenin etkisi veya yaşam şeklinden dolayı pullar sonradan dökülürse sakıncası yoktur. Nitekim bir rivayette böyle gelmiştir.[5]

Karidesin helal olması konusunda özel olarak ‘Onun yenmesinin sakıncası yoktur ve karides bir balık çeşididir.’[6] şeklinde rivayet vardır.

Onun helal olması konusunda şu ihtimaller verilebilir:

1-Karides, pulu normal gözle görülmese de pullu balıklardandır.

2-Karidesler doğuştan pulludurlar, sonradan pulları dökülmüştür.

3-Karides tür ve cins açısından pullu olmasa bile hüküm olarak pullu balık hükmündedir ve yenmesinin sakıncası yoktur. Başka bir ifadeyle suda yaşayan bu tür hayvan şu anda bizim bilmediğimiz nedenlerden dolayı pulu olmasada istisna olmuş ve rivayetlerde helal olduğuna hükmedilmiştir.[7]

Istakoz konusunda da özel rivayet var ki şöyle buyurmaktadır: ‘... kaplumbağa ve ıstakoz yemek haramdır.’[8]

Istakozun pullu olmadığı bilinmektedir.

Yukarıda söylenenler dikkate alındığında İslam’da karidesin helal, ıstakozun haram olduğu -her ne kadar ikisinin arasındaki öz ve tür farkını tam olarak bilmesekte- görülecektir. Ve bilimin bugüne kadar bu ikisinin arasındaki öz ve mahiyet farkını ortaya çıkaramaması onların mahiyetinin farklı olmadığı manasına gelmez. Zooloji ve gıda bilim uzmanlarının gelecekte bu alanda yapacakları geniş araştırmalarla ikisinin arasındaki farka ulaşmalarını ümit ediyoruz.


[1] -İsra/85.

[2] -Mizan-ul Hikme’den Seçmeler, c.1, s.214.

[3] -Vesail-uş Şia, c.16, s.397-398, hadis1, bab:8

[4] -a.g.e. hadis:3 ve 7.

[5] -a.g.e. bab:10, (At’ima-ı Muharreme), s.405.

[6] -a.g.e. s.408, hadis:5 ve 12, (At’ima-ı Muharreme).

[7] -a.g.e. Dipnot, s.408

[8] -a.g.e. hadis:1, bab:16, (At’ima-ı Muharreme), s.145.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Sigara alışkanlığına sahip bir kimse oruç tutmakla birlikte sigara içebilir mi?
    9615 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/23
    Taklidi mercilerin tümü konuyla alakalı olarak şöyle diyorlar: İhtiyati vacip gereğince oruçlu olan bir kimse sigara, tütün ve buna benzer şeylerin dumanının boğazına gitmesinden sakınması gerekir.[1] Taklidi mercilerden hiçbirisi oruçlu bir kimse, sigara içebilir fetvasını vermiş değildir. Bu şunu göstermektedir ...
  • Tanrının bir enerji olduğunu söylemekteler, bu doğru mudur?
    11691 Eski Kelam İlmi 2010/07/24
    Yüce Tanrı zorunlu varlık, âlim ve irade sahibidir. O, her türlü ihtiyaç, sınırlılık ve eksiklikten arı ve münezzehtir. Ama enerji eksiklik, ihtiyaç ve sınırlılıkla eşdeğer olup ilim ve iradeden yoksun bir varlıktır. Enerjinin özellikleri ile Yüce Tanrının sıfatları arasında yapılan mukayeseden Tanrının enerji ...
  • Tek bir kapısı olan Camiye hayız ve cünüp bir kimsenin girmesinin hükmü nedir?
    5782 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/30
    Hayız halinde olan kadın ve cünüp bir kimsenin Camide durması caiz değildir. Ama eğer bir kapıdan girip bir diğer kapıdan çıkıyorsa ya Camide var olan bir şeyi kaldırmak için Camiye giriyorsa sakıncası yok.[1] Buna binaen eğer Caminin tek bir ...
  • İslam Peygamberinin berzah yaşamı, ilmi ve bu dünyayı görmesi hakkındaki görüşünüz nedir?
    8435 Eski Kelam İlmi 2011/11/21
    Şii inancına göre Peygamber Efendimizin (s.a.a), vefat ettikten sonra fiziki olarak maddi alemle irtibat kurmasının ve onu müşahede etmesinin imkanı yoktur, ama Allah’ın bu büyük elçisinin takipçileriyle manevi irtibat kurması mümkündür. Peygamberimizin şu anda dünyadan ve onda olup bitenlerden haberi vardır; Efendimiz selam ve ziyaretlerimizi kesinlikle duymakta ve bunlar birçok ...
  • Ye’cüc ve Me’cüc kavmi kimlerdi? Onların akıbeti ne oldu? Zülkarneyn’in onlar karşısında yaptıkları neydi?
    9156 Tefsir 2010/11/27
    Bu husustaki Kur’an ayetleri ve Tevrat’taki konular bütününden ve de tarihi verilerden anlaşıldığı kadarıyla bu topluluk Kuzey Asya bölgesinde yaşamakta olup güney ve batıya vahşi saldırılarıyla facia yaratmıştır. Zülkarneyn setinin kapatılmasıyla onların saldırıları büyük bir müddet sona ermiştir, ama ahir-i zamanda yeniden döneceklerdir. Bazıları vuku bulan ...
  • Bir kimsenin keramet sergilemesi onun hak oluşu manasına gelir mi?
    5411 Pratik İrfan 2012/05/03
    İrfanda yaygın olan konulardan birisi, keramet ve olağanüstü işler yapma meselesidir. İrfan ve seyr-i sülûk yolunda keramet, mükaşefe ve olağan dışı işlerin meydana gelmesi, insanın bunlar ile mağrur olacağı ve bu hususları çok önemseyeceği hususlar değildir. Bunlar yüce Allah’ı şuhudi olarak tanımanın ilk ve çok düşük basamaklarıdır. ...
  • Çağdaş arifler kimlerdir?
    7729 Teorik İrfan 2011/12/19
    Hicrî birinci ve ikinci asırdan günümüze dek meşhur Müslüman arifler sırasıyla aşağıda yer almaktadır:Hicrî birinci ve ikinci asır: Ebu Haşim Sofu Kufi, Şakik Balhi, Maruf Kerehi, Fuzeyl b. Ayaz.Üçüncü asır: Bayezid Bestami, Sırri Sakti, Haris Mehasibi, Cüneyd Bağdadi, Zunnun ...
  • Hz. Nuh (a.s) gemiyi yaptığı sırada Cebrail ona, Peygamberimizin abasının altındaki beş mübarek zatın isimlerinin yazılı olduğu çiviler getirdi mi?
    13916 Eski Kelam İlmi 2012/04/11
    Resul-i Ekrem (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) azametini gösteren bu rivayet, Şia’nın bazı hadis kaynaklarında gelmiştir. Rivayetin ravileri içinde ‘Yahya b.Eksem’ gibi Sünni olan kimselerde vardır. Rivayet senet yönünden sıkıntlı olsa da Resul-i Ekrem (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) azametleri açısından ele alındığında genel olarak ...
  • Acaba Ebu Abdullah el-Hüseyin (a.s.) Habib bini Mezahiri’ye şöyle bir mektup yazmış mıydı; “Mine’l – garibi ile’l – habib”; yani garipten habibe?
    7666 تاريخ بزرگان 2011/12/17
    Biz, “Mine’l – garibi ile’l – habibi”  şeklinde bir cümle veya ibareyi Şianın hadis kitaplarında ve mersiyelerde (maktellerde) bulamadık. Bu nedenle bunu İmam Hüseyin’e nispetlendirmek doğru olamaz. Habib bini Mezahiri hakkında var olan tek şey şudur: O imam Hüseyin’in (a.s.) vefalı yaranlarından idi. savaşa katıldı, şehit oldu ...
  • Peygamberin döneminde gece yarısı nasıl hesaplanırdı?
    30470 بیشتر بدانیم 2013/02/14
    Kur’an’da ve rivayetlerde ‘Gasaku’l-Leyl’ ve Nisfu’l-Leyl’ ifadeleriyle gece yarısına işaret edilmiştir. Allah Teala Kur’an da şöyle buyuruyor: ‘Güneşin zeval vaktinde, geceleyin karanlık basınca ve fecir çağında namaz kıl; şüphe yok ki sabah namazı, (meleklerden taraf) tanık olunandır.’ İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Güneş battıktan sonra gökteki kızıllığın çekilmesi ...

En Çok Okunanlar