Gelişmiş Arama
Ziyaret
7121
Güncellenme Tarihi: 2012/10/01
Soru Özeti
Hırsızlık etmiş bir şahıs çaldığı parayla kazanç elde ederek parayı ikiye katlamıştır. Şimdi ise malının helal olmasını istiyor ama malını çaldığı adama bunu söylemeye cesareti yok; teklifi nedir?
Soru
Eşinin erkek kardeşinden çok miktarda para çalan ve bu parayı kullanarak iş kuran, bu işte çaldığı paranın iki katı kazanç sağlayan bir şahıs şimdi malının helal olmasını istiyor. Ayrıca yaklaşık on yıl bu olayın üzerinden geçmiştir. Eşimin erkek kardeşi zengin bir insan olduğu için malının çalındığını fark etmedi. Bu iş haram ve günah olduğu için bunu yapan hırsız hatasını düzeltmek istiyor ama malını çaldığı adama bunu söylemeye cesareti yok. Bunu yapması büyük bir münakaşaya yol açabilir. Birde elde ettiği kazancın hepsi onun malikiyeti ve tasarrufu dışında ise bu onun için büyük sorunlara ve iflas etmesine sebep olabilir. Bu durumda ne yapması gerekir dini görevi nedir?
Kısa Cevap
 
  1. Çaldığı malı (parayı) kesinlikle sahibine geri vermelidir. Ancak bunu yaparken bu miktar malı (parayı) neden ona verdiğini söylemek zorunda değildir.
  2. Eğer çalınan malla ticaret yaptıysanız veya iş kurduysanız elde ettiğiniz kazanç mal sahibine aittir. Ama eğer külli alışverişte[1] bulundunuz ve çaldığınız malla ödeme yapmadıysanız yani örneğin sadece işlem ücreti olarak kullandıysanız sadece çaldığınız miktarı ödemekle mükellefsiniz.
  3. Her halükârda çalınan para hesaplanırken veya ondan elde edilen kazanç hesaplanırken paranın güncel değeri göz önüne alınarak sahibine geri verilmelidir.
 
Ekler:
 Taklit mercilerin bu soruya verdikleri cevaplar şu şekildedir:[2]
Hazreti Ayetullah Hamaney:
Çaldığı malı sahibine geri vermelidir. Ancak bunu yaparken neden ona verdiğini söylemek zorunda değildir. Eğer çalınan mal para ise ihtiyatı vacip gereği paranın alım gücünde yaşanan değer kaybını anlaşma yoluyla çözmeli.
Hazreti Ayetullah Sistani:
Çaldığı parayı sahibine geri vermelidir.
Hazreti Ayetullah Safi Gulpeygani:
Eğer hırsızlık parasıyla ticaret yapar ve kazanç sağlarsa paranın hepsini çaldığı insana geri vermelidir. Ama eğer külli alışverişte bulunmuş ve çaldığı malla ödeme yapmadıysanız yani sadece işlem ücreti olarak kullandıysanız sadece çaldığınız miktarı ödemekle mükellefsiniz. Parayı çaldığı insanın hesabına yatırabilir veya posta havalesiyle onun adına yatırabilirsiniz kendisine açıklamak zorunda değilsiniz. Sadece bu parayı ona borçlu olduğunuzu bildirmeniz yeterlidir.
Hazreti Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani:
  1. Eğer çalınan malın kendisi mevcut ise onu kendisine teslim etmelidir. Çalınan malın kendisi mevcut değilse onun günümüz değerini mal sahibine ödemelidir. Her iki durumda mal sahibine bu parayı veya malı neden ona verdiğini açıklamak zorunda değildir.
  2. Eğer çalınan mal ile ticaret yapılmış ve bu ticaret toplumda yaygın olan şekliyle külli bir alışveriş ise elde edilen kazanç mal sahibine ait değildir. Ama eğer çalınan malın kendisiyle ticaret yapılmış ise kazançta mal sahibine iade edilmelidir. Fetva sitesinin linki
 
 
 
 
 
 

[1] Külli ve “eyni” alışverişten maksat; Eyni alışverişte satılacak veya alınacak ürün net olarak belirlenmiştir. Örneğin bu tükenmez kalemi sana sattım. Bu alışverişte mevzu bahis olan kalem alıcıya teslim edilmelidir bir başkası değil. Külli alışveriş ise örneğin alıcı mavi renkli tükenmez bir kalem almak istemektedir. Bu alışverişte satıcı anlaşmada belirlenen özelliklere sahip herhangi bir mavi tükenmez kalemi teslim edebilir. 
[2] Islamquest sitesi bu soruyu değerli taklit mercilerden Ayetullah Hamaney, Ayetullah Sistani, Ayetullah Safi Gulpeygani’nin resmi bürolarından sorarak cevaplandırmıştır.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar