Gelişmiş Arama
Ziyaret
4074
Güncellenme Tarihi: 2019/10/07
Soru Özeti
İmam Rıza (a.s) şuan hayatta olsaydı türbesinin böyle ihtişamlı ve gösterişli olmasını onaylar mıydı?
Soru
İmam Rıza (a.s) şuan hayatta olsaydı birisini avare görmektense kendi elbisesini satmaya razı olmaz mıydı? Ama şuanda kim meşhede gitse memleketine geri döndüğünde Türbenin maneviyatını anlatacağına türbenin ihtişamından ve görkeminden bahsetmektedir. Sanki müzeye gitmiş gibi. Kabrin olduğu avluda sanki müze gibi altın kılıçlar ve gerdanlıklar asılması putperest öğretilerin bir parçası değil mi? Bütün bu harcamaların daha münasip bir yerde kullanılması doğru olmaz mıydı? Masum İmam’ın Mukaddes türbesini idare edenler gerçekten İmam’ın mülkü hakkında karar verme yetki ve yetkinliğine sahip mi? Neden kendi canlarının istediği kararları almaktalar?
Kısa Cevap

Hiç şüphesiz İmam Rıza (a.s) kendi hayatında altın tuğlalardan yapılmış bir evde yaşamayı kabul etmezdi. Bununla birlikte Hazretin sevdalılarının İmam Rıza (a.s)’ı  ziyarete gelen sevenlerinin rahat etmesi için geniş ve olanaklı bir muhit hazırlamalarının da bir sakıncasıda yoktur. Zira Masum İmam (a.s)’ın görevi olduğu gibi sevenlerinin ve dostlarınında görevleri vardır. Bu çalışma bir anlamda ilahi şiar’ın yüceltilmesi olmakla birlikte bir açıdanda Hazrete duyulan sevgi ve saygının dışa vurumudur. Öte yandan sanatcıların eserlerini halkın genelinin görmeye fırsat bulamadıkları müzelerde sergilemek yerine Türbeye armağan etmeleri ve burada sergilenmesinin ne sakıncası var. Bizler nasıl ziyaretle sevgimizi gösteriyorsak onlarda baş yapıtlarını türbeye armağan ederek Masum İmam’a olan alakalarını ifade etmektedirler.

Bunu putperestlik olarak görmek doğru değildir. Zira ziyaretciler bu ihtişamlı yapıya değil bu mekanın sahibine saygı göstermektedirler.

İmam Rıza (a.s)’ın Türbesi gibi mukaddes ve hürmete layık mekanların sevenleri ve aşıkları tarafından bütünüyle kendi imkanlarıyla İslami sanatlar kullanılarak görkeme ve ihtişama kavuşturulmasının ne sakıncası olabilir. Kutsal mekanların haşmeti ve göz alıcılığı ona verilen değerin bir göstergesi değil midir?

Bütün bu ihtişam, hatta yüz kat fazlası söz konusu olsa bile gönlü imamla olana hiçbir şekilde etki etmez. Bütün bu görkeme rağmen maneviyatın zirvesi müminler için bu mekanlarda muhakkak olmaktadır. Evet dünyevi anlamda en güzel mekanda manevi duyguları zirvede yaşamak göz uçuyla bile bu ihtişama teveccüh etmemek asloan bu değil midir? Dünya gözümün önündeyken dünyaya değilde Hakka teveccüh etmek.

İmam Rıza (a.s)’ın babası İmam Kazım (a.s) hakkında Allah’a yöneldiğinde insanların onun yakınından gelip geçmesini ibadetine engel bilmediği nakledilmektedir.

Ebu hanife derki: İmam Sadık (a.s)’ın huzuruna vardım. Arz ettim: Evladın Musa’yı gördüm, O namaz kılıyordu  insanlarda önünde geçip gidiyordu ama O buna engel olmuyordu. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu: Evladım Musa (a.s)’ı çağırın. Sonra Musa Kazım (a.s) huzura geldi. İmam Sadık (a.s) buyurdu: Evladım, Ebu hanife diyor ki : Evladın Musa’yı gördüm, O namaz kılıyordu  insanlarda önünde geçip gidiyordu ama O buna engel olmuyordu. Musa Kazım (a.s) babasına arz etti: Evet doğrudur babacan. Karşısında namaz ikame ettiğim Hak herşeyden bana daha yakındır. Zira Allah Teala kendisi şöyle buyuruyor: “Biz ona şah damarından daha yakınız.” İmam Sadık (a.s) evladı bunu söyler söylemez kucakladı ve şöyle buyurdu: Annem babam sana feda olsun Ey İlahi sırların hazinedarı.[1]

Bu hadisi rivayet etme gayemiz şudur ki: Ziyaretine yöneldiğimiz yüce insanlar İbadette haktan başka birşeye teveccüh etmeyen dünyaya göz ucuyla dahi yönelmeyen hakikat meşaleleridir. Bizlerde onların huzurunda dünyaya teveccüh etmemeyi öğrenmeliyiz.

İmam Rıza (a.s)’ın Türbesinin ihtişamlı ve görkemli olmasında bir sakınca olmamakla birlikte değerli taşların ve altın kullanılması konsu daha çok adet ve göreneklerin bir yansıması olup dini bir yaptırım değildir. Zahiren yetkililer toplumsal bununla mücadele etmemeyi yeğlemişlerdir. Zira bu yapılar beytulmalla değilde ziyaretcilerin kendi bağışlarıyla yapılmaktadır.

 

 

 

[1] Kuleyni, Muhammed bin. Yakup, Kafi, 3.c, 297.s, 2.bk, tahran, 1362.şemsi.

«عَلِیُّ بْنُ إِبْرَاهِیمَ رَفَعَهُ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ مُسْلِمٍ قَالَ دَخَلَ أَبُو حَنِیفَةَ عَلَى أَبِی عَبْدِ اللَّهِ (ع) فَقَالَ لَهُ رَأَیْتُ ابْنَکَ مُوسَى (ع) یُصَلِّی وَ النَّاسُ یَمُرُّونَ بَیْنَ یَدَیْهِ فَلَا یَنْهَاهُمْ وَ فِیهِ مَا فِیهِ فَقَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ (ع) ادْعُوا لِی مُوسَى (ع) فَدُعِیَ فَقَالَ لَهُ یَا بُنَیَّ إِنَّ أَبَا حَنِیفَةَ یَذْکُرُ أَنَّکَ کُنْتَ تُصَلِّی وَ النَّاسُ یَمُرُّونَ بَیْنَ یَدَیْکَ فَلَمْ تَنْهَهُمْ فَقَالَ نَعَمْ یَا أَبَةِ إِنَّ الَّذِی کُنْتُ أُصَلِّی لَهُ کَانَ أَقْرَبَ إِلَیَّ مِنْهُمْ یَقُولُ اللَّهُ عَزَّ وَ جَلَّ- وَ نَحْنُ أَقْرَبُ إِلَیْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِیدِ قَالَ فَضَمَّهُ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ (ع) إِلَى نَفْسِهِ ثُمَّ قَالَ یَا بُنَیَّ بِأَبِی أَنْتَ وَ أُمِّی یَا مُودَعَ الْأَسْرَارِ وَ هَذَا تَأْدِیبٌ مِنْهُ (ع) لَا أَنَّهُ تَرَکَ الْفَضْل»‏.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dininin kadına bakış açısı nasıldır ve onun için nasıl bir konum belirlemiştir? Onlar tıpkı erkekler gibi midirler?
    24977 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2008/05/20
    İslam, insanın tekâmülünü hedef edinmiştir. Bu açıdan da kadın ve erkek arasında hiçbir fark yoktur. İslam açısından önemli olan kadınlık veya erkeklik değil, kendini yetiştirme ve Allah’a yakın olmaktır. Kadın ve erkek insanlığın iki temel unsurunu teşkil etmeleri nedeniyle, İslam’da bazen kadından ve bazen de erkekten söz ...
  • İmam-ı Zamanın (a.c) anne tarafından büyük babasının adı nedir?
    7110 Eski Kelam İlmi 2011/12/18
    İmam-ı Zamanın (a.c) anne tarafından büyük babasının adı Yaşua’dır. O, Rum kayserinin evladı olup havarilerin ve belirgin olarak Şamun’un (Hz. Mesih’in vâsii) neslindendir.[1]  
  • Haset hastalığını nasıl yok edebiliriz?
    16585 Pratik Ahlak 2009/12/20
    Haset, eziklik ve kendisini küçük görme psikolojisidir ve bu yüzden haset eden kimse başka birisinde olan bir nimetin onun elinden çıkmasını arzu eder. Bu psikolojik hastalığın tedavisi ...
  • Lanetleşmenin bir şartı var mıdır? Hangi konuda lanetleşmek mümkündür? Lanetleşmek kesin olara gerçekleş midir?
    19167 مباهله 2012/05/27
    Lanetleşmek, batıl yolda olan kimsenin ilahi gazaba uğraması ve hak yolda olan kimsenin de tanınması ve böylece hak ve batılın birbirinden ayrılması için iki tarafın birbirine lanet etmesinden ibarettir. Lanetleşmek bir tür duadır ve kendine ait özellik ve şartlara sahiptir. Biz onların bazılarına işaret edeceğiz: İnsanın üç ...
  • Neden felsefî ikinci makuller tür ve ayıraca sahip değildir? Mantıkî ikinci makuller de böyle midir?
    10337 İslam Felsefesi 2011/10/23
    Makul, felsefî bir terim olup zihne gelen şey anlamındadır ve hissedilenin yani hisle duyumsananın karşısında yer alır. Makul terimi bazen aklî suretler için, bazen dışarıda bir varlığı olmayan hususlar için ve bazen de hissedilmeyen ve soyut olan şeyler için kullanılır ki bu durumda makulden kasıt akıldır. Bizim konumuzda makulden ...
  • İslam’ın Hakkaniyetinin Aklî Delilleri
    21090 Yeni Kelam İlmi 2012/01/23
    Her ne kadar bugün dünyada gözlemlenen dinlerde bir takım hakikatler yer alsa da, gerçek tevhit olan kamil hakikat sadece İslam’ın çehresinde gözlemlenebilirdir. Bu iddianın en büyük delili, diğer dinlerin muteber senetlerinin olmayışı ve metinlerinde tahrif ve aklî çelişkilerin bulunması ve bunun karşılığında Kur’an’ın senet taşıması, ...
  • Defalarca tövbesini bozmuş kimse şimdide Allah ve Masum İmamlar (a.s) hakkında şüpheye düşmektedir. Acaba Allah onu kendin uzaklaştırmış mıdır? Ve Allah’a yakınlaşmanın yolu nedir?
    36346 Pratik Ahlak 2011/11/12
    Günah, insanı alteder. Günahtan tövbe etmeye ciddi karar almak kurtuluşa yönelmek demektir. Şeytan, insanın düşmanıdır; onun böyle vesveseler vermekten amacı, insanları ümitsizliğe düşürmek, salih kulları merhametli olan Allah’tan uzaklaştırmaktır. Oysa Allah, ister günahkar olsun, ister zalim, bütün kullarını sever, onların hidayetini ve saadetini ister. Yalnız kaldığınızda Allah’tan ...
  • Ayakkabı giymenin adabı nedir?
    20961 Pratik Ahlak 2012/05/12
    İslam dini semavi dinlerin en sonuncusu, en kâmili ve en camiidir. Bu bağlamda İslami öğretiler insanın tüm boyutlarını; bireysel ve toplumsal yönlerini her zaman ve her mekân için göz önünde bulundurmuş ve onun tüm ihtiyaçlarına cevap veriyor. Her halükarda İslam dininin hakkında nazar vermiş ve adap belirlemiş ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) Rukayye adında bir kızı var mıydı?
    23693 تاريخ بزرگان 2011/12/20
    Fedakarlık ve insani kemallerle dolu Kerbela gibi bir olayda yaşı küçük olan kimseler fazla dikkat çekmemiş olabilir. Hz. Rugayye’nin (s.a) yaşamı, babası, amcası, halası gibi yüce şahsiyetlerin nurlarının ışığı arkasında kaldığından tarih kitaplarında İmam Hüseyin’in (a.s) Rugayye adında küçük bir kızı olduğu konusuna değinilmemiştir. Bazı maktellerde İmam ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11686 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.

En Çok Okunanlar