Please Wait
37418
Kameri ayların günleri birbirleriyle aynı olup, tam olarak 29 gün, 12 saat, 44 dakika 3 saniye veya 29/53059028 gündür. Bütün hicri kameri yılların günlerinin sayısı eşit olup tam olarak 12 ay yani 354/3670834 gündür. Ancak astronomlar her ayı sahih yani kesirsiz olarak hesaplamak zorunda olduklarından ve olayları ve tarihi yazdıklarında ayın otuzuncu gününün yarısını geçmiş aya yarısını da gelecek aya veremeyeceklerinden mecburiyetten dolayı kameri ayı en az 29 gün, en fazlada 30 gün hesap ediyorlar. Bu yüzden astronomlar kameri ayı ikiye (hesap ayı ve hilal ayı) ayırmışlardır. Ancak ay ve yılın günlerinin sayısı kesirsiz bir sayı olmadığından fıkıha göre hesap ayı muteber değildir ve fakihler yalnızca rü’yet olunan hilal ayını muteber saymışlardır. Rü’yette her yerde ve her saatte aynı zamanda gerçekleşmediğinden doğal olarak hilalin rü’yetinde geçmişte farklı görüşler ortaya çıkmış ve halende çıkmaktadır. Bu farklı görüşler bir sonraki ayda kendiliğinden çözülmektedir. Bazende Şer’i hakimin yeni ayın girdiğine hükmetmesiyle sorun hallolmaktadır.
Kameri ayların günleri birbirleriyle aynı olup, tam olarak 29 gün, 12 saat, 44 dakika 3 saniye veya 29/53059028 gündür. Hicri kameri yılların hepsinin günleri eşit sayıda ve tam olarak 12 ay olup, 354/3670834 gündür. Ancak hesapların kolay olabilmesi için kameri yıl 354 gün sayılmaktadır. Bu şekilde bir yılın 6 ayı 30 gün, 6 ayıda 29 gündür.
Yılların eksikliklerini gidermek için her üç yılda, bir gün ilave edilmektedir; yani üçüncü yıl 355 gün olmaktadır. Çünkü üç yıldaki eksiklik 3*0/3670834 veya 1/101 gündür.
Bu hesaplamanın ortaya çıkardığı ve gaflet edilmemesi gerek önemli sonucu ‘Ara’ kuralıdır. Yani kameri yılda bir ay 30 gün olurken, bir sonraki ay 29 gündür.
Bununla birlikte ayın ya da yeni yılın başlamasında ortaya çıkan yanlışlık veya ihtilafların önemli
nedenlerinden biri ‘Ara’ kuralına uyulmamasıdır.
Ancak astronomlar her ayı sahih (kesirsiz) olarak hesaplamak zorunda olduklarından, olayları ve tarih yazdıklarında ayın otuzuncu gününün yarısını geçmiş aya yarısını da gelecek aya bölemeyeceklerinden mecburiyetten kameri ay en az 29 gün, en fazlada 30 hesap edilmektedir. Bu yüzden astronomlar kameri ayı ikiye ayırmışlardır:
1- Hesap ayı
2- Rü’yet hilali ayı
Astronomlar hesap ayını düzenlemek için takvimler hazırlamışlardır. Bu takvimler, ayın ve güneşin süreli hareketine göre değilde genel bir kural üzerine olsun diye ayın seyrine göre, astronomi kuralları, ayların sayıları, yıllar ve onların başlangıçlarının belirlenmesi, bütün bunlar Ayın, Güneşin ve yıldızların orta hareketi kaidesine göre düzenlenmiştir. Ayın ve Güneşin orta hareketine göre deniliyor ki: Ayın bir dönüş süresi (bir kavuşumdan diğer kavuşuma kadar) 29 gün, 12 saat, 44 dakikadır. Astronomların kendi ikrarlarına göre Ay’la Güneş’in birleşme sırasında hilal gözle görülmez. Bu takvimlerin ve astronomi hesaplarının sonucu şudur: Bir ay, 12 saat ve 44 dakika, 29 günden fazla olduğundan ve bu miktar arka arkaya gelen iki ayda bir tam günden çok etmektedir. Bu yüzden bir gün tam hesap edilerek bir ay 30 gün, diğer ayda 29 gün olarak sayılmaktadır. Bu şekilde önceki ayın eksikliği giderilmektedir. Yani gerçekte ikinci ayın 12 saati bir önceki ayın 12 saatine eklenmekte, bir tam gün önceki aya verilmekte böylece 30 güne çıkmaktadır. Kameri yıl muharrem ayından başladığı için muharrem 30, zilhicce’de 29 gün olacaktır.
Rü’yet hilali ayı’ndan maksat ise gözle görülen aydır. İslam ahkâmının yörüngesi bu ayın üzerine kuruludur. Değerli fakihler her hilal ayını, hilalin görülmesinden bir sonraki hilalin görülmesi olarak kabul etmekteler, yukarıda bahsettiğimiz 30 ve 29 gün olarak hazırlanan takvimleri kabul etmiyorlar.
Onlar diyorlar ki, rü’yet hilali ayında Ay’ın ekliptik hareketi neticesinde bir kaç ay (en fazla 4 ay) arka arkaya 30 gün, bir kaç ayda 29 gün olabilir.
Şii fakihler iki delilden dolayı astronomların hesap ayını muteber kabul etmemekteler:
1- Şeriatta takvimlerin muteber olacağına dair bir delil yoktur. Aksine onun muteber olmadığına dair şer’i delil vardır. Örneğin: ‘(Ramazan) Hilali (ni) gördüğünde oruç tut, (şaban) hilali (ni) gördüğünde orucunu ye.’[1] gibi.
2- Astronomların matematik hesaplarına göre yaptığı hesaplarda kebise yıllarında sorun çıkmaktadır; zira astronomlar yaptıkları hesaplara göre her 30 yılın 11 yılını kebise (artık yıl) olarak almaktalar. Dolayısıyla kendi hesaplarına göre 29 gün olan zilhicce ayını mecburiyetten 30 gün saymaktalar.[2]
Buna göre ay ve yılın günlerinin bir sayı olması doğru olmadığından ve diğer taraftan fıkıhta da hesap ayı muteber bilinmediğinden fakihler rü’yet hilal ayına itibar etmekteler. Rü’yette her yerde ve her saatte aynı zamanda olmadığından doğal olarak ayın hilalinin rü’yetinde farklı görüşler meydana gelmiş ve gelmektedir. Böyle durumlarda bu farklı görüşler bir sonraki ayda kendiliğinden giderilmektedir. Bazende Şer’i hakimin yeni ayın girdiğine hükmetmesiyle bu konuda ki görüş farklılıkları ortadan kalkmaktadır.