Gelişmiş Arama
Ziyaret
17564
Güncellenme Tarihi: 2011/03/01
Soru Özeti
acaba, "kıyamet gününde her kes kendi ismiyle hem isim olan imamın arkasında duracaktır" şeklindeki rivayet doğru mudur?
Soru
acaba, "kıyamet gününde her kes kendi ismiyle hem isim olan imamın arkasında duracaktır" şeklindeki rivayet doğru mudur?
Kısa Cevap

Rivayetler içerikli külliyatlarda yapılan incelemelerden sonra peygamberler ve immaların (a.s.) ismini taşıyan kimselerin kıyamet gününde özel bir konuma ve ayrıcalığa sahip olduklarını görülmektedir. Ancak bu durum ve sadece isim benzerliği bu şahısların kamil bir şekilde (Allahın azabından) korunacaklarına delalet ediyor anlamında değildir.

Ayrıntılı Cevap

Rivayetler içerikli külliyatlar incelendi ve bu yapılan bu inceleme neticesinde şöyle denilmesi mümkün: peygamberler ve imamların (a.s.) isimleriyle isimlendirilmiş olan kimselerin dünya ve ahirette bazı imtiyaz ve ayrıcalıklara haizdirler. Bu konuda "vesilu'ş-şia"nın 21. Ve "biharu'l-envar"ın 101. Cildine müracaat ediniz. Ama arapça metni ve kaynağı zikir edilmemiş olan zikir ettiğiniz rivayet hakkında ise konuyla alakalı rivayetler arasında yapılan icmali araştırmada aynı anlamda her hangi bir rivayetle karşılaşılmadı. Ama ayni rivayete yakın içerikli bir rivayet söz konusudur. Bu içerikteki rivayet imam Cafer Sadık'tan (a.s.) şöyle nakil edilmiş: "kendiniz için münasip ve yakışır isimler seçiniz. Zira kıyamet gününde şöyle çağırılacatır; ey falankesin oğlu falankes kalk ayağa ve kendi nuruna doğru hareket et ve ey falankes kalk ayağa, ancak senin nurun yoktur".[1] Ancak söz konus olan bu rivayette sorunun kendisinde hakkında sorulan rivayetle aynı olmadığı da açıktır. Zira ilkin: bu rivayette kendi nuru, zikir edilmiş. Kendi nuru tabiri ise kendi imamı tabirinden farklıdır. İkinci olarak: bu rivayetteki nur kelimesi imama tefsir edilse bile bu rivayet şahsın kendi nuruyla (imamıyla) beraber oluşunun sebebinin isminin benzerliğinden olduğunu söylemiyor. Belki de bu rivayet şunu vurgulamak istiyor: kendiniz için güzel isimler seçin ki kıyamet gününde isimlerinizle çağrıldığınızda utanç duygusuna kapılmayasınız.

Peygamberler ve imamların (a.s.) isimleriyle isimlendirilmiş olan kimselerin dünya ve ahirette bazı imtiyazlar ve ayrıcalıklara haiz olmalarına rağmen, islamın temel ilkelri, kuran ve tartışılmayan rivayetlerin hükmü gereğince bu imtiyaz ve özellik peygamber ve imamların isimleriyle hem isim olanlar, Allahın azabından korunurlar şeklindeki telaki ve algının kesinlikle doğru değildir. Örnek olma babından; dikkat ediniz ki hz Hüseyni öldüren katiller arasında Munammed b. Aş'as isminde şahıslarda mevcut idi.[2]  Bun kişinin ismi peygamberin (s.a.a.) ismiyle hem isim idi. Bu kişilerin sadece bu isim benzeliğinden dolayı ahirette sorgulanmayacaklarını, tasvvur etmek bile imkansızdır. Evet! Eğer mezkur isimlerle isimlenmiş olan kimseler islam dininin ölçülerine bağlı kalırlarsa ve bu vesileyle kazandıkları makama ve ayrılacalığa bir ayrıcalık ve özellik daha bu isimler vasıtasıyla kendisine veriliyor.

İmamların (a.s.) yarlarından birçoğu ehlibetin (a.s.) düşmanı olan kimselerin; Muaviye veya Yezid ve… isimleriyle isimlendirilmişler. Bu şahıslar kıyamet gününde imamların (a.s.) arkasında mı duracaklar yoksa imamların (a.s.) düşmanı olan kimselerin arkasında mı?

Bunun yanı sıra ayeti kerime açık bir şekilde insanların konumlarını belirtmiş ve bu konumların elde edilmesi için ölçü olarak isim ve ad takmayı değil, inanç ve düşünce tarzı olduğunu belirtmiştir. Allah u teala bu bağlamda şöyle buyuruyor: "Bütün insanları kendi önder ve imamlarıyla birlikte çağıracağımız günü hatırla"[3] ibrahime (a.s.) tabi olanları getirin, Musaya (a.s.) tabi olanları getirin, Muhammede (s.a.a.) tabi olanları getirin denilecektir. Peygamberlerin (a.s.) takipçileri kitapları sağ ellerine verilmiş haliyle bir diğerinin ardından kalkıyorlar. Sonra şeytanın takipçilerine ve sapık yoldan giden kimselerin ve reislerin arkasından gidenlere seslenecek ve kendilerine kalkın denilecektir. Bazıları da bu unvanla hazır olunacaklardır.[4]  

Nümüne tefsirinde şöyle yazılmaktadır: "peygamberlerin ve halifelerinin rehberliğini her asırda ve her zamanda kabul edenler, kendi önderleriyle birlikte haşır olacaklardır. Şeytanın, sapıklığın ve zülmün önderliğini yapan önderlerin önderliğini seçip kabul edenler de onlarla birlikte haşır olacaklardır.

Özetle; bu dünyadaki önderlik ile takipçiliğin arasında var olan bağlantı kamil bir şekilde ahiret diyarına inikas edecek ve orada önderlik esasınca kurtuluş ve azap grupları belirlenecektir".[5]



[1] "Biharu'l-envar" c. 101, s. 131, rivayet no: 29.

[2] "Biharu'l-envar" c. 44, s. 316.

[3] İsra, 71.

[4] "EL-CESAS, "ahkamu'l-kuran" c. 5, s. 31; TABATABAİ, "el-mizan-u fi tefsiri'l-kuran", c. 13, s. 167.

[5] MEKARIMİ ŞİRARZİ, "tefsiri nümüne", c. 12, s. 201.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar