Gelişmiş Arama
Ziyaret
6583
Güncellenme Tarihi: 2009/11/26
Soru Özeti
Hikmet ve bilimi her bilim sahibinden öğrenebilir miyiz?
Soru
Bir takım hadislerde yer alan bazı tavsiyelere göre insanın kimden ilim aldığına dikkat etmesi gerekir. Oysa diğer bir tavsiyede şöyle yer alır “söylenene bak söyleyene bakma” Bu iki söz arasındaki görünürdeki çelişkiyi nasıl çözmeliyiz:?
Kısa Cevap

İnsan her zaman için hakka karşı teslimiyet içinde olmalıdır. Eğer akli ve dini ölçüler gereğince bir sözün ve delilin doğruluğu insana ispat odlumu o sözü söyleyenin kim olduğuna bakmadan kabul etmelidir. Ancak şu da açıktır ki insanın kendi ilmine inanan ve yaşantılarında ondan yararlanan kimselerden ilim öğrenmesi daha faydalıdır. Kendi bilgisine inanmayan ve amelinde ona önem vermeyen kimseden hak sözü öğrenmeye gelince onun bu durumu sözünün hak oluşuna bir zarar vermese de ancak ondan bir şey öğrenen kimsede bıraktığı psikolojik olumsuz etkileri beraberinde getirir. Öğrenci onun söz ve davranışı arasında çelişki bular. Diğer yandan da böyle öğreticiler hak ve batılı birbirine katarak kendi muhataplarını haktan saptırmaya çalışabilirler.

Dini öğretilerin tümünü nazara aldığımızda şu sonuca varabiliriz ki: İnsan kendine kılavuz ve öğretici seçme konusunda gereken dikkati göstermelidir. Ama buna rağmen onların kişilikleri sözlerinin doğruluğunu belirlemede tek ve belirleyici unsur sayılmaz.

Buna göre imanlı kişiler eğer diğer görüşlere sahip inançları zayıf kişilerin nezdinde hikmetli bir düşünce bulsalar inceleyip iyice araştırdıktan ve doğruluğunu bildikten sonra onu kabul etmekten kaçınmamalıdırlar.

Ayrıntılı Cevap

Sorunun cevabına geçmeden önce normal hayatta karşılaşacağımız durumlarla ilgili olarak iki soruyu ortaya atalım:

1 Soru: Eğer kişinin yakınları arasında çeşitli ahlaki bozuklukları olan bir kimse olur ve kişinin oğlu ondan bir soru sorar ve o da doğru bir cevap verirse siz oğlunuza o adam kötü olduğu bahanesiyle bu cevap yanlıştır demeniz doğru olur mu? Açıktır ki böyle bir şey doğru olmaz. Çünkü doğru cevap kime ait olursa olsun doğruluğunu yitirmez.

2 Soru: Eğer oğlunuzun derslerini güçlendirmek isterseniz acaba ahlaki bozuklukları olan, çeşitli suçları işlemekten sakınmayan kötü alışkanlıkları olan bir öğretmenin yanına onu gönderir misiniz? Yoksa bu işin doğuracağı kötü sonuçları nazara alarak bu işten sakınır mısınız? Bellidir ki ikinci şıkkı tercih edersiniz.

Birinci bakışta rivayetler arasında müşahede edilen uyumsuzluk ve çelişki de yukarıdaki iki soruya dikkat edildiğinde çözümlenmiş olur. Şöyle ki:

1 İslam’ın nazarında hakk ve batılı teşhis etmekte yalnızca sözü söyleyenin kişiliği ölçü kabul edilmez. Oysa o sözü tahlil ederek genel ilkeler ve dini kaideler çerçevesinde değerlendirmek gerekir bu inceleme sonucunda eğer o sözün doğru olduğu ortaya çıkarsa söyleyenin kişiliğine bakmaksızın onu kabul etmemiz gerekir.

İslam Peygamberi şöyle diyor: İlim öğrenmeye çalışın eğer o ilim Çin’de bile olsa[1]” İmam Ali (a.s) de şöyle diyor: “Sana hikmetli bir söz sunan kişinin o sözünü kabul et, ve denen söze bak diyene bakma!”[2] Yine diğer bir yerde de şöyle demiştir: “Hikmeti nerede bulsan onu ele geçir, çünkü bazen hikmetli söz münafık kişinin göğsünde olur ve bu hikmet diline dökülünceye kadar onun içinde çalkalanıp durur. Bu hikmetten sadece imanlı kişiler gerçek faydayı elde ederler.”[3]

Yine başka yerde şöyle buyurmuşlardır: “Hikmet mümin kişinin yitik malıdır. Onu nerede olursa olsun hatta inançsız kişinin dilinde bile olsa aramalı ve elde etmelidir.”[4]

Bu tür rivayetlerden anlaşılan şu ki hak sözü ve hikmetli düşünceleri mümkün olan her vesile ile elde etmek gerekir. Elbette bu yolda adım atan kişinin kendisi de fikir sahibi olmalı ve diğer kişilerin düşüncelerini eleştirebilmelidir. Bu saha da “Hz. İsa (a.s) da kendi takipçilerine diğerlerinin sözlerini azami dikkatle incelemeyi tavsiye etmiştir.”[5] Bu bağlamda sizin Hz. Ali (a.s)’den naklettiğiniz sözde geçen “denilene bakın” cümlesindeki “bakın” tabiri – bu tabirin Kur’an ve hadisteki kullanımlarından anlaşıldığına göre -[6] uymak ve kabul etmek anlamında değil diğerlerinin sözlerine dikkat etmek onları incelemek anlamındadır.

2 Diğer yandan acaba İslam’a göre üstat ve öğretmen seçiminde kayıtsız davranabilir miyiz ve her hangi bir kişiyi sadece bir dalda bilgisi vardır diye kendimize kılavuz ve önder seçebilir miyiz?

Bu sorunun cevabı kesin olarak olumsuzdur. İslam’a göre seçilen kılavuz ve öğretmen de bir takım özelliklerin varlığına da dikkate almak gerekir, örneğin onun kendi nefisine hakim oluşu ve dinini koruyan biri olması ve Allah’ın emirlerini riayet etmeye özen göstermesi gibi özellikleri nazara almak gerekir.[7]  Bu özelliklere sahip olmayan bir bilgin kendi talebelerine bazı hikmet ve bilgileri aktarsa bile şu yanlış tutum ve tavırları da takınması mümkündür:

1 Bilinmesini kendi maddi çıkarlarıyla uyum içinde bulmadığı bilgileri öğrencilerine öğretmekten kaçınabilir. Kur’an-i Kerim bu tür bilginlere işaret ederek onları kınamaktadır. [8]

2 İlim öğrenen kimseler, onlara ilim veren kişinin kendisinin amel etmediğini gördüklerinde ruhi yönden şu şüphe onlarda uyanır ki belki bu bilgiler doğru değildir yoksa bu bilgileri bizer aktaran kişinin kendisi bunlardan yararlanırdı.

Zulkarneynin vasiyetinde şu noktaya değinilmiştir: “Bilgiyi kendi bilgisinden yararlanmayan kişiden öğrenme Çünkü sahibine bir faydası olmayan bir bilgi size de bir yarar sağlamaz.[9] Hz. İsa (as) da şöyle demiştir: “Dünyaya düşkünlük dinin hastalığına yol açar. Alim ise dinin tabibidir. Eğer bir tabibin bilerek kendisini hastalığa duçar ettiğini görseniz ona iyimser olmayın ve bilin ki o başkaları için de bir yarar sağlamaz.” [10]

3 Kendisini arındırma yolunda bir çaba göstermeyen bir takım bilgilere vakıf kimse diğer insanlara nazaran daha fazla tehlikeli olabilir, şöyle ki o kendi bilgilerinden yararlanıp hak ve batılı bir birine katarak oluşturduğu bir karma fikri insanları sunmaya kalkışabişir ve zahirde mantıklı görünen bazı şüpheler icat ederek halkı doğru yoldan çıkarabilir.

Allah bu tür bilginlere hitap ederek şöyle buyurmuştur: “Hak ve batılı birbiriyle karıştırmayın ve bu yolla hakkı gizlemeyin”[11]

Emiru’l-Muminin Hz. Ali (a.s) kendi yürek acısını ifade eden bir sözünde şöyle demektedir:

“İki grup benim belimi kırdı, dinin dilini bilen fasıklar ve zahiri gören cahiller…” Yine şöyle buyurmuştur ki: Ben Peygamber’(s.a.a)den duydum ki: “Bu ümmetin helaki dinin dilini bilen munafık kişiler tarafından olacaktır.” [12]

Bu kişilerin örneğini, kendi batıl görüşlerini Kur’an ayetlerine istinat ederek[13] desteklemeye çalışan Hariciler de görmek mümkündür. Bunlar Kur’an’dan bazı ayetlere dayanıp Hz. Ali (a.s)’la mücadele etmeğe kalkışmışlardır. Hz. Ali (a.s) onların bu tavrına karşı şöyle demiştir: “Bunlar hak söz ile batıl maksatlarına ulaşmak istiyorlar”[14]

Yukarıda açıkladığımız ihtimalleri nazara alarak kişinin imansız bilginlerin etkisinde kalarak imani sorunlarla karşı karşıya gelmemesi için üstat ve kılavuz seçiminde dikkat gösterilmesi din önderlerinin önemli tavsiyeleri arasında yer alır.

Buna rağmen insan adalet çizgisinden çıkmamalı bu tür kişiler tarafından bile olsa ortaya konulan doğru sözleri sırf kişiliği beğenilmeyen bir kişi demiştir diye reddetmemelidir. Buna göre yukarıda açıklanan iki grup hadis birbirleriyle çelişmediği gibi birbirlerinin tamamlayıcısı sayılırlar.



[1] Hur Amilil, Muhammed b. Muhammed b. El-Hasan, Vesailu’ş-Şia, c. 27, s. 27 H. 33119, Muessetu Alu’l-beyt, Kum, H. Kameri: 1409

[2] Temimi Amudi, Abdu’l-Vahid b. Muhammed, Gureru’l- Hikem ve Dureru’l-Kelim, s. 57 H 612 Defter-i Tebliğat-i İslami, Kum H. Şemsi 1366

[3]  Nehcu’l-Belağa, s. 481, Hikmet 79, Daru’l-Hicre yayınları, Kum

[4] Ade Hikmet, 80

[5] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 2 s. 96 Hadis, 39, Daru’l-Vefa Beyrut, 1404

[6] Maide: 75, En’am, 65 ve…

[7] Vesailu’ş-Şia, c. 20 s. 25 Hadis, 24938

[8] Bakara, 146, 159, 174 ve…

[9] Biharu’l-Envar, c. 2, s. 99 Hadis, 53

[10] Vesailu’ş-Şia, c. 20 s. 25 Hadis, 24938

[11] Bakara, 42; "و لا تلبسوا الحق بالباطل و تکتموا الحق و أنتم تعلمون"  ve Al-i İmran: 71

[12] Şeyh Saduk, El-Hisal, c. 1 s. 69 Hadis: 103, İntişarat-i Camiey-i Muderrisin, Kum, 1403

[13] En’am, 57; Yusuf, 40 ve 67, "إن الحکم إلا لله".

[14] Nehcu’l-Belağa, s. 82, Hutbe 40 "کلمة حق یراد بها الباطل"

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dininde hatemiyetin hakikati nedir ve Sayın Suruş’un görüşünün eleştirileri nelerdir?
    10888 Yeni Kelam İlmi 2010/06/02
    Birkaç noktaya dikkat etmek faydalı olabilir:1. Peygamberliğin son bulması ve buna tabi olarak İslam dinin son din olması, Ahzab Suresinin 40. ayetinde belirtilmiştir ve bu ayet mana itibariyle, İslam dininin son din olması vesilesiyle peygamberlikte sona ermiş ve artık peygamberin gelmesi mümkün değildir.2. Bir açıdan hatemiyetin sırrı şunlara ...
  • İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi hangi alanları kapsamına alır?
    9392 Politika Felsefesi 2011/04/11
    İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi onun temel görüşlerinden bir parça sayılır ve çeşitli alanlardaki düşünceleri ile ilişki içindedir. Çok yönlü bir şahsiyet olan İmam Humeyni'den irfan, fıkıh, felsefe, kelam ve siyaset alanlarında bir çok eser kalmıştır. O İslami düşünceye dayalı bir düzenin kurucusu ve lideri olduğu ...
  • Yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddeden ayetler hangileridir? Bu ayetler Allah’ın ruhunu insana üflemesi meselesiyle nasıl bir uyum sağlamaktadır?
    16190 Tefsir 2011/10/20
    Tevhid inancından, ister insan olsun ister başka şey, hiç bir şeyin Allah’a benzeme imkanının olmadığı manası çıkmaktadır. Kur’an’da birçok ayet yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddetmektedir. Örneğin:1- ‘Ve ona, bir tek eşit ve benzer yoktur.’2- ‘Ona hiçbir benzer yoktur’3- ‘Artık Allah'a eşit varlıklar tanımayın; şüphe yok ki Allah ...
  • İslamî olmayan devletlerin bankalarından borç almanın hükmü nedir?
    6785 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/22
    “Borç almak devlet bankasından olsa dahi zatı itibariyle şerî otoritenin iznine bağlı değildir ve faizli olsa bile durum hükmü açısından doğrudur. Ancak faizli olması durumunda ister Müslüman’dan veya Müslüman olmayandan, ister İslam devletinden veya İslamî olmayan bir devletten alınmış olsun sorumluluk açısından haramdır. Harama bulaşmayı caiz ...
  • Bakire kızla geçici evlilik yapmanın hükmü nedir?
    13636 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/07
    Günümüzde ki taklit merciilerin çoğunluğu bakire kızın geçici veya daimi evliliğinde babanın izninin şart olduğunu söylüyorlar. Baba olmadığı zaman babanın babasından izin alması gereklidir. Eğer bakire olmazsa veya baba ve babanın babası olmazsa izine ...
  • Neden Kur’an sizler kadınlarınızı dövebilirsiniz diye buyurmaktadır?
    8943 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Kur’an’da tavsiye edilmiş üçüncü taktik (öğüt verme ve yataktan uzaklaştırmadan sonra) hakkında, ilk bakışta insan, istediği şekilde kadına davranması ve yumruk, tokat ve tekmeyle onu teslim alması için İslam’ın erkeğe imkan tanımak istediği sanısına kapılabilir. Oysaki durum asla bundan ibaret değildir. Kadınların isyan etmesi, vazife ve sorumluluklarına sırt çevirmede ...
  • İslam Peygamber’inin mektuplarını padişahlara kim ulaştırmaktaydı?
    3462 Tarih 2020/01/20
  • Habil ve Kabil kimle evlendiler?
    82846 Tefsir 2009/06/17
    Tarih ve hadis kaynaklarına göre bugünkü insan soyu ne Habil nede Kabil’in soyundandır. Bu günkü insanlar Hz. Adem’in diğer oğlu olan Şeys veya Hibetu’llah’ın soyundandır.Ancak, Hz. Adem’in çocuklarının evlenmesine gelince Müslüman bilginler bu konuda farklı görüşlere sahiptirler ve genelde şu iki görüşten birini ...
  • Kur’an’da kaç tane kelime vardır?
    15688 Kur’anî İlimler 2011/04/28
    Müslümanlar, İslamın başlangıcından bu yana semavi kitapları Kur’an’a her yönüyle büyük önem vermiş, onun bütün kelimelerini hatta Mekki ve Medeni olanları bile ayrı ayrı saymışlardır. Bu sayımdan elde edilen rakamlar şöyledir:Mekki kelimeler 45653, Medeni kelimeler 32154’tür. Buna göre Kur’an-ı Kerim’deki kelimlerin toplamı: 77807’dir.
  • Örfün geçerliliği ne ölçüdedir ve onu belirlemek kime aittir? Acaba örf değişebilir mi?
    7680 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Örfün lügatte iki manası vardır:a) Beğenilen işb) Marifet ve TanımaFakihler ...

En Çok Okunanlar