Gelişmiş Arama
Ziyaret
11825
Güncellenme Tarihi: 2012/04/09
Soru Özeti
Mahşer yeri nasıl bir yerdir?
Soru
Mahşer yeri nasıl bir yerdir?
Kısa Cevap

Kıyametin varlıksal mertebesi, nasıl tabiat âleminden ve dünyadan farklıysa ve dünyevi cismin parçalarındaki var olan değişimler, kıyametin varlığıyla farklılık arz ediyorsa, mahşer veya kıyamet yeri de tözsel varlık yönüyle yeryüzünden farklılık arz eder. Bu sebepten ötürü cismani dirilişi kabul eden kimseler şöyle demişlerdir: Parçalardan ve zıtlardan oluşan ve yoğunlukla iç içe olan bu tabiat âlemindeki insanın bedensel unsurları kıyamet gününde nurani ve bizzat canlı; bekaya mahkûm ve fesattan, hastalık ilintileri ve benzeri şeylerden uzak bir surette yaratılacaktır. Yani asli ve gayri asli parçalardan oluşan insanın, yalnızca asli parçası diriltilecektir. Bu açıklamayla, insanın yaratılacağı mekânın da o âlemle uyum içinde olacağı aydınlığa kavuşur. Yani mekân da diğer varlıkların tamamında olduğu gibi tekâmül seyrini izleyecek ve ilk yaratılışından itibaren zıtlıkların tamamından mekân suretinde temizlenip boşalacak ve kendi yoğunluğunun dışına çıkacak ve insanların tamamı böyle bir mekân üzerinde yaratılacaklardır. Rivayette geldiği gibi kıyamet mekânında insanı saklayacak bir yapı yoktur ve gözün görmesine engel olacak alçak ve yüksek hiçbir yapıya rastlanmaz; bir damla kanın bile dökülmediği ve hiçbir günahın işlenmediği gümüş beyazlığında bir yerdir.

Ayrıntılı Cevap

Mahşer yeri Ayeti Kerime’de zikredildiği gibi: Yeryüzünün bu yer ve göğün dışında bir şeye dönüştürüldüğü zaman…mahşer yeri bu yeryüzünden farklıdır. Allame Tabatabai (r.a) İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır. Çünkü Rabbin ona (öyle) vahiy etmiştir.”[1] Ayet’inin tefsirinde şöyle diyor: Senin Rabbin yere vahyetmesi ve neler olup bittiğini haber vermesini emretmesi sebebiyle yer dile gelecektir. O halde buradan yerinde şuurunun olduğu ve olup biten her şeyi anladığı; hayır ve şerri ayırıp tanıklık günü için tahammül ettiği ve kendisine konuşma izni verilecek kıyamet gününde olup biten her şeyden haber vereceği anlaşılmaktadır. Ve Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tespih ederler.[2] Aynı şekildeDerileri de der ki; “Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu.”[3] Ayetlerinden her ne kadar biz varlıkların yaşam şeklinden habersiz olsak da hayat ve şuurun varlıkların tamamında geçerli olduğu anlaşılmaktadır.[4]

Diğer taraftan, bu âlemdeki varlıkların tamamı hareket halindedir ve kendi mutlak kemaline ulaşacağı güne kadar hareket ve tekâmül seyrine devam edecektir. Kuvvetten fiile doğru tekâmül seyri, varlık parçalarının tamamına hâkimdir ve gök ve yer de bunlar arasındadır. Bu ve yukarıdaki konu, yeryüzünün de tekâmül seyrine sahip olduğu hakikatini göstermektedir. Parçalardan ve zıtlardan oluşan ve yoğunlukla iç içe olan bu tabiat âlemindeki cismani dirilişte ispat edildiği gibi; insanın bedensel unsurları kıyamet gününde nurani ve bizzat canlı; bekaya mahkûm ve fesattan, hastalık ilintileri ve benzeri şeylerden uzak bir surette yaratılacaktır. Yani asli ve gayri asli parçalardan oluşan insanın yalnızca asli parçası diriltilecektir.[5] Bu açıklamayla, insanın yaratılacağı mekânın da o âlemle uyum içinde olacağı aydınlığa kavuşur. Yani mekân da diğer varlıkların tamamında olduğu gibi tekâmül seyrini izleyecek ve ilk yaratılışından itibaren[6] zıtlıkların tamamından mekân suretinde temizlenip boşalarak kendi yoğunluğunun dışına çıkacak ve ayette geldiği gibi insanların amellerine tanıklık edecektir. Kıyamet ismindeki o âlemin varlık mertebelerinin seyri, varlıksal mertebenin en yücesidir ve bu mertebede, fazla parçaların varlığı ve yoğunluğu söz konusu değildir. Sonuçta kıyamet âlemi, tabiat âleminin varlıksal kemali ve bu âlemin düzeni olacaktır. Başka bir ifadeyle “tözsel varlık”, her iki âlemin ayırıcısıdır ve bu açıdan tabiat âlimi ve dünya filizlenme, ahiret âlemi ise hayat, idrak, şuur sahibi olacak başka bir varlığın meyvesi mesabesindedir.[7]

Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar kıyamet günü bembeyaz ve tertemiz yeryüzünde diriltileceklerdir ve orada hiç kimse için bir alamet yoktur.”[8]Yani insanı örtecek bir yapı yoktur ve gözün görmesinin engelleyecek alçaltı ve yükseltiye rastlanmaz. O yerin dünya yeri gibi olduğu düşünülmemelidir, aksine sadece isimleri aynıdır. İbni Abbas şöyle der: “Orada ağaçlar, dağlar, dereler ve orda olan her şey yok olacak ve “Çermi Ukkaz”[9] gibi geniş olacaktır”. İnsanların diriltileceği o yer, kanın dökülmediği ve hiçbir günahın işlenmediği gümüş beyazlığında bir yerdir. O halde güneşi, ayı ve yıldızlarının olduğu gökyüzü ortadan kalkacaktır.[10]

 

 


[1] Zilzal Suresi, 4 ve 5.

[2] İsra Suresi, 44.

[3] Fussilet Surei, 21.

[4] Allame Tabatabai (r.a), Tefsiru’l mizan, Kum: y. Defteri İntişarati İslami Camieyi Müderrisini Hozeyi İlmyeyi Kum, 1417 k,  c. 20, s. 342.

[5] Bakınız: 14414 (site: 14773) meadi cismani ve âdemi iadei eczai fazliye.

[6] Muhammed Şucai, “Mead ya bazgeşti be suyi huda, Şirketi sehamiyi intizar, Bi ca, Payiz 1362, s. 72.

[7] Seyit Muhammed Hamedani, Dırahşani pertuyi ez Usulü Kafi, Kum: Çaphaneyi İlmiyeyi Kum, y. 1363 ş, c. 4, s.

[8] Sahihi Müslim, c. 8, s. 127; Sahihi Buhari, c. 8, s. 135, Molla Muhsin Feyzi Kaşani’nin nakli, “El-Muhaccetü’l Beyza fi Tezhibu’l İhya”, Tashih ve ta’lik Ali Ekber Ğaffari, Kum: Müesseseyi İntişarati İslami Cameayi Müderrisin, çapı çaharum, y. 1417 h. k, c. 8, s. 322.

[9] Ukkaz; Mekke de Arapların her yıl toplanarak bir ay kaldıkları ve ticaret yapıp şiir okudukları ve birilerini başka birilerine karşı övdükleri pazar yerinin ismidir.

[10] Molla Muhsin Feyzi Kaşani, El-Muhaccetü’l Beyza fi Tezhibi’l İhya, Tashis ve ta’lik Ali Ekber Ğaffari, baskı, 4, Kum: Müesseseyi İntişarati İslami Camiayı Müderrisin, çapı çaharum, y. 1417 h. ş,c. 8, s. 322.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuran’da hangi ayet kurtuluş yolunu açıklamaktadır?
    2880 Tefsir 2020/01/20
  • İslam dininde hatemiyetin hakikati nedir ve Sayın Suruş’un görüşünün eleştirileri nelerdir?
    10266 Yeni Kelam İlmi 2010/06/02
    Birkaç noktaya dikkat etmek faydalı olabilir:1. Peygamberliğin son bulması ve buna tabi olarak İslam dinin son din olması, Ahzab Suresinin 40. ayetinde belirtilmiştir ve bu ayet mana itibariyle, İslam dininin son din olması vesilesiyle peygamberlikte sona ermiş ve artık peygamberin gelmesi mümkün değildir.2. Bir açıdan hatemiyetin sırrı şunlara ...
  • Kuran’ın kaç suresi peygamberlerin adını taşımaktadır?
    36343 Tefsir 2012/08/11
    Kuranı kerim’in altı tane suresi peygamberlerin adını taşımaktadır. Bu sureler şunlardan ibarettir: Nuh, İbrahim, Yunus, Yusuf, Hud ve Muhammed. Elbette müfessirler bazı rivayetleri göz önünde bulundurarak Taha[1], Yasin[2], Muddessir[3], Müzzemmil[4] gibi surelerin Peygamberimize delalet ettiği ...
  • Neden Kuran’ı Kerim Hz. Nuh (a.s)’ın risalet süresini 1000’den 50 yıl az olarak ilan etmiştir?
    7409 Tefsir 2019/10/21
    Kuran’ı Kerim Hz. Nuh (a.s)’ın risalet süresi hakkında şöyle buyuruyor:«وَ لَقَدْ أَرْسَلْنا نُوحاً إِلى‏ قَوْمِهِ فَلَبِثَ فِيهِمْ أَلْفَ سَنَةٍ إِلاَّ خَمْسِينَ عاماً فَأَخَذَهُمُ الطُّوفانُ وَ هُمْ ظالِمُونَ» “Andolsun biz, Nûh'u kavmine gönderdik, onların arasında bin seneden elli yıl eksik kaldı, sonunda haksızlık etmekte olan ...
  • Ehlisünnet’in görüşünü dikkate alarak Şia fıkhına göre yolculukta namazı kasır etmek ruhsat mıdır yoksa vacip midir?
    9899 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/10
    Kesin ve tartışmasız olan şu ki beş vakit namaz ilkin iki rekâtlı şeklinde teşri ve farz kılınmıştır. Şunda da şüphe yok ki ikametgahta (haderde/ kendi memleketi ve vatanında) kılınan namazlara ikişer rekât izafe edilmiştir. Şu halde zihinlere takılan soru şu: Yolculukta kılınan namazlara da iki rekât izafe ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9341 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Kalbi selimden maksat nedir?
    15779 Pratik İrfan 2012/04/07
    ''Selim'' sözcüğü ''silm'' ve ''selamet'' kökünden gelir. Zahiri ve batini afetlerden uzak olmak anlamı verir. İmam Sadık (a) bu kelimenin manası hakkında şöyle buyurmuştur: “Selim kalp, Rabbıyla mulakat ederken rabbi dışında hiçbir şey kendisinde barındırılmış olmayan kalptir”. Kur'an mufessirleri ''kalbi selim'' hakkında muhtelif yorumlar yapmışlardır ...
  • Ahd duası gibi bazı duaları belirlenen ölçüden az veya çok okumanın özel bir etkisi var mıdır?
    17234 Teorik Ahlak 2010/01/14
    Her güzel amel, fiili ve öznel olmak üzere iki tür güzellikten oluşmaktadır. Yani hem doğru olan ve hem de ilahi niyet ve Allah rızası için yapılan bir iş Allah katında kabul olur. Rivayetlerde niyetin, üzerinde durularak amellerin ruhu diye tabir edilmiştir. Birçok ...
  • Doğru alışverişin şartları nelerdir?
    6638 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Bu soru çok geneldir; zira alışveriş kavramı fıkıh ve örfte değişik manalara sahiptir: Genel anlamıyla alışveriş/muamele, özel anlamıyla muamele ve özel ve genel arasında bulunan orta manasındaki muamele bu kabildendir. Genel anlamıyla muamele, yakınlık kastinin muteber olmadığı ve elbise ve bedeni temizlemek, alıveriş, nikâh ve boşanmak gibi ...
  • SMS kanalıyla okunan talakın hükmü nedir?
    7708 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/12
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar