Gelişmiş Arama
Ziyaret
15778
Güncellenme Tarihi: 2011/03/02
Soru Özeti
Aristo mantığı ile diyalektik arasındaki farkı nedir?
Soru
Aristo mantığı ve diyalektik mantığın ne ifade ettiğini ve farklarının ne olduğunu bilmek istiyorum.
Kısa Cevap

Mantık bir kanunlar manzumesidir ve bu kanunlara riayet etmek düşüncede hataya düşmemizi engeller. Mantık eski ve yeni mantık diye iki kısma ayrılır. Eski mantık, bize nasıl doğru bir kıyas ve istidlal üreteceğimizi öğreten Aristo mantığıdır; başka bir ifadeyle Aristo mantığı istidlalin şekil ve kalıbına ek olarak, istidlalde istifade edilebilecek maddeleri de bize tanıtmaktadır. Bu mantığın kurucusu Aristo’dur. Diyalektik mantık ise yeni mantık türlerinden biridir. Bu mantığın kurucusu on dokuzuncu yüzyılda yaşamış Almanyalı bir filozoftur. Bu mantık esasınca eşyanın mahiyetine yönelik bilgimiz her zaman nispî ve geçicidir; zira her şey hareket halinde ve bir oluş içindedir. Bundan dolayı bizim eşyayı gerçek ve sabit bir şekilde tanımamız mümkün değildir. Diyalektik mantık ile Aristo mantığı arasındaki temel fark, Aristo mantığının üzerine bina edildiği şu varsayımdır: Zihnimizin ötesinde sabit bir hakikat ve gerçeklik bulunmaktadır, insan doğru bir yöntemle sahih maddeleri kullanacak olursa kesin olarak gerçeğe ulaşacaktır ve tüm kesin önermelerin temeli ve kaynağı olan ilk önerme iki çelişenin birleşmesinin muhal oluşudur. Ama diyalektik mantıkta ise çelişenlerin birleşmesi kabul edilmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Aristo mantığı ile diyalektik mantığı ve bu ikisinin farklarını açıklamak için mukaddime olarak mantığın tanımını yapmak ve sonra da bu iki mantık türünü izah etmek gerekmektedir. Mantık bilimciler mantığı şöyle tanımlamaktadırlar: Mantık, riayet edilmesi durumunda insan zihnini düşünürken hata yapmaktan koruyan bir kanunlar manzumesidir.[1] Başka bir tabirle mantık doğru düşünme yöntemini bize öğretmektedir. Mantığın kısımları vardır. Birinci kısmı, Aristo’nun tedvin ettiği eski mantıktır. Diğer kısmı ise değişik türleri olan yeni mantıktır. Riyazî mantık, pragmatist mantık ve diyalektik mantık bu kabildendir.[2] Genel itibariyle mantık kelimesi ve mantık ilmi eksiz kullanıldığında kastedilen doğru düşünmenin kanunlarını bize öğreten Aristo mantığıdır. Aristo mantığı iki bölümden oluşur. Birinci bölüm şekilsel mantıktır. Bu bölümde düşüncenin muhtevası hedef değildir. Önemli olan düşüncenin şekil ve kalıbıdır. Bir binanın şeklini bize bildiren ve bir ev yapmak istiyorsanız bu şekil ve plana göre davranmalısınız diyen ve istifade edilen malzemelerle ilgilenmeyen bir inşaat projesi kabilindendir. Bunun için bu tür mantığa şekilsel mantık denmektedir. Bu mantık türü, eğer bir istidlalden doğru netice almak istiyorsak gerekli şartlara riayet etmemiz gerektiğini bize öğretir. Mesela kıyas birinci şekildeyse, doğru bir neticeye ulaşmak için küçük olarak adlandırılan ilk öncülün müspet olması ve büyük olarak adlandırılan ikinci öncülün de tümel olması gerekir. Aristo mantığının ikinci kısmı ise beş sanat olarak adlandırılıp kıyas ve istidlalin maddelerini inceler. Bundan dolayı şekilsel mantığın kanunları mutlak, tümel ve tüm maddelere uyarlanır ve tatbik edilir kanunlardır; zira aklın doğa ve kalıbından ve de zati özelliğinden kaynaklanmaktadır.[3] Bu mantıkta (şekilsel mantık) gaye ve hedef, doğru düşünme yöntemini öğrenmek ve de tasavvur ve tasdiki bilmektir.[4] Diyalektik mantık ise genel anlamıyla önceki mantıktan fark etmektedir. Diyalektik kavramı birçok felsefi ve ilmi ıstılah gibi değişik manalara sahiptir ve felsefe tarihinde özel bir değişim süreci geçirmiştir. Özet olarak söylemek gerekirse diyalektik on dokuzuncu yüzyılda yaşamış Almanyalı bir filozof olan Hegel’den önceki devrede görünür ve dış dünyayla irtibatı olmayan bir yöntem, bahis ve istidlal idi. Ama Hegel taşıdığı inanç esasınca görünen ile zihnin birlikteliğini işledi ve diyalektiği aynî fenomenler için de kullandı. Her ne kadar Hegel diyalektiği, mantıkî yönden çok felsefi yön taşısa da yine de onu diyalektik mantığın kurucusu olarak bilmek lazımdır. Diyalektik mantık Hegel’in felsefi sisteminin ilk bölümünü teşkil eder.[5] Hegel diyalektiği şöyle tanımlamaktadır: Diyalektik eşyanın varlığı ve aynı şekilde zihinde çelişenlerin uzlaşmasıdır.[6] Bu yöntemin üç merhalesi vardır: mevzu, mevzu karşıtı ve terkip. Başka bir ifadeyle diyalektik mantığın temeli üç şeydir: Tez, antitez ve sentez.[7] Hegel’in diyalektik mantığının önemli konularından birisi şudur: İnsan aklı ve anlaması arasında fark vardır, akıl anlamadan daha üstündür ve zıtlar ve çelişenler her ne kadar anlama için mümkün olmasa da akıl için sadece mümkün olmamakla kalmayıp zorunludur bile. Diyalektik mantık esasınca eşyanın mahiyetine yönelik bilgimiz her zaman nispî ve geçicidir; zira her şey hareket halinde ve bir oluş içindedir. Bundan dolayı diyalektik mantığın usullerinden birisi hareket ilkesidir. Diyalektik, eşyayı hareket ve dönüşüm içindeyken incelemek gerektiğini belirtir.[8] Diyalektik mantık eşyayı kendi içinde açıklar ve onu bir neden ve dış açıklayıcıya muhtaç görmez. Başka bir tabirle bu mantık tüm hareketlerin kendine ulaştığı Aristo’nun ilk hareket ettirici teorisine son vermektedir.[9] Özetle diyalektik mantık, eşyanın mahiyetine yönelik bilgimizin her zaman nispî ve geçici olduğu esasına dayalı bir mantıktır. Zira her şey hareket halinde ve bir oluş içindedir ve bizim eşyayı gerçek olarak tanımamız olanaksızdır.[10] Ama bu iki mantık arasındaki fark ise şudur: Aristo mantığında biz aklî tümel usuller ile aşina olmaktayız. Çelişenlerin birleşmesinin muhal oluşu bunlardan biridir. Lakin diyalektik mantıkta ise çelişenlerin birleşmesi muhal olmamakla kalmayıp zorunluluk addeder.[11] Bu ön açıklamaların genel neticesi şudur: Şekilsel mantık bize doğru bir neticeye ulaşmak için nasıl düşünmemiz gerektiğini öğretmektedir, ama diyalektik mantık ise düşünme yöntemini bize öğretmemekte ve bilgimizin nispî olduğunu söylemektedir. Başka bir ifadeyle diyalektik mantık ile Aristo mantığı arasındaki temel fark, Aristo mantığının üzerine bina edildiği şu varsayımdır: Zihnimizin ötesinde sabit bir hakikat ve gerçeklik bulunmaktadır, insan doğru bir yöntemle sahih maddeleri kullanacak olursa kesin olarak gerçeğe ulaşacaktır ve tüm kesin önermelerin temeli ve kaynağı olan ilk önerme iki çelişenin birleşmesinin muhal oluşudur. Ama diyalektik mantıkta ise çelişenlerin birleşmesi kabul edilmiştir.



[1] Muzaffer, Muhammed Rıza, el-Mantık, c. 1, s. 5, Çap-ı Müessese-i Neşr-i İsmailiyan, 1417 h.k, çap-ı heftom.

[2] Ğaravyan, Muhsin, Amuzeş-i Mantık, s. 28, Çap-ı yazdehom, İntişarat-ı Daru’l-İlim, Kum, 1378.

[3] Hansari, Muhammed, Mantık-i Suri, s. 18, Çap-ı Bistopencom, İntişarat-ı Agah, 1382.

[4] İbn. Sina, Mantık-ı Şifa, c. 1, s. 18, Çap-ı Kitabhane-i Ayetullah Maraşi Necefi, Kum, 1405.

[5] Ğaravyan, Muhsin, Amuzeş-i Mantık, s. 28.

[6] Mutahari, Mürteza, Makalat-i Felsefi, c. 1, s. 224, İntişarat-ı Sadra, Kum, Çap-ı evvel.

[7] Ğaravyan, Muhsin, Amuzeş-i Mantık, s. 27.

[8] a.g.e., s. 28.

[9] Mutahari, Mürteza, Nakdi Ber Marksizm, s. 28, İntişarat-ı Sadra, Kum, Çap-ı evvel.

[10] Mutahari, Mürteza, Usul-i Felsefe Ve Reveş-i Realizm, c. 1, s. 52, Çap-ı evvel, İntişarat-ı Sadra, Kum.

[11] Ğaravyan, Muhsin, Amuzeş-i Mantık, s. 29.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar