Please Wait
11825
- paylaşmak
Salat lügatte dua, ateşi körüklemek vs. manalara gelmiştir. Istılahta ise tekbirle başlayıp selamla biten ameller bütünüdür. Namazın bazı kısımlarında dua olmasından dolayı veya insanı alevli ilahi ateşten kurtarmaya neden olduğu için ona ‘salat’ denmiş olabilir.
Namaz, günahların karşısında bir siper olup, kötülüklerden sakındıran, günahlardan temizleyen, kibiri ve kendini beğenmişliği yıkan, insanın yaşadığı çevreyi zahir ve batın her türlü kötülükten koruyan, başkalarının haklarına riayet etmeyi öğreten, insanın ruhunu güçlendiren ve daha birçok faydaları olan bir ibadettir.
Salat, lügatte dua ve ateşi körüklemek, tebrik ve övgü manalarına gelmektir.[1] Istılahta ise bölümleri, amelleri, şartları, ahkamı ve felsefesi olan Müslümanların özel ibadetine denir.
Bir grup alime göre salat’ın kökü ‘sala’ (صلاء) dır. ‘Salla’r Recul’ (O kendisini sala etti) cümlesi ‘o ibadetle kendisini Allah’ın alevlendirdiği ateşten uzaklaştırdı’ manasına gelmektedir.[2] Namazın ruhu ve felsefesi Allah’ı anmaktır. Ancak bu anma, tefekküre, tefekkürde amele götürmelidir. Nitekim İmam Sadık (a.s) ‘Allah'ı anmak, pek büyük birşeydir’[3] ayetinin tefsiri hakkında şöyle buyuruyor: ‘Helal ve haramı yaparken Allah’ı anmaktır.’ Yani helala giderken ve haramdan sakınırken Allah göz önüne alınmalıdır.
Namaz, toplum ve bireyin üzerinde birçok faydası olan İslamın büyük ibadetlerinden biridir. Aşağıda bu faydalardan bazılarını getiriyoruz:
1- Namaz günahlardan temizlenme vesilesidir. Bir hadiste şöyle gelmiştir: Peygamberimiz (s.a.a) ashabından: ‘Birinizin evinin önünden suyu saf ve berrak olan bir ırmak geçse ve günde beş defa kendisini orada yıksa onda herhangi bir kir kalır mı?’ diye sorduğunda Ashap ‘Hayır’ diye cevap verdi. Bunun üzerine şöyle buyurdu: ‘Namazda tıpkı o akan su gibidir. İnsan ne zaman namaz kılsa iki namaz arasında yaptığı günahlar silinir gider.’
2- Namaz gelecek günahların önünde bir settir. Çünkü insanda iman ruhunu güçlendirir, takva fidanını kalpte yeşertir. İman ve takva günahların karşısındaki en güçlü siperdir. Allah-u Teala bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Oku kitaptan sana ne vahyedildiyse ve namaz kıl; şüphe yok ki namaz, insanı çirkin ve kötü şeylerden alıkoyar ve elbette Allah'ı anmak pek büyük birşeydir.’[4]
3- Namaz gafletten uyandırır. Hak yolunda gidenlerin en büyük musibeti yaratılış hedefini unutması, maddi yaşam ve geçici lezzetlere dalmasıdır. Ama namaz her gün belli aralıklarla (beş vakitte) kılındığı için insanı daima uyarır, yaratılış hedefini hatırlatır ve dünyadaki konumunun farkına vardırır. İnsanın sabah akşam hergün birkaç kere kendisini uyaran güçlü bir vesilesinin olması büyük bir nimettir.
4- Namaz kibiri ve kendini beğenmişliği giderir. Çünkü insan hergün on yedi rekat namaz kılar ve her rekatta Allah’ın karşısında iki kere alnını toprağa koyar, kendisini Onun azametinin hatta sonsuzluğunun karşısında bir zerre, bir sıfır olarak görür. Gurur ve bencillik perdelerini yırtar, tekebbür ve kendini üst görme ruhunu ezer.
Nitekim Hz. Ali (a.s) ibadetlerin felesefesini anlatan meşhur hadisinde imandan sonra ilk ibadet olan namazın bu amaç için olduğunu söylüyor ve şöyle buyuruyor: ‘Allah imanı insanların şirkten kurtulması, namazı da kibirden temizlenmeleri için farz etmiştir.’
5- Namaz insanların kendilerini eğitmeleri, ahlaki faziletlere ulaşmaları ve manevi tekamüle ermeleri için bir vesiledir. Zira insanı sınırlı maddi alemden ve doğanın dört duvarının içinden çıkarıp semavi melekuta davet eder, meleklerle sırdaş olur, hiç bir vasıta olmadan kendisini Allah’ın karşısında görür ve Onunla konuşur.
6- Namaz insanın diğer amellerine de değer ve ruh verir. Zira namaz halis niyyet, temiz sözler, ihlaslı ameller bütünüdür. Günde beş vakit tekrar edilen bu bütün, diğer güzel amellerin de yolunu açar, ihlas ruhunu takviye eder.
İmam Ali (a.s), İbn -i Mülcem tarafından başından yaralandıktan sonra yaptığı vasiyette şöyle buyuruyor: ‘Allah! Allah! Namazı unutmayın! Çünkü namaz dininizin direğidir.’[5]
Çadırın direği yıkıldığında veya kırılıldığında ipler sağlamda olsa nasıl faydası yoksa aynı şekilde dinin direği olan namaz da zarar görür veya yokolursa diğer amellerinde faydası olmaz. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Kıyamette kullardan sorulacak ilk şey namazdır. Namaz kabul olursa diğer amellerde kabul olur,[6] kabul olmazsa diğer amellerde kabul olmaz.‘[7] Bunun nedeni şu olabilir: Namaz yaratılmışla yaratıcı arasındaki bağın sırrıdır. Eğer doğru olarak yerine getirilse, diğer amellerin şartı olan kurbet kastı ve ihlas’ta onda yeşerir. Yoksa diğer amellerde şüpheli olur ve değeri düşer.
7- Namaz insana yaşadığı çevrenin her türlü iç ve dış pislikten temizleyip sağlıklı olmasını emreder. Çünkü namaz kılanın mekanı, elbisesi, üzerinde namaz kıldığı sergi, abdest ve gusül aldığı su ve yer her türlü necaset pislik, gasptan ve başkalarının hakkına tecavüz edecek şeylerden uzak olmalıdır. Zulüm, faiz, gasp, karaborsa, rüşvet, haram mal, başkalarının hak ve hukukuna tecavüz eden kimse nasıl kendisini namaza hazırlayabilir? Fıkıh kitaplarında ve hadislerde namazın kabul olmasının önünde birçok engelin olduğu zikredilmiştir. Mesela, şarap içmek bunlardan biri olup bir rivayette şöyle buyuruluyor: ‘Şarap içen kimsenin namaz eğer tövbe etmezse kırk gün kabul olmaz.’[8]
Bu kabul şartlarına uyulduğunda ne kadar faydalı olacağı ortadadır.
8- Namazın kemal şartlarına riayet etmekte insanı birçok günahtan uzak tutar. Örneğin, namazın günün çeşitli zamanlarında beş vakit olarak tekrarlanması namaz kılanın, namazın bütün faydalarından nasiplenmeye davet eder.
9- Namaz, insanın yaşamına düzen verir. Çünkü zamanından önce ve sonra yerine getirilirse batıl olur. Yine niyet, kıyam, rüku, secdeler vs. ahkam ve adaplara riayet etmek yaşamda düzenli olmayı tamamen kolaylaştırmaktadır.
Bütün bunlar cemaat namazının dışındaki faydalardır. Cemaatin özelliklerini de ona eklersek şimdiye kadar söylenen faydaların yanında sayısız toplumsal berketlerde gelecektir.
İmam Ali b. Musa Rıza (a.s), namazın felsefesi hakkında kendisinden sorulan soruya şöyle cevap verdiler: ‘Namazın farzedilmesinin nedeni Allah’ın rablığını ikrar etmek, şirk ve putperestlikle mücadele etmek, Allah’ın karşısında huzu içinde ve tevazunun son haddinde olmak, günahlara itiraf etmek, bağışlanma dilemek ve Allah’ı tazim etmek amacıyla hergün alını yere koymak içindir.’[9]
İnsanın hep uyanık ve mütezekkir olması namazın hedeflerinden bir diğeridir; namaz kılan gaflete düşmeyecek, sarhoş ve mağrur olmayacak, huzu ve huşu içinde olacak, din ve dünya nimetlerine ilgi duyarak onlara talep edecektir.
İnsan gece gündüz kıldığı namazın ışığında mevlası, yaratıcısı ve işlerinin düzenleyecisi olan Allah’ı zikreder, Onu unutmaz, isyan v e tuğyan ruhunun kendisine galip gelmesinin önüne geçer.
Allah’a böyle bir yöneliş ve Onun karşısında eğilmek insanı günahlardan sakındırır, fesada düşmesine engel olur.[10]
Namazın Ruhu
Rükû, secde, kıraat ve tesbihe namazın cismi desek, kalp huzuru, namazın hakikatına yöneliş ve Allah’la raz u niyaz etmekte namazın ruhudur.
Huşu’ gerçekte tevazu, edep ve saygıyla birlikte olan kalp huzurundan başka bir şey değildir. Böylece müminler namaza ruhsuz bir beden olarak bakmaz, aksine bütün dikkatlerini namazın batın ve hakikatına verirler.[11]
Binaenaleyh namaz ehli olmayan kimseler gerçekte birçok nimeti kaybeden kimseler olup onları başka şekillerde elde edemezler. Edebilmeleri için en kısa zamanda namaz kılmaları gerekir.
[1]- Hüseyin b. Muhammed Rağib İsfahani, el-Müfredat Fi Garib-il Kur’an, s.190-191, Dar-ul İlm, ed-Dar-uş Şamiyye- Dimeşk, Beyrut, 1. Baskı, hicri:1412.
[2]- Hüseyin b. Muhammed Rağib İsfahani, a.g.e.
[3]- Ankebut/45.
[4]- Ankebut/45.
[5]- Tehzib-ul Ahkam, c.9, s.176, hadis:4.
[6]- el-Kafi, c.3, s.268, hadis:4.
[7]- Vesail-uş Şia, c.4, s.34
[8]- el-Kafi, c.6, s.400, hadis:1.
[9]- Vesail-uş Şia, c.4, s.9.
[10]- Nasır Mekarim Şirazi, Tefsir-i Nümune, c.16, s.291-296, Dar-ul Kütüb-ü İsmailiyye, Tahran, 1. Baskı, h.ş1374. hatırlatmak gerekir ki, rivayetlerin kaynağı hakkında için zikredilmiştir.
[11]- a.g.e. c.14, s.204-205.