Gelişmiş Arama
Ziyaret
12496
Güncellenme Tarihi: 2010/10/12
Soru Özeti
Rivayetlere göre gayrimüslimlere karşı davranışımız nasıl olmalıdır?
Soru
İslami rivayetlere göre Müslümanların gayrimüslimlere karşı davranışları nasıl olmalıdır?
Kısa Cevap

İslam, insan fıtratına uygun sevgi dolu bir din olup bütün insanlığın hidayet ve saadeti için gelmiştir. Din seçmek isteğe bağlı olduğu için her zaman bütün islam toplumlarında az çok gayrimüslim bulunur. İster İslam toplumunda ve İslam devletinin himayesinde yaşayanlar olsun (ehl-i zimme), ister gayr-i İslami toplumlarda olsun İslam, bütün insanların özellikle diğer dinlerin mensuplarının haklarına riayet etmeyi, onlara iyi davranmayı ve barış içinde yaşamayı emretmiştir. Ehl-i Zimme kafirler ise buna karşılık olarak ‘Zimmi’ şartlarını kabul etmeliler. ‘Zımmi’ şartlarına riayet etmezlerse veya ihanet etseler İslam kanunlarına göre cezalandırılırlar.

Ayrıntılı Cevap

İslam, insan fıtratına uygun sevgi dolu bir din olup bütün insanlığın hidayet ve saadeti için gelmiştir. Gayrimüslimlerle barış içinde yaşamaya ve insani haklarına riayet etmeye rivayetlerde tekit edilmiş, Masum İmamlar (a.s) devamlı olarak Müslümanları onlara karşı insaflı olmaya, haklarını eda etmeye, diğer dinlerin mensuplarına eziyet etmemeye hep tavsiyede bulunmuşlardır. Aşağıda buna birkaç örnek getiryoruz:

Resul-u Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor: ‘Kim, İslam muahidlerine (anlaşma/sözleşme yapanlara) zulmederse ve gücünün yetmediği bir yük yüklerse kıyamette onun düşmanı ben olacağım.’[1]  

Yine şöyle buyurmaktadır: ‘Kim ehl-i zimme’ye (İslam’a sığınmış Yahudi, Hıristiyan ve Zerdüşt’e) eziyet ederse bana eziyet etmiştir.’[2]

İmam Ali (a.s) buyuruyor: ‘Kim ehl-i zimme’ye eziyet ederse, adeta bana eziyet etmiştir.’[3]

İbn-i Abbas, Peygamberimizin (s.a.a) şöyle buyurduğunu rivayet eder: ‘Bütün ilahi dinlerin fakirlerine sadaka verin.’[4]

İmam Ali (a.s), Malik Eşter’e yazdığı mektubunun bir bölümünde şöyle buyuruyor: ‘Halka merhametle muâmeleyi kendine âdet et; onları sevmeyi, onlara lütfetmeyi huy edin. Onlara karşı yiyeceklerini, içeceklerini ganimet bilen yırtıcı bir canavar kesilme. Çünkü halk iki sınıftır: Bir kısmı dinde kardeştir sana, öbür kısmı yaratılışta eştir sana.’[5]

Belirtmek gerekir ki, Emir-ul Müminin’in (a.s) bu fermanı Malik Eşter’e, Mısır’da Müslümanların az olduğu bir dönemde yazmış ve Mısır’ın fethinin üzerinden henüz uzun bir süre geçmemişti. Doğal olarak bu birkaç yıl içinde Müslümanlar azınlıkta, Hıristiyanlar ise çoğunlukta idiler.[6]

İmam Sadık (a.s) ehl-i zimme’nin hakları konusunda şöyle buyuruyor: ‘Müslümanların himayesinde yaşayanların hakkı şudur: Allah’ın (c.c) onlardan kabul ettiğini kabul etmen ve Allah’ın (c.c) ahdine vefa ettikleri sürece onlara zulüm etmemendir.’[7]

Yine Resul-ü Ekrem (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s), Müslümanların başka şehir ve ülkelerde (İslami olmayan devletlerde) yaşayan diğer dinlerin mensuplarıyla barış içinde yaşamaları konusunda önemle durmuşlardır ki, gerçekte bu Kur’an’ın tavsiye ettiği barış içinde yaşama ruhudur. Ve bu da İslamın gayrimüslimlerle savaş ve mücadele amacında olmadığının açık bir göstergesidir.  

İmam Ali (a.s), Malik Eşter’e yazdığı mektubunun diğer bölümünde yine şöyle buyurmaktadır: ‘Seninle düşmanının arasını bir bağla bağladın, onunla bir muâhedeye vardın, yahutda ona aman elbisesini giydirdin mi ahdine vefâ et; verdiğin amana riâyet et; nefsini, ona verdiğin söze, ahde kalkan yap. Çünkü dilekleri birbirine aykırı, reyleri darmadağın ve çeşit çeşit olduğu hâlde insanların Allah'ın farz ettiği şeylerde hepsi de ahde vefâ etmeyi ululadıkları gibi ululadıkları bir farz yoktur. Hattâ Müslümanlar şöyle dursun, müşrikler bile bunu gerekli saymışlar, buna riâyet etmişler, ahitte, amanda durmamanın ne zararlar vereceğini bilmişlerdir. Verdiğin amana gadretme; ahdini bozma, hıyânette bulunarak düşmanını aldatma, çünkü Allah'a karşı böyle bir cür'ette bulunan, çok kötü, çok ziyankâr bir bilgisizdir ancak. Allah, ahdini, amanını kulları arasında bir rahmet olarak yaymıştır ki o, bir emniyettir, herkes orda esenleşir; bir haremdir, herkes ona sığınır...’[8]    

Sonuç şu ki, Masumlar (a.s), gayrimüslimlerle ilişkilerin adalet, insaf, hakların eda edilmesi ve eziyet edilmemek üzerine olmasını tavsiye etmişlerdir. Eğer ahdlerini bozar veya ihanet ederlerse bu durumda İslam, fitneyi yoketmek ve ona karşı koymak için kesin hükmünü vermiş ve şöyle buyurmuştur: ‘De ki: Ey kitap ehli, kendiniz de tanıksınız, öyle olduğu halde gene zor zoruna ne diye bir eğrilik bulmaya yeltenir de inananları, Allah yolundan döndürmeye çalışırsınız? Allah'sa yaptıklarınızdan gafil değildir ki.’[9] 


[1] -Sadruddin Belaği, Adalet ve Kaza Der İslam, s.57; Zeyn-ul Abidin Kurbani, İslam ve Hukuk-u Beşer, s.397.

[2] -Sadruddin Belaği, a.g.e.

[3] -İbn-i Ebi’l Hadid, Şerh-i Nehc-ul Belağa, c.20, s.253, hadis: 578.

[4] -Afif Abdulfettah Tabbare, Ruh-ud Din-il İslami, s.276.

[5] -Nehc-ul Belağa, 53. Mektup.

[6] -Mecelle-i Mekteb-i İslam, Yıl:8, No:5, s.49.

[7] -Vesail-uş Şia, c.15, s.177, 3. Bab

[8] -Nehc-ul Belağa, 53. Mektup.

[9] -Al-i İmran/99

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17011 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Zatı âlinizin Kur’an’ın tahrif edildiği hadisler konusundaki görüşünüz nedir?
    5973 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu bağlamdaki görüşü şöyledir: Kur’an’ın tahrif edildiğini söyleyen hadisler ya senet bakımından zayıftırlar ya da sadır olma cihetinden hüccet değildirler veya delaletleri kabul edilebilinir durumda değildir. Kur’an-ı Kerim hiçbir zaman tahrif olmamış ve olmayacaktır. Kur’anın tahrif ...
  • Hangi ameller insanı güzel ve nuranî kılar?
    11448 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik zahirî güzellik ve batınî güzellik diye iki kısma ayrılır. Muteber ve mütevatir rivayetler açısından insanın batınî güzelliğini sağlayan bazı etkenler sabır, tahammül, vakar, sükûnet, takva ve sakınmadan ibarettir. Aynı şekilde rivayetlerde insan yüzünün nuraniyet ve güzelliğini sağlayan birçok amil zikredilmiştir. Abdest, az ...
  • İnsan olağan üstü işler yapabilir mi? Bu tür işleri yapmanın faydası nedir?
    10290 Teorik İrfan 2009/09/07
    Sizin işaret ettiğiniz şey, insanın ruhi güç kazanmasının sayesinde gerçekleşir; bu ruhi güç bazen dinin emirlerine uyarak ve şer’i riyazetler çekerek kazanılır; yani insan Allah’a yakınlaşarak İsm-i A’zama sahip olur. Bu güç sayesinde maddi alem üzerinde etkili olabilir ve iradesiyle bir takım işler yapar. Ancak bazen de ...
  • Musa (a.s.) Kısasının Kuranda Tekrar Edilmesinin hikmeti nedir?
    10556 Tefsir 2015/05/20
    Hazreti Musa’nın (a.s.) kur’anı kerimde tekrar edilmesinin hikmeti için hatırlatmalıyız; evvelen; Anlamsız ve lağviyete (boş) neden olacak kâmilen bir tekrar söz konusu değildir. Belki her surede, o surede zikir edilenin muhteva ve içeriğe uygun olan kıssanın kısmına işaret edilmiştir. Saniyen; kuranı kerimde hazreti Musa’nın (a.s.) hayatının diğer ...
  • Acaba humsu ve seyitlere ait olan hakkı taklit merciinin izni olmadan ödemek caiz mi?
    8976 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6091 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Ziyaret-i Aşura’da ki ‘Beri’tu ilellah ve ileykum minhum’ (Önce Allah’a sonra size onlardan dolayı beri oluyorum) cümlesinde Allah’a ve masumlara beri olmak ne demektir?
    6433 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Beraet lügatte birinden veya bir şeyden ayrılmak, uzaklaşmak manasına gelmektedir. Bu manalar eğer ‘İla’ ile birlikte olmazsa beraet için kullanılır. Ama ‘İla’ ile birlikte olursa bizarlık manasının yanı sıra sığınma manası da vermektedir. Buna göre ziyaretteki sığınma cümlesinin manası şöyle olur: Hak Teala’ya ve siz Ehl-i Beyt’e (a.s) ...
  • Peygamber (s.a.a) ve İmamların (a.s) cariye ve kölelere sahip olmaları kölelik sistemini benimsemek değil midir?
    19729 Eski Kelam İlmi 2009/07/04
    Kölelerle evlenme, onlarla mahrem olma, mukatebe (kölelerin özgürlük anlaşması) vs. hükümlerin Kur’an’da gelmesi Peygamber (s.a.a)’in zamanında köleliğin olduğunu ispat etmektedir, ama belirtmek gerekir ki, İslam’ın köleleri azat etmek için çok kapsamlı projeleri vardır. Bu projenin neticesinde bütün köleler zamanla özgürlüklerine kavuşmuşlardırlar. ...
  • Derslerimin Cuma namazına denk gelmesi nedeniyle Cuma namazını kılamamaktayım. Bunu telafi etmek için ne yapmalıyım?
    9607 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/11/17
    Değerli kullanıcı! İmam Zaman’ın (a.c.f) gıyabı döneminde Cuma namazı taklit mercilerinin çoğunluğunun fetvasına göre seçimli bir farzdır; yani yükümlü Cuma gününde şartlar mevcut ise Cuma namazını veya öğle namazını kılmada özgürdür. O halde eğer bir kimse Cuma namazını kılarsa, öğle namazını kılmasına gerek kalmaz. Elbette ...

En Çok Okunanlar