Gelişmiş Arama
Ziyaret
9818
Güncellenme Tarihi: 2012/04/07
Soru Özeti
Siffin ve Nehrivan savaşlarının vuku bulmalarının amilleri nedenlerdi?
Soru
Siffin ve Nehrivan savaşlarının vuku bulmalarının amilleri nedenlerdi?
Kısa Cevap

Muaviye Hz. Ali’nin (a.s.) Osman'ın öldürülmesine neden olan eyleme katıldığını bahane ederek Hz. Ali'ye biat etmekten kaçınıp ona karşı baş kaldırması, Siffin savaşını çıkartan en önemli nedendir. Müminlerin Emiri Hz. Ali, kamil surette zaferi kazanma eşiğine geldiği sırada, savaş Amr b. As'ın kurduğu hileyle sonuçlandı. Hakemeyn olayı ile birlikte, İmam Ali zaruret ve dayatma sonucunda bazı isteklerinden geçici olarak vazgeçti. İmam Ali'nin (a.s.) ordusundan bir gurup (hariciler) ki tesadüfen savaşın durulmasının İmam'a dayatılmasında önemli bir rolleri olmuştu sonradan hata yaptıklarının farkına vararak İmam Ali'den (a.s.) Muaviye ile yaptığı antlaşmayı bozmasını istediler. Bu isteğin İmam tarafından kabul edilmeyişi Nehrivan savaşının vuku bulmasına yol açtı.

Ayrıntılı Cevap

İmam Ali'nin hilafeti beş sene sürmüştü. Bu kısa müddet içinde üç gurupla savaşa girdi. Cemel savaşı olarak bilinen ilk savaş lehine bitmiş olsa da bu zafer onun için daimi bir rahatlığa dönüşmedi. Karşısında Şam’da ikinci halifenin döneminden beri hükümranlığını sürdüren, uzun zamandan beri oranın hakimi olmasına göz diken ve ömrünün sonuna dek orada hükümranlık etmek isteyen Muaviye Bin Ebi Süfyan gibi bir rakip ve iddialı biri vardı. Bu yüzden, İslam toplumunu inhiraftan koruma gibi ağır bir vazifeyi omuzlarında taşıyan İmam Ali, mecbur kaldı kasitin sıfatıyla ünlü olan bu hilekar rakibin ve ona uyanların fitnesini ortadan kaldırsın.

Ali (a.s.) Medinede halife seçildikten sonra şamlıların çıkardığı fitneyi söndürmekle islam toplumunun birliğini ve düzenini sağlamaya kalkıştığı sırada, Basra'da Cemel fitnesiyle karşılaşmıştı. Basrada biatini bozanlar, İmam'ın valisini oradan dışarı kovarak isyan etmeye başlamışlardı. İmam, bu nedenle önceki kararını muvakkaten askıya alıp Basra yoluna koyulmuştu. İmam'ın Şama doğru hareket etme kararını almasındaki temel neden şu idi: Muaviye, İmam'ın gönderdiği mektuba cevaben yazdığı mektubta, biat etmeye yanaşması bir tarafa, Cemel olayını çıkartanlar gibi o da İmam Ali'yi (a) Osman'ın katli ile itham etmiş ve Osman'ın katillerinin bulunmasını isteyerek ve kan davası güderek bu olayı kendi emellerine ulaşmak için bir bahane ve araça çevirmişti.[1]

Dikkat edilmesi gereken konu şuki; Osman'ın öldürülmesi olayı o günlerde fitne çıkarmak isteyen her zalim için bir bahane ve koz haline gelmişti. Şaşırtıcıdır ki, Osman'ı katledenlerin kendisi onun kan davasını gütmeye kalkışmış ve bu macarada suçlamaya çalıştıkları kimsenin Osman'ın katlinde bir dehaleti olmadığı gibi aksine hayirseverliğinden ona nasihat etmiş ve evi muhasıra altındayken susuzluk sıkıntısını gidermek amacıyla İmam Hasan (a.s.) aracılığıyla evine su bile göndermişti![2]

Hulasa, Ali (a) Muaviye'in mektubuna cevaben şunları yazmıştı:

''Bana edilen biat genel bir biattır; biat esnasında Medine'de hazır olan kimseler dâhil olmak üzere Basra'da, Şam'da ve diğer şehirlerde olan bütün Müslümanların bireylerini kapsar.  Beni Osman'ın katli ile itham ederek biat etmekten kaçabileceğini sanıyorsun. Herkes biliyor ki Onu ben öldürmedim ta ki kısasa ma'ruz kalayım. Osman'ın veresesinin onun kan davasını gütmeli, senin gütmenden daha uygun olandır. Hâlbuki sen kendin ona muhalefet edenlerden idin ve senden yardım istediği sırada yardımına gitmedin taki öldürüldü.''[3]

Hz. Ali (a) birçok yerde Muaviye'nin yalanlarını ifşa ederek halkı aydınlatmaya çalışmıştır.

Daha çok bilgi edinmek için, “Nehcü'l Balaga”'nın şerhlerine ve bu zeminede yazılmış kitablara müracaat edebilirsiniz.

Hz.Ali'nin kendileriyle savaştığı üçüncü gurup, haricilerdir. Bunlar İmam'ın tartarları arasındaydı. Siffin savaşı sırasında ortaya çıkan hakemiyyet olayı üzerinde, İmam'la ihtilafa düştükleri için yollarını ayırıp ona karşı huruc (biatinden çıktılar) ettiler. Bu yüzden onlara ''marikin''de denilmiştir.

Hz. Ali'nin haricilerle savaşmasının nedenleri hakkında bilgi edinmek için şu indekslere muracaat edebilirsiniz:

  1. “Ali (a.s.) Ve Muaviye'nin Fitnesi Ve Haricilerin İnhirafı” Soru 7299 (Sayt:7555)
  2. “Muaviye'nin Küfrü Ve İmam Hasan'ın (a)Barışı” Soru   9515 (Sayt: 9497)

 


[1]İbnu Ebi'l Hadid, ''Şerhul'Necü'l Balaga'', İran/Kum: Kitabhaney'i Ayetullah Mer'aşi, 1404h.k. , c.3, s.88

[2] Mufid,Muhammed b. Muhammed, “El'fusulu'l Muhtara”, İran/Kum, Kungreyi Şeyh Mufid, 1413 k. , s.228

[3]  “Şerhi Nehcü'l Balaga”, c.3, s.89

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Gayri Müslüman Olan bir kimse bize “esselamu Aleykum” şeklinde Selam verse bizim ona karşı cevabımız nasıl olmalıdır?
    9463 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/07
    Dini öğretilerde çok dikkate alınmış ve kendisine çok tekit edilmiş olan konulardan birisi Müminlerin birbirine selam vermeleridir. Bu düsturdan istisna edilen bazı konular ve yerler var olmaktadır. Onlardan bir tanesi gayri Müslüman olan kimselere selam vermektir. Fıkıh kitaplarında Müslüman olmayanlara selam vermek mekruhtur denilmektedir: Kâfirlerin vermiş olduğu ...
  • Kur’an’da ‘Leyl’ (gece) kelimesi neden hep ‘Nehar’ (gündüz) kelimesinden önce gelmiştir?
    11620 Tefsir 2012/04/04
    Kur’an’da ‘gece’ kelimesinin ‘gündüz’ kelimesinden önce gelmesi konusunda müfessirlerin öne sürdüğü görüşlerin önemlileri şunlardır: 1- Bazılarına göre gecenin gündüzden önce gelmesinin nedeni Hak Teala’nın geceyi gündüzden önce yaratmasından dolayıdır.[1] 2- Bazılarına göre ‘gece’ kelimesinden sonra ve ‘gündüz’ kelimesinden önce gelen ...
  • Savunma hedeflerinin gerçekleşmesinde kadın ve kızların rolü nedir?
    7246 زن و حکومت اسلامی 2012/06/14
    Düşman karşısında savunma yapmak insan ve tüm diri varlıkların fıtri ve zati bir özelliğidir. İslam’ın hayat bahşedici mektebi de bunu değerli ve kutsal bir husus olarak değerlendirmiş ve takipçilerini buna çağırmıştır. Hatta savunma ve öncüllerini Müslümanlara farz kılmıştır. Bu, özel bir grubu özgü değildir. Kadın ve erkek ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8501 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • Sami kavimlerinden olmayıp Avrupa, Hindistan vs. kavimlerden de peygamber gelmiş midir?
    17280 Eski Kelam İlmi 2010/01/02
    İnsan sorumlu bir varlıktır. Bu sorumlulukların hangi sorumluluklar olduğunun bilinmesi için Allah tarafından peygamberlerin gönderilmesi gerekir. Yoksa sorumluluğun manası olmaz.  Kur'an-ı Kerim, çeşitli ayetlerde nerede ...
  • Ben bir miktar çeyizimi kendi maaşımla hazırlayabilir miyim? Kocam, buna muhaliftir ve tüm çeyizi ailen hazırlamalıdır ve ben razı değilim demektedir! Ben onun görüşünün aksine davranabilir miyim?
    6029 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaşınızın tasarruf hakkı kendi elinizdedir ve eşinizin rızası şart değildir.Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaş size aittir ve her türlü tasarruf sizin için caizdir.Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Herkesin kendi malında tasarruf ...
  • Garanık efsanesi nedir?
    11106 Tefsir 2011/04/11
    Garanık efsanesi, Kur'an ve Peygamber'in (s.a.a) mevkisini düşürmek için çalışan düşmanlar tarafından uydurulan bir efsanedir. Onlar şöyle demişlerdir: Peygamber (s.a.a) Mekke'de en-Necm suresini okurken müşriklerin putlarının isimlerinin anıldığı ayete yani: "أَ فَرَءَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى‏ وَ مَنَوةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى"
  • İslam’ın telepati hakkındaki görüşü nedir?
    77921 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/03/15
    Telepati deyimi Yunanca bir deyim olup,uzaklık anlamında tele ve duygu anlamında patus sözcüklerinden oluşmuştur. Telepati kendi duygu organlarından yararlanmadan esrarengiz bir şekilde başkalarının hislerini bilmesi veya duymasını ifade eder. Telepati yanlıları şöyle diyorlar: Normal insanlar için bile yüzlerce kilometre uzakta bulunan dost ve akrabalarının ölümü zamanında tevehhüm ...
  • Tekvini velayet nedir? Tekvini velayet ile Masum İmamlar arasındaki irtibat nedir?
    5763 ولایت، برترین عبادت 2019/02/20
    “Velayet” kelimesi arapça bir kavram olup kök anlam olarak sözlükte “birbirini takip etmek,bir şey diğerinin ardı sıra gelmek ,aralarında mesafe olmaksızın bir şeye yakın olmak” anlamındadır. Bu bağlamda sevgi, bağlılık, yardım, nusret, uyum, egemenlik, rehberlik ve sorumlu anlamlarında kullanılmıştır. “Tekvini velayet” ise varlık alemindeki mahlukat üzerinde egemenlik ...
  • Cebrail sadece vahiy esnasında mı Peygamber-i Ekrem’e nazil oluyordu yoksa sürekli Peygamberin yanında mıydı?
    9267 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Cebrail Peygamber-i Ekrem’e sadece vahiy indirme esnasında gelmekteydi; çünkü rivayetlerde mesela Peygamber-i Ekrem (s.a.a) filan işle meşgulken Cebrail kendisine nazil oldu diye ifade edilen birçok örnek mevcuttur. Bu, Cebrail’in her zaman Peygamberle birlikte olmadığını yansıtıyor. Eğer Cebrail sürekli Peygamberin yanında olsaydı, artık nüzulün bir anlamı kalmazdı; zira nüzul mertebenin ...

En Çok Okunanlar