Gelişmiş Arama
Ziyaret
12441
Güncellenme Tarihi: 2011/07/26
Soru Özeti
Cafer Kezzab'ın geçmişi neydi ve kimler ona uydular?
Soru
Cafer b. Ali (Kezzab) niçin imamet iddia etti? Onun geçmişi neydi ve kimler ona bağlandılar.
Kısa Cevap

 Cafer Kezzab olarak meşhur olan Cafer b. Ali, Hz. İmam Ali Naki'nin oğludur. 226 yılında dünyaya geldi o ayyaş ve içkici birisiydi. İmam Ali Naki (a.s) onun hakkında şöyle demiştir: "Oğlum Cafer'den uzak durun, onun bana nisbeti Ken'an'ın Hz. Nuh'a olan konumu gibidir." Cafer babasının şehit olmasından sonra imamet iddiasında bulundu. Ancak İmam Hasan Askeri (a.s) ona tezahür ve faaliyet fırsatı vermedi. Fakat İmam Hasan Askeri'nin (a.s) şehadetinden ve gayebet-i suğra'nın başlamasından sonra tekrar imamlık iddiasında bulunmak fırsatını ele geçirdi ve bir grup insanı kendi etrafında toplayarak saptırdı. Bu yüzden Şia arasında Cafer-i kezzap lakabını aldı. Tarihçiler onun akıbeti hakkında iki görüşe sahiptirler. Bazıları onun ömrünün sonuna kadar kendi yalan iddiası üzerinde ısrarlı olduğunu söylerken diğer bir grup araştırmacı, onun kendi iddiasından vazgeçtiğini ve tövbe ettiğini bu yüzden bunu bilen Şiiler ona Cafer-i Kezzap yerine Cafer-i taip (tövbe eden Cafer) lakabını verdiğini yazarlar.

Ayrıntılı Cevap

Cafer Kezzab olarak meşhur olan Cafer b. Ali Hz. İmam Ali Naki'nin oğludur. 226 yılında dünyaya geldi, o ayyaş ve içkici birisiydi. İmam Ali Naki (a.s) onun hakkında şöyle demiştir: "Oğlum Cafer'den uzak durun, onun bana nisbeti Ken'an'ın Hz. Nuh'a olan konumu gibidir."[1] İmam Hasan Askeri'nin yaranından biri olan Ebu'l-edyan Cafer-i Kezzap hakkında şöyle diyor: "O şarap içen, kumar oynayan ve çalgı çalan biriydi."[2]

Cafer babasının şehit düşmesi üzerine imamlık iddiasında bulundu. O: "Halkın imamı, kardeşim Hasan Askeri değil benim" diyordu. Bu yüzden dönemin halifesinin yanına giderek ona şöyle demiştir: "Sana yirmi bin altın sikke vereceğim kardeşimin değil de benim imam olduğumu dair emir yayınlayasın."[3] Ancak İmam Hasan Askeri (a.s) ona her türlü tezahür fırsatı vermedi. Fakat İmam Hasan Askeri (a.s) şehit düşüp gaybet-i suğra dönemi başlayınca o tekrar imamlık iddiasını yenilemek için fırsat buldu ve böylece halktan bir grubu saptırmayı başardı. İşte bu yüzden ona Cafer-i Kezzap (yalancı Cafer) ismini verdiler. İmam Zeynelabidin altıncı İmam olan Cafer-i Sadık'ın (a.s) Sadık lakabını alması hakkında şöyle demiştir. "Bunun sebebi onun beşinci soyundan Cafer isimli bir kişinin dünyaya geleceği ve onun yalan olarak imamlık iddiasında bulunacağıdır."[4]

İbn-i Babeveyh muteber bir senetle Ebu'l-edayan'dan şöyle nakleder: Ben İmam Hasan Askeri'nin huzuruna gelir ve onun mektuplarını şehirlere ulaştırırdım. Vefatıyla sonuçlanan hastalığı döneminde İmam beni çağırdılar ve Medain'e birkaç mektup yazdılar, mektupları Medain şehrine götürmemi emrettiler ve şöyle buyurdular: "On beş gün sonra sen tekrar bu şehre (Samira'ya) döneceksin. O zaman benim evimden ağlamak sesinin duyulduğunu göreceksin. Ebu'l-adyan diyor ki ben böyle bir olay olursa İmamlık görevini kim üstlenecek, diye sordum İmam şöyle buyurdu: "Mektupların cevabını senden isteyen kişi benden sonra İmamdır." Ben: "Başka bir alamet de buyurun", dedim. İmam şöyle buyurdu: "Kim bana namaz kılarsa o benim halifemdir." Ben: Başka bir alamet de buyurun, dedim. İmam: Kim keselerde ne olduğunu derse o sizin İmamınızdır", dedi. Ebu'l-edyan diyor ki İmam'ın heybeti hangi keselerden söz ettiğini sormama engel oldu. Oradan dışarı çıktım ve mektupları Medain'deki adamlara ulaştırdım ve cevaplarını aldım İmam'ın dediği üzere geri döndüm. On beşinci gün Samira'ya vardım. Ağlama ve figan sesi İmam'ın evinden duyuluyordu. Oraya varınca Cafer-i Kezzab'ın evin kapısında oturduğunu ve Şiilerin onun etrafına toplanıp ona taziyette bulunduklarını ve İmametini tebrik ettiklerini gördüm. Ben kendi kendime şöyle dedim "Eğer bu adam imam ise artık imamlık da değişmiş demek, dedim; çünkü ben bu adamı tanıyordum o şarap içer, kumar oynar ve çalgı çalardı. Ben ileri gidip ona taziyette bulundum. Bu durumda Akıd isimli hizmetçi dışarıya çıktı ve Cafer-i Kezzab'a "Kardeşini kefenlediler gel ona namaz kıl" dedi Cafer kalktı ve şiiler de onunla birlikte kalktılar evin avlusuna varınca İmam Hasan Askeri'nin mübarek bedenini kefene sardıklarını ve tabuta bırakmış olduklarını gördük. Cafer öne geçip cenaze namaz kılmak istedi tekbir almak istediğinde buğday tenli, saçları kıvırcık ve dişleri hafif aralı bir çocuk çıka geldi onun yüzü ay gibi parlıyordu. Cafer'in abasında tutup çekti ve "Ey amca! arkaya çekil, ben babamın cenazesine namaz kılmada senden daha evlayım," dedi. Bunu üzerine Cafer geri çekildi ve yüzünün rengi değişti. O çocuk önde durup babasının cenaze namazı kıldırdı. Sonra bana dönerek "Ey Basralı yanında mektupların cevaplarını ver" dedi. Ben de ona teslim ettim. ve Kendi kendime: "Bu iki alamet dedim. Kaldı keseler," dedim…  

   Ebu'l-Edyan yine şöyle diyor: "Ertesi gün Kum'lulardan bir grubun İmam Hasan Askeri'yle görüşmek için Samira'ya geldiklerini gördüm. Onlar İmam'ın dünyadan gittiğini öğrenince "Bugün yeryüzünün İmam'ı ve hücceti kimdir?" diye sordular. Bir grup Cafer-i Kezzab'ı gösterdiler. Kumlular Cafer'in yanına gelip ona selam verdiler ve: "Yanımızda İmam'a vermek için getirdiğimiz büyük bir meblağ vardır, dediler onu size getirdik." O paraların alınması için emir verdi. Onlar şöyle dediler: "Biz İmam Askeri'nin yanın vardığımızda ve nakit para getirdiğimizde o paraların sahiplerinin ismini söyler ve meblağın miktarını da dirhem ve dinar olarak bize açıklardı siz de İmam iseniz ve kardeşinizin halifesi iseniz paraların miktarını ve sahiplerinin isimlerini söyle, dediler" Cafer: (sinirlenerek) "Halk bizden gayb ilmini istiyor, kardeşim gayb ilmini mi biliyordu", dedi. Kumlular: "O zaman biz paraları sana veremeyiz", dediler. Onlar şehirden ayrılmak istediklerinde on ikinci İmam'ın hizmetçisi onlarla görüşüp onları İmam Mehdi'nin huzuruna çıkmaları için davet etti…[5]

İmam Hasan Askeri'nin şehadetinden sonra Cafer zalim Abbasi Devletinin memurlarını İmam Mehdi'yi bulup yakalamaları için İmam'ın evine getirtmiş ama Allah'ın iradesiyle İmam'ı bulamamışlardır.

 

Tarihçiler Cafer b. Ali'nin sonu hakkında farklı görüşler ortaya atmışlardır. Bazıları onun ömrünün sonuna kadar kendi yalan iddiası üzerinde ısrarlı olduğunu söylerken, diğer bir grup onun kendi iddiasından vazgeçtiğini, tövbe ettiğini ve bunu bilen şiilerin ona Cafer-i Kezzap yerine Cafer-i taip (tövbe eden Cafer) lakabını verdiğini yazmışlardır.

Hz. Mehdi'nin (Allah zuhurunu yakın eylesin) özel naiplerinden olan Muhammed b. Osman'nın naklettiği bir rivayet göre, Hz. Mehdi bir tevki'inde onun tövbe ettiğine işaret ederek şöyle buyurmuştur: "Cafer'in durumu Yusuf'un kardeşlerinin durumu gibidir. O sonunda tövbe etmiştir".

Cafer'in yaşayışı kısa sürmüş ve o 271 yılında Samira'da dünyadan gitmiştir.[6]



[1] Muhammedi İştihardi, Muhammed, Hz. Mehdi, Furuğ-i Tavan-i velayet, Mescid-i Mukaddes-i Cemkeran yay. 2. baskı

[2] Kemalu'd-din ve tamau'n-nime, tashih Ali Ekber Gaffari, s. 476

[3] Kummi, H. Şeyh Abbas, Munteha'l-A'mal, c. 2 s. 261

[4] Dairetu'l-Mearif teşeyyu, c. 5

[5] Kemalu'd-din ve tamau'n-nime, tashih Ali Ekber Gaffari, s. 476

[6] Dairetu'l-Mearif teşeyyu, c. 5; Kamusu'r-Rical, c. 2; el-Maarif ve Maariif c. 2; Dairetu'l-Maarif eş-Şia el –amme c. 7

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zamanın imamı (a.s) kimin eliyle şahadete erecektir ve ondan sonraki dönem ne kadar sürecektir?
    9095 Eski Kelam İlmi 2011/05/21
    Zamanın imamının (a.s) ömrünün sonu hakkında iki grup rivayet mevcuttur. Birinci gruptaki rivayetler onun tabii bir ölümle, ikinci gruptaki rivayetler ise şahadet ile ömrünün noktalanacağını bildirmektedir. Ama onun katilinin kim olduğu noktasında elde kabul edilir bir rivayet ve delil mevcut değildir. Aynı şekilde zamanın imamının vefatından kıyamete dek süren ...
  • İmamiye Şia’sı ve Ehlisünnetin İbn. Teymiye hakkındaki görüşü nedir?
    8416 شیعه آماج تهمتها 2015/06/29
    İbn. Teymiye, Hicri-Kameri 661 yılında Şam yarım adasında yer alan (bugünkü Türkiye) Harran şehrinde dünyaya geldi ve 67 yıl süren bir yaşamın ardından Hicri-Kameri 728 yılına denk gelen yılda Şam Kalesi hapishanesinde öldü. İbn. Teymiye ilahi sıfatlar, peygamberlere ve velilere tevessül etmek hakkında özel inançlara sahiptir. Onun ...
  • İslam’ın bakışında nazar değmesi ve vesveseyi etkisiz kılmak için dua yazmanın bir meşruiyeti var mıdır?
    14501 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    İslam, fakihler ve mercilerin bakışında hastalık, nazar değmesi ve vesvese gibi sorunları gidermek için muteber ve masumlardan gelen duaları okumak ve yazmak doğru ve onaylanan bir fiildir. Yüce rehberlik makamı dua, dua yazmak ve dualarla kutsanma hakkında sorulan bir soruya cevaben şöyle buyurmuştur: Eğer dualar temiz imamlardan (a.s) nakledilmiş ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    11319 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...
  • Bazı Kuran ayetleri, ilahi peygamberlerin masumluğuyla çelişiyor mu?
    18114 Eski Kelam İlmi 2007/11/26
    Yukarıdaki soruya şöyle cevap verilebilir:1. “İsmet” masum olan bir şahısta ruhla özleşmiş ve onu günah, unutkanlık, kötü işler ve hata yapmaktan engelleyen ve koruyan bir sıfattır. Bununla beraber masum olan şahıs mecbur kılınarak iradesi elinden alınmamaktadır.2) Peygamberlerin masum olmalarının sırrı, Allah’a olan aşk, inanç, kâmil bir iman ve ...
  • İnsanların mutluluk ve mutsuzluğunu ve neticede cennet ve cehenneme girmes’n’ belirleyen şey yıldız ve felekler midir?
    6936 آسمان و زمین 2012/07/24
    İnsanların cennet ve cehenneme girmelerinde hareket ve davranışlarını en önemli neden sayan birçok ayet ve rivayet mevcuttur. Siz Şii mütekellimlere müracaat ederseniz onların insanların mutluluk ve mutsuzluklarında yıldızların ve feleklerin etken olduğunu söylediklerini göremezsiniz. Bu konuda bir rivayet bulunsa ve senet açısından kabul edilse bile onun zahiri ...
  • Şiilerin arasında Hz. Âdem’in (a.s) müminlerin önderi Ali’nin (a.s) elleriyle yaratıldığına dair bir inanç var mıdır?
    11282 Varie 2012/08/21
    Eğer bir kimse Müminlerin Önderinin bağımsız olarak Hz. Âdem’i (a.s) yarattığına inanırsa, bu inanç Kur’an-ı Kerim’in aksi doğrultusundadır ve Rabbe şirk koşmak sayılır. Hz Âdem’in(a.s) Müminlerin Önderinin (a.s) maddi cismi tarafından yaratılması da mevcut gerçekler ile bağdaşmamaktadır; zira bu maddi cisim Hz. Âdem’den (a.s) sonra dünyaya gelmiş ...
  • İbrahim makamı nedir? Ondan kastedilen nedir?
    47316 Eski Kelam İlmi 2012/02/18
    Mekke’deki belirgin işaretlerden birisi, İbrahim makamıdır; zira orası İbrahim’in (a.s) durduğu bir makamdır. İbrahim makamının tefsir ve manası hakkında bazıları tüm haccın İbrahim makamı olduğu görüşündedir. Bir grup İbrahim makamının “Arafe”, Meş’aru’l-Haram” ve “üçlü cemerat” olduğuna inanmaktadır. Bazıları da tüm Mekke hareminin İbrahim makamı sayıldığı görüşünü taşımaktadır. Ama mevcut ...
  • Başkasının bostanından izinsiz meyve ve bitki toplamanın hükmü nedir?
    17120 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
    Söz konusu sorunun cevabında ilk önce fakihlerin bu konu hakkında görüşlerini genel olarak açıkladıktan sonra Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tehrani nin görüşünü takdim edeceğiz.  Fakihlerin genel görüşleri:Bir başkasının malından faydalanmak her şekilde olursa olsun mutlaka bu tasarruf o malın sahibinin izni ile olmalıdır. Yalnızca ...
  • Modern İnkılabi (pop) müzikleri dinlemenin hükmü nedir?
    10803 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/06/22
    Bu soruyu cevaplandırmak için öncelikle Taklit Mercilerine başvurup sonra çok kısa bir şekilde müziğin haramlığının hikmetini felsefi olarak inceleyeceğiz.Hz Ayetullah El Uzma Seyyid Ali Hamenei:Eğlence toplantılarına uygun her türlü coşturucu/eğlendirici çalgı ve eğlence haramdır.

En Çok Okunanlar