Gelişmiş Arama
Ziyaret
9802
Güncellenme Tarihi: 2011/04/21
Soru Özeti
Arapçada seslerin değişmesiyle cümlenin manası değişmektedir, hal böyleyken Kur’an’da nasıl bir tahrif meydana gelmemiştir?
Soru
Arapçada seslerin değişmesiyle cümlenin manası değişmektedir, hal böyleyken Kur’an’da nasıl bir tahrif meydana gelmemiştir?
Kısa Cevap

Tahrif için değişik manalar belirtilmiştir. İslam âlimleri Kur’an’da eksiklik ve fazlalık anlamında bir tahrifin gerçekleşmediğine dair hemfikirdirler. Başka bir ifadeyle Kur’an’dan ne bir şey azalmış ve ne de Kur’an dışında olan bir şey ona eklenmiştir. Hareke ve seslerin azalmış veya çoğalmış olması bağlamında da Kur’an’ın harf ve seslerinde hiçbir tahrifin gerçekleşmediğini söylemek gerekmektedir; zira bugün geçerli olan kıraat, İslam’ın ilk döneminde yaygın olan kırattır. Diğer kıraatler ise bir tür içtihat olagelmiş ve hiçbir zaman geçerli olmamıştır. Her halükarda hatta bu sözü kabul etmezsek bile gerçek Kur’an’ın mevcut kıraatlerden birisi olduğu kesindir ve bu Kur’an’ın ebediliğine hiçbir zarar vermez.

Ayrıntılı Cevap

Tahrifin değişik manaları vardır. Cevabın açık olması için ilkönce bu manaların her birini açıklamak ve Müslümanların onlar hakkındaki görüşlerine değinmek gerekmektedir.

1. Manevî tahrif: Bir ayetin gerçek mefhumu dışında tefsir edilmesi ve yorumlanmasına manevî tahrif denir. [1] Bu tanım itibariyle şimdiye dek öne sürülen ve bundan sonra da öne sürülecek olan rey tefsirleri ve yanlış teviller bir tür Kur’an’ın manevî tahrifidir. [2]

2. Kur’an’ın korunmasıyla ve zayi olmamasıyla birlikte harf ve harekelerin azalmış veya artmış olması manasında olan bu tür tahrifte gerçek Kur’an’ın hangi nüsha olduğu belli olmaz. Çeşitli kıraatlerde var olan durum budur. Kesinlikle kıraatlerden ancak birisi doğrudur, diğerleri ise ya Kur’an’a bir şey eklemiş veya ondan bir şey azaltmışlardır. [3] Bazı Şii âlimlerin inandığı üzere bugün mütedavil olan Asım’ın Hafs kıraati, nesilden nesle ve sineden sineye geçen gerçek Kur’an kıraatidir, halk arasında yaygın ve mütevatir olan Kur’an bu Kur’an’dır ve diğer kıraatler ise bir tür içtihattır. [4] Bu Kur’an’ın Hafs’a isnat edilmesi, Hafs’ın Kur’an’ı böyle okuduğu ve halkın da onu takip ettiği manasında değildir; aksine Hafs’ın halk arasında yaygın olan kıraate tabi olduğu manasındadır. [5] Aynı şekilde İmamlardan nakledilen rivayetlerde Kur’an “bir harf üzere birin nezdinden nazil olmuştur” diye belirtilmiştir. Bu rivayetler diğer kıraatlerin yanlış olduğunu ve onlardan sadece birisinin doğru olduğunu ispat etmektedir. [6] Eğer bu rivayetleri Kur’an’ı halkın okuduğu gibi okuyun [7] diye buyuran rivayetler ile yan yana getirirsek, gerçek Kur’an’ın halk arasında mütevatir ve yaygın olan Kur’an olduğunu anlamış olacağız. Bundan ötürü Kur’an’ın harf ve seslerinde hiçbir tahrif gerçekleşmemiştir.

3. Kur’an’ın aslının korunmasıyla birlikte kelime veya kelimelerin azalması veya eklenmesi manasındaki tahrif: İslam’ın ilk yıllarında Kur’an’da bu tür tahrifin gerçekleştiği söylenmiştir ve tarihî veriler bunu beyan etmektedir. Ama Osman’ın mushaflarının birleştirilmesiyle bu sorun halledilmiştir. Osman Kur’an’ı topladıktan sonra valilerine kendisi tarafından toplanmış mushafa aykırı olan mushafların yakılması emrini vermiştir (elbette Şia’nın inancına göre Osman’ın mushafı Peygamber (s.a.a) dönemindeki yaygın olan Kur’an’dır). Bundan dolayı, Osman zamanından sonrasına dek bu anlamıyla tahrif pratikte yok olmuştur; ama ondan önce bulunmaktaymış. [8]  

4. Asıl Kur’an’ın korunmasıyla ve Peygamberin (s.a.a) kıraatine yönelik görüş birliğinde olmakla birlikte ayet, ayetler veya bir surenin azalmış veya artmış olması manasında tahrifin vuku bulması: Mesela Ehli Sünnet arasında bazıları surelerin başında bulunan besmeleyi vahyin bir cüzü bilmekte ve bazıları da vahyin bir cüzü bilmemektedir. Elbette tüm Müslümanlar, Peygamberin (s.a.a) Tövbe süresi dışında her sureden önce bismillah’ı okuduğu hususunda hemfikirdir. [9]  

5. Azalma ve çoğalma anlamındaki tahrif: Elimizde olan Kur’an’ın tüm Kur’an’ı içermediği veya dışarıdan ona bir şeyin eklenmiş olması anlamındadır. Kur’an’da böyle bir tahrifin gerçekleşmiş olduğu Şia tarafından inkâr edilmiş ve yerinde belirtildiği üzere bunun için birçok delil getirilmiştir. [10]  

Her ne kadar yaygın kıraat dışında Kur’an’ın ses ve harekeleri bağlamında kitaplarda başka kıraatler zikredilmişse de onlar bir tür içtihattır ve mütevatir değildir. Elbette Kur’an ilimleri uzmanlarından onların doğruluk ve yanlışlığı hakkında bir takım ölçüler nakledilmiştir. [11] Kur’an’da böyle bir tahrifin kabul edilmesi durumunda bile bu anlamıyla tahrifin Kur’an’ın ebediliğine hiçbir zarar vermeyeceği belirtilmelidir; zira gerçek kıraat de mevcuttur. Kur’an’ın ebediliğine zarar veren şey, Kur’an’dan olmayan bir takım harflerin veya kelimelerin veyahut cümlelerin ona eklenmiş olması manasıyla bir tahrifin gerçekleşmesidir. Bu da tüm Müslüman âlimlerin inancına göre Kur’an’da vuku bulmamıştır.

İlgili başlıklar:

1Kur’an’ın Harekesiz Oluşu Ve Tahrifi, 8503. Soru (Site: 8544).  

2. Kur’an’ın Tahrifinin İmkânsız Oluşu, 5801. Soru (Site: 6049).

3. Kur’an’ın Toplanması, 71. Soru (Site: 314).       



[1] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 11, s. 29, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1374.

[2] el-Beyan Fi Tefsiri’l-Kur’an’dan nakledilmiştir. Seyid Ebu’l-Kasım Hoyi, s. 197-199, Neşr-i –Ümid, Bu sınıflandırmanın tümü Ayetullah Hoyi’nin kitabından nakledilmiştir.  

[3] a.g.e.

[4] Marifet, Muhammed Hadi, Telhisu’t-Tamhid, s. 399-400, Müessesetü’n-Neşri’l-İslamî.

[5] a.g.e., s. 375.

[6] a.g.e., s. 378.

[7] a.g.e., s. 379.

[8] Hoyi, Ebu’l-Kasım, el-Beyan Fi Tefsiri’l-Kur’an, s. 197-199, Neşr-i Ümid.

[9] a.g.e.

[10] Bkz: el-Beyan Fi Tefsiri’l-Kur’an, Seyid Ebu’l-Kasım Hoyi, s. 200-259; Siyanetü’l-Kur’an Mine’l-Tahrif, Muhammed Hadi Marifet, Müessesetü’n-Neşri’l-İslamî. Aynı şekilde Şia’nın bu tahrife reddiyesi 453. sayılı sorunun (site: 486) yanıtında belirtilmiştir.

[11] Bkz: Marifet, Muhammed Hadi, Telhisu’t-Tamhid, s. 399-400.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) neden takiyye ederlerdi?
    8518 Kelam İmi 2010/12/04
    Takkiyyenin nedeni yalnızca korku değildir, korku, takiyyenin nedenlerinden sadece biridir, tümü değil. Dikkat etmek gerekir ki, korku, soruda gelen iki çeşidin ötesinde bir şeydir. Zira korku takiyyesi bazen takiyye edenin canı, onuru, malı ve yakınlarına gelebilecek tehlikeden dolayı yapılırken, bazen başkalarına ve müminlere gelecek olan zarar ihtimalinden ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13135 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • “Eğer melekler birbirleri ile tartışırlarsa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve melekler arasında hüküm vermesi için Ali’yi (a.s) göğe çıkarır,” diye belirtilen hadis hakkında görüşünüz nedir?
    13048 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine verilmiş görevler doğrultusunda hareket ederken hiçbir sapma ve itaatsizlik sergilemediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Onlar asla Allah’ın buyruğuna muhalefet etmezler ve emredildikleri şeyi (kâmil bir şekilde) yerine getirirler; yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9438 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • Herhangi bir müçtehitten taklit etmeyen kimsenin humus konusundaki görevi nedir?
    5085 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Sorunuza taklit mercilerinin bürolarından verilen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Mallarınızın humsunun durumunu bilmek için Ayetullah Hamanei’inin burosuna veya onun bu konudaki yetkili vekillerinden birine başvurunuz. Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Amellerinizi ve görevlerinizibütün şartlara haiz bir müçtehidin görüşüne göre yapınız.
  • Kur'an'da namazın genel hükmü açıklanmıştır, ancak imametten genel olarak da söz edilmemiştir. Kur'an'dan imametin hak olduğuna dair bir kaynak verebilir misiniz?
    6152 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Kur'an'da bir çok ayet imamet konusuna değinmiştir. Allame Hilli, El-Feyn adlı eserinde ve Allame Meclisi, Biharu'l-Envar adlı eserinde bu ayetleri genişçe açıklamışlardır. Bu ayetlerden bazı örnekleri şöyledir: Tebliğ ayeti, velayet ayeti, ulu'l-emir ayeti ve sadıkın ayeti. ...
  • Allah’a nasıl iman getireyim ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
    15475 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Allah’ı olduğu gibi ve gerçek bir şekilde tanıman için tek bir yol var. Bunun dışında başka bir yol söz konusu değildir. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. Eğer insan biraz ...
  • Salâvat getirirken Al-i Muhammed’i demezsek niçin savat eksik sayılır?
    15424 Tefsir 2009/07/23
    Al-i Muhammed’e salâvat getirmek bidat olmadığı gibi Kur’an ve hadis ve akıl ve irfanla da uyumludur, çünkü:Bidatin manası dinde olmayan bir şeyi dine dahil etmektir. Biz Al-i Muhammede salâvat getirmenin bidat olmadığını söylüyoruz çünkü bu konu Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerde yer ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10639 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Şeytan cennetten kovulduktan sonra, tekrar nasıl cennete girebildi?
    21252 Tefsir 2012/09/09
    Kısaca, şeytanın insanla irtibatında ve vesvese vermesinde fiziksel varlığa ihtiyaç duymadığını biliyoruz. Bu esas gereğince şeytanın cennete girmeden vesvese amelini yerine getirmesi imkânı vardır, ancak her halükarda soru için faraziyeleri söz konusu ettikten sonra soruyu cevaplandıracağız. 1. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde oldukları cennet, Allah-u ...

En Çok Okunanlar