Gelişmiş Arama
Ziyaret
71804
Güncellenme Tarihi: 2010/11/09
Soru Özeti
Müziğin haram veya helal olduğuna dair delilleri açıklar mısınız?
Soru
Lütfen müziğin haram veya helal olduğuna dair delilleri açıklar mısınız?
Kısa Cevap

fıkıh literatüründe musiki ile gına (şarkı) birbirinden farklıdırlar. Gına, eğlence meclisleri münasebetiyle muhataplarını sevindirmek ve eğlendirmek gayesiyle, hançereden çıkıp boğazda çalkalanan sese deniliyor. Musiki (müzik) ise, çalgı aletlerinden meydana gelen ritimdir.

Bazı ayet, rivayet ve bazı psikologların sözlerine dikkat ettiğimizde, çalgının (musiki) ve şarkının (gına) haram oluşlarının hikmetini aşağıdaki şeylere bağlayabiliriz; insanı fesada ve fuhşa temayül ettirme, Allah'ı yâd etekten gafil bırakma, insanın psikolojisini etkileme ve sömürgecilerin kendi gayri meşruu arzularına ulaşmak için istifade etikleri vesilelerden olmaları. Musikin haram veya (bazı kısımlarının da helal) oluşlarının temel delili, kuranın ayetleri, peygamber (s.a.a.-) ve imamların (a.s) rivayetleridir.

Örneğin kuranı kerimde Furkan süresinin 72. Hac süresinin 30. Mü'minün süresinin 3. Lokman süresinin 6. Ayetleri gınanın (şarkı) haram olduğuna delalet eden ayetlerden bir kaçıdır. Bu ayetlerde var olan "kavl-i zur", "lehiv", ve "lagıv" kelimelerinin tefsirinde imamlar (a.s.) şöyle buyurmuşlar: bu kelimelerden maksat; gına (şarkı) dır.

Hakeza gınanın haram olduğu noktasında var olan bazı rivayetler istidlal olarak getirilmiştir. Musikilerin bir kısmının haram oluşu da bazı rivayetlere isnat edilmiştir. Şarkı (gına) sesin uzatılması, her çeşit ses ve nağmecilik için istifade edildiğinden dolayı, bütün fakihler, "lehivsel" özelliğine sahip olan şarkı ve türküleri haram saymışlar. Bazıları da coşturma (mutrib)  olma özelliğini ilave etmişler. Müzik hakkında da fakihlerin ekseriyeti "lehivsel/eğlenceli olma" özelliğini taşıyan müzik türünü haram saymışlar. Bazı fakih ve müçtehitler de, coşturma özelliğine sahip olan müzikleri de haram biliyorlar.

Ayrıntılı Cevap

1-   Musiki kavramı:

"musiki" veya "musikiya" Yunanca bir kelime ve sözlükte "gına" ya tekabül etmektedir. Ama dinsel kavramlarda ve fıkıh literatüründe ikisi bir birinden farklı iki kelimedir. "gına" fıkıh literatüründe, insanın hançeresinden çıkıp gırtlakta çalkalanan, kendi muhatabını sevindiren, coşturan, heyecanlandıran ve şevke getiren bir ses türüdür. Bu tür ses eğlence, hoşça vakit geçirme ve neşeli olan merasimlere uygun olan bir ses türüdür. Musiki ise, çalgı aletlerinden çıkan bir sestir. Buna binaen ilimsel musiki ile fıkıhsal musiki arasında var olan nispet, "umum husus mutlak" şeklindedir.[1]

2-   Musiki ve şarkının haram oluşlarının hikmeti

Kuranı kerimde var olan bazı ayetler, rivayetler ve psikologların sözlerini incelemekle musikinin haram oluşunun felsefesi hakkında aşağıdaki noktaları sıralayabiliriz.

a)   İnsanı fesat ve fuhşa yöneltmeleri:

Peygamberden (s.a.a) rivayet edilen bir rivayette şöyle buyruluyor: "şarkı/gına" zinanın merdivenidir".[2] Birçok kişinin şarkının/gınanın ritimlerinin tesirinde kalarak takvayı bırakıp fesada yöneldiğini, tecrübe göstermiştir. Genellikle şarkı/gına meclisleri fesat türlerinin merkezidir.[3]

b)   Şarkı (gına) insanı Allah'ı yad etmekten gafil ediyor:

Kuranı kerim şöyle buyuruyor: " İnsanlardan öylesi vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlenceye almak için, eğlencelik asılsız ve faydasız sözleri (lehvu'l-hadis) satın alır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır".[4] Bu ayeti kerimede var olan "lehvu'l-hadis" sapmanın amillerinden sayılmaktadır. "lehv" insanı önemli şeylerden alı koyarcasına insanı kendisiyle meşgul eden şeydir. İslami rivayetlerde bu şey gına (şarkı) olarak tefsir edilmiştir.[5]

c) müziğin ve çalgının/gınanın psikoloji ve sinir sistemindeki olusuz tesiri:

Çalgı ve musiki insan sinirlerini uyuşturan amillerdendirler. Musiki uzmanlarının meşhur şahsiyetlerinin biyografilerine olan teveccüh şunu belirtmektedir: bu şahsiyetler yaşam sürecinde ruhsal hastalıklara müptela olmuş, yavaş yavaş ve git gide sinir sistemlerini elden vermişler. Bazıları ruhsal hastalığına müptela ve bazıları da şuurlarını kökten elden vermişler. Bir diğer kesim da felç olmuş ve güçlerini kaybetmişler, bazıları da musiki çalarken tansiyonları yükselmiş ve ani beyin kanamasına yakalanmışlar.[6]

d)   Çalgı/gına sömürgecilerin sömürme araçlarından bir araçtır:

Dünya sömürgecileri sürekli toplumların, özellikle genç nesillerin uyanışından korkmuşlardır. Bu nedenle kendi sömürülerini ilerletebilmeleri için göze aldıkları programlardan bir tanesi de toplumları uyuşturacak, onları meşgul edecek ve gaflet içinde tutarak sömürgecilerin asıl hedeflerinden haberdar olmalarını engelleyecek salim olmayan şeylerle toplumları uğraştırmaktır. Bu doğrultuda salim olmayan eğlence, fuhuş, kumar vb. yerlerini açmışlardır. Şarkıcılığı ve müziği yaymak da onların bu hedeflerinden birsidir. Şarkılar ve müzik, toplumların fikirlerini uyuşturmak için, üzerinde ısrarlar durulan en önemli araçlardan sayılmaktadır.[7]

3-   Zikir edilen üç mesele çalgı/gına ve musikinin haram oluşlarının hikmetidir, haram oluşlarının "illet-i tam-e" si değildir. Bu nedenle bu eserlere sahip olmadığı yerlerde de haram oluşları yine söz konusudur.

4-   Musikinin haram oluşunun –veya bazı yerlerde helal oluşunun- temel delili kuranı kerimdeki ayetler, peygamber (s.a.a.) ve imamlardan (a.s.) nakil edilmiş olan rivayetleridir. Bu ayet ve rivayetler fıkhın tahassüs-i ve uzmanlık (içtihat) alanında detaylı bir şekilde konu edilir ve araştırılıyor. İçtihat ve uzmanlık (tahassüs-i)  seviyesinde bu ayet ve rivayetleri konu etmek bu makalenin seviyesini açıyor. Ama derinlemesine girmeden kısa bir şekilde işaret edilmesi mümkün olan bir kaç konu burada söz konusudur, onlara işaret ediyoruz:

a)   Kuranı kerimin ayetleri çalgının haram olduğunu açık ve net bir şekilde açıklamıyor ve diğer hükümler gibi külliyata ve usullere değiniyor ise de, peygamber (s.a.a.) ve ehli bayt'ın (s.a.) bazı ayetlerin tefsirinde yapmış oldukları tefsirler çalgıya tekabül ediyor. Bu bağlamda birkaç ayeti zikir ediyoruz:

1-   Allah u Teâlâ şöyle buyuruyor: yalana şahitlik etmeyen kimseler (ve batıl meclislere katılmıyorlar)".[8] Yine şöyle buyuruyor: yalan sözden (kavli'z-zür)  kaçının".[9] İma Sadık (a.s.) bu ayetlerin tefsirinde şöyle buyuruyor: "bu ayetlerdeki "yalana şahitlik etmeyen kimseler" ve "kavli'z-zür" den maksat oyun, eğlence (lehv ve laab) ve şarkı (gına) merasimleridir".[10]

2-   Allah u Teâlâ şöyle buyuruyor: "Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden (lagıv) yüz çevirirler".[11] İmam Sadık (a.s.) bu ayetin tefsirinde şöyle buyuruyor: "ayetteki boş ve faydasız şeyler "lagıv" den maksat şarkı  ve türküdür".[12]

3-   Allah u Teâlâ şöyle buyuruyor: "İnsanlardan öylesi vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlenceye almak için, eğlencelik asılsız ve faydasız sözleri satın alır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır".[13] İmam Bakır (a.s.) bu ayetin tefsirinde şöyle buyuruyor:"asılsız ve faydasız" sözlerinden maksat şarkı  ve türküdür".[14]

Hatırlatılması gerekir ki, rivayetlerin ekseriyeti, zikir edilen ayetlerdeki ("yalan söz", "boş" ve "faydasız" şeyler, "lehv" ve "laab") şeklindeki kelimeleri, şarkı ve gınaya tatbik etmişler ise de, bazı rivayetlerde musikiye de tatbik edilmiştir.[15] Fakih ve müçtehitler de ayetlerin bazısını musikiye tatbik etmişlerdir.[16]

b)   Şarkı ve gınanın haram olduğuna dair en önem delil peygamber (s.a.a.) ve ehli beyt'ten (a.s.) bize ulaşmış olan rivayetlerdir. Bize ulaşmış olan rivayetler açık bir şekilde şarkı ve gınanın haram olduğuna delalet ediyorlar. Örnek mahiyetinde birkaç tanesine işaret ediyoruz:

İmam Bakır (a.s.) şöyle buyuruyor: "Gına ve şarkı, Allah u Teâlâ karşısında cehennemi karar kıldığı şeylerdendir"[17]. Yine imam Sadık buyuruyor: "gına ve türküden uzaklaşın".[18]

c)   Musikinin haram oluşuyla alakalı peygamber (s.a.a.) ve masum imamlardan (a.s.) elimize ulaşan bazı rivayetler söz konusudur, birkaç tanesine işaret ediyoruz:

İmam Sadık (a.s.) buyuruyor: "şarkı ve çalgı aletleri şeytanın amellerindendir. Bu nedenlerdir ki, yeryüzünde bu tür şeylerden ne varsa şeytan tarafındandır".[19] Peygamber efendimiz (s.a.a.) de şöyle buyuruyor: "mizmar ve kubattan (müzik aletlerinden) sizi men ediyorum".[20]

d)  Gına (şarkı ve türkü) kelimesi "sesi uzatma" belki her çeşit ses ve ritim anlamında olduğu[21] için, Şeyh-i Saduk (r.a.) tabirince bu kavramların hiç birisinin haram olmadığı açık ve bedihidir.[22] Bu nedenle bütün fakih ve müçtehitler türkü ve çalgının haram olabilmesi için "lehvsel olma" özelliğini kayıt olarak zikir etmişler. Yani "lehvsel türkü veya çalgı" haramdır.[23] "lehv" kelimesini şöyle mana etmişler: "lehv" yani Allahın yâdını unutmak, değersizlik ve alçaklıklara bulaşmaktır.[24] Ve şöyle demişler: "lehv ve laab, fesat ve eğlence meclislerine münasip olan şarkı ve çalgılar haramdır.[25]

Bazı fakih ve müçtehitler "lehvsel olma" kaydının yanı sıra "mutrip olma" kaydını da eklemişler.[26] "tarb"[27] hafif akla denilmektedir ki, bu hafiflik çalgı ve çalgılardaki ritimlerin insan ruhunda bıraktığı eser neticesinde meydana gelir ve insanı mutedil haletten çıkarıyor. Musiki (çalgı aletlerinden meydana gelen ritim) hakkında da fakihlerin ekseriyeti "lehvsel" olan türünü, bazıları da coşturucu (mutrib) olanını haram bilmişlerdir.[28]

Son nokta: daha önce hatırlattığımız gibi bu konunun detaylıca ve dakik bir şekilde araştırılması fıkhın tahassüs-i (uzmansal) alanında inceleniliyor. Bu konuda içtihat gücüne sahip olmayan kimseler, taklit ettikleri mercie tabi olmalıdırlar.



[1] Huseyni, seyit mucteba,       "pursışha ve pasuh'hay-i danışcu", s. 169. İmam Humeyni, "el-Mekasıbu'l-Muharreme" c. 1, s. 198-224. Hüseyni, Ali, "el-musiki", s. 16-17. Tebrizi, "istiftaat", soru: 10, 46, 47, 1048, "Fazıl, "Camıu'l-Mesail", c. 1 soru:974,978, 979.

[2] Meclisi, "Biharu'l-Envar", c. 76, bap 99, el-gına.

[3] Bkz. "tesiri musiki ber revan ve asap"(müziğin insan sinir sisteminde ve psikolojisindeki tesiri), s. 29; tefsir-u Ruhu'l-Maani, c. 21, s. 6; "Tefsiri Nümüne", c. 17, s. 25-26.

[4] Lokman, 6.

[5] "Vesailu'ş-Şia", c. 12, b. 99; ebvab-u ma yukseb-u bihi.

[6] Tesir musiki ber ravan ve asap", s. 29 ve 30. ('tefsir-i nümüne'den alıntı; c. 17, s. 26).

[7] 'Tefsir-i Nümüne" c. 17, s. 27.

[8] Furkan, 72.

[9] Hac, 30.

[10] "Vesailu'ş-Şia", c. 12, b. 99, ebvab-u ma yukseb-u bihi, hadis no: 2, 3, 5, 9, 26.

[11] Mü'minün, 3.

[12] "Tefsir-i Ali b. İbrahim", c. 2, s. 88.

[13] Lokman, 6.

[14] [14] "Vesailu'ş-Şia", c. 12, b. 99, ebvab-u ma yukseb-u bihi, hadis no: 6, 7, 11, 16, 25.

[15] Age. 100. Bab, hadis no: 3.

[16] "El-Mekasibu'l-Muharreme", imam Humeyni, c. 1, s. 2.

[17] "Vesailu'ş-Şia", c. 12, b. 99, ebvab-u ma yukseb-u bihi, hadis no: 6.

[18] Age. Hadis; 23, 24.

[19] Age. 100. Bab. Hadis no: 5, 6.

[20] Age.

[21] "El-Mekasibu'l-Muharreme", imam Humeyni, c. 1, s. 299.

[22] Şeyh Ansarı, "mekasıb" c. 1, s. 292.

[23] "Risale-i danışcu", s. 171.

[24] Şermehani, Ahmet, "insan, gına, musiki", s. 14.

[25] "Risale-i danışcu", s. 171. Her halükarda her güzel sesin haram oluşu insanın fıtratı ve aklına uygun değildir. Kuranı, güzel sesle okumayı emr eden rivayetlere de terstir. Bu nedenle anlaşılan şu ki, ses anlamında olan haram olan gına, mutlak gına değil, belki gınanın has bir türüdür. lehv ve batıl gibi ölçülerle haram olan gınanın hangi tür gına olduğunu çıkarabiliriz.

[26] Age.

[27] Mutrib kelimesi "t-r-b" kökünden gelmedir.

[28] "Tevziu'l-Mesail-i Meraci, c. 2, s. 813, 913;" mesail-i cedid", c. 1, s. 47 den sonra.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) neden takiyye ederlerdi?
    8518 Kelam İmi 2010/12/04
    Takkiyyenin nedeni yalnızca korku değildir, korku, takiyyenin nedenlerinden sadece biridir, tümü değil. Dikkat etmek gerekir ki, korku, soruda gelen iki çeşidin ötesinde bir şeydir. Zira korku takiyyesi bazen takiyye edenin canı, onuru, malı ve yakınlarına gelebilecek tehlikeden dolayı yapılırken, bazen başkalarına ve müminlere gelecek olan zarar ihtimalinden ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13135 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • “Eğer melekler birbirleri ile tartışırlarsa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve melekler arasında hüküm vermesi için Ali’yi (a.s) göğe çıkarır,” diye belirtilen hadis hakkında görüşünüz nedir?
    13048 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine verilmiş görevler doğrultusunda hareket ederken hiçbir sapma ve itaatsizlik sergilemediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Onlar asla Allah’ın buyruğuna muhalefet etmezler ve emredildikleri şeyi (kâmil bir şekilde) yerine getirirler; yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9438 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • Herhangi bir müçtehitten taklit etmeyen kimsenin humus konusundaki görevi nedir?
    5085 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Sorunuza taklit mercilerinin bürolarından verilen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Mallarınızın humsunun durumunu bilmek için Ayetullah Hamanei’inin burosuna veya onun bu konudaki yetkili vekillerinden birine başvurunuz. Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Amellerinizi ve görevlerinizibütün şartlara haiz bir müçtehidin görüşüne göre yapınız.
  • Kur'an'da namazın genel hükmü açıklanmıştır, ancak imametten genel olarak da söz edilmemiştir. Kur'an'dan imametin hak olduğuna dair bir kaynak verebilir misiniz?
    6152 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Kur'an'da bir çok ayet imamet konusuna değinmiştir. Allame Hilli, El-Feyn adlı eserinde ve Allame Meclisi, Biharu'l-Envar adlı eserinde bu ayetleri genişçe açıklamışlardır. Bu ayetlerden bazı örnekleri şöyledir: Tebliğ ayeti, velayet ayeti, ulu'l-emir ayeti ve sadıkın ayeti. ...
  • Allah’a nasıl iman getireyim ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
    15475 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Allah’ı olduğu gibi ve gerçek bir şekilde tanıman için tek bir yol var. Bunun dışında başka bir yol söz konusu değildir. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. Eğer insan biraz ...
  • Salâvat getirirken Al-i Muhammed’i demezsek niçin savat eksik sayılır?
    15424 Tefsir 2009/07/23
    Al-i Muhammed’e salâvat getirmek bidat olmadığı gibi Kur’an ve hadis ve akıl ve irfanla da uyumludur, çünkü:Bidatin manası dinde olmayan bir şeyi dine dahil etmektir. Biz Al-i Muhammede salâvat getirmenin bidat olmadığını söylüyoruz çünkü bu konu Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerde yer ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10639 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Şeytan cennetten kovulduktan sonra, tekrar nasıl cennete girebildi?
    21252 Tefsir 2012/09/09
    Kısaca, şeytanın insanla irtibatında ve vesvese vermesinde fiziksel varlığa ihtiyaç duymadığını biliyoruz. Bu esas gereğince şeytanın cennete girmeden vesvese amelini yerine getirmesi imkânı vardır, ancak her halükarda soru için faraziyeleri söz konusu ettikten sonra soruyu cevaplandıracağız. 1. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde oldukları cennet, Allah-u ...

En Çok Okunanlar