Gelişmiş Arama
Ziyaret
7629
Güncellenme Tarihi: 2011/08/21
Soru Özeti
Bedensel ve ruhsal erginlik arasındaki fark nedir?
Soru
Bedensel ve ruhsal erginlik arasındaki fark nedir?
Kısa Cevap

Bedensel erginlik ferdin evlilik çağına gelmesidir. Bedensel erginliğe ulaşmak insanlar da pek fark etmemektedir ve genellikle erkeklerde Kameri on beş yıl ve bayanlarda ise Kameri dokuz yıldır. Örf ve şeriatın ıstılahında çocuk ergin oldu denildiğinde onun ihtilam olduğu ve yükümlülüğe erdiği kastedilir. Düşünsel erginlik, ruhsal erginliktir. Rüşt erginliği olarak tabir edilen akılsal erginlik insanın düşünsel ve akılsal olarak yarar ve zararı teşhis edebilecek ve malını çarçur etmeyecek ve meyline göre kullanmayacak yaşa gelmesidir.

Ayrıntılı Cevap

Yanıta ulaşmak için üç eksende konuyu incelememiz gerekmektedir:

1. Erginlik ve rüştün anlamı

2. Ruhsal ve bedensel erginliğin tanımı

3. İkisi arasındaki fark

Erginlik yani buluğ Arapçada “beleğe” kelimesinden türeyip hedeflenen şeyin sonuna ulaşmak anlamındadır. Hedeflenen şey mekân veya zaman veyahut belirli bir husus olabilir. Elbette bazen sonuna yaklaşılmasa da hedeflenen şeye yaklaşmak için kullanılmaktadır.[1] Erginlikten kastedilen şey ferdin evlilik çağına ulaşmasıdır. Rüşt kelimesi ise akıl meyvesinin olgunluk ve erginliğe ermesi anlamındadır ve aksi anlamda olan hamlığın karşısında bulunur.[2] Ama örf ve şeriatın ıstılahında çocuk ergin oldu denildiğinde onun ihtilam olduğu, yükümlülüğe erdiği ve bu yüzden de olgunlaştığı kastedilir.[3]

Yükümlülüğün İspatı

Yükümlülük ve bazı hukuksal, ekonomik ve toplumsal hususların ispatı için erginlik ve rüşt gündeme gelir. Yükümlülük sorumluluğu için zikredilen şartlardan biri de erginliktir. Yükümlülük sınırına gelmemiş birisi hiçbir ameli yapma sorumluluğu taşımaz. Her Müslüman erginlik yaşına vardıktan sonra yükümlüler dairesine girer ve bütün ilahî farzları yerine getirmek ve yasakları da terk etmekle görevli olur.[4]

Erginliğin Kısımları

1. Bedensel Erginlik: Bedensel erginliğe ulaşmak insanlar da pek fark etmemektedir ve genellikle erkeklerde Kameri on beş yıl ve bayanlarda ise Kameri dokuz yıldır.[5]

2. Akılsal Ve Ruhsal Erginlik: Akılsal erginliğe ulaşmak bireylerde fark etmektedir. Birisinin yaklaşık yirmi yaşında ve bir başkasının ise daha yüksek yaşlarda bu merhaleye ulaşması mümkündür. Akılsal erginliğe ulaşmakla artık insanın bu tür erginliği yerinde saymaz, bilakis her gün daha mükemmelleşir. Genellikle akılsal rüşt yaşı yirmi ila kırk yaş arasıdır. Kur’an bir yerde insan türü hakkında kırk yaşını rüştün yetkinlik ve akılsal erginliğe ulaşma yaşı olarak tanıtmaktadır. “Nihayet (insan) olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et.”[6] Bu ayette rüştünün kemaline erdikten sonra Yusuf’a hikmet ve ilim verildiği hatırlatılmaktadır.[7]

3. En Üstün (Eşed) Erginlik: “Eşed” sağlamlık ve de ruhsal ve bedensel kuvvet manasındadır ve en üstün erginlik bu merhaleye ulaşmak anlamındadır. En üstün erginlik Kur’an-ı Mecid’te insan ömrünün değişik devreleri için kullanılmıştır.

A. Bazen erginlik yaşı anlamında kullanılmıştır: [8]وَ لا تَقْرَبُوا مالَ الْیَتِیمِ إِلَّا بِالَّتِی هِیَ أَحْسَنُ حَتَّى یَبْلُغَ أَشُدَّهُ “Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sözü de yerine getirin.”

B. Bazen kırk yaşına ulaşma anlamında kullanılmıştır: [9]حَتَّى إِذا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَ بَلَغَ أَرْبَعِینَ سَنَةًNihayet (insan) olgunluk çağına geldiğinde …”

C. Bazen ihtiyar olmadan önceki dönem için kullanılmıştır: ثُمَّ یُخْرِجُکُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّکُمْ ثُمَّ لِتَکُونُوا شُیُوخا[10]ً “O, … sonra sizi (ana rahminden) çocuk olarak çıkaran, sonra olgunluk çağına ulaşmanız, sonra da ihtiyarlamanız için sizi yaşatandır.”

Tabirlerdeki bu farklılık insanın ruh ve beden istihkâmına ermek için bir takım merhaleleri kat etmesi gerektiği hakkında olabilir ve şüphesiz erginlik yaşına ulaşmak bunlardan biridir. Genellikle fikir ve akılda bir tür erinlikle beraber olan kırk yaşına varmak da başka bir merhaledir. Aynı şekilde insanın iniş yayını kat etmesinden ve de çürüme ve gevşemeye yüz tutmasından önce başka bir merhale de vardır.[11]

İnsanın Düşünsel Yetkinliği (Rüşt)

Çocukluk karşısında yer alan bedensel erginliğin tersine, rüşt sefihliğin karşısında yer alır.

Sefih

Rüştün manasını daha iyi anlamak için onun karşısında yer alan sefihin manasını bilmemiz gerekir. Tekiller kitabında (Arapça) şöyle yazılmaktadır: Sefih, orijinal olarak yolda yüründüğünde denge sağlayamayacak kadar bir tür az kilolu olma ve bedensel hafifliğe denir. Sonra bu münasebetle düşünsel rüşt taşımayan bireyler için kullanılmıştır. Aklın hafifliğinin maddî hususlarda veya manevî hususlarda olması da fark etmez. Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyuruyor: “Mamafih Allahın sizi başına diktiği mallarınızı sefihlere vermeyin de bunlarda yapacağınız tasarruf ile onları besleyin ve giydirin ve kendilerine güzel güzel nasihat edin”[12] Bu ayet, mallarını telef edecek ve kötü bir şekilde harcayacak erkek veya kadın, akraba veya yabancı bir sefihe vermemeleri için herkese bir emirdir.[13] Yukarıdaki ayette sefihlikten kastedilen, bir şahsın kendi mallarının sahipliğini üstlenemeyecek, malî muamelelerde menfaatini sağlayamayacak ve deyim yerindeyse kandırılacak kadar malî işlerde yeterli rüştten yoksun olmasıdır.

Mali Tasarruflarda Erginlik Ve Rüştün Şart Olması

Bedensel erginlik ve de ruhsal ve düşünsel erginliğe ek olarak rüşt de mali tasarruflarda şarttır. İslam erginlik meselesini her yerde bir şekilde tanımlamıştır. İbadet, hadler ve diyet meselelerinde erginliği şerî yaşa yani evlilik yaşına ulaşmak olarak tanımlamıştır. Ama malî tasarruflar, ikrar ve benzeri şeyler bağlamında başka bir şart daha eklemiştir. Bu, rüşt haddine varmaktır. Bu, İslam’ın kendi kanunlarını oluşturma merhalesinde gösterdiği lütuflardandır; çünkü İslam rüşt meselesini şart koşmasaydı ve malî tasarruflar ve benzeri şeylerde rüştü lağıv etseydi, yetimler gibi fertlerin toplumsal hayat düzeni zedelenir ve tasarruf ve ikrarlarının neticesinde diğer bireyler bundan kötü bir şekilde istifade edip onları kandırırdı. En kolay yolla yani birkaç hoş söz ve yalan vaatler ile tüm yaşam gereçlerini yetimlerin ellerinden alır ve bir veya birkaç zarar muamelesiyle onlara karar günler yaşatırlardı. O halde rüşt aklın bu tür işlerde gerekli ve lazım gördüğü bir şarttır. Ama ibadet gibi hususlarda rüşte hiçbir gerek duyulmadığı herkes için açıktır. Hadler ve diyetler gibi hususlar da böyledir. Çünkü zinanın kötü olduğu ve buna mürtekip olanın hadde mahkûm olacağını ve hakeza insanları vurup öldürmenin çirkin olduğu ve bunu yapanın diyet hükümlerine maruz kalacağını bilmek ve idrak etmenin rüşte bir gereksinimi yoktur. Her insan rüşt haddine varmadan önce de bu teşhisi yapabilme gücüne sahiptir ve insanın bu hususlara dönük idraki rüşte ulaşmadan ve ona ulaştıktan sonra fark etmemektedir.[14]

Daha fazla bilgi edinmek için “Cinsel Erginlikten Toplumsal Erginliğe” adresine müracaat ediniz.



[1] Kamus-ı Kur’an, c. 1, s. 227.

[2] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, tercüme, Musevi Hemedani, Seyid Muhammed Bakır, Tercüme-i El-Mizan, c. 4, s. 275, Naşır: Defter-i İntişarat-ı İslamî Camia-i Müderrisin-i Havza-i İlmiye-i Kum, Kum, 1374 ş, çap-ı pencom.

[3] Mecmeu’l-Bahreyn, c. 5, s. 6.

[4] Tevzihü’l-Mesail, (el-Mahşi lil-İmam Humeyni), c. 1, s. 3.

[5] Erginliğin alametleri üç şeyden biridir: Birincisi, karın altında cinsel organın üst kısmında kalın kılların çıkmasıdır. İkincisi, meninin gelmesidir (cinsel rüşte erme ve ihtilam olmadır. Bu devrede insan evlenme salahiyeti kazanır). Üçüncüsü ise erkeklerde on beş ve kızlarda da dokuz Kameri yılın tamamlanmasıdır. Buna göre, bu alametlerden her biri tek başına erginlik ve şerî yükümlülük haddine varmanın göstergesidir.

[6] Ahkaf, 15.

[7] Cefarî, Yakub, Tefsir-i Kevser, c. 5, s. 363, tefsir-i süre-i Hamd ta Taha Kevser

[8] İsra, 34.

[9] Ahkaf, 15.

[10] Mümin, 67.

[11] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 9, s. 364 ve 365, Naşır: Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1374 ş.

[12] Nisa, 5.

[13] Tercüme-i Cevamiu’l-Cami’, c. 1, s. 554 ve 555.

[14] Tercüme-i el-Mizan, c. 4, s. 275 ve 276.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7765 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15910 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • Erkek altın saat kullanabilir mi?
    32339 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/27
    Boyna altın zincir asmak, altın yüzük takmak ve ele altın kaplama saat takmak gibi altınla süslenmek[1] erkeğe haramdır ve bunlarla namaz kılmak da namazı bozar.[2] Elbette altın saat ve altın zincir sadece ...
  • Erkek karısını dışarıda çalışmaya mecbur edebilir mi?
    12865 Pratik Ahlak 2011/01/17
    Aile düzeninde masrafların karşılanması erkeğin vazifesi olup, erkek bu konuda karısını çalışmaya zorlayamaz. Ama kadın kocasının rızasını kazanmak için yapacağı her işin karşılığında çok sevap alır, ancak yapacağı iş dini kural ve ölçülerle çelişmemelidir. ...
  • Melekler her yıl kadir gecesinde amel defterlerimizi İmam Mehdi’nin (a.s) huzuruna takdim ediyorlar mı? İmam (a.s) onları imzalıyor mu?
    12233 Tefsir 2011/07/28
    Muteber rivayetlere göre kulların bütün işleri Peygambere (s.a.a) ve Masum İmam’a (ilahi hüccete) nazil olmaktadır. Bu yüzden şu anda zamanın İmam’ı (a.f) yaşadığından kulların işlerinin takdiri ona sunulmaktadır. Soruların cevabına gelince:1- Geçmiş ümmetlerde kadir gecesi yoktu.
  • Muhammed b. Hanefiye’nin naklettiği rivayette zikredilen “hucze” kelimesinin anlamı nedir?
    7388 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Rivayette zikredilen “hucze” kelimesinden maksat, dünyada bizim ile Allah, Resulüllah (s.a.a.) ve imamlar (a.s.) arasında var olan sebeplerdir. Yani o sebeplere temessük etmek ve bağlamak anlamındadır. Söz konusu olan sebepler şunlardan ibarettir: din, ahlak ve güzel amellerdir. Eğer insanlar İslam dinini takip ederler, güzel ahlak ve Salih ameller işlerler onların ...
  • Akrabalık bağı olmayan eş'e verilen hibenin geri alınması caiz midir?
    8039 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/21
    Hibe lügat literatüründe bir kimseye herhangi bir şeyi karşılıksız olarak bağışlamak anlamındadır. Hibe kavramsal olarak da hibe eden kişi kendi mülkünden olan bir şeyi karşılıksız ve bedava başka birisinin mülküne sokmak (temlik ettirme) anlamındadır. Buna atiye ve nehle de deniliyor.Eğer kişi ...
  • Allah Teala’nın kimsenin bilmediği saklı ve müste'ser isimlerinden maksat nedir?
    24486 Teorik İrfan 2010/09/04
    Ehlibeyt (a.s) kaynaklı dua ve onlardan bizlere ulaşan hadislerden anlaşıldığı üzere Allah Teala, kendine seçtiği bazı özel isimlere sahiptir. Kimse bu isimlerden haberdar değildir. Bu isimler, Esma-i Müste'ser olarak meşhur olmuştur. Hadislerden anlaşıldığı üzere bu isimler İsmi Azam'ın gayb mertebelerindendir ve ilk İlahi isimin batın ve gayp yönüdürler. ...
  • Bir Avrupalı için, İslam’ı ve Şia’yı nasıl tanıtmak mümkündür?
    9039 Eski Kelam İlmi 2009/08/23
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Eğer tırnaktaki ojeyi temizleme imkânı yoksa vazife cebire abdesti almak mıdır yoksa teyemmüm mü?
    21026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Belirtilen soruyu büyük mercilerin bürolarından sorduk ve alınan yanıtları aşağıda açıklıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Sorudaki durumda cebire abdesti alması gerekir.Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpaygani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer abdest ve gusül yerine bir şey yapışmışsa ve bunu kaldırmak mümkün ...

En Çok Okunanlar