Gelişmiş Arama
Ziyaret
11835
Güncellenme Tarihi: 2008/11/14
Soru Özeti
Kuran-ı Kerim'in bir ayetinde es-Sabi'un ve diğer bir ayetinde es-Sabi'in kelimeleri kullanılmıştır, acaba bu iki kelime arasındaki fark nedir ve niçin bu şekilde kullanılmıştır?
Soru
Kuran-ı Kerim'de ilk bakışta bir birine benzeyen iki ayet bulunmaktadır; biri Bakara suresinin 62. ayeti ve diğeri de Maide suresinin 69. ayetidir. Bu iki ayetin bütün kelimeleri ve müfredatı bir olmasına rağmen niçin sadece birinde es-Sabi'un ve diğerinde es-Sabi'in kelimeleri kullanılmıştır?
Kısa Cevap

Arapça dili, dünyada bir benzerine daha rastlanmayan özel incelik ve dikkate sahiptir, öyle ki kendisine mahsus dilbilgisi kuralları ve nahiv ilmi bulunmaktadır. Ayetin birinde es-Sabi'in olarak mensub ve diğer ayette es-Sabi'un olarak merfu gelmesinin nedeni; Arapça dilbilgisi ve nahiv kurallarından kaynaklanmaktadır. Yani edebi açıdan incelediğimiz zaman, Bakara suresindeki es-Sabi'in kelimesi ism-i inne'ye (elleziyne) atf olduğu için mensubtur, ama Maide suresindeki es-Sabi'un mübteda olduğu için merfudur. Haberi es-Sabi'un karine bulunduğundan hazf olmuştur, dolayısıyla önceki vav da atıfe değildir. es-Sabi'un cümlesi hazf olan haberi ile birlikte cümle-i muterizedir.

Ayrıntılı Cevap

Bakara suresinin ayetinde es-Sabi'in ve Maide suresinin ayetinde es-Sabi'un kelimelerinin iki değişik şekilde kullanılmasının nedeni; Arapça dilbilgisi kurallarından kaynaklanmaktadır. Konunun çok daha iyi anlaşılması için bahsi olan iki ayeti aynen getiriyoruz.

1- es-Sabi'in kelimesinin kullanıldığı ayet: " İnnellezine amenu vellezine hadu ven nesara ves sabiine men amene billahi vel yevmil ahiri ve amile salihan fe lehum ecruhum inde rabbihim ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn.

Şüphesiz iman edenler; yani Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve sâbiîlerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir."[1]

2- es-Sabi'un kelimesinin kullanıldığı ayet: " İnnellezine amenu vellezine hadu ves sabiune ven nesara men amene billahi vel yevmil ahiri ve amile salihan fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn.

İman edenler ile Yahudiler, “sâbiîler de böyledir” ve Hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir."[2]

İlk ayette es-Sabi'in olarak geçmesinin nedeni "ism-i inne"ye (ellezine) atf olması nedeniyle mensup olduğu içindir. İkinci ayette es-Sabi'un olarak geçmesinin nedeni ise merfu olmasındandır. Merfu olmasının nedeni hakkında Arapça dilbilginleri farklı görüşler ortaya atmışlardır, onlardan bazıları şöyledir:

a: Nahiv ilminde atf üç kısma ayrılır: 1-Lafzı atf. 2- Mahalli atf. 3- Manevi atf. Ayette geçen es-Sabi'un merfudur çünkü mahallen mubteda ve merfu olan "ellezine amenu"nun yerine atf olmuştur. Fakat bazı nahivciler bu terkibi kabul etmemektedirler, zira bu durumda iki amil bir memula varid olur ki bu da dilbilgisi kurallarına göre doğru değildir.[3]

b: es-Sabi'un mübteda olduğu için merfudur ve haberi ise kezaliktir karinenin bulunmasından dolayı hazf edilmiştir. Bu kelimeden önce bulunan vav atife değil bilakis muterizedir. Dolayısıyla es-Sabi'un cümlesi hazf olunmuş haberi ile birlikte cümle-i muterizedir.[4]Cümlenin bu şekilde muterize olmasıyla ayetin manası hem önceki terkip ile ve hem de önceki ayet ile fark edecektir. Çünkü cümle-i muterize sözdeki asıl maksat değildir. Arapça dilbilgisi kurallarıyla birazcık aşina olanlar, kelimelerinin irabının edebi terkipten kaynaklandığını bilmektedirler ve bu çok normaldir.



[1] Bakara:62.

[2] Maide:69.

[3] Bkz: Cemaluddin İbni Hişam, Muğni'u-l Lebib, Babur Rabi, Aksamı Atf, c:2,s:474,Mektebet-u Mer'eşi Necefi, Kum,1404 Hicri.

[4] Reziyuddin Esterabadi, Şerhi Er-Rezi Elel Kafiye, c:4,s:355,İkinci Baskı, Müessesei Essadık, Tahran 1384,H. Şemsi.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar