Please Wait
9119
Bu içerik değişik tabirlerle imamlar (a.s) hakkında zikredilmiştir. Oların imanın temsilcileri, Kur’an’ın gerçek müfessirleri, konuşan Kur’an ve Kur’an’ın emirlerini aşikâr kılanlar oldukları ve başlarında da İmam Ali’nin (a.s) yer aldığı belirtilmiştir. Elbette bu hususun İslam inançlarında kanıtsal bir desteği de mevcuttur. Buna örnek teşkil edecek rivayetler vardır. Bu cümleden olmak üzere İmam-ı Zamanın nitelikleri hakkında bir ziyaret duasında şöyle denmektedir: “İmanı açıklayan ve Kur’an buyruklarını aşikar kılan.. .”[1] Hakeza müminlerin önderinden şöyle nakledilmiştir: Bu (Kur’an) Allah’ın sessiz kitabıdır ve onun asıl maksadı benim… .”[2] Bir başka hadiste de şöyle buyurmuştur: “Konuşan Kur’an benim.”[3] Aynı şekilde Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) Hz. Ali (a.s) hakkında bir hadis mevcuttur: Bir hadisede bazı sahabeler (Ömer b. Hattab) Ali’nin (a.s) sözünü kabul etmez ve ondan Allah Resulü’nün tefsirini isterler. (Bunun üzerine) Hz. Ali (a.s) şöyle buyurur: “Ben Peygamberin (s.a.a) yanına döndüm, meseleyi anlattım ve Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: Mescidime dön, minberime çık, Allah’a hamd ve sena ve bana da selam ettikten sonra benim tarafımdan şöyle söyle: Allah tarafından bizim size getirdiğimiz şeyin tefsirinin yanımızda (Ehli Beyt) olduğunu bilin ve onun hakikatinin bizim elimizde olduğundan ve benim (Ali) sizin (ümmet) babanız (manevi ve ruhani olarak) ve veliniz olduğumdan haberdar olun.”[4] Hatırlatılmalıdır ki her ne kadar bu vasıfların bazısı zahirde bazı imamlar hakkında nakledilmişse de gerçekte tüm imamların (a.s) vasıflardır. Nitekim İmam Seccad (a.s) şöyle buyuruyor: “Hepimiz biriz ve bir nurdanız… .”[5]
[1] "مظهرالایمان و معلن احکام القرآن...", Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 99, s. 97, bap. 7, Ziyaratu’l-İmami’l-Mustetir …, Müessese-i el-Vefa, 1404 k.
[2] "ذا کتاب اللَّه الصامت، و أنا المعبّر عنه..." er-Reyşehri, Muhammed, Mevsuetü’l-İmam Ali b. Ebi Talib (a.s) Fi’l-Kitab ve’s-Sünne ve’t-Tarih, c. 9, s. 185, h. 3957, Daru’l-Hadis, çap-ı dovvom, Kum, 1425 k.
[3] "لمّا أراد أهل الشام أن یجعلوا القرآن حکماً بصفّین قال امیر المؤمنین (ع): أنا القرآن الناطق" Şam ehli Sıffin savaşında Kur’an’ı hakem karar kılmak istediğinde müminlerin önderi (a.s) şöyle buyurdu: Konuşan Kur’an benim, a.g.e., h. 3955.
[4] "...فَرَجَعْتُ إِلَى النَّبِیِّ ص فَأَخْبَرْتُهُ الْخَبَرَ فَقَالَ ارْجِعْ إِلَى مَسْجِدِی حَتَّى تَصْعَدَ مِنْبَرِی فَاحْمَدِ اللَّهَ وَ أَثْنِ عَلَیْهِ وَ صَلِّ عَلَیَّ ثُمَّ قُلْ أَیُّهَا النَّاسُ مَا کُنَّا لِنَجِیئَکُمْ بِشَیْءٍ إِلَّا وَ عِنْدَنَا تَأْوِیلُهُ وَ تَفْسِیرُهُ أَلَا وَ إِنِّی أَنَا أَبُوکُمْ أَلَا وَ إِنِّی أَنَا مَوْلَاکُمْ..."
Taberi, İmaduddin, Beşarau’l-Mustafa, s. 260, Kütabhane-i Haydariye, Necef, 1373 k.
[5] "کُلُّنَا وَاحِدٌ مِنْ نُورٍ وَاحِدٍ وَ رُوحُنَا مِنْ أَمْرِ اللَّهِ..." Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 26, s. 16, bap. 14 نادر فی معرفتهم صلواتاللهعلیهم..., Müessese-i el-Vefa, Beyrut, 1404 k.